AVRUPA'NIN İNSANLIK AYIBI "İNSANAT" BAHÇELERİ

Sadece Enes

Avrupa'nın İnsanlık Ayıbı "İnsanat" Bahçeleri

AVRUPA'NIN İNSANLIK AYIBI "İNSANAT" BAHÇELERİ

Avrupa'nın İnsanlık Ayıbı "İnsanat" Bahçeleri

Sadece adı bile tüyler ürperten insanat bahçeleri ve en büyük mağduru Osa Benga.

Just the name alone sends shivers down the spine: human gardens and their greatest victim, Osa Benga.

1800'lerin sonları ve 1900'lerin başlarında Avrupa'da dünyanın dört bir yanından getirilen yerlilerin insanat bahçesi adı verilen yerlerde sergilenmesi çok popülerdi.

In the late 1800s and early 1900s, it was very popular in Europe to showcase indigenous people brought from all over the world in places called human zoos.

Afrikalılar, Kızılderililer, Aborjinler gibi topluluklardan tutsak edilen insanlar sanki birer hayvan mışçasına Avrupalılar tarafından hapsedilerek seyrediliyordu.

People from communities such as Africans, Native Americans, and Aborigines were being imprisoned and observed by Europeans as if they were animals.

En çok ilgiyi Afrikalılar çekiyordu.

The most attention was drawn by Africans.

Öyle ki 1889'da Paris'te yarı çıplak şekilde sergilenen çoğunluğu Afrikalı 400 tutsağı 18 milyon insan ziyaret etmişti.

In 1889, 18 million people visited the exhibition in Paris that showcased 400 mostly African prisoners, who were displayed semi-naked.

Kısa süre sonra Kuzey Amerika'da Avrupa gibi bu kervana katıldı.

Shortly after, North America joined this caravan like Europe.

İnsanlık ayıbı burada da devam ediyordu.

The shame of humanity was continuing here as well.

Tüm bu tutsaklar arasında belki de en çok aşağıdaki.

Among all these captives, perhaps the most is the one below.

Ota Benga adlı bir Afrikalı oluyordu.

He was an African named Ota Benga.

Ota Benga adı yerel dilde dost anlamına gelen, Kongo'da pigme bir toplulukta yaşayan bir yerliydi.

Ota Benga means "friend" in the local language and was a native who lived in a pygmy community in Congo.

Bir gün çıktığı avzan köyüne döndüğünde karısının ve iki çocuğunun kabilesinin çoğunluğuyla beraber öldürüldüğünü gördü.

One day when he returned to the village he had set out from, he saw that his wife and two children had been killed along with the majority of their tribe.

Bu vahşeti yapanlar Amerika'da ellerine sanki bir alışveriş listesi gibi tutturulmuş kağıtla gelmişlerdi.

Those who committed this atrocity had come to America holding a piece of paper as if it were a shopping list.

İstedikleri şunlardı.

What they wanted was the following.

Bir adet pigme şefi, şefin eşi, bir yetişkin erkek, bir yetişkin kadın.

One pygmy chief, the chief's wife, one adult male, one adult female.

Bir evlenmemiş genç kadın.

An unmarried young woman.

İki çocuk, bir kadın rahip, bir erkek rahip.

Two children, a female priest, a male priest.

Mümkünse yaşlı.

If possible, old.

Bu sayıların hepsi pigme olacak.

All these numbers will be pygmies.

İşte bu listedeki yetişkin erkek Ota Benga oluyordu.

The adult male on this list was Ota Benga.

Ota Benga ve yanındakiler, 1904'te götürüldükleri Amerika'da önce insanat bahçesi şeklinde hazırlanan bir sergide tutsak edildiler.

Ota Benga and those with him were imprisoned in an exhibition arranged as a human zoo in America, where they were taken in 1904.

Ota Benga, arkadaş canlısı kişiliği ve sivri uçlu dişleriyle diğerlerinden ayrılıyordu.

Ota Benga stood out from the others with his friendly personality and sharp teeth.

Bu özellikleriyle arkadaş canlısı olmasına rağmen düşük seviyeli bir insan olarak sunuldu.

Despite having these qualities that make him friendly, he was presented as a low-level person.

Ziyaretçiler,

Visitors,

Afrika'nın saf yamyamlarından biri diye lanse edilen Ota Benga'nın kendisini görmek için 25 cent, ekstradan bir de dişlerini görmek için fazladan 5 cent ödüyorlardı.

Ota Benga, who was presented as one of Africa's pure cannibals, charged 25 cents to see him, and an additional 5 cents to see his teeth.

Bir insan daha ne kadar aşağılanabilir derken, Amerikalılar onu 1906'da Bronx Hayvanat Bahçesi'nde maymun ve orangutanlarla aynı kafese attı.

How much more can a person be humiliated, they threw him into the same cage with monkeys and orangutans at the Bronx Zoo in 1906.

Kafesinin önündeki tabelaya bir hayvanı tanıtır gibi şunlar yazılmıştı.

The sign in front of its cage read the following as if introducing an animal.

Afrika pigmesi.

African pygmy.

Ota Benga.

Ota Benga.

Yaş 23.

Age 23.

Boy 1.49 metre.

Height is 1.49 meters.

Ağırlık.

Weight.

46 kilogram.

46 kilograms.

Kasayı Nehri,

Kasayı River,

Kongo Özgür Devleti,

Congo Free State,

Güney Orta Afrika'dan,

From Central Africa,

Dr. Samuel ve Werner tarafından getirildi.

Brought by Dr. Samuel and Werner.

Eylül boyunca her öğleden sonra sergilenecektir.

It will be exhibited every afternoon throughout September.

Ota Benga,

Ota Benga,

burada maymunları kucaklayıp oynamaya ve orangutanlarla güreşmeye zorlanıyordu.

He was being forced to cuddle monkeys and play, and to wrestle with orangutans here.

Kısa sürede ziyaretçi rekoru kıran Hayvanat Bahçesi yönetimi,

The management of the Zoo, which broke the visitor record in a short period,

diğer taraftan insan hakları ve savunucularının artan baskılarına dayanamadı.

On the other hand, he could not withstand the increasing pressures from human rights and defenders.

Ve Ota Benga'yı bir süre sonra serbest bıraktı.

And he released Ota Benga after a while.

Serbest kalınca İngilizce öğrenip bir tütün fabrikasını,

When released, I will learn English and a tobacco factory,

arasında iş bulan Ota Benga fiziksel olarak serbest olsa da zihninden yaşadıklarını atamadı.

Although Ota Benga found work in between, he could not shake off what he had experienced from his mind, even though he was physically free.

Ve 1916'da kalbine ateş ederek intihar etti.

And in 1916, he committed suicide by shooting himself in the heart.

Zulüm bu olaydan sonra da yıllarca devam etti.

Persecution continued for years after this event.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da insanat bahçeleri azaldı.

After World War II, human zoos decreased in Europe.

Kalan son insanat bahçesi de 1958 yılında Belçika'da kapandı.

The last remaining human art garden also closed in Belgium in 1958.

İstiklal Marşımızın yazarı Sayın Mehmet Akif Ersoy'un bir dörtlüğünü okumak istiyorum.

I would like to read a stanza from our National Anthem's author, Mr. Mehmet Akif Ersoy.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar.

If the horizons of the West are surrounded by a steel armored wall.

Benim iman doluyum.

I am full of faith.

Doğulu göğsüm gibi sarhattim var.

I have a frontier like my eastern chest.

Ulusun, korkma, nasıl böyle bir imanı buar.

"Don't be afraid, your nation has such faith."

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.

Civilization is a one-toothed monster, they say.

Ben Enes Aslanlı.

I am Enes Aslanlı.

Dinlediğiniz için teşekkürler.

Thank you for listening.

Görüşmek üzere.

See you soon.

Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.