İklim Değişikliği ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Önemi

Ankara Üniversitesi

Ankara Üniversitesi Podcast Serisi

İklim Değişikliği ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Önemi

Ankara Üniversitesi Podcast Serisi

Ankara Üniversitesi Podcast serisi Doğaya Kulak Ver başlıyor.

The Ankara University Podcast series Listening to Nature is starting.

Ankara Üniversitesi Podcast serisi Doğaya Kulak Ver podcastine hoş geldiniz.

Welcome to the Ankara University Podcast series, Listen to Nature podcast.

Herkese merhaba ben Fulya Akboğa.

Hello everyone, I am Fulya Akboğa.

Bugün yine çok değerli bir konuğumuz var.

Today we have another very important guest.

Profesör doktor Sayın Mutlu Yılmaz hocamızı ağırlıyoruz.

We are hosting our esteemed Professor Dr. Mutlu Yılmaz.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi

Faculty member of the Department of Geography at Ankara University, Faculty of Language and History - Geography.

ve aynı zamanda Ayaş Meslek Yüksekokulu'muzun da müdürü.

And at the same time, he is also the director of our Ayaş Vocational School.

Hocam merhaba hoş geldiniz.

Hello teacher, welcome.

Hoş bulduk Fulya Hanım.

Nice to meet you, Ms. Fulya.

Nasılsınız?

How are you?

Teşekkür ederim sağ olun sizler nasılsınız?

Thank you, I'm fine, how are you?

Bizler de çok iyiyiz.

We are also very good.

Siz enerji kaynakları çalışıyorsunuz ve bugün özellikle hem yenilenebilir enerji

You work on energy resources and today especially on renewable energy.

kaynaklarını konuşacağız hem de iklim değişikliği konumuz.

We will talk about the sources as well as our topic of climate change.

İklim değişikliği ve etkileri tam da etkilerini stüdyoya adım attığımız şu dakikalarda yaşadık.

We experienced climate change and its effects right at this moment as we stepped into the studio.

Evet biraz önce bir yağmur gördük.

Yes, we saw some rain a little while ago.

Temmuz ayının ortasında ve yaklaşık hani 30'dan fazla yaklaşık 40 derecelik bir sıcaklık

In the middle of July and with a temperature of about 40 degrees, which is more than 30.

varken bir anda yağmurla karşı karşıya kaldık.

We suddenly faced rain while we were there.

Bunlar hep iklim değişikliğinden mi hocam?

Are these all due to climate change, professor?

Evet genel anlamda iklim bilimciler buna bu şekilde yorumluyorlar Fulya Hanım.

Yes, in general, climatologists interpret it this way, Ms. Fulya.

Özellikle sanayi devrimi sonrasında enerji kaynakları tüketimine bağlı olarak

Especially due to the consumption of energy resources after the industrial revolution

dünyada karbondioksit salınımı çok yüksek derecede artmıştır.

Carbon dioxide emissions have increased to a very high degree in the world.

Örneğin 1880 yılında 290 ppm olan karbondioksit oranı günümüzde 421 ppm'e ulaşmıştır.

For example, the carbon dioxide level that was 290 ppm in 1880 has reached 421 ppm today.

Bu da tabii ki küresel ısınmayı ve havaalanı.

This is of course related to global warming and the airport.

Bu da kirliliğini yani kirliliği de tetiklemektedir.

This also triggers its own pollution, that is, pollution.

Bunun da temel nedeni dediğim gibi sanayi devrimine bağlı olarak fosil kaynaklar başta ilk önce kömür kullanıldı.

The main reason for this, as I mentioned, is that with the industrial revolution, fossil resources were initially used starting with coal.

Daha sonra petrol ve doğal gaz devreye girdi.

Later, oil and natural gas came into play.

Bu kaynakların kullanımının artıyor olması karbon salınımını arttırmıştır.

The increase in the use of these resources has led to an increase in carbon emissions.

Bu da dediğim gibi küresel ısınmaya sebep olmaktadır.

As I mentioned, this also contributes to global warming.

Bu da bugün yaşadığımız bu yıllarda yaşadığımız ve bundan sonraki yıllarda yaşayacağımız işte ani yağmurlar,

This is also the sudden rains we experience today and will experience in the coming years.

ani sıcaklık artışlarını tetiklemektedir.

It triggers sudden temperature increases.

Bunlarla daha fazla görüşeceğiz, eşimleşir olacağız gibi görünüyor.

It looks like we will be seeing more of each other and becoming like spouses.

Peki hocam iklim değişikliği denildiğinde çok fazla tabii özellikle son 10-20 yıldır çok fazla duyulan bir kavram.

Well, sir, when climate change is mentioned, it is a term that has been heard a lot, especially in the last 10-20 years.

Genelde daha doğrusu ana sebebi insan mı iklim değişikliğini veya şehirleşme mi, yanlış şehirleşme mi, sanayileşme mi?

Generally, the main reason is whether it is humans, climate change, urbanization, or incorrect urbanization, or industrialization?

Doğal bir sebebi var mı?

Is there a natural reason for it?

Yoksa bizler ne yaparız?

Otherwise, what do we do?

Ne yaparız?

What do we do?

Bizler insanlar olarak mı bu küresel iklim değişikliğine sebep oluyoruz?

Are we humans the reason for this global climate change?

Evet burada ikisi de var aslında onu çok rahat söyleyebilirim.

Yes, both are actually here, I can say that very comfortably.

Genel anlamda jeolojik dönemlere baktığımız zaman özellikle son döneme baktığımız zaman iklimin dönem dönem sıcaklıkların arttığını dönem dönem azaldığını görürüz.

When we look at geological periods in general, especially in the recent era, we see that temperatures have increased at times and decreased at other times.

Ama bu kadar kısa sürede olan bir şey değildir bu.

But this is not something that happens in such a short time.

Bu bizim günümüzde yaşadığımız daha çok temelde fosil kaynak kullanımdan kaynaklanan bir değişiklik.

This is a change that we are experiencing in our time, largely due to the use of fossil resources.

Dediğim gibi küresel ısınma dediğimiz olay oluyor.

As I said, what we call global warming is occurring.

Örneğin biraz önce sizle de sohbet ederken söylemiştim.

For example, I mentioned it while chatting with you just a moment ago.

Dünyada günümüzde yaklaşık 8 milyar tona yakın kömür yakılıyor.

Approximately 8 billion tons of coal are burned in the world today.

Ve son 10-15 yılda muazzam bir artış oldu.

And there has been a tremendous increase in the last 10-15 years.

Bunun temel sebebi de iki ülke Çin ve Hindistan.

The main reason for this is the two countries, China and India.

Çin ve Hindistan enerji temininde ikisi de gelişmekte olan ülke grubunda olduğu için çok hızlı bir sanayileşme sürecine girdiler.

Both China and India are in the group of developing countries in energy supply, which is why they have entered a very rapid industrialization process.

Bu kaynaklar bakımından da daha zengin olduğu için.

Because it is richer in these resources as well.

Diğer kaynaklara göre kömürle dayalı bir enerji üretimi sürecine girdiler.

They entered a coal-based energy production process according to other sources.

Bugün baktığımız zaman dünya genelinde örneğin 2020 yılındaki karbon salımı 34 milyar tonun üzerindedir.

As of today, for example, global carbon emissions in 2020 exceed 34 billion tons.

Bunun yüzde 51'ini üç ülke yapıyor.

Three countries account for 51% of this.

Çin 10 milyar ton üzerinde Amerika Birleşik Devletleri 4 milyar ton.

China has over 10 billion tons, the United States has 4 billion tons.

Hindistan ise 2 milyar ton üzerine karbon salımı yapıyor.

India emits over 2 billion tons of carbon.

Yani dünyanın geri kalan ülkeleri.

So the rest of the countries in the world.

Bu karbon salımının yarısını yaparken bu üç ülke bu karbon salımının yarısını yapmaktadır.

While making half of this carbon emission, these three countries are responsible for half of this carbon emission.

Hatta yarısından biraz daha fazlasını yapmaktadır.

In fact, it does a little more than half of it.

Bunun için de zaten sizin de söylediğiniz gibi son yıllarda bu karbon salımının artmasına bağlı pek çok konferanslar yapıldı.

As you mentioned, many conferences have already been held in recent years due to the increase in carbon emissions.

Rio Konferansı, Paris Konferansı, Kyoto Protokolü, Johannesburg Zirvesi vs. vs.

Rio Conference, Paris Conference, Kyoto Protocol, Johannesburg Summit, etc.

Bunların temel motivasyonu da dünyadaki bu karbon salımlarını azaltmaya yönelik.

Their main motivation is also aimed at reducing carbon emissions in the world.

Politikalar üretebilmek, ülkeleri biraz zorlamak.

Being able to produce policies means to push countries a little.

Ama gelinen noktada çok da fazla başarılı olunabildiğini görmüyoruz.

But at this point, we don't see that a lot of success has been achieved.

En azından bu karbon salımının artış hızında bir azalma olmakla birlikte karbon salımının azalması yönüne bir sürece henüz daha girebilmiş değiliz maalesef.

Unfortunately, although there is a decrease in the rate of increase in carbon emissions, we have not yet entered a process towards the reduction of carbon emissions.

Buna girebilmek için de ne yapmak gerekir?

What needs to be done to be able to enter this?

Fosil kaynaklardan uzaklaşmak gerekir.

We need to move away from fossil fuels.

Yani petrolden, özellikle kömürden.

So from oil, especially coal.

Doğalgazdan uzaklaşmak.

Moving away from natural gas.

Bunun yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerekir.

Instead, we should turn to renewable energy sources.

Son yıllarda sizler de belki Türkiye'de gezdiğinizde görmüşsünüzdür.

In recent years, you might have seen it when you traveled in Turkey.

Çanakkale'de, Manisa'da, Muğla'da vs. de çok sayıda rüzgar santrali görürsünüz.

You will see many wind farms in Çanakkale, Manisa, Muğla, etc.

Avrupa'ya gittiğinizde bunu çok daha fazla görürsünüz.

You will see this much more when you go to Europe.

Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri bu konuda çok öncüdür.

European Union countries are particularly pioneers in this regard.

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik politikalar geliştirmişlerdir.

They have developed policies for renewable energy sources.

Bu enerji kaynaklarını kullanmak sürecine girmişlerdir.

They have entered the process of using these energy sources.

Türkiye'de de bu konuda özellikle Yenilenebilir Enerji Kanunu ile birlikte çok ciddi bir ivme kazanmıştır.

In Turkey, there has been a significant momentum in this regard, especially with the Renewable Energy Law.

Özellikle rüzgar ve güneş enerjisinde, rüzgar enerjisine günümüz itibariyle 12.000 MW'lık bir kurulu güce ulaşılmıştır.

Especially in wind and solar energy, as of today, the installed capacity for wind energy has reached 12,000 MW.

Güneş enerjisinde ise 10.000 MW'ın üzerindedir.

In solar energy, it exceeds 10,000 MW.

Türkiye'nin toplam kurulu gücü 110.000 MW'ın üzerindedir.

Turkey's total installed capacity is over 110,000 MW.

Yani baktığınız zaman küçümsenmeyecek bir rakama ulaşabilmişiz bu dediğim gibi kanunla birlikte.

So when you look at it, we have reached a figure that cannot be underestimated, as I mentioned, along with the law.

Ama daha tabii ki kat edecek çok yolumuz var.

But of course, we still have a long way to go.

Türkiye'de ve dünyanın genelinde hala fosil enerji kaynaklarına dayalı bir yapılanma söz konusu.

In Turkey and around the world, there is still a structure based on fossil energy sources.

Neredeyse hani özel ülke bazında gitmeyeceğim.

I almost won't go on a country-specific basis.

Genelde dediğimiz zaman dörtte üçü hala fosil enerji kaynakları tüketimi var.

Generally, when we say this, three-quarters of it is still fossil energy resource consumption.

Neden bunlar?

Why these?

Dediğim gibi burada petrol, kömür ve doğalgaz temel fosil enerji kaynakları olarak adlandırdığımız kaynaklar.

As I said, here oil, coal, and natural gas are the sources we refer to as basic fossil energy sources.

Bunların içerisinde en fazla kirlilik yaratan liyit kömür.

Among these, the one that causes the most pollution is lignite coal.

Yani kömür içerisinde liyit kömür.

So, it's lignite coal within the coal.

Örneğin liyit ortalama olarak verilerini söyleyeceğim.

For example, I will tell you the average data of the loyalty.

Seragam gazı emisyonu olarak ton başına karbondioksit salınımı 1054 iken,

the carbon dioxide emission per ton is 1054 for uniform gas emissions,

taş kömürünün 882, fuel oil'in yani petrol türevinin 733, doğalgazın 499.

The bituminous coal is 882, the fuel oil, which is a petroleum derivative, is 733, and the natural gas is 499.

Ama mesela rüzgar enerjisinde biraz önce söylediğim gibi 10.

But for example, in wind energy, as I mentioned earlier, 10.

Güneş enerjisinde 23, biyokütle de 26, jeotermalde ise 38.

In solar energy, it's 23, in biomass it's 26, and in geothermal it's 38.

Çok tartışılan bir enerji kaynağı oldu.

It has become a highly debated energy source.

Ama nükleerde bile bu 60 bu değer.

But even in the nucleus, this value is 60.

Yani nükleer enerji baktığınız zaman belki de en fazla tartışılan, çevreye en fazla zarar veren bir enerji kaynağı gibi görülür.

So when you look at nuclear energy, it may be seen as one of the most debated energy sources that causes the most harm to the environment.

Çünkü radyasyon emisyonu anlamında bir kaza anında.

Because in terms of radiation emission during an accident.

Ama hava kirliliği karbon emisyonu anlamında baktığınız zaman diğer fosil enerji kaynaklarından ayrışır.

But when you look at air pollution in terms of carbon emissions, it differentiates from other fossil energy sources.

Yani havayı karbondioksit emisyonu anlamında az kirleten bir enerji kaynağıdır.

So it is an energy source that pollutes the air less in terms of carbon dioxide emissions.

Bu yöntemlerde baktığınız zaman mesela Avrupa ülkelerinden Fransa.

When you look at these methods, for example, France from European countries.

Elektrik üretiminin neredeyse %70'ini nükleer santrallerden karşılar.

It meets almost 70% of electricity generation from nuclear power plants.

İngiltere'de, Almanya'da bu oran çok yüksektir.

In England, this rate is very high in Germany.

Fukushima nükleer santralleri kazasının olduğu Japonya'da %30'ların üzerindedir.

In Japan, where the Fukushima nuclear plant disaster occurred, it is over 30%.

Hala elektrik enerjisi üretiminde Japonya %30'un üzerinde nükleer santrallere dayalı bir yapılanma söz konusudur.

Japan still has a structure based on nuclear power plants that accounts for over 30% of electricity generation.

Dediğim gibi son yıllarda ise yenilenebilir.

As I said, it has become renewable in recent years.

Özellikle de rüzgar ve güneş temelli bir yapılanmaya gidiliyor.

Especially, a structure based on wind and solar energy is being developed.

Ama daha gidilecek epey bir yol var gibi görünüyor.

But it seems like there is still quite a long way to go.

Oldukça fazla bir yol var.

There is quite a long road.

Çünkü küresel anlamda politikaların kararların alınması, politikaların uygulanması gerekiyor.

Because globally, policies need to be decided and implemented.

Ve dediğiniz gibi aslında çok büyük ülkeler belki gelişmiş ülkeler ufak çapta bir şeyler yapıyorlar Avrupa ülkeleri.

And as you said, actually, very large countries, maybe developed countries, are doing small-scale things, European countries.

Ama onlar zaten çok küçük bir kısmını oluşturuyor.

But they already make up a very small part.

Dediğiniz bilgiler doğrultusuna bakıldığında karbon salınımına en fazla tırnak içinde katkı sağlayan ülkeler Çin, Hindistan dediniz.

Based on the information you provided, the countries that contribute the most to carbon emissions are China and India.

Gelişmekte olan ülkeler.

Developing countries.

Dolayısıyla aslında onların çok büyük adımlar atması gerekiyor.

Therefore, they actually need to take very big steps.

Ve bunu yaygınlaştırması herhalde gerekir.

And it surely needs to be popularized.

Kesinlikle.

Definitely.

Ve bunu yaygınlaştırması herhalde gerekir.

And it surely needs to be popularized.

Kesinlikle.

Absolutely.

Şimdi tam da oraya geleceğim.

Now I'm just about to get there.

Mesela bu konuda önce olan Avrupa Birliği ülkeleri.

For example, the European Union countries that are ahead in this regard.

Yenilenebilir enerji kaynakları konusunda.

Regarding renewable energy sources.

Ama Avrupa Birliği zaten sanayileşmesini tamamlandı ve yeni enerji talepi çok yüksek değil.

But the European Union has already completed its industrialization and the new energy demand is not very high.

Hatta bazı ülkelerde biliyorsunuz ki nüfus azalış sürecine dahi girdi.

In fact, in some countries, as you know, the population has even entered a process of decline.

Ama Çin'in, Hindistan'ın, Brezilya'nın, Türkiye'nin, Endonezya'nın enerji talepi çok fazla.

But China's, India's, Brazil's, Turkey's, and Indonesia's energy demand is very high.

Çünkü bizlerde nüfus artışı var ve sanayileşmek istiyoruz.

Because we also have a population increase and we want to industrialize.

Nüfus azalış sürecine dahi girdi.

It has even entered a population decline process.

Ama Çin'in, Hindistan'ın, Brezilya'nın, Türkiye'nin, Endonezya'nın enerji talebi çok fazla.

But China's, India's, Brazil's, Turkey's, and Indonesia's energy demand is very high.

Çünkü bizlerde nüfus artışı var ve sanayileşmek istiyoruz.

Because we also have population growth and we want to industrialize.

Yani işte en fazla konuştuğumuz şey sanayileşelim, sanayileşelim, sanayileşelim.

So the thing we talk about the most is let's industrialize, let's industrialize, let's industrialize.

Ama sanayileşmenin temel girdilerinden bir tanesi de enerji.

But one of the key inputs of industrialization is energy.

Yani enerjiniz olacak ki fabrika kurabilirsiniz.

So you will have the energy to set up a factory.

Enerjiniz olacak ki bu üretimleri yapabilirsiniz.

You will have the energy to make these productions.

Ve bu sebepten dolayı da bir açmaz içerisinde dünya.

And for this reason, the world is in a deadlock.

Yani Avrupa ülkeleri öncülük ediyorlar.

So European countries are taking the lead.

Yenilenebilen enerji kaynakları konusunda çok ciddi süspansiyonlar veriyorlar vs. vs.

They are giving very serious suspensions regarding renewable energy sources, etc. etc.

Ama gelişmekte olan ülkeler, Amerika'yı da tırnak içinde ayırıyorum.

But I set America apart in quotes from developing countries.

Gelişmekte olan ülkelerle Amerika bunu pek istemiyor.

America doesn't really want this with developing countries.

Çünkü bunlar ekstra bir maliyettir.

Because these are extra costs.

Bir de tüketimi bir şekilde belki baltalayan tarafı da var mı?

Is there also a side that maybe undermines the consumption in some way?

O da bir başka bir durum belki değil mi?

That's perhaps another situation, isn't it?

Yani şöyle söyleyeyim hemen oradan geçeceğim.

So let me put it this way, I will pass by there immediately.

Mesela Amerika'nın bir önceki başkanı şu anda da en büyük başkan adaylarından birisi olan Trump.

For example, Trump's predecessor as president of America is currently one of the biggest presidential candidates.

Mesela bu küresel ısınmaya saçmalık diyor.

For example, he/she says this global warming is nonsense.

İnanmıyor değil mi?

He doesn't believe it, does he?

İnanmıyor çünkü kendisi de çok büyük bir iş adamı.

He doesn't believe it because he himself is a very successful businessman.

Ve kendisini destekleyenlerde işte petrol sektöründe, diğer sektörde, enerji sektöründekiler kendisine çok büyük bir destek veriyor.

And those who support him, especially in the oil sector, as well as in other sectors, are providing him with very significant support.

Şimdi kendisini destekleyenlerin karşısına alır mı?

Will he confront those who support him now?

Almaz.

He/She won't take it.

Almayacaktır da tabii.

Of course, he/she will not take it.

Dolayısıyla işin başka bir politik tarafları da var.

Therefore, there are other political aspects to the job.

Çin ve Hindistan'da diyor ki siz sanayileştiniz fakat biz seni sanayileşmedik.

It says in China and India that you industrialized, but we did not industrialize.

Kömür var.

There is coal.

Kömür yakacağız ve kömürden elektrik enerjisi üreteceğiz.

We will burn coal and generate electricity from coal.

Dediğim gibi dünya kömür tüketiminin yarısını Çin yapıyor.

As I said, China is responsible for half of the world's coal consumption.

Hem kendi üretiyor hem de dünyadaki en büyük kömür ithalatçısı ülke Çin.

China is both the largest coal importer in the world and produces its own coal.

Keza Hindistan.

Likewise, India.

Yani baktığımız zaman son 10-15 yılda istatistikler bize bu emisyonların artışıyla birlikte kömür artışını da zaten gösteriyor.

So when we look at it, statistics over the last 10-15 years already show the increase in coal alongside the increase in these emissions.

Hem petrol ve doğalgazda petrol de o artış eskisi kadar değil ama kömürde muazzam bir artış var.

There is not as much increase in oil and natural gas as before, but there is a tremendous increase in coal.

Bunu görürüz.

We will see this.

Dediğiniz gibi çevre politikaları anlamında.

As you said, in terms of environmental policies.

Ya da ülkeler anlamında baktığımız zaman da ülkeleri 3 gruba ayırabiliriz.

Alternatively, when looking at countries, we can also divide them into three groups.

Bir artık sanayileşmiş Avrupa ülkeleri.

An already industrialized European country.

Çok fazla enerji talepleri olmayan ülkeler.

Countries with low energy demands.

Bir gelişmekte olan ve nüfus kütlesi olarak da büyük bir ülke grubu.

A developing and also a large population group of countries.

İşte Çin, Hindistan, Brezilya, Türkiye, Pakistan gibi ülkeler.

Here are countries like China, India, Brazil, Turkey, and Pakistan.

Bunlar enerji tüketimi istiyor.

They want energy consumption.

Bir de gelişmemiş ülkeler dediğimiz genelde Afrika'daki ülkeler.

Countries we generally refer to as underdeveloped are mostly in Africa.

Bunların çok fazla enerji tüketimleri yok.

They do not consume a lot of energy.

Hatta bunların bir kısmını pek çok demiyor.

In fact, some of them do not say much.

Özür dilerim.

I'm sorry.

Bir kısmının enerji, elektrik enerjileri dahi yok.

Some of them don't even have energy or electricity.

Yani bugün dünyada neredeyse 1 milyardan fazla insan elektrik enerjisine ulaşamamış durumda.

So today, almost more than 1 billion people in the world do not have access to electricity.

Dolayısıyla onların gezegenimize verdiği zarar daha az.

Therefore, the damage they cause to our planet is less.

Tabii.

Of course.

Yani neredeyse karbon savunma anlamında belki hiç yok diyebiliriz.

So we can say that there is almost no carbon defense at all.

Ama diğer grup ülkeler bu savunma yapıyorlar.

But the other group of countries are making this defense.

Ama maalesef en fazla etkilenecek olan ülkeler de bu ülkeler bu iklim değişikliğinden dolayı.

But unfortunately, the countries that will be most affected are also these countries due to climate change.

Çünkü savunmasızlar.

Because they are defenseless.

Ekonomik anlamda güçlü değiller.

They are not strong economically.

Yarı kurak bir ülkede yaşıyorsa mesela sulama yapamıyor.

For example, if they live in a semi-arid country, they cannot irrigate.

Tarlaya ekinini, buğdayını, arpasını ekiyor.

He is planting his crops, wheat, and barley in the field.

Sadece doğal koşullarla bunu beklemek zorunda.

It has to wait for this only under natural conditions.

Ama gelişmiş bir ülkede nedir?

But what is it in a developed country?

Sulama imkanlarınız vardır, gübreleme imkanlarınız vardır.

You have irrigation facilities and fertilization options.

Sara imkanlarınız vardır vs.

You have opportunities, etc.

Onlar çok fazla etkilenmiyor bundan.

They are not very affected by this.

Ama bugün Afrika'daki pek çok ülke maalesef bu iklim değişikliğinden çok ciddi anlamda etkileniyor.

But today, unfortunately, many countries in Africa are being seriously affected by this climate change.

Hatta önümüzdeki yıllarda iklime bağlı göç bekleniyor.

It is even expected that migration related to climate will occur in the coming years.

Yani yarı kurak bölgede.

So it's in a semi-arid region.

Bölgeler daha da kurak olacak.

The regions will become even drier.

İnsanlar yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalacaklar.

People will have to leave the regions they live in.

Susuzluk sebebiyle.

Due to lack of water.

Su savaşlarından bahsediliyor.

They are talking about water wars.

Bunlar aslında bir kurgu senaryosu değil.

These are actually not a fictional screenplay.

Kesinlikle değil.

Definitely not.

Ne kadar bir süre var önümüzde hocam sizce?

How much time do you think we have ahead of us, professor?

Yani şöyle, bu tabii ki ülkelerle alakalı bir durum.

So, this is of course a situation related to countries.

Bunun önemsemeleriyle alakalı bir durum.

It's a matter related to their concern about this.

Dediğim gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına ne kadar hızlı geçebilirsek

As I said, the faster we can transition to renewable energy sources

bu eminim ki karbon salımında bir miktar azalma olacaktır.

I am sure there will be a certain decrease in carbon emissions.

Bu yönden bir yönden şanslıyız.

In this respect, we are lucky in one way.

Fosil kaynakların ömürleri var.

Fossil resources have a lifespan.

Yani bugün petrol için 50 yıl civarında, 50-60 yıl denir bazen.

So today, it's estimated that we have about 50 years of oil, sometimes referred to as 50-60 years.

Bazıları 70 yıldır.

Some have been for 70 years.

Doğalgaz için 40 ile 60 yıl arasında.

Between 40 and 60 years for natural gas.

Kömür için 170 ila 180 yıl arasında bir ömür biçiliyor.

A lifespan of 170 to 180 years is estimated for coal.

Mevcut rezervler itibariyle.

In terms of current reserves.

Dolayısıyla mecburen geçeceğiz.

Therefore, we will have to pass.

Mecburen bunlara geçeceğiz.

We will have to switch to these.

Ama bu kadar süreçte dünya ne kadar dayanabilir onu bilemiyorum.

But I don't know how long the world can endure in such a process.

Beklemeye gerek yok aslında.

There's really no need to wait.

Aslında yok.

Actually, no.

Yani bilir enerjilerden neden daha fazla faydalanmıyoruz?

So, why aren't we benefiting more from known energies?

Hani maliyetlimiz zor mu?

Isn't our investment difficult?

Şu an ne durumdayız?

What is our current situation?

Ülkemiz açısından biraz durumu özetlensin.

Let the situation be summarized a bit for our country.

Çok güzel bir soru.

That's a very beautiful question.

Şimdi burada iki tane motivasyon var.

There are two motivations here now.

Bir, tabii ki kurulu bir sisteminiz var.

Of course, you have an established system.

Bugün örnek veriyorum Çin, Türkiye, Hindistan.

Today I am giving examples of China, Turkey, India.

Kömüre dayalı bir santraller kurulmuşsunuz.

You have established coal-based power plants.

Ve bunlar milyarlarca dolarlık bir şey.

And these are things worth billions of dollars.

Şimdi kalkıp da ekonomik ömrünü tamamlamayan hiçbir işletmeyi

Now, to rise up and say that no business that has not completed its economic life...

ne özel sektör ne de kamu sektörü kolay kolay kapatmaz.

Neither the private sector nor the public sector easily shuts down.

Birinci neden bu.

The first reason is this.

Bir diğer neden bunlar tabii ki eski teknolojik anlamda maliyetleri daha düşük.

Another reason is that these, of course, have lower costs in terms of old technology.

Bugün bir yenilenebilir enerji kaynakları dediğiniz zaman üretim maliyetleri daha yüksek.

Today, when you talk about renewable energy sources, the production costs are higher.

Bunu devletler genellikle süspansi ederler.

States usually suspend this.

Ve bu sebepten dolayı Avrupa Birliği'nin asıl ilerlemesinin sebebi de bu.

And this is also the reason why the main progress of the European Union is due to this.

Daha ekonomik anlamda güçlü ülkeler süspansörleri daha fazla.

More economically strong countries have more suspensions.

Son yıllardaki teknolojik gelişmelerle birlikte bu artık rekabet edebilir,

With the technological developments in recent years, this is now competitive.

düzeye geldi aslında yenilenebilirlerle özellikle rüzgar ve güneşle fosil kaynaklar rekabet edilebilir düzeye geldi.

In fact, renewable sources, especially wind and solar, have become competitive with fossil resources.

Ama dediğim gibi kurlu bir düzeniniz var.

But as I said, you have a system based on exchange rates.

Doğalgaz dayalı termik santralleri kurmuşsunuz.

You have established natural gas-based power plants.

Kömüre dayalı termik santralleri kurmuşsunuz.

You have established coal-based thermal power plants.

Petrole dayalı termik santralleri kurmuşsunuz.

You have set up oil-based thermal power plants.

Veya nükleer santralleri kurmuşsunuz.

Or you have built nuclear power plants.

Hadi bunu kapatıyorum da yenilenebilir dediğiniz zaman ekonomik anlamda güçlü ülkeler dahi bunu kaldıramaz kolay kolay.

I'm closing this now, but when you say renewable, even economically strong countries cannot easily handle it.

Bugün bir nükleer santral.

Today a nuclear power plant.

Örneğin bizim Mersin Akkuyu'daki kurulan nükleer santral.

For example, the nuclear power plant built in Mersin Akkuyu.

4 üniteli bir santral.

A power plant with 4 units.

1450 çarpı 4 yani 4 tane ünitesi var.

1450 times 4, so it has 4 units.

Basına yansıyan bilgilere göre 22 milyar dolarlık bir maliyeti var bunun bize.

According to information reflected in the media, this has a cost of 22 billion dollars to us.

Bir tane nükleer santral.

One nuclear power plant.

6000 megawattlık ortalama yaklaşık megawattlık bir nükleer santral.

An average nuclear power plant with a capacity of approximately 6000 megawatts.

22 milyar dolar.

22 billion dollars.

Şimdi bunu hadi üretmiyorum dediğiniz anda sizin 22 milyar dolarlık bir alternatif yaratmanız lazım.

Now, the moment you say "I'm not producing this," you need to create a $22 billion alternative.

Bizim gibi ülkeler için bunlar büyük paralar.

For countries like ours, these are large sums of money.

Bu sebepten dolayı bizim alternatiflerimiz var.

For this reason, we have our alternatives.

Ülkemiz de yok.

It doesn't exist in our country either.

Yani diğer fosil kaynaklar bakımında da zengin değiliz.

So we are not rich in other fossil resources either.

Bu sebepten dolayı buna doğru ülkeler yöneliyor.

For this reason, countries are turning towards this.

Bir de tabii ki ülkelerin enerji politikaları anlamında söyleyeyim.

And of course, let me also mention the energy policies of the countries.

Enerjiyi çeşitlendirme politikası vardır.

There is a policy of diversifying energy.

Yani bir enerji kaynağına özellikle dışa bağımlıysanız tek bir enerji kaynağına bağımlı olmak istemezsiniz.

So if you are particularly dependent on an energy source from abroad, you wouldn't want to be dependent on a single energy source.

İşte örnek veriyorum.

Here, I am giving an example.

Ya kömür ucuz.

Either the coal is cheap.

İşte kömüre dayalı bir santral kuralım.

Let's build a coal-based power plant.

Peki kömür bulamazsak ne olacak?

Well, what will happen if we can't find coal?

Bize kömür satan ülkeler satmazsa ne olacak?

What will happen if the countries that sell us coal do not sell it?

Alternatif.

Alternative.

Doğalgazda biz bunu yaşadık biliyorsunuz.

We experienced this with natural gas, as you know.

Daha önce Ukrayna krizi sırasında Avrupa'da da Putin özellikle Avrupa'yı çok ciddi anlamda tehdit etti.

During the Ukraine crisis, Putin particularly threatened Europe in a very serious way in Europe.

Çünkü Rusya'dan giren şeyler Ukrayna üzerinden geçiyordu.

Because the things coming from Russia were passing through Ukraine.

Ukrayna'ya hani destek verirseniz sizi doğalgazsız bırakırım.

If you provide support to Ukraine, I will leave you without natural gas.

O yüzden de Avrupa ülkeleri daha alternatif doğalgaz yolları arama sürecine girdiler.

That's why European countries have started looking for alternative natural gas routes.

O yüzden de bir enerji kaynağına bağımlı olmak istemez hiçbir ülke.

Therefore, no country wants to be dependent on a single energy source.

Alternatiflere geçiş.

Transition to alternatives.

Mesela biz de mevcut fosiller içerisinde en zengin anlamda.

For example, we also have the richest in terms of existing fossils.

Kömür kaynaklarımız var.

We have coal resources.

Rehit kömür maalesef.

Rehit coal unfortunately.

En düşük kalorili kömür.

The lowest calorie coal.

Çok az petrol.

Very little oil.

Son yıllardaki artışla birlikte doğalgaz göreceli.

With the increase in recent years, natural gas is relative.

Ama dediğim gibi rüzgar santralleri, güneş santralleri, hidrolik bizim barajlar dediğimiz santraller anlamında iyi bir potansiyelimiz var.

But as I said, we have a good potential in terms of wind farms, solar power plants, and hydroelectric plants which we refer to as dams.

Tabii buna bağlı olarak da hükümetler ya da gelen hükümetler diyor ki bunun yanına bir de nükleer santral koyup çeşitlendirelim.

Of course, in connection with this, governments or incoming governments say that we should add a nuclear plant to diversify it.

Yani sadece birine bağlı kalmasın.

So it shouldn't just depend on one person.

Mesela kuraklık diyoruz.

For example, we say drought.

Yağış az.

Precipitation is low.

Mesela yağış az olduğu zaman sadece hidrolojiye dayalı bir yapınız olursa barajlardan etkilik enerjisi üretemezsiniz.

For example, if there is low precipitation and you only have a structure based on hydrology, you cannot generate effective energy from the dams.

Az üretirsiniz.

You produce little.

Çünkü bizim gibi yarı kurak ülkelerde de yağış çok düzenli değildir.

Because in semi-arid countries like ours, rainfall is not very regular.

Bir yıl yağar, ikinci yıl yağar, üçüncü yıl daha az yağabilir.

It rains one year, it rains the second year, the third year it may rain less.

Yani buna bağlı olduğunuz zaman enerji sıkıntısı çekebilirsiniz.

So, when you are dependent on this, you may experience an energy shortage.

O yüzden de hep birbirinin alternatifi olan bir yapı içerisine bizim gibi ülkeler girmek zorunda.

That's why countries like ours have to enter into a structure that is always an alternative to each other.

Bu anlamda da adımlar herhalde atılıyor.

In this sense, steps are probably being taken.

Söylediğiniz gibi sevdirici gelişmeler var.

As you said, there are developments that make it enjoyable.

Aynen.

Exactly.

Yani ben kendi adıma dediğim gibi özellikle de yenilenebilir enerji kaynakları çalıştığım için onu çok rahat söyleyebilirim.

So I can easily say that, especially since I work in renewable energy sources, as I mentioned for my part.

Türkiye son yıllarda yenilenebilir enerjiler konusunda hem rüzgarda hem güneş enerjisi hem de jeotermalde en hızlı büyüyen pazarlardan bir tanesi.

In recent years, Turkey has become one of the fastest-growing markets in renewable energies, both in wind and solar energy, as well as geothermal.

Türkiye'de ciddi anlamda bir bu kaynaklarda potansiyel de var.

There is a significant potential in these resources in Turkey as well.

Bu potansiyeli kullanma yönünde dediğim gibi devlet eliyle ciddi yatırımlar yapılıyor.

As I mentioned, serious investments are being made by the government to utilize this potential.

Ama bir yandan da dediğim gibi diğerlerine de yatırımlar yapılıyor.

But on the other hand, as I mentioned, investments are also being made in others.

Çünkü sadece bunlara bağlı olmak Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılayamayabilir.

Because relying only on these may not meet Turkey's energy needs.

Örneğin şöyle örnek verirsem güneş enerjisi yaz aylarında daha yüksek potansiyeli vardır ama kış aylarında daha azdır bu potansiyel.

For example, if I give an example like this, solar energy has a higher potential during the summer months but this potential is lower in the winter months.

Gündüz potansiyel maksimumdadır ama hava karardıktan sonra bunu kullanamazsınız.

During the day, the potential is at its maximum, but you cannot use it after it gets dark.

Bunun depolanması söz konusu olabilir ama bunlar da daha yüksek maliyetlidir.

It may be possible to store this, but these are also more expensive.

O yüzden de işte onun alternatifi güneşi gündüz kullanmak.

That's why the alternative is to use the sun during the day.

Gündüz kullanırsınız daha sonra hidrolik kaynaklara geçersiniz bir miktar.

You use it during the day and then switch to hydraulic resources for a while.

Rüzgar enerjisini kullanırsınız işte yanında doğalgaza dayalı termik santralleri kullanırsınız gibi gibi böyle bir sepet oluşturmaya çalışıyor bizim gibi ülkeler.

Countries like ours are trying to create a basket like this, where you use wind energy and, for example, natural gas-based thermal power plants.

Planlı bir şekilde bu araların atılması gerekiyor.

These areas need to be cleared in a planned manner.

Peki hocam son olarak hem neler söylemek istersiniz?

Well, teacher, what would you like to say lastly?

Unuttuğumuz noktalar varsa onlar hakkında son gelişmelerle ilgili bilgiler verelim.

If there are points we forgot, let's provide information about the latest developments regarding them.

Bundan sonra neler yapılabilir?

What can be done from now on?

Kişisel anlamda bizim attığımız adımlar gerçekten etkili mi?

Are the steps we take personally really effective?

Kendi karbon ayak izimizi azaltmaktan bahsediyoruz.

We are talking about reducing our own carbon footprint.

Bir takım günlük yaşamdaki belki alışkanlıklarımızı değiştirmekten söz ediyoruz.

We're talking about changing some of our habits in daily life.

Ama bu kadar küresel bağlamda düşündüğümüzde bunların hakikaten etkisi olur mu sizce?

But when we think about it in such a global context, do you think these actually have an effect?

Kesinlikle olur Fulya Hanım şöyle söyleyeyim.

Absolutely, it will happen. Let me put it this way, Ms. Fulya.

Yani birincisi biz kişiler olarak da bir şeyler yapabiliriz.

So first of all, we as individuals can do something as well.

Kesinlikle yapabiliriz.

We can definitely do it.

Örnek veriyorum işte evlerimizde nedir ampullerimiz var.

I'm giving an example, we have bulbs in our houses.

Akşam geldiğimiz zaman ampullerimiz var.

We have our bulbs when we come in the evening.

Mesela daha düşük serfiyatlı ampuller kullanabiliriz.

For example, we can use lower wattage bulbs.

Ya da kullanmadığımız zaman işte televizyonu açık bırakmak, ne bileyim bilgisayarı açık bırakmak vs.

Or leaving the television on when we’re not using it, or leaving the computer on, etc.

Bunları en azından kapalı konuma getirebiliriz.

We can at least put these in the closed position.

Veya bununla bağlantı olarak su.

Or water in connection with this.

Mesela Türkiye ciddi anlamda su sorunu olan ülkelerden bir tanesi.

For example, Turkey is one of the countries that seriously faces water problems.

Hani genellikle basında, dış basında Türkiye su zenginiymiş gibi gösterilmeye çalışılır.

They usually try to depict Turkey as if it were water-rich in the foreign media.

Ama Türkiye su fakiri ülkeler grubuna girmiş durumdadır.

But Turkey has entered the group of water-scarce countries.

Bu su sarfiyatında çok dikkat etmemiz gerekir.

We need to pay close attention to this water consumption.

İşte hep belki ufak çocuklara falan okullarda öğretilir ama çok doğru bir şeydir.

Here, it is often taught to small children in schools, but it is a very true thing.

İşte dişinizi fırçalarken daha az su tüketin.

Here, use less water while brushing your teeth.

İşte duş alırken daha az su tüketin vs.

Here, use less water while taking a shower, etc.

Bunlar kesinlikle doğrudur.

These are definitely true.

Çünkü yaz ayları geldiğinde özellikle büyük şehirlerde hepsinde biliyorsunuz bir su sıkıntısı vardır.

Because when the summer months arrive, especially in big cities, there is a water shortage in all of them, as you know.

İşte herkes barajlardaki doluluk oranlarını takip eder.

Here, everyone tracks the fill rates of the dams.

İstanbul'daki barajların doluluk oranı, Ankara'daki barajların doluluk oranı.

The water level of the dams in Istanbul, the water level of the dams in Ankara.

Ki nüfuslar daha da artıyor.

The populations are increasing even more.

Yani bugün Türkiye'deki şehirlerin nüfusları artmaya devam ediyor.

So today, the populations of cities in Turkey continue to increase.

Bunun için de mümkün olduğu kadar sarfiyat yapabilir isek bu tabii ki daha sağlıklı olacaktır.

If we can minimize the consumption as much as possible for this, it will of course be healthier.

Hani derler eskilerden bir söz var.

They say there is an old saying.

Damlaya damlaya geliyor.

It comes drop by drop.

83-84 milyon insan bunu yaparsa ve buna gayret ederse eminim ki bu sarfiyat daha dikkatli olacaktır.

If 83-84 million people do this and strive for it, I am sure this expenditure will be more careful.

Tabii ki gelişmek zorundayız.

Of course, we need to develop.

Tabii ki enerji tüketmek zorundayız.

Of course, we have to consume energy.

Bizim de diğerleri gibi bunu yapmak zorundayız.

We have to do this like the others as well.

Ama dediğim gibi bunun için

But as I said, for this

dikkatli etmek zorundayız.

We have to be careful.

Mesela evimize bir buzdolabı alıyoruz.

For example, we are buying a refrigerator for our home.

Enerji sarfiyatı daha düşük olanı tercih edebiliriz.

We can prefer the one with lower energy consumption.

Bu ciddi anlamda bir katkıdır.

This is a serious contribution.

Ne bileyim işte araç alıyoruz.

I don't know, we're just buying a vehicle.

Motor hacmi daha düşük olanı tercih edebiliriz.

We may prefer the one with a smaller engine capacity.

Bu ciddi bir katkıdır.

This is a serious contribution.

Ya da işte toplu taşımı kullanabiliyorsak mümkün mertebe onu kullanabiliriz.

Or if we can use public transportation, we can use it as much as possible.

Yani hani diyebiliriz ki ya hocam işte bu da lükstür vesairedir işte ihtiyaçtır.

So we could say, "Well, teacher, this is also a luxury, it’s a necessity, and so on."

Haklısınız ama mümkün mertebe.

You are right, but as much as possible.

Ya mümkün mertebe mesela Avrupa'da biz bunun çok örneğini görüyoruz.

Yes, we see many examples of this in Europe, for instance.

Mesela bir bakan bisikletle işe gidiyor.

For example, a minister goes to work by bicycle.

Ya burada temel motivasyon ne?

So what is the basic motivation here?

Yani karbon salımının azaltılmasına yardımcı oluyoruz.

So we are helping to reduce carbon emissions.

Ben de örnek olmak istiyorum.

I want to be an example too.

Yoksa o bakanın makam arabası zaten var.

Otherwise, that minister already has an official car.

Biz biliyoruz yani.

We know, I mean.

Ama işte Hollanda'da, Belçika'da, Lüksemburg'da bunu çok daha görebiliriz.

But we can see this much more in the Netherlands, Belgium, and Luxembourg.

Ama bisikletle görebiliyoruz.

But we can see by bike.

Bunların arttırılması, yaygınlaştırılması lazım.

These need to be increased and widespread.

Bunlar yaygınlaştıkça ve bu bilinç, bilinci yerleştirebilirsek

As these become more widespread and if we can instill this awareness,

bu bilinci yerleştirebilirsek emin olun ki daha yaşanabilir.

If we can instill this awareness, be sure that it will be more livable.

Bu dünyayı herhalde görebiliriz diye tahmin ediyorum.

I suppose we can probably see this world.

Hatta alışverişlerde bile aslında kısıtlığa gitmek çok önemli değil mi?

Isn't it very important to actually go for restrictions even in shopping?

İkinci el mağazalardan alışveriş yapmak şimdi özendiriliyor.

Shopping at second-hand stores is now being encouraged.

Aynen aynen.

Exactly, exactly.

Varsa işte üç pantolonunuz beş, on tane almaya gerek yok.

If you have three pairs of pants, there’s no need to buy five or ten more.

Onların üretim sürecinde de çünkü çok fazla enerji sarfiyatı var.

Because there is a lot of energy consumption in their production process.

Ekonomi ömrünü tamamlamamış her şey aslında tekrar kullanılabilir.

Everything that has not completed its lifecycle can actually be reused.

Yani ekonomik ömrünü tamamlamışsa tabii ki kullanamazsınız ama

So if it has reached the end of its economic life, of course you can't use it, but...

tamamlamamış her şey kullanılabilir.

Everything that is incomplete can be used.

Yani buna bu yönden bakmak lazım.

So we need to look at it from this perspective.

Geri dönüşüm çok önemli değil mi?

Isn't recycling very important?

Tabii ki. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bu çok önemli.

Of course. This is very important in developing countries like ours.

Biz çünkü enerjide çok ciddi anlamda dışa bağımlı bir ülkeyiz.

We are a country that is very seriously dependent on foreign sources for energy.

Ve bugün bizim işin ekonomik boyutuna da söyleyeyim.

And let me also mention the economic aspect of our work today.

Dış ticaret açığındaki en büyük kalemimiz enerji kalemidir.

The largest item in our foreign trade deficit is the energy item.

Yani muazzam bir enerji için biz para ödüyoruz.

So we are paying money for an immense amount of energy.

Çünkü petrolde yüzde doksan iki oranında dışa bağımlıyız.

Because we are 92 percent dependent on foreign oil.

Doğal gazda yüzde doksan beşin üzerinde dışa bağımlıyız.

We are over ninety-five percent dependent on foreign sources for natural gas.

Kömürde yüzde seksen beşin oranında dışa bağımlıyız.

We are eighty-five percent dependent on imports for coal.

Yani biz bunlar için dolar ödüyoruz.

So we are paying dollars for these.

Bazı yıllar 50 milyar dolara geçebiliyor.

Some years can exceed 50 billion dollars.

Bazı yıllar 60 milyar dolara geçebiliyor.

Some years can exceed 60 billion dollars.

Çünkü piyasalardaki oynaklığa bağlı olarak.

Because of the volatility in the markets.

Ve bunu ne kadar azaltabiliriz?

And how much can we reduce this?

Ha sıfırlayabilir miyiz?

Can we reset it?

Şu şartlarda şu rezerv imkanlarını sıfırlayamayız.

Under the current conditions, we cannot eliminate these reserve options.

Ama bunu ne kadar azaltabilirsek ekonomik anlamında da Türkiye ekonomisine çok ciddi anlamda katkı sağlamış oluruz.

But the more we can reduce this, the more we will contribute significantly to the Turkish economy in an economic sense.

Hocam çok teşekkür ediyoruz.

Thank you very much, teacher.

Ben teşekkür ederim.

Thank you.

Çok keyifli bir sohbetti.

It was a very enjoyable conversation.

Çok daha duyarlı olacağımız günlerin gelmesini diliyoruz.

We hope for the days when we will be much more sensitive.

İnşallah.

God willing.

Hem ülkemiz adına, kendi topraklarımız, çevremiz adına.

Both on behalf of our country and for our own territory and surroundings.

Hem de dünya ölçemiz adına.

And also for the sake of our global scale.

Genelinde baktığımızda gezegenimiz adına umuyoruz ki daha bilinçli politikalar üretilir.

Overall, we hope that more conscious policies are developed for our planet.

Hem vatandaşlar olarak, hem yerel yönetimler, hem de ülkeler açısından çok daha güzel adımlar atılır.

Both as citizens, local governments, and countries, much more beautiful steps can be taken.

İnşallah diyelim.

Let's say hopefully.

Çok teşekkür ederim ben de davetiniz için.

Thank you very much for your invitation as well.

Nazik davetiniz için çok teşekkür ederim.

Thank you very much for your kind invitation.

Tekrar görüşmek üzere.

See you again.

Biz teşekkür ediyoruz.

We thank you.

Doğaya kulak ver.

Listen to nature.

Başka bir bölümle tekrar sizlerle olacak.

It will be back with another episode.

Görüşmek dileğiyle.

Looking forward to seeing you.

Şimdilik hoşça kalın.

Goodbye for now.

Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.