Değer, Ezber, Yapay Zeka, İletişim - Hap Bilgiler 2

Bir şeye para verirken aslında kafamızdaki değeri satın alırız.

When we pay for something, we are actually buying the value we have in our minds.

Bu değer ne kadar büyük olursa fiyat o kadar yükselir.

The larger this value is, the higher the price rises.

Yaptığımız iş insanların hayatında bir değer ifade etmeli ki para kazandırsın.

The work we do should have value in people's lives in order to generate income.

Böyle deyince bunu herkes biliyor gibi düşünebilirsiniz.

When you say it like that, you might think that everyone knows this.

Ancak eğitim sisteminde ödev ve sınav odaklı yetişen bir öğrenci genelde iş hayatında birkaç sene geçirdikten sonra bunu fark ediyor.

However, a student raised in an education system focused on homework and exams usually realizes this after spending a few years in working life.

Her birimiz yapmayı planladığımız işleri değer açısından sorgulamalıyız.

Each of us should question the value of the tasks we plan to do.

Katılan değeri yükselttikçe kazancımız da artacaktır.

As we increase the added value, our profits will also increase.

Bu mantığı oturtmadığımız sürece yaptığımız işte gelişimimiz kısıtlanabilir.

As long as we don't establish this logic, our progress in the work we do may be limited.

Derste öğrendiklerimiz akılda kalmadıktan sonra sınavda veya hayatta bir işe yaramıyor.

What we learn in class is of no use in exams or in life if it is not remembered.

Ezberlemek için güçlü bağlantılar kurmalıyız.

We must establish strong connections to memorize.

Bilginin etrafına onunla alakalı farklı bilgiler ekleyerek bağlantı sayısını artırırız ve bilgi zihinde güçlenir ve daha uzun süre hatırlanabilir.

We increase the number of connections by adding different information related to the knowledge, and the information strengthens in the mind and can be remembered for a longer time.

Bilginin içine duygular katmak, geçmiş anılarla bağlamak bağlantı kurmaya örnek olarak verilebilir.

Incorporating emotions into knowledge and connecting it with past memories can be cited as an example of creating a connection.

Bağlantılar ne kadar güçlü olursa bilgi o kadar kalıcı olur.

The stronger the connections, the more permanent the information will be.

Güçlü bir şekilde kaydettikten sonra 1, 2, 4, 8 gün gibi gitgide uzayan aralıkta tekrar etmeliyiz.

After recording strongly, we should repeat at increasingly longer intervals such as 1, 2, 4, 8 days.

Bunun için benim hazırladığım ücretsiz tekrar yazılımı bulunuyor.

There is a free revision software that I have prepared for this.

Felsemi adındaki mobil uygulamayı indirip oyuna kısmındaki pratiklerde tekrar kartları ekleyip uzayan aralıklarda tekrar edebilirsiniz.

You can download the mobile application named Felsemi and add the cards again in the practices section of the game to review them at extended intervals.

Sanılanın aksine chat GPT sınavlarımızı çözmek veya soru cevaplamak için yapılmadı.

Contrary to popular belief, chat GPT was not created to solve our exams or answer questions.

Asıl amacı çok daha büyük ve Putin'in ifadesiyle...

The main purpose is much greater and, in Putin's words...

...bu yarışı kazanan süper güç elde etmiş olacak.

...the winner of this race will gain superpower.

Chat GPT ve rakiplerinin ulaşmak istediği nokta AGI adı verilen en sade haliyle genel yapay zeka.

The point that Chat GPT and its competitors aim to reach is, in its simplest form, general artificial intelligence, known as AGI.

Yani ne amaç verirseniz verin onu daha hızlı ve etkili yapabilen bir robot.

So, it's a robot that can do whatever task you assign to it more quickly and efficiently.

Şu anda aktif olarak çalışan yapay zekalar genelde bir şeyi çok iyi yapıyor.

Currently active artificial intelligences are generally very good at doing one thing.

Mesela Instagram veya TikTok'ta kullanılan yapay zeka sizin hareketlerinize bakarak sizi uygulamada tutmaya çalışıyor.

For example, the artificial intelligence used on Instagram or TikTok is trying to keep you engaged by looking at your actions.

Ve bu konuda ne kadar iyi olduklarını hepimiz biliyoruz.

And we all know how good they are in this regard.

Ancak bunu gerçek hayatta mesela araba kullanmak için yaptığınızda...

However, when you do this in real life, for example, when driving a car...

...dikkat edilmesi gereken binlerce parametre var.

...there are thousands of parameters that need to be taken into consideration.

Ve bu yüzden kötü sonuçlar verebiliyor.

And that's why it can produce bad results.

AGI ise kendine öğretilen şekilde işin her yönüne hakim olabiliyor.

AGI can master every aspect of the job in the way it has been taught.

Ve böylece istenilen birçok yönde kullanılabiliyor.

And thus, it can be used in many desired ways.

Binlerce robot askerin ıskalama ihtimali olmayan silahlarla tek bir akıldan yönetildiğini düşünün.

Imagine that thousands of robotic soldiers are controlled by a single mind with weapons that have no chance of missing.

Bu yüzden bunu elde eden çok büyük bir güce sahip olacak.

Therefore, those who obtain this will have a great power.

Chat GPT'ye sorduğumuz sorular da aslında onu AGI'ye bir adım daha yakınlaştırmak için kullanılıyor.

The questions we ask Chat GPT are actually used to bring it one step closer to AGI.

Hızlı okuma kelimeleri gözlerimizle okumamız ve anlamamızdır.

Speed reading is the ability to read and comprehend words with our eyes.

Asıl ki gözümüzle bir masaya bakarken bu bir masadır demeye ihtiyacımız yoksa kelimelere de aşinalık kazandıktan sonra kelimeyi gördüğümüzde anlamı kafamızda oluşur.

The main point is that when we look at a table with our eyes, we don't need to say this is a table; rather, after becoming familiar with words, the meaning forms in our minds when we see the word.

Hızlı okuma kelimelerin bütünlüğünü görüp kafada hızlıca anlamlandırma yapmanızı sağlar ve bu sayede bir bakışta verilmek isteneni anlamış oluruz.

Speed reading allows you to see the integrity of words and quickly comprehend their meaning in your mind, thus enabling us to understand what is intended at a glance.

Çoğumuz Twitter'da kaydırırken aslında hızlı okumayı uygulamış oluruz.

Most of us actually practice speed reading while scrolling on Twitter.

En büyük dezavantajı hızlı okurken detayların kaçmasıdır.

The biggest disadvantage is the loss of details while reading quickly.

Detayların önemli olduğu konularda hızlı okuma yapmak tavsiye edilmez.

It is not recommended to speed read in topics where details are important.

Hızlı okuma ancak pratikle ve yavaşça gelişir.

Speed reading improves only with practice and gradually.

En yararlı olduğu kullanım alanları makalet aramak, internete araştırma yapmak ve bilgi odaklı okuma yapmak olarak sayılabilir.

Its most useful areas of use can be considered as searching for articles, conducting research on the internet, and engaging in information-focused reading.

Yurt dışına gidenler daha hızlı dil öğrenir.

Those who go abroad learn the language faster.

Başarılı girişimcilerin çoğu göçmenlerden oluşur.

Most successful entrepreneurs are immigrants.

Her iki örnekte zorunda kalan insanların başarısını ifade eder.

It expresses the success of people who are forced in both examples.

Memleketinde dili öğrenmeye çalışan ve konfor alanında iş kuran ise rahatlık yüzünden başarısız olur.

Those who try to learn the language in their homeland and start a business within their comfort zone fail due to the ease.

Acı yoksa başarı da yok.

If there is no pain, there is no success.

Bu klişe sporda olduğu kadar eğitim ve iş hayatında da geçmiştir.

This cliché has also been applicable in education and professional life just as it is in sports.

Her gün çalışıyor olmamız devamlı gelişeceğimiz anlamına gelmiyor.

Just because we work every day doesn't mean we will continuously improve.

Progressive Overload adıyla bilinen aşamalı aşırı yükleme, gelişim sağlamak için vücuda belli oranda zorluk vermek gerektiğini anlatır.

Progressive Overload, known as progressive overload, explains that it is necessary to challenge the body to a certain extent in order to achieve development.

Bunu genelde fitness için duysak da aslında hayatın her alanında geçerlidir.

Although we generally hear this for fitness, it is actually valid in every area of life.

Daha iyi yazmak, müzik yapmak, kodlamak, içerik üretmek için de düzenli çalışmanın yanında kendimizi zorluk içine atmalıyız.

To write better, make music, code, and create content, we must also challenge ourselves alongside regular practice.

Hayallerimize giden yoldaki işler için zamana yaymak yerine bir süre ve ceza koymalıyız.

Instead of spreading the tasks on the road to our dreams over time, we should impose a deadline and penalties.

Nike'ın üçüncü şirket prensibi sadece sonuçların sayıldığını ve sürecin önemli olmadığını söyler.

Nike's third company principle states that only the results matter and the process is not important.

Eğitim hayatında ise genelde öğrencilere şu kadar saat çalışın, şu kadar kitap okuyun, iyi öğrenciler şu kadar saat çalışır gibi tavsiyeler verilir.

In education, students are generally advised to study for a certain number of hours, read a certain number of books, and good students study for this many hours.

Ancak gerçek hayatta bir ürün çıkardığınızda onu ne zorluklarla çıkardığınızı kimse umursamaz.

However, in real life, when you launch a product, no one cares about the difficulties you went through to bring it out.

Ürün ne değer katıyor ve para kazandırıyor mu ona bakılır.

One should look at what value the product adds and whether it generates profit.

Buradan şu sonucu çıkartıyoruz.

From here we conclude the following.

Çok çalışmaktan ziyade çok sonuç üretmeye odaklanmalıyız.

We should focus more on producing results than on working hard.

Nasıl ki sınava bir gün kala bütün konuları bitirebiliyorsak iş bitirme hedefiyle oturduğumuzda...

Just as we can finish all the subjects a day before the exam when we sit down with the goal of completing a task...

...burada da daha fazla sonuç üretebiliriz.

...we can generate more results here as well.

Derdimiz kalmadığında kendimize dert buluruz.

When we no longer have problems, we find troubles for ourselves.

Spor yapmadığımızda daha sık hastalanırız.

We get sick more often when we don't exercise.

Yaşamanın doğasında ilerlemeye ve gelişmeye teşvik vardır.

There is an encouragement to progress and develop in the nature of living.

Ve isteseniz de istemeseniz de çeşitli zorluklar yaşarsınız.

Whether you want it or not, you will face various difficulties.

Bu zorluğu kendimiz seçersek hedeflediğimiz yöne doğru ilerlemiş ve beklenmedik zorlukların büyük kısmını engellemiş oluruz.

If we choose this challenge ourselves, we will have progressed toward our intended direction and prevented a significant portion of unexpected difficulties.

Mesela her gün bir işle uğraşırsak sıkıntıları daha az düşünmüş oluruz.

For example, if we engage in a task every day, we will think about our troubles less.

Spor yapıp sağlıklı beslendiğimizde çeşitli sağlık problemlerimiz...

When we exercise and eat healthily, various health problems...

...olmasını engellemiş oluruz.

...we would prevent it from happening.

İrademizle sıkıntıya yürüdüğümüzde olası sıkıntıların önüne geçebiliyoruz.

When we walk into difficulties with our will, we can prevent possible troubles.

Bu yüzden zorluk size gelmeden siz zorluğa giderseniz hayatınızı kolaylaştırmış olursunuz.

Therefore, if you face challenges before they come to you, you will make your life easier.

Bu hatayı birçoğumuz yaptığımızın farkında bile değiliz.

We are not even aware that many of us make this mistake.

İletişimde kullanılan kelimeler net olmalı ve anlamı karşıya net aktarmalıdır.

The words used in communication should be clear and must convey the meaning clearly to the other party.

Ama çoğumuz karşıya kafa karışıklığımızı aktarıyoruz.

But most of us convey our confusion to the other side.

Örneğin yeni tanıştığımız birinin kurduğu ilk cümle kafamızda karakterini şekillendirir.

For example, the first sentence spoken by someone we just met shapes our perception of their character.

Amacını belli etmeyen kararsız bir cümle özgüvensiz bir karakter algısı verir.

A sentence that does not reveal its purpose gives an impression of an indecisive and insecure character.

İş hayatında ve sosyal hayatta bu hata birçok fırsatı kaçırmamıza sebep olabilir.

This mistake can cause us to miss many opportunities in business life and social life.

Önemlisediğimiz konularda durup düşünmeli ve ne istediğimizi netleştirmeliyiz.

We should stop and think about the issues we find important and clarify what we want.

Karşıdakine de bunu en sade bir biçimde aktarmalıyız.

We must convey this to the other side in the simplest possible way.

Bir cümlede 10 tane şey anlatmak yerine en önemli 1-2 tanesini aktarmalıyız.

Instead of explaining 10 things in one sentence, we should convey the most important 1 or 2.

Mesela iPhone'da onlarca özellik olduğunu hepimiz biliyoruz.

For example, we all know that there are dozens of features on the iPhone.

Ancak Steve Jobs sunumda telefon, iPod ve internet bu 3 ifade üstünden iPhone'u anlatıyor.

However, Steve Jobs explains the iPhone through these three expressions: phone, iPod, and internet.

Çünkü insanlar...

Because people...

Bunlara hakim.

These are in control.

Bir anda dokunmatik ekran, fotoğraf çekme gibi özellikler anlatılsaydı izleyicinin ne olduğunu anlamayabilirdi.

If features like touch screen and photo capturing were described suddenly, the audience might not have been able to understand what they were.

Yerli insansız savaş uçağına ismini veren Kızıl Elma, Türkçülüğün simgelerinden biridir.

The Red Apple, which gives its name to the domestic unmanned combat aircraft, is one of the symbols of Turkism.

Göktürklerde cihan hakimiyetini, Osmanlı'da fethedilecek yerleri temsil ediyordu.

In the Göktürks, it represented world dominance, while in the Ottomans, it represented the lands to be conquered.

Osmanlı zamanında bu ülkelerin birçoğuna ulaşıldı.

Many of these countries were reached during the Ottoman era.

Yakın tarihte ise Turan olarak bilinen Türk birliğini kurma anlamını temsil eder.

It represents the meaning of establishing the Turkish unity known as Turan in the near future.

Eski Türk devletlerinde altın küreyle başlayıp daha sonra Kızıl Elma adını aldı.

In the old Turkish states, it began with the golden globe and later took the name Red Apple.

Kızıl Elma'yı bilindik hale getiren İstanbul'un fethi oldu.

The conquest of Istanbul made the Red Apple known.

Ayasofya'daki Justinianus heykelinin elindeki altın küre, zafiri temsil ediyordu.

The golden globe in the hand of the statue of Justinian in Hagia Sophia represented victory.

İstanbul'un fethine yakın tarihte bu kürenin iki kez ard arda düşmesi, Kızıl Elma efsanesinin yeniçeride yayılmasına sebep oldu.

The two consecutive falls of this globe shortly before the conquest of Istanbul led to the spread of the Red Apple legend among the Janissaries.

Ve sıradaki her hedef Kızıl Elma olarak adlandırıldı.

And each subsequent target was called the Red Apple.

Bizim gibi duyguları yoğun yaşayan milletlerde bayrak, kurt, kızıl elma gibi imgeler ve ülküler,

In nations like ours, which experience emotions intensely, symbols and ideals such as the flag, wolf, and red apple,

kimliğimizi dahi etkiler ancak bunun altını üreterek ve çalışarak doldurabiliriz.

It even affects our identity, but we can fill this in by producing and working.

Ve yazılımı okumamama rağmen diğer insanlara göre çok daha kısa sürede öğrendim, geliştirdim ve hep sorda yayınladım.

And despite not reading the software, I learned, developed, and always published much faster than other people.

2. Başlama enerjisi

2. Starting energy

Bir işe başlamak için beynimizde siyatum adı verilen yerin aktif olması gerekiyor.

To start a job, the area in our brain called the cingulate must be active.

Başlamak için yüksek enerji gerekiyor.

It takes high energy to get started.

Ama bir kere başladıktan sonra daha az enerjiyle devam ettirilebiliyor.

But once it starts, it can be continued with less energy.

Aynı ateş yakmak gibi.

It's like lighting the same fire.

Bir iş bitirdiğinizde de yenisine başlamak için bir enerji doğar.

When you finish a job, a new energy arises to start another one.

Bu yüzden işleri ufak ufak parçalara böldüğümüzde her birinin bitirme enerjisiyle daha kolay çalışmaya verilir.

That's why when we break tasks down into smaller pieces, each one can be tackled more easily with a sense of completion energy.

Ve iş bitirmeye başlıyoruz.

And we are starting to get things done.