Yaşlanma Sorunsalı - Çeyrek Yaş Krizi (Sezon Finali)

Çeyrek Yaş Krizi

Çeyrek Yaş Krizi

Yaşlanma Sorunsalı - Çeyrek Yaş Krizi (Sezon Finali)

Çeyrek Yaş Krizi

Senin şey güzelmiş lan.

Your thing is nice, man.

Kısa kollu gömlek normal değil Selman.

The short-sleeved shirt is not normal, Selman.

Ama fena değil.

But it's not bad.

Çok tercih edeceğim bir şey değil de.

It's not something I would prefer very much.

Hanımım aldı.

My lady took it.

Hanımım.

My lady.

Kısa kollu gömlek giymek...

Wearing a short-sleeved shirt...

Geylik belirtisidir.

It is a sign of homosexuality.

Ay ne diyorsun be?

What are you talking about?

Ama ben gömleği gömlek gibi giymiyorum.

But I'm not wearing the shirt like a shirt.

Yani gömleği bir aksesuar gibi giymiyorum.

So I don't wear the shirt as an accessory.

Evet oğlum aksesuar gibi kullanmam beni baya şaşırttı ilk gördüğümde.

Yes, son, using it like an accessory surprised me a lot when I first saw it.

Evde götümde bu arada.

I'm at home, by the way, with my butt.

Şöyle alttan bağlıyorum.

I'm tying it from the bottom like this.

Güzel.

Nice.

Kısa kollu gömleğin şöyle bir handikapı var.

The short-sleeved shirt has this drawback.

Gömlek dediğin kısa kollu olmaz.

A shirt shouldn't have short sleeves.

Uzun kollu olur.

It will have long sleeves.

Çünkü gömleğin tanımına aykırı bir kere.

Because it is contrary to the definition of a shirt, to begin with.

Ama yazın üzerime bir şey almaktansa...

But rather than wearing something in summer...

Çıplak çıkmayı tercih ediyorsun.

You prefer to go out naked.

Bu tarz bir şey beni kurtarıyor yani.

This kind of thing saves me, I mean.

Küçüklükteki en geriye gittiğinizde ki anınız ne?

What is your earliest memory from childhood?

Var mı öyle bir şey?

Is there such a thing?

En erken anım var.

I have my earliest memory.

En geriye gittiğinde ne var aklında hocam?

What is on your mind when you think back, teacher?

2 yaşımı hatırlıyorum ben çok rahat.

I remember my 2nd birthday very well.

Yaş olarak söylemiyorum ona palavra da.

I'm not saying it in terms of age; it's nonsense.

Sana 2 geliyor ama aslında 4,5 falan.

It's coming to you as 2, but actually it's around 4.5.

Yok.

No.

Benim 2 olduğum.

I am 2.

Tamam evet ne?

Okay, yes, what?

Anıyı söyle de rahatlayalım.

Just say the memory so we can relax.

İşte doktora gitmiştim.

I had gone to the doctor.

Niye soruyorsun bunu?

Why are you asking this?

Terapi diye miyiz?

Are we calling it therapy?

Aklıma geldi.

It came to my mind.

Ben mesela küçükken bir tip yaramazdım ben.

For example, I wasn't a naughty kid when I was small.

Ve çıplak bir şekilde dışarı kaçmayı çok severdim.

And I used to love running outside naked.

Ve kendim de hatırlıyorum bunu.

And I remember this myself too.

Örnek veriyorum mesela annem beni yıkıyor falan.

For example, my mother is washing me, etc.

Banyodan böyle koşarak çıkıyordum.

I was running out of the bathroom like this.

Ve o zamanlar da hani böyle çok metropol değildi ya ortalık.

And back then, it wasn't such a metropolis around, you know.

Çok fazla insan yoktu.

There weren't many people.

Annem sürekli elimde.

My mother is always in my hand.

Böyle şortlamakta benim peşimden koşardı.

She would run after me like this while shorting.

Ben sürekli.

I am continuous.

Banyodan koşarak böyle çıplak bir şekilde kaçıp annem beni kovalardı.

My mom would chase me when I ran out of the bathroom like this, naked.

O bizim ritüellerimizden biriydi.

It was one of our rituals.

Niye?

Why?

Ben ama yani seviyorum insanlarla paylaşmayı o anımı çok seviyorum.

But I mean, I love sharing that moment with people; I love it very much.

Merhaba benim pipim var.

Hello, I have a penis.

Siz de görmek ister misiniz?

Would you like to see it too?

Gibi şeyleri çok severdim ben.

I used to love things like that very much.

Hiç değişmedi aynı hala aynı.

It has never changed, still the same.

Peki helikopterde yapar mıydın?

Well, would you do it in a helicopter?

Ne?

What?

Helikopterde yapar mıydın?

Would you do it in a helicopter?

Helikopterde ben de yaparım.

I would do it in the helicopter too.

Helikopter.

Helicopter.

Ya bu arada bugün o helikopter mevzusu geçti.

By the way, today the helicopter issue came up.

Bir arkadaşıma daha bahsetmiştim.

I had mentioned it to another friend of mine.

Önümüzdeki sene helikopter alacağım falan filan diye.

Next year, I will buy a helicopter and all that.

Onlar da sizin gibi aynı muhabbetleri yapıp puan alırsın falan gibi.

They also do the same things as you and score points, and so on.

Sonra bunun yolundan bahsettim.

Then I spoke about the path of this.

Yani şimdi benim size attığım linkteki helikopter 2 milyon lira bir helikopter.

So the helicopter in the link I sent you is a 2 million lira helicopter.

2 milyon liraya araba alıyoruz gençler.

We are buying a car for 2 million liras, guys.

Niye helikopter almayalım ki?

Why shouldn't we buy a helicopter?

Bu bir imkansız bir şey mi?

Is this something impossible?

Değil.

No.

Ben sadece bunu yapabilecek cesaretim var size kıyasla.

I only have the courage to do this compared to you.

Ben bunu yapacağım.

I will do this.

İkimiz de helikopter alamazsın çok pahalı olduğu için demedik.

We didn't say you can't buy a helicopter because it's too expensive for both of us.

Helikopteri aldım.

I got the helicopter.

Aldım.

I got it.

Nerede tutacaksın bu helikopteri?

Where will you hold this helicopter?

Bir şey diyeceğim lan aklıma çok iyi bir yeni seri fikir geldi.

I’ll tell you something, I just came up with a really good idea for a new series.

Kurgu'ya not.

Note to fiction.

Burayı tabii ki yayınlama bu fikir bu tamam mı?

Of course, don’t publish this, okay?

Evet bu fikir.

Yes, this is the idea.

Evet hadi giriyorum.

Yes, I'm coming in.

Gir bakalım.

Come on in.

Niye geldik bugün buraya?

Why did we come here today?

Evet.

Yes.

Merhaba arkadaşlar.

Hello friends.

Çeyrek Yaş Krizi'ne hoş geldiniz.

Welcome to the Quarter-Life Crisis.

Bugün Çeyrek Yaş Krizi'nin sonuna geldik.

Today we have reached the end of the Quarter-Life Crisis.

Biz...

We...

Kim karar verdi buna ya?

Who decided this?

Daha bir şey yok orada.

There is nothing else there.

Biz 3 kafadar bir araya gelip Çeyrek Yaş Krizi'mizden kurtulabilmek için bu podcast'ı yaptık.

We three friends came together to make this podcast to overcome our Quarter-Life Crisis.

Ve bildiğiniz gibi her konuyu inceledik.

And as you know, we examined every topic.

Ve fark ettiğiniz gibi biz Çeyrek Yaş Krizi'ni atlattık artık.

And as you may have noticed, we have overcome the Quarter-Life Crisis now.

Yani her şeyi o kadar...

So everything is so...

Doğru ve düzgün yaptık ki bütün sorunlarımızı çözdük.

We did it right and properly, so we solved all our problems.

Ve şu an helikopter alabilecek düzeye geldik.

And now we have reached the point where we can acquire a helicopter.

Bir sikim çözdüğü yok.

It doesn't solve a damn thing.

Sadece yaşlandığını hissediyor.

He/She just feels like he/she is getting older.

Dinleyenlerimizi tanıdıkça, öğrendikçe fark ettik ki biz çok iyiyiz ya.

As we got to know our listeners and learned more, we realized that we are really good.

Biz bir sıkıntımız yok.

We have no problems.

Adam helikopter alacak.

The man will buy a helicopter.

Ne hayatlar varmış.

What lives there have been.

Biz mükemmel yaşıyoruz lan.

We are living perfectly, man.

Selim helikopter alabileceğini iddia ediyor bu arada.

Selim claims that he can get a helicopter, by the way.

Kayıtlara geçsin lütfen.

Please let it be recorded.

Bir yıl sonra...

One year later...

Hatta bir yılı bile bulunmayacak da.

It won't even have a year.

Helikopterim...

My helicopter...

Bir sonraki bölümü helikopterimle yapacağız.

We will do the next episode with my helicopter.

Ama iki kişilik alacak mısın?

But will you take it for two people?

Üç kişi yapamayız.

We can't do it with three people.

Hemen Nisan 2025'e gelelim.

Let's get to April 2025 right away.

29 Nisan'ı hatırlatma koyuyorum.

I'm setting a reminder for April 29th.

Koy kardeşim.

Put it down, brother.

Selim helikopter aldı mı?

Did Selim buy a helicopter?

İddiayı yükseltiyorum.

I'm raising the stakes.

O çift kişilik...

That double...

Fark etmez çift tek.

It doesn't matter, even or odd.

Ben drone'a bile okeyim.

I'm even okay with the drone.

Bir de uçaklar var ya bu çift kişilik tiyareler.

And then there are the planes, those twin-seat theaters.

Tamam abartma.

Okay, don't exaggerate.

Abi ne alakası var?

Bro, what does that have to do with anything?

Siz niye bu kadar her şeyi imkansız görüyorsunuz?

Why do you see everything as impossible?

Biz Orta Doğu'yuz.

We are the Middle East.

Oğlum bunların hepsi mümkün.

Son, all of this is possible.

Niye bu kadar şeyiz?

Why are we like this?

Ben biraz mantıklıyım sadece sana kıyasla.

I'm just a bit more logical compared to you.

Neden abi?

Why, bro?

Helikopter almak...

Buying a helicopter...

Niye mantıksız?

Why is it illogical?

Tamam bak sana diyorum.

Okay, I'm telling you.

Bu soruya ben cevap alamıyorum ya.

I can't get an answer to this question.

Bu konu ne zaman açılsa.

Whenever this topic is brought up.

Sen bu helikopteri aldın.

You took this helicopter.

Nerede tutacaksın?

Where will you keep it?

Abi hangarları var bunların da.

They have hangars too.

Sen uçak aldığında nerede tutuyorsun?

Where do you keep it when you buy a plane?

Yani alsan nerede tutacaksın?

So if you buy it, where will you keep it?

Benim uçaklarımın hepsi yurt dışında.

All my planes are abroad.

Ya bu köyde tutmuyorum.

Well, I'm not staying in this village.

Bunların kendi özel otoparkları var gibi düşün abi.

Think of these as if they have their own private parking lots, bro.

Oraya götürüyorsun koyuyorsun.

You take it there and put it down.

Hangarın kirası var.

There is a rent for the hangar.

Şeyi var.

She/he has it.

E ne yapabilirsin?

Well, what can you do?

Bugün bir yat bağlamak bile...

Even tying a yacht today...

Olmuş 20 bin lira Selim.

It's happened, 20 thousand lira, Selim.

20 mi çok iyi.

20 is very good.

Yatımı koyacak yerde almıyorum.

I’m not taking it where I should invest.

Tekne almak da o zaman aynı kapıya çıkıyor.

Buying a boat comes out to the same thing then.

Tekne aldığında da onu bir yere bağlayacaksın.

When you buy the boat, you will tie it somewhere.

Tekne almayacak mıyım ben?

Am I not going to buy a boat?

Alacağım.

I will take it.

Allah Allah.

Oh my God.

Ya niye bu kadar şey için?

Why for all this?

Tekne almak kurmaza dönüyor.

Buying a boat is turning into a burden.

Bak sen kardeşim diyorsun ki işte ben aylık atıyorum 20 bin lira 30 bin lira boş beleş

Look, my brother, you say that I throw 20 thousand lira or 30 thousand lira monthly for no reason.

hiçbir şekilde dişime tırnağıma dokunmayacak harcamalar yapıyorum diyorsun değil mi gönül rahatlığıyla?

You’re saying that you’re making expenditures that won’t touch me in any way, right?

Evet.

Yes.

Diyorsun.

You say.

Ben de sana diyorum ki bu 20 bin lirayı git hangara kira olarak ver.

I'm telling you to go and pay this 20 thousand lira as rent for the hangar.

Ve biz seninle kafamıza estiğinde gidip o size Instagram'dan attığım uçurumun kenarına

And when we feel like it, we'll go to that cliff I sent you on Instagram.

helikopterimizi koyalım ve kamp yapalım.

Let's set down our helicopter and camp.

Ve bunu şey diyor 20 bin lira vermek istemediği için PlayStation'ı almayan onunla yatırım

And this person, who didn't buy the PlayStation because they didn't want to spend 20 thousand lira, is investing with it.

yaparım diyen Selim diyor.

Selim, who says "I can do it."

Hangara kira veriyor.

She is renting out the hangar.

Hangara kira verecekler.

They will rent out the hangar.

Ben size dedim ki ben PlayStation'ı oynamayı sevmiyorum.

I told you that I don't like playing PlayStation.

Ben hepinize PlayStation'ı alırım.

I will buy all of you a PlayStation.

Hayırdır lan?

What’s going on, man?

Yaşlanmış bu.

This has aged.

Ben orta yaş krizinde miyim lan?

Am I having a midlife crisis, man?

Orta yaş krizine geçiş yapacağız artık çünkü yaşlandık.

We will now transition into a midlife crisis because we have gotten older.

Kaç yaşındasın sen?

How old are you?

Ciddi soru.

Serious question.

32 yaşındayım.

I am 32 years old.

Cemre sen kaçsınız?

Cemre, how old are you?

34.

34.

Sen kaç yaşındasın?

How old are you?

Ben 33 oldum.

I turned 33.

Geçtiğimiz günlerde.

A few days ago.

Evet.

Yes.

Senin doğum gününün çok güzel geçti.

Your birthday went very beautifully.

Biz onu bayağı eğlenceli hale getirdik yanlış hatırlamıyorsam.

We made it quite entertaining, if I remember correctly.

Evet evet güzel.

Yes yes, beautiful.

İyi ki doğdun bu arada.

Happy birthday by the way.

Tam bir 33 yaş oyunuydu.

It was a complete 33-year game.

Teşekkür ederim.

Thank you.

Ben seni yemek ısmarlamak için çağırdım.

I called you to treat you to a meal.

Sen gelmedin.

You didn’t come.

Ha siz buluşmadınız mı?

Oh, didn't you meet?

Yok dedim ki geldim.

I said I came, no.

Ben neredeydim o gün?

Where was I that day?

Ofisteydim.

I was in the office.

Ay kıyamam ben sana ya.

Oh, I can't help but feel for you.

Doğru hatırladım.

I remembered correctly.

Peki artık yaşlandığınızı düşünüyor musunuz?

So do you think you are getting old now?

Odadaki bütün oksijeni çekti içimize.

It sucked all the oxygen in the room into us.

Yok be.

No way.

Yok be biraz dizlerim kireçlenmiş ama.

No, it's just that my knees have become a bit calcified.

Ya yaşlanmadık da bir kapıyı bir araladık.

We didn't age; we just opened a door a little.

Sanki içeri girecek gibiyiz.

It feels like we are about to go inside.

Neden öyle?

Why is that?

Abi bu sadece fiziksel bir şey değil.

Bro, this is not just a physical thing.

Bir şeyler değişiyor insanın içinde.

Something is changing inside a person.

Bu artık size kıyasla ben daha gencim.

I am younger than you now.

Yani biyolojik olarak söylemiyorum.

So I'm not saying it biologically.

Sen öl öyle devam edelim biz.

You die, let us continue like that.

Bu yaşlarda olur ya böyle.

This is something that happens at this age.

Dedeme bak burada.

Look at my grandfather here.

Öksüre öksüre öldü.

He died coughing.

Ben o içimdeki çocuksu heyecanın hala bitmediğini düşünüyorum ve bu beni çok mutlu ediyor.

I believe that the childlike excitement within me has not faded yet, and this makes me very happy.

Bu şunu alacağım bunu yapacağımlar zaten oradan geliyor ama bir şeylere daha realistik yaklaşmak gibi bir lanet bir özelliği var bu yaşlanmanın.

"Getting older has this cursed trait of approaching things in a more realistic manner."

Olgunlaşmak diyebilir miyiz buna?

Can we call this maturation?

Diyebiliriz ve hoşuma gitmedi ya.

We can say, and I didn't like it.

Bunu dediğim gibi son 1-2 senedir tecrübe ediyorum ve çocuksu kalmak daha hoşuma gitti benim açıkçası.

I've been experiencing this for the last 1-2 years as I said, and honestly, I've found that staying childlike suits me better.

Ben valla bir arkadaşım bana demişti ki 30 yaşıma basacağım zaman 30'ları çok seveceksin.

A friend of mine once told me that when I turn 30, I will really love my 30s.

Ben çok sevdin demişti.

You said I loved you very much.

Ben de demiştim ki bir dakika.

I said just a minute.

Siktir git.

Fuck off.

Bir dakika karım arıyor.

My wife is calling, just a minute.

Evet karım arıyor.

Yes, my wife is calling.

Ruları koymayın.

Don't put the dice.

Alo?

Hello?

Ben bir şey diyordum.

I was saying something.

Bir arkadaşım bir şey demişti sana.

A friend of mine said something to you.

Bir arkadaşım bana demişti ki 30 yaşıma gireceğin zaman çok da sevdiğim bir arkadaşım.

A friend of mine once told me that when I turn 30, a friend I love very much.

Benden de 2-3 yaş falan büyüktür.

He/She is about 2-3 years older than me.

30 yaşına geldiğinde bir önceki yaşlarına ve dönemine göre artık yeni bir dönem açılacak.

When she turns 30, a new era will begin compared to her previous ages and periods.

Ve olaylara bakış açın değişecek ve bence çok seveceksin.

And your perspective on events will change, and I think you will love it very much.

Ben çok sevdim.

I loved very much.

Şimdi düşünüyorum.

I'm thinking now.

Gerçekten 30 yaşına girince böyle insanda bir şey oluyor.

When you turn 30, something really happens to a person.

Bu 30 yaşına girdiğin anda değil.

It's not the moment you turn 30.

O dönemde yani 30 itibariyle artık yapmam dediğin şeyleri yapmaya başlıyorsun.

At that time, by the age of 30, you start doing the things you said you wouldn't do anymore.

Yaparım dediğin şeyleri yapmıyorsun.

You don't do the things you say you will do.

Ne gibi?

What kind?

Konularla ilgili fikirlerin tamamen değişiyor.

Your ideas about the subjects are completely changing.

Bence bu dışarıdan gelen önyargıyla alakalı da bir şey değil.

I don't think this is something related to the prejudice coming from outside.

Çünkü ben öyle çok önyargıları olan veya dışarıdan etkilenen biri değilim ama

Because I'm not someone who has a lot of prejudices or is influenced from the outside, but...

gerçekten 30'u geçtikten sonra bir değişiyor.

It really changes after you turn 30.

Bir mindsetle bir engelleyemeyeceğin bir değişiklik oluyor.

A change is happening that you can't block with a mindset.

Ne oluyor?

What's happening?

Nedeni bilmiyorum.

I don't know the reason.

Yani dediğim gibi.

So as I said.

Ne oluyor?

What's going on?

Daha rasyonel yaklaşıyorsun.

You are approaching more rationally.

Daha böyle nasıl diyeyim?

How else can I say it?

Olgunlaşıyorsun.

You are maturing.

Ya şu an tam o alıştığım veya sevdiğim bir durum.

It's exactly the situation I'm used to or love right now.

İyi misin Fas?

Are you okay, Fas?

Bayağı bildiğin.

You know quite well.

Tansiyonu çıktı.

The blood pressure rose.

Yaşı var da biraz.

He is a bit old.

Şeyin burada mı?

Is the thing here?

İlacın burada mı?

Is the medicine here?

Altın dilimin altında şu an.

Your gold is currently underneath my tongue.

Sen hocam peki?

What about you, teacher?

Abi ben çok hazırlıksız yakalandığımı düşünüyorum bu 30'lu yaşlara.

I think I'm caught off guard in my 30s.

Çünkü yani 20 yaşında falan 30'lu yaşları düşünürken ya da daha gençken.

Because, I mean, when you are around 20 years old thinking about your 30s, or when you are younger.

Mesela babam.

For example, my father.

Babam.

My father.

Babam figürü aklıma girdi anladın mı böyle?

My father's figure entered my mind, do you understand like this?

Değil mi abi ya?

Isn't it, bro?

İşte bıyıklı, çizgili gömlekli, çocukları olan, işte evi arabası olan falan böyle yani.

Here he is, with a mustache, wearing a striped shirt, with children, and having a house and a car, you know, like that.

Babam benim yaşımdayken.

When my father was my age.

Ben hiç kendimi baba gibi hissetmiyorum şu an.

I don’t feel like a father at all right now.

Değil mi?

Isn't it?

Benim babam benim yaşımdayken 2 veya 3 çocuğu vardı ya.

My dad had 2 or 3 kids when he was my age.

Evet benim babam benim yaşımdayken ben 6 yaşındaydım.

Yes, my father was my age when I was 6 years old.

Mesela babalar oturunca böyle siyaset, futbol falan konuşurdu.

For example, when fathers sat down, they would talk about politics, football, and so on.

Biz oyun oynuyoruz.

We are playing a game.

Yani şöyle ben şu an baba olsam çocuğum benimle dalga geçer.

So right now, if I were a father, my child would make fun of me.

Siktirip daha fazla yapar.

He'll do it even more if you screw it up.

Şam babası.

Father of Damascus.

Böyle babam oldu.

This is how I had my father.

Oğlum bana ne yapacaksın?

Son, what are you going to do to me?

Bana niye sormadın?

Why didn't you ask me?

Benden niye fikir?

Why do you need my opinion?

Ya siktirip.

Oh, fuck off.

Ya hiç o olgunluk seviyesinde değilim ben yani.

I'm not at that level of maturity at all, you know.

Ya o da farklı bir şey.

Well, that's something different.

Onu da olunca anlarız da.

We'll understand that when it happens too.

Benim için mesela bazı kelimelerin anlamı değişti.

For me, for example, the meanings of some words have changed.

30 itibariyle diyeyim.

Let me say as of 30.

Mesela bencillik kelimesi eskiden bana çok negatif bir kelime gelirdi.

For example, the word selfishness used to seem very negative to me.

Şimdi hiç öyle gelmiyor.

It doesn't seem that way now at all.

Bencillik bence her insanın kendi içerisinde bir nebze sahip olması gereken çok karakteristik bir özellik.

I think selfishness is a very characteristic trait that every person should have a bit of within themselves.

Normali olması gerekiyor.

It should be normal.

Seninki bir tık fazla ya.

Yours is a bit too much.

Oğlum bu ciddi bir alaksan.

Son, this is a serious matter.

Sen çok benmer.

You are very self-centered.

Ben merkezci birisin.

You are a self-centered person.

İşte eskiden değildim.

I wasn't like this before.

Sen şimdi şöyle diyorsun.

You are saying like this now.

Onu işte bencilliği de ben merkezcilik diye bir hafiften olumlamaya çalıştılar yerseniz.

They even tried to positively spin his selfishness as a kind of egocentrism, if you buy that.

Sen mesela ben merkezci bir insansın.

For example, you are a self-centered person.

Asla değilim.

I am never.

Hayatının her evresinde bu var.

It exists in every stage of your life.

Ne alakası var oğlum?

What's that got to do with anything, son?

Hiç alakası yok.

It has nothing to do with it.

Sen beni yeteri kadar tanımamışsın.

You don't know me well enough.

Sanki de sen merkezci bir insansın.

It's as if you are a self-centered person.

Hep sen, hep sen.

Always you, always you.

Ben mi?

Me?

Allah belamızı versin.

May God give us our due punishment.

Ne diyeceğim ki arkadaşlar?

What should I say, friends?

İşte sen merkezde olmasaydın belamızı versin.

If you weren't at the center, let it give us our due.

Kendini ele verdim burada.

I gave myself away here.

Evet.

Yes.

Doğru söylüyorsun.

You're right.

Umarım benim daha çok verir.

I hope it gives me more.

Birincisi ben kendini çok az düşünen insanlardan biriyim.

Firstly, I am one of those people who think very little of themselves.

Aksine yaptığım bir şeyin etrafa ve başkalarına fayda sağlaması için yapmaya çalışırım.

On the contrary, I try to do something in order to benefit those around me and others.

Bu senin daha az samimi olduğun çevre için geçerli.

This applies to the environment in which you are less sincere.

Sen daha samimi olduğun çevrelerde net daha ben merkezcisin.

You are more genuine in the circles you are in, while you are more self-centered.

Yok.

No.

Belki doğru.

Maybe it's true.

Çünkü sen...

Because you...

Şımart denilebilir.

It can be said to be spoiled.

Dominant değil.

Not dominant.

Sen şımartılmayı seviyorsun.

You love to be pampered.

Ya aa!

Oh wow!

Biri sana vermeye başladığında, biri senin şımartmaya başladığında durdurağın yok senin.

When someone starts to give you, when someone starts to pamper you, you have no way to stop it.

Daha fazlasını istiyorsun.

You want more.

Seviyorsun.

You love.

İnsanın veresi geliyor ama.

But a person's debt is coming.

Değil mi?

Isn't it?

Benim veresim gelmiyor.

I don't feel like giving.

Sen almayı çok sevdiğin için hani okey olmak durumunda kalıyorum.

I'm forced to agree because you love to take so much.

Yok ya.

No way.

Eskiden böyle değildim bu arada.

I wasn't like this before, by the way.

30'dan sonra böyle oldu.

It became like this after 30.

30'dan sonra mı oldu?

Did it happen after 30?

Keşke 25'de tanısaydık biz.

I wish we had met at 25.

İşte bu gibi şeyler dolayısıyla ben kendimi hiç bir şeyler yanlışmış gibi hissediyorum.

Because of things like this, I feel like there’s something wrong with me.

Sen yanlış büyümüyorsun.

You are not growing up wrong.

Büyümüşüm de baba gibi olamamışım.

I've grown up, but I couldn't be like my father.

Yani şu anda mesela şey gibi geliyor.

So right now it feels like, for example, it's like.

İşte ben 50-60 yaşına gelince herhalde baba gibi olacağım falan.

I guess when I reach 50-60 years old, I will probably be like a father or something.

Belki 50-60 yaşına gelince de belki de yine hala böyle oyun oynarken falan bulursak kendimi.

Maybe when I reach 50 or 60 years old, I might still find myself playing games like this.

Bu kadar değil ama yani şey deriz ya 30 artık yeni 20 falan diyoruz ya.

It's not just that, but you know how we say that 30 is the new 20, or something like that.

Yani bir şey kaydı.

So something is recorded.

Arada bir 10 senelik bir olgunlaşma süresi kaydı gerçekten.

There is indeed a ten-year maturation period recorded occasionally.

İnsanlar normalde 20 yaşında evlenirdi çocukları oldu.

People usually got married at the age of 20 and had children.

O şu an 35'lere çıktı.

He is now in his 35s.

Böyle bir gerçeklik var.

There is such a reality.

Bu bize özel değil.

This is not exclusive to us.

Bu herkeste olan bir şey.

This is something that everyone has.

Ama bazıları bunu özümsüyor, kabulleniyor.

But some absorb it, accept it.

Ama ben mesela özümseyemeyen taraftayım.

But I am, for example, on the side that cannot internalize.

Ben büyümeyi veya olgunlaşmayı, yaşlanmayı sevmedim ya açıkçası.

Honestly, I didn't like growing up or maturing, or getting older.

Ben hayatımın her evresini seviyorum.

I love every stage of my life.

Şu an bulunduğum evreyi de gayet seviyorum.

I love the stage I am currently in very much.

Böyle yeni bir hayat gibi geliyor bana her yıl.

Each year feels like a new life to me.

Bunu ancak gençliğe doymuş, arkada böyle uktu bırakmamış kişiler bu cümleyi kurabilir.

Only those who have fully experienced youth and left no regrets behind can formulate this sentence.

Öyle mi Cemre?

Is that so, Cemre?

Yani yüzde yüz diye hemen tabii ki yapmak istediğim birçok şeyi yapmadığım olmuştur.

So, there have definitely been many things I wanted to do that I didn't do, even though I said I would do them one hundred percent.

Ama bu hırsla alakalı olur mu?

But is this related to ambition?

Olabilir mi?

Is it possible?

Yani çok hırslı insanlar böyle yapamadığı şeyler var.

So, very ambitious people have things they cannot do.

Çok olacak.

It will be a lot.

Çoğu insanda şey hissi olur.

Most people have a strange feeling.

Bende yok ama bir şeyleri kaçırmışsın hissiyatından çok duyarım ben mesela.

I don't have it either, but I often feel like you've missed something, for example.

Bende var ve bu şeyden kaynaklı.

I have it too, and it's because of this thing.

Örnek veriyorum.

I am giving an example.

Herhangi bir insana göre aslında daha çok şey yaşamışımdır.

I have actually experienced more than any other person.

Daha çok tecrübe etmişimdir.

I have experienced more.

Ama yaşamayı istediğim şey, elde etmeyi istediğim şey daha çok olduğu için kaçırılmışlık hissiyatım da daha çok.

But since what I want to live and what I want to achieve is greater, my feeling of missed opportunities is also greater.

Ne istiyorsun mesela?

What do you want, for example?

Her bölümde konuşmayalım oğlum.

Let's not talk in every section, my son.

Ben böyle özgürlüğüm olsun istiyorum.

I want to have this kind of freedom.

Yani finansal özgürlük mü?

So, financial freedom?

Finansal özgürlük.

Financial freedom.

Bu özgürlük olsun.

Let this be freedom.

Yani aklıma bir şey geldiğinde onu yapabilirim.

So when something comes to my mind, I can do it.

Gelecek özgürlüğüm olsun.

Let my future be free.

Ve o evreye daha hızlı ulaşabileceğimi ama bir şeyleri doğru yapmadığım için bu yaşıma kadar sarktığını düşünüyorum.

And I believe I could have reached that stage faster, but I think it has been delayed until my age because I haven't been doing things correctly.

Yani mesela Asyalı bir hanım değil öyle mi?

So, for example, she is not an Asian lady, right?

Yani bu bir kayıp değil.

So this is not a loss.

Bunu yapacağız zaten de.

We will do this anyway.

Daha erken de olabilirdi doğru söylüyorsun.

It could have been earlier, you are right.

Yani şimdi şöyle.

So, here's the thing.

Asyalı bir hanım dedim.

I said an Asian lady.

Bu arada belli ki Tatar kendisi.

By the way, it is clear that he is Tatar himself.

Çünkü Koreli Japon olsa Alçalı Hatun derdi.

Because if he were Japanese, she would call him Lady Alçalı.

Evet doğru.

Yes, that's correct.

Ama şimdi şöyle düşün.

But now think like this.

2-3 yıllık Koreli bir sevgilim var.

I have a Korean girlfriend of 2-3 years.

Şu an öyle bir ilişkinin olgunluğuna sahip olmuş olmayı ister miydin?

Would you like to have reached the maturity of such a relationship right now?

Yoksa şey diye mi düşünüyorsun?

Or do you think it's something else?

Bence yaparım bir ara mı diyorsun?

Do you mean that I can do it sometime?

Yapacağım zaten.

I will do it anyway.

Kesin.

Definitely.

Ya çünkü bu şu an o ilişki gözünden bakarsak yapmamış olmamının sebebi ben daha kendi bencil ihtiyaçlarımı gidermediğim için sıra oraya gelmedi.

Well, because if we look at it from the perspective of that relationship, the reason I haven't done it is that I haven't satisfied my own selfish needs yet, so it hasn't come to that point.

Ben önce kendim bir yaşamam gereken şeyleri yaşayacağım.

I will experience the things I need to experience myself first.

Sıra oraya gelecek.

The turn will come there.

Yoksa bugün bir Kore bileti kaç para?

Otherwise, how much is a ticket to Korea today?

Gidersin.

You will go.

14 lira.

14 lira.

Zaten yok bunu söyleyen.

There is no one who says this anyway.

Yani bir şeylere geç kalmışım diyenlerin çoğu genellikle hani özgürlükle alakalı şeyler.

So, most of those who say they've missed something are usually related to issues of freedom.

Mesela bunu işte 30 yaşındaki kadınlar diyor.

For example, women at the age of 30 say this.

Neden?

Why?

Çünkü aile baskısı, toplum baskısı yüzünden yaşamak istekli mi yaşayamamış.

Because of family pressure and societal pressure, they may have been willing to live but couldn't.

Gençler diyor çünkü ekonomik özgürlükleri yok.

They say this because they lack economic freedom.

Liseyi 34 yaşında okumaya çalışıyorsan evet onun için bir şeye geç kalmışsındır.

If you are trying to attend high school at the age of 34, then yes, you have missed the boat for that.

Ama hayat öyle bir şey değil ki.

But life is not something like that.

Bir şeyi tam o yaşlarda yılın o döneminde yapmak zorunluluğumuz yok ki.

We don't have to do something at that age during that time of the year.

İngilizceyi 45 yaşından sonra öğrenebilirsin.

You can learn English after the age of 45.

Geç kaldığını mı gösterir?

Does it show that you are late?

Diyorum ya hırsla alakalı bir şey olabilir.

I'm saying it could be something related to ambition.

Çünkü bazı...

Because some...

Bazısı bunun normal süreci normal kabul eder ve şu an içinde bulunduğum her şey normal akışında devam ediyor der.

Some consider this to be a normal process and say that everything I am currently experiencing is progressing normally.

Bazısı çok daha fazla şey istediği için ve o yetişmeyeceği için hayatına der ki bir şeyleri kaçırdım ben yapamadım yetişmedi.

Some say that they missed out on something in life because they wanted much more and couldn't catch up.

Siz şey hissetmiyor musunuz mesela?

Don't you feel something, for example?

Fiziksel anlamda yaşlarınızı hissetmiyor musunuz?

Don't you physically feel your age?

Benim belim ağrıyor biraz.

My back hurts a little.

Diyelim ki sen dünyayı gezmek istiyorsun.

Let's say you want to travel the world.

Belin ağrırken gezmek var kardeşim.

There's a difference between walking when your back hurts, my brother.

20'li yaşın çakı gibiyken gezmek var.

When you're in your 20s, there is a joy in wandering around.

Bu özgürlüğe ilgili.

This is related to freedom.

Ama yaşımın kıymetini bilerek ona göre davranmış olsaydın belim de ağrıyordu.

But if you had valued my age and acted accordingly, my back would also be hurting.

Sallıyorum.

I'm shaking it.

Mesela arada bir dizime inanılmaz bir ağrı giriyor.

For example, an incredible pain occasionally strikes my knee.

Yağmurlu günlerde değil mi?

Isn't it on rainy days?

Yok.

There isn't.

O nemden o.

It is that humidity.

Nemden o nemden.

From that humidity, that humidity.

Yani bu son 1-2 yıldır oluyor ve 1-2 yıldır dizime inanılmaz zorlayacak bir şey yapmadım bildiğim kadarıyla.

So this has been happening for the last 1-2 years, and as far as I know, I haven't done anything that would put incredible strain on my knee in the last 1-2 years.

Bu büyük ihtimalle artık vücudumun eskimesiyle alakalı bir şey.

This is most likely something related to my body's aging.

Ya beynimin bir şarteli olsana bazı durumlarda durdurabilsem ya.

I wish there was a switch in my brain so that I could stop it in certain situations.

Çok kontrolsüz çalışıyor gerçekten.

He really works very uncontrollably.

Niye?

Why?

Dizimi zorlayacak şey deyince.

When it comes to something that will strain my knee.

Şimdi bu podcast'ı dinleyen 20 yaşlarındaki genç kardeşlerime çok önemli bir şey söylemek istiyorum.

I want to tell something very important to my young brothers in their 20s who are listening to this podcast now.

31 bırakın.

31 let it go.

Arkadaşlar.

Friends.

Bırakmayın devam.

Don't stop, keep going.

Sindirim sistemi çok önemli bir şeymiş.

The digestive system is a very important thing.

Ve 30 yaşından sonra çalışmamaya başlıyor.

And he starts to stop working after the age of 30.

Gerçekten nasıl bir şey olduğunu göreceksiniz.

You will really see what it is like.

O yüzden kendinizi lütfen buna göre hazırlayın ya.

So please prepare yourself accordingly.

Ya bu arada ifleyin.

Well, in the meantime, go ahead and do it.

Egzersizlerinize falan çok dikkat edin.

Pay close attention to your exercises and such.

Çünkü bel ağrısı, diz ağrısı bunlar.

Because these are back pain, knee pain.

Yani ağrının kendisi kötü bir şey ama bir de insanda bıraktığı o psikolojik.

So the pain itself is a bad thing, but there's also that psychological effect it leaves on a person.

Evet.

Yes.

Rahatsızlık çok kötü.

The discomfort is very bad.

Çünkü şöyle 32 yaşındayım.

Because I'm 32 years old.

Benim niye belim ağrıyor lan?

Why does my back hurt, man?

Ben 32 yaşındayım oğlum.

I am 32 years old, my son.

Bu psikolojik sıkıntı.

This is psychological distress.

Abi ben 33 yaşındayım.

Bro, I am 33 years old.

Neden yemek yiyince şişiyorum?

Why do I feel bloated after eating?

Ve neden tuvalet bir sorun?

And why is the toilet a problem?

Yani insan hayatında nasıl tuvalet bir sorun olabilir ya?

So how can a toilet be a problem in human life?

Ben bunu genç genç düşünmezdim.

I wouldn't have thought of this when I was young.

Kimse de bana söylemedi bunu.

Nobody told me this either.

Benim için de sorun doğru.

The problem is also correct for me.

Sen ama çok uzun süredir öylesin.

But you've been that way for a very long time.

30'la hiç alakası yok.

It has nothing to do with 30.

Bu aralar güzeldi bu arada bilginiz olsun.

It's been nice lately, just so you know.

Bromelain kullanıyorum.

I am using bromelain.

Ne kullanıyorsun?

What are you using?

Bromelain.

Bromelain.

Niye reklam yaptın şu an?

Why did you advertise right now?

Reklam değil oğlum bu şey.

This is not an advertisement, son.

Vitamin gibi bir şey.

It's something like a vitamin.

Ne var içinde? Probiotik mi?

What’s inside? Probiotic?

O tarz şeyler var içinde.

There are things like that inside.

Güzel.

Beautiful.

Tavsiye.

Recommendation.

Girdin araştırın bakın alın.

Get in, investigate, look, take it.

Bende çok hassas bir dengem var.

I also have a very sensitive balance.

Yani lif, kuru kayısı, probiyotik işte.

So, fiber, dried apricot, probiotics, that's it.

Kiraz sapı.

Cherry stem.

Bunun gibi şeyler yemediğim zaman çok zorlanıyorum.

I have a hard time when I don't eat things like this.

O yüzden yani şu sindirim sistemi çok önemliymiş arkadaşlar.

So, the digestive system is very important, friends.

Ne? Ne önemliymiş?

What? What was so important?

Sindirim sistemi.

Digestive system.

Tabii tabii.

Of course, of course.

Uyku düzeni aynı şekilde çok önemli.

Sleep regulation is equally important.

Uyku düzeni mesela benim hayatımın sıçış hikayesi uyku düzenidir.

For example, the story of my life is about my sleep pattern.

Biliyorsunuz ben uyumuyorum.

You know I am not sleeping.

Hatta dün gecede hiç uyumadım.

In fact, I didn't sleep at all last night.

Şu an sıfır uykuyla buradayım.

I'm here right now with zero sleep.

Ve yani bir insanı

And so, a person

en hızlına

as fast as you can

nasıl yaşlandırabilirsin?

How can you age?

Uyuma kardeşim.

Don't sleep, brother.

Uyumazsan çok hızlı bir şekilde yaşlanıyorsun.

If you don't sleep, you age very quickly.

Sen neden bu uyuyamamaya başladın?

Why did you start not being able to sleep?

15 senedir falan uymuyorum.

I haven't slept for about 15 years.

Nasıl başladı uyuyamamak?

How did the inability to sleep begin?

Of.

Of.

Ben kendim yaptım bunu ya.

I did this myself.

Ben böyle beynimle oynamayı çok seviyorum.

I really love to play with my brain like this.

Böyle burnumu parmağımı sokup gıdıklayıp yok yok öylelikle.

I don't know, like poking my nose with my finger and tickling it like that.

Onu da yapıyor bu arada.

By the way, he/she is doing that too.

Öyle değil de.

Not like that.

Örnek veriyorum mesela şartlanmaları olsun.

I'm giving an example, for instance, let them have conditions.

Yani beynimi manipüle etmeyi seviyorum.

So I enjoy manipulating my brain.

Bir gün böyle bir şey okuyorum.

I'm reading something like this one day.

Bir insan işte kendini manipüle ederek

A person manipulating themselves at work.

istediği saatte uyanabilir.

He can wake up at any time he wants.

Alarm kurmadan.

Without setting an alarm.

Gibi bir şey araştırdım ve bunu denemeye başladım.

I researched something like this and started to try it out.

Ve %100 işe yarıyor arkadaşlar.

And it works 100%, friends.

Alarm kullanmadan kendinizi telkin ederek uyanabiliyorsunuz.

You can wake up by persuading yourself without using an alarm.

Ben bunu bir tık daha saçma bir boyuta götürdüm.

I took this to a slightly more absurd level.

Dedim ki ben uyumadan da devam edebilir miyim?

I said, can I continue without sleeping?

İşte bir gün uyumadan full fonksiyon devam edebilir miyim?

So, can I continue fully functioning without sleeping for a day?

O zamanki yaşlarımız itibariyle bunu çok güzel yapabiliyordum.

At that age, I was able to do it very well.

Vay anasından bir gün uyumuyorum ve hiçbir şey hiçbir eksikliği olmuyor.

Wow, I don't sleep for a day and nothing is missing at all.

Yorulmuyorum falan filan.

I'm not getting tired or anything.

Şimdi acısı çıkmaya başladı işte.

Now the pain is starting to come out.

Nasıl yani?

What do you mean?

Öyle sirkat yani.

That's how it is, you know.

Sırat diyen ritmim bozuldu ve şu an düzelmiyor mu 15 yıldır?

My rhythm has been disrupted, and hasn't it been getting back on track for 15 years now?

Düzeltmek için hiçbir şey yapmadım bu arada.

By the way, I didn't do anything to fix it.

Ne bir tedavi gördüm ne kendimi tekrar telkin edip normale dönmeye çalıştım.

I neither received treatment nor tried to reassure myself and return to normal.

Üşengeçlikle alakalı o tamamen öyle kaldı.

It completely stayed that way regarding laziness.

Ben şu an muhtemelen benim vücudum uykusuzluğa hayatına devam edebileceğini fark etti.

I currently realize that my body can continue its life without sleep.

Ve onu minimumda tutuyor.

And it keeps it to a minimum.

Çünkü biliyorsunuz benim günlük uykum 3 saat, 3,5 saat falan.

Because you know my daily sleep is about 3 hours, 3.5 hours.

Yani 4 saat falan okuyor aslında.

So he/she actually reads for about 4 hours.

Yani bir sizin mesela günde uyuduğunuz şey benim muhtemelen 3 günlük uykuma benziyor.

So, for example, what you sleep in a day probably resembles my sleep for 3 days.

Öyle bir derin uyuyorum ki bak bu da son yıllarda oldu.

I'm sleeping so deeply that look, this has happened in recent years.

Eskiden böyle kapı gıcırtısına uyanırdım ve birden böyle gözlerimi açardım.

I used to wake up to such a door creaking and suddenly open my eyes like this.

Bunu yağlayınca geçiyor.

It gets better when you lubricate it.

Hatta eski ev arkadaşımın böyle video serisi vardır.

In fact, my former roommate has a video series like this.

Beni uyandırır böyle gözlerim zınk diye açılır.

Such eyes wake me up, my eyes snap open.

Öyle birkaç videosu var.

He has a few videos like that.

Şimdi geçen gece daha sabah bir uyandım yere bir şeyler dökülmüş tamam mı?

I woke up this morning and found something spilled on the floor, okay?

Dedim ki Pelin ya buraya ne olmuş ya su dökülmüş dedim.

I said, "Pelin, what happened here? I said water has been spilled."

Dedim ki oha sen uyanmadın mı gece dedi.

I said, wow, you didn't wake up at night, did you?

Orayı her yeri yıkmışım elim kolum bir yerlere çarpmış.

I've destroyed that place completely; I've bumped my arms and legs into something.

Her şeyin içinden geçmişim.

I have been through everything.

Kız rüyasından korkup.

The girl is scared of her dream.

Uyanmış bir şeyler yapmaya çalışmış onu da duymamışım uyumuşum.

I must have fallen asleep while trying to do something that had woken me up; I didn't hear it.

Umurumda değil.

I don't care.

Ben çok çabuk uyanıyorum.

I wake up very quickly.

Mesela şeyi falan denediniz mi?

For example, have you tried that thing or something?

Birine böyle dikkatli baktığında uyurken veya size bakıldığında uyanma.

When you look at someone so closely, they wake up when you are asleep or when they are being looked at.

O mesela gerçek.

That is, for example, real.

Örnek veriyorum mesela ben uyurken san bana atıyorum birkaç dakika dikkatlice bak ben uyanırım.

For example, I’m saying that while I’m sleeping, if you throw something at me, look carefully for a few minutes and I will wake up.

Bu fenomenleri hep deneyin.

Always try these phenomena.

Gençlere tavsiyemiz yaşlanmadan bunları mutlaka deneyin.

Our advice to young people is to definitely try these before getting old.

Sonuçta gözümüzden bir şey yansıyor oraya.

In the end, something is reflected from our eyes there.

Foton reseptörleri falan çalışır çalışırla ilgilidir yani işte.

It is related to how photoreceptors work, that is, you know.

Veya düşünce gücü gerçekten gerçek.

Or the power of thought is really real.

Ve düşünceyle biz birbirimizi uyandırabiliyor muyuz?

And can we awaken each other with thought?

Bir şey diyeceğim.

I will say something.

Bu bizim şeyimiz de olabilir.

This could be our thing too.

Çok ilkel beynimizin bir özelliği de olabilir.

It could also be a characteristic of our very primitive brain.

Sonuçta ormanda büyüdük biz yani.

In the end, we grew up in the forest, you know.

Ya içgüdüsel olarak kendimizi korumaya çalışıyoruz ya.

Either we are instinctively trying to protect ourselves.

O yüzden şu an bir kaplan beni süzüyor ve ben uyanmalıyım gibi bir şey olabilir tabii ki.

That's why there might be something like a tiger watching me right now, and I should wake up.

Doğru.

Correct.

Evet.

Yes.

Neydi konu bu arada?

What was the topic by the way?

Konu yaşlanmaktı.

The topic was aging.

Senin de sanırım az uyuduğun için en hızlı yaşlananımız sen olacaksın.

I think you will be the one who ages the fastest because you also seem to sleep very little.

Muhtemelen benim.

Probably mine.

Ay biz seni gömeceğiz o zaman.

Oh, we will bury you then.

Muhtemelen.

Probably.

Beni çok erken gömersiniz ha.

You will bury me very early, huh?

Hayda.

Come on.

Ki bu benim istediğim bir şey abi.

Because this is something I want, bro.

Ben altmış yaşımı, yetmiş yaşımı görmeyi asla istemiyorum.

I never want to see my sixties or seventies.

Ne olur saçmalama lan.

Please don't be ridiculous, man.

Ne kaldı ki?

What is left?

Asla istemiyorum.

I never want it.

Yaşamadık canım ya.

We haven't lived, my dear.

Öyle bir şey var mı yani?

Is there such a thing?

Hayatının yarısını yaşadın zaten.

You've already lived half of your life.

Yok abi ya.

No way, man.

Valla ben şöyle bir 45'lerde falan gidersem çok memnun bir şekilde giderim yani.

Well, if I go in my 40s or something, I'll go very happily, I mean.

O yüzden zaten bir şeylere yetişmeye çalışıyorum.

That's why I'm trying to catch up with some things.

Senin paranı o zaman yiyebileceğiz biz.

We will be able to eat your money at that time.

Değil mi?

Isn't it?

Oğlum ben sizi mirasına eklerim.

Son, I will add you to his inheritance.

Oğlum saçmalama şimdiden doyasıya bir hayat yaşaman için hep birlikte bu parayı yiyelim.

Son, don't be ridiculous. Let's all enjoy this money together so you can live a fulfilling life.

Sen de efendi efendi 45'inde ölüyor musun?

Are you also dying at the age of 45 like a gentleman?

Kaçıyor musun?

Are you running away?

Siktir git ne yapıyorsan yok.

Fuck off, whatever you're doing doesn't exist.

O yüzden diyorum.

That's why I'm saying.

Oğlum bugün böyle güzel geçirdin kardeşim.

Son, you spent such a beautiful day today, brother.

Ben diyorum benden yaralıdır.

I say he is hurt more than me.

Kurguya not 45'te beni gönderin.

Send me in at 45 for the shoot.

Bugün ayın 29'u sen 32 yaşındasın.

Today is the 29th, and you are 32 years old.

Bunun ayın 29'uyla bir alakası var mı?

Does this have anything to do with the 29th?

Var ya neredeyse 29'a yakınsın ve kaç 12 sene 13 senem var yani.

You’re almost 29, and I have about 12 or 13 years left.

Evet evet.

Yes yes.

Ben 2 seneye çocuk yapsam sen onun mezuniyetini göremeyeceksin.

If I have a child in 2 years, you won't be able to see their graduation.

Görmeli miyim gerçekten?

Should I really see it?

E gör tabii bir şeyler takarsın çocuğa.

Well, of course you put something on the child.

Mezuniyetinden önce takarım.

I will wear it before my graduation.

Olur.

Okay.

Anlaştık o zaman.

Then we have an agreement.

Bunları halledebiliriz.

We can handle these.

Mesela sünnetinde takayım sonra sen dersin ki tamam ben bu adamdan alacağımı aldım.

For example, let me put on the cap at the circumcision, then you say that I have gotten what I need from this guy.

Bir şey diyeceğim.

I will say something.

Siz şeye baktınız mı aile soy ağacınızın ölüm ortalamasını?

Have you looked at the average age at death in your family tree?

Yok.

No.

Ben bizzat inceledim.

I examined it personally.

Ben baktım bizim geçmiştekiler hep ölmüş.

I looked, and all of our ancestors in the past have died.

Gerçekten.

Really.

Kaç yaşında işte ölmüşler genel olarak.

Generally, at what age do they die at work?

Ölüm oranına baktı deyince ben hepsinin öldüğünü görüp detayına bakmadım.

When I looked at the mortality rate, I saw that they all died, but I didn't look into the details.

Ölmüşüz ya.

We are dead.

Yaş ortalaması olarak diyorum.

I'm talking about the average age.

Yok bakmadım.

No, I haven't looked.

Ben baktım.

I looked.

Neymiş?

What is it?

65 falan bayağı.

About 65 or so.

Ama şimdi insanlar da...

But now people...

Daha çok yaşıyor.

He/She lives more.

Geçen dedem öldü.

My grandfather died last week.

80 yaşındaydı.

He was 80 years old.

O birazcık yükselti ortalamaya sağ olsun.

He helps to raise the average a little bit.

Duyduk çok üzüldük gerçekten.

We heard and we were really saddened.

82-83'ün mü vardı?

Did you have the 82-83?

Mekan cennet olsun dedemin.

May your place be paradise, my grandfather.

80...

80...

Bilmiyorum görmüyorum.

I don't know, I can't see.

Hep olumsuz şeylerden bahsettik.

We have always talked about negative things.

Yaşlanmanın güzel yanları da var.

There are also beautiful aspects of aging.

Ne mesela?

What for example?

Kadınlar yaşlanınca şey mi olur?

What happens to women when they get older?

Daha mı?

More?

Şarap mıdır kadınlar?

Are women like wine?

Erkekler daha çok o ama.

It's more of that for men.

Öyle midir?

Is that so?

Bence öyle.

I think so.

Kadınlar kelimesini ilk defa duyuyorum.

I am hearing the word "women" for the first time.

Daha önce hiç duymadım.

I've never heard of it before.

Mesela Tarsus Ahlanma dedi ki.

For example, Tarsus said Ahlanma.

Yaşlanmak sana yakışmış dedi.

"She said aging suits you."

Sen dedi yaşlanınca güzelleşen erkeklerdensin dedi.

She said you are one of those men who gets more handsome as he gets older.

Ben böyle bir haftadır mutluyum yani.

I have been happy like this for a week.

Kim dedi ya?

Who said that?

Ya bana geçenlerde biri bana bunu söyledi ya.

Someone told me this the other day.

Çok uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşım.

A friend I haven't seen in a long time.

Sen dedi olgunlaşınca çok daha iyi olmuşsun dedi.

She said you have become much better when you matured.

Allah Allah.

Oh my God.

Evet.

Yes.

Daha böyle karakterin oturmuş gibi mi?

Does it seem like your character is more established now?

Hiç ondan bahsetmedim.

I never mentioned him/her.

Tamamen sanırım bizimken bir şeydi.

I think it was completely something that was ours.

Bana hiç kimse sen yaşlanmışsın demedi bu zamana kadar.

No one has ever told me that I've aged until now.

Genellikle hiç değişmemişsin Cemre falan filan gibi şeyler duyuyorum açıkçası.

Honestly, I hear things like "you haven't changed at all, Cemre, and so on."

Karakterin hep aynı.

Your character is always the same.

Yok yani oluşmamış hala.

No, it hasn't happened yet.

Tip olarak, görüntü olarak.

As a type, in appearance.

Ben de yaşımı gösterdiğimi düşünüyorum açıkçası.

I honestly think that I show my age as well.

Bir de çıplak görün.

And also look naked.

Bakın falan.

Look, etc.

Bugün bu 18 yaşında.

Today, it is 18 years old.

Bugün şirketin asansöründe abi.

Today in the company's elevator, bro.

Şu göbeği sıyırdı komple.

He completely got rid of that belly.

Diyor ki nasıl küçülmüş mü diyor.

He says, "Has it shrunk?"

Bence kilo verdim.

I think I lost weight.

Vallahi.

I swear.

Vallahi bunun tişörtün üstünden de yapabilirsin.

I swear you can do this over your t-shirt too.

Belli olmuyor.

It's not clear.

Peki bir şey diyeceğim.

Well, let me say something.

Fiziksel olarak en çok ne size yaşlandığınızı hissettiriyor?

What makes you feel the oldest physically?

Koşmak.

Running.

Aa ben söyleyeyim mi?

Oh, should I say it?

Çok net bir cevabım var buna.

I have a very clear answer to this.

İkincisini söyle.

Say the second one.

Burun kılının uzaması.

The growth of nose hair.

Ne dersin ya?

What do you say?

Evet.

Yes.

Burun kılının uzayacağını bana kimse söylemedi abi.

No one told me that nose hair would grow, bro.

Bu yaşıma kadar.

Until this age of mine.

Kulak kılı.

Ear hair.

Kulak kılı çok beğendim.

I really liked the ear hair.

Arkadaşlar düşünsene bak.

Guys, just think about it.

Bakın ben normalde geçen bölüm konuştuk.

Look, I normally talked in the last episode.

Epilasyon falan yapan bir insanım.

I am a person who does hair removal.

Tabii.

Of course.

Kıl popülasyonum çok yüksek.

My hair population is very high.

Şu elmacık kemiklerim ve kulaklarımda kıl yok benim.

I have no hair on my cheekbones and ears.

Bu da Allah'ın bana bir lütfu.

This is also a grace from God to me.

Hakikaten lütufmuş ya.

It was truly a blessing.

Ben o kadar rahatsızım ki bu kulak tüyü olayından.

I am so disturbed by this ear hair situation.

Ya vücudunu sadece iki santimetre karesinde kılıyor.

He is only making his body in just two square centimeters.

Öyle mi?

Is that so?

Yani şey yapmışlar.

So they have done something.

Şuradan itibaren yapmayalım demişler.

They said let's not do it from here.

Sorun ne biliyor musun?

Do you know what the problem is?

Her nasılsa ben motosiklette giderken rüzgarın kasta yarattığı rezonansla benim kulak tüylerimin rezonansı aynı.

Somehow, the resonance created by the wind as I ride my motorcycle is the same as the resonance of the hairs in my ears.

Gıdıklanıyor.

It is being tickled.

Ve öyle bir gıdıklanıyorum ki motor sürerken.

And I'm getting tickled so much while riding the motorcycle.

Süremiyorum abunakoyim bıktım bundan.

I can't stand it anymore, damn it, I'm fed up with this.

Sen bunu her söylediğinde bana o kadar rahatsız hissediyorum ki.

Every time you say that, I feel so uncomfortable.

Olur.

Okay.

Korkmuş bir şey lan bu.

This is something scared.

Anlatma bir daha bu mucize.

Don't speak of this miracle again.

Burun kılı da öyle işte böyle.

Nose hair is just like that.

İçeride bir şey var.

There is something inside.

Uzun.

Long.

Hissediyorsun onu.

You feel it.

Arada bir sürü.

A lot in between.

Seni hapşırtıyorlar.

They are making you sneeze.

Ne çarşıdır?

What kind of marketplace is it?

Evet özür diliyoruz herkesten ve devam ediyoruz.

Yes, we apologize to everyone and we are continuing.

Abi koşmak, hareketlerin, akciğer kapasitesinin düşmesi falan filan bunlar benim bir de şey korona geçmişim olduğu için onun da etkisi vardır tabi de.

Brother, running, your movements, the decrease in lung capacity and so on, these all have an effect because I also have a history of corona, of course.

Bunların hepsini sporla telafi edebilirsin.

You can make up for all of these with sport.

Koronanın etkisi öyle kaybolmuyor da spor yaparken zaten bunu hissediyorum abi.

The effect of the corona isn't just disappearing; I can already feel it while exercising, bro.

Normalde nefes nefeste kalmayacaksın.

You normally shouldn't be out of breath.

Saçma bir tıkanıyorsun değil mi?

You're getting stuck in something ridiculous, aren't you?

Evet yani niye bu kadar hızlı yoruldum, oluyorum yani ve bunu yediremediğim için de moralim çok bozuluyor benim.

Yes, I mean, why am I getting tired so quickly? I am, and my morale is really low because I can't accept this.

Doğru.

True.

Peki yaşlandığınızı hissetmeye başlamadan önceki hedeflerinizle sonraki hedefleriniz arasında bir fark var mı?

So, is there a difference between your goals before you started to feel old and your goals after?

Var.

There is.

Daha hızlı yapmaya çalışıyorum her şeyi.

I'm trying to do everything faster.

Aklınıza ilk gelen şey değil.

It's not the first thing that comes to your mind.

Onun haricindeki her şeyi daha hızlı yapmaya çalışıyorum.

I'm trying to do everything else faster.

Bunun daha da hızlısını yapma zaten silin ya.

Just delete it; don't make a faster version of this.

Daha da hızlısı eksi bir saniye falan oluyor.

Even faster is about minus one second.

Ben bazı şeyleri yapmaktan vazgeçtim.

I have given up doing some things.

Yani işte öyle eskisi kadar hedefim yok hayatta.

So, I don't have as many goals in life as I used to.

O anlamda değil yani cinsel anlamda söylemiyorum.

I don't mean it in that sense, I mean not in a sexual sense.

Yok biz öyle bir şey anlamadık ki.

No, we didn't understand anything like that.

Mesela eskiden çok uçar kaçardım.

For example, I used to run away a lot in the past.

Onu da yaparım, bunu da yaparım, şuraya da giderim, şunu da yaparım.

I can do that too, I can do this too, I can go there too, I can do this as well.

Artık öyle bir şey yok.

There is no such thing anymore.

Ne yapabileceğimi ve kapistemi biliyorum.

I know what I can do and what my limits are.

Beynim ne olur sus beynim ne olur sus.

What happens to my brain, be quiet brain, be quiet.

Ne yazık.

Unfortunately.

Ya oğlum her şeyi nasıl buraya biz çekebiliyoruz ya.

How are we able to pull everything here, son?

Siz çekiyorsunuz kardeşim ya.

You are pulling, my brother.

Çok güzel orta açıyorsun ama.

You open the midfield very well.

Yapıyorum öyle.

I'm doing it that way.

Yapıyorum.

I'm doing it.

Neydi soru?

What was the question?

Çok uzun bir soruydu.

It was a very long question.

Yaşlanmaya başladığınız, yaşlanmayı, yaşlandığınızı hissetmeye başlamadan önceki hedeflerinizle.

As you begin to age, with your goals from before you started to feel the effects of aging.

Sonraki hedeflerinizle arasındaki fark.

The difference between your next goals.

Hedeflerim değişmedi sadece dediğim gibi daha hızlandırmaya çalışıyorum.

My goals haven't changed; I'm just trying to accelerate, as I mentioned.

Her şeyi ve şunu kapat artık yeter.

Close everything and just shut this down, enough already.

Ben her podcastte bunu görmek istemiyorum.

I don't want to see this in every podcast.

Senin göbeklere karşı bir hobi mi var?

Do you have a hobby against bellies?

Abi neden açıyor? Gıllı göbeğini benim karşımda niye açıyor?

Why is he exposing his belly? Why is he showing it in front of me?

Ne var oğlum adamın göbeği bir parçası yani.

What's wrong, son? It's just a part of a man's belly.

Tamam okey aç götünü aç o zaman.

Alright, okay, then open your ass.

Göbeği sevindi çok ayrıca.

The belly was very happy as well.

Ben orada bir gün ayaklarını benim gözüme soka soka ölüm yaptırdım bana.

I made her kill me by shoving her feet in my face for a day there.

Hayır hala rüyalarda yok ya.

No, they're still not in dreams.

Ben bir şey dedim mi sana?

Did I say something to you?

Ben sana göbek üstü tişört alacağım.

I will buy you a crop top t-shirt.

Ve artık onu giymeni istiyorum.

And now I want you to wear it.

Ben sana şöyle piercing alacağım açıldığında.

I will get you a piercing like this when it opens.

Kayıtları böyle yapacağız abi.

We're going to do the recordings like this, bro.

Daha esinlikli görüntü olacak.

It will be a more inspirational image.

Evet.

Yes.

Öyleyse hepimiz yaşlandık mı?

So have we all gotten old?

Ben yaşlandım. Ben yaşlanmaya başladım.

I have aged. I have started to age.

Mental olarak yaşlandım ben.

I have aged mentally.

Eski enerjim yok eski hevesim yok hayata karşı.

I no longer have my old energy, I no longer have my old enthusiasm for life.

Daha stabil daha düzenli.

More stable, more orderly.

Çok standart bir insanım artık.

I am a very standard person now.

Tahammül seviyemiz düştü mü?

Has our tolerance level decreased?

Çok.

A lot.

Yaş alınca tahammül seviyesi düşüyor değil mi?

Doesn't tolerance level decrease as one gets older?

Çok çok.

Very much.

Ben en büyük farklardan biri olabilir.

I could be one of the biggest differences.

Normalde tolere ettiğim tahammül ettiğim şeyleri

The things I normally tolerate and endure.

çok basit bir şekilde sinirlenip tahammül edemiyorum artık.

I can't stand it anymore; I get angry in a very simple way.

Sizi böyle 20'li yaşlarınızda hissettiren bir şey var mı hayatınızda peki?

Is there something in your life that makes you feel this way in your 20s?

Var.

There is.

Aşk.

Love.

Aşk abi net olarak aşk.

Love, brother, it's definitely love.

Ciddi misin?

Are you serious?

Evet.

Yes.

Çünkü kendini çocuk hissediyor gençleşiyor.

Because she feels like a child, she is rejuvenating.

Çünkü niye biliyor musunuz?

Because do you know why?

Diyoruz ya önceden uçar kaçardım sınırı tanımazdım falan filan.

We're saying that back then I used to fly away, I didn't know any boundaries and so on.

Aşk olunca o beynin mantık kısmı down olduğu için gençliğine dönüyorsun çocukluğuna dönüyorsun.

When it comes to love, the logical part of your brain is down, so you go back to your youth, back to your childhood.

O yüzden aşk olmak insanı genç tutar diri tutar.

That's why love keeps a person young and lively.

Aşk olun gençler.

Be in love, young people.

Aşk kalın.

Love is thick.

Siz benim evde yaptığım hareketleri görürseniz saçma sapan neler yapıyorum.

If you see the things I do at home, you would wonder what nonsense I'm up to.

Neler yapıyorum.

What am I doing?

Bir kafasının üstünde dönüşü var göreceksin ya.

You will see that it has a rotation on top of its head.

Dans yapıyorum taklit yapıyorum.

I am dancing, I am imitating.

Abi dur dur.

Bro, wait, wait.

Hayatında birinin olması güzel bir şey Selim bilmez bunu.

Having someone in your life is a wonderful thing, Selim doesn't know this.

Nereden bileceğim canım benim hayatımda biri mi var?

How would I know, my dear, is there someone in my life?

Canım benim ya.

Oh my darling.

Belki olur.

Maybe it will happen.

Bakacağız ya.

We'll see.

Öylesi çeyrek yaş krizimiz bitti mi?

Is our quarter-life crisis over?

Krizler bitmez.

Crises never end.

Bu biter enflasyon başlar.

This will end, inflation will begin.

Orta yaş krizi başlar.

The midlife crisis begins.

Antropoz başlar.

Anthropos begins.

Sonra menopozu var bunun.

Then there is menopause for this.

Geç yaş krizi var demek ki.

It seems there is a midlife crisis.

Bir de üç çeyrek krizi var.

There is also a three-quarter crisis.

Üç çeyrek krizi aa yenir.

Three quarters of a crisis can be eaten away.

Yenir.

It is eaten.

Düşün öğlen yiyememişsin.

I think you couldn't eat at noon.

Böyle şey.

Such a thing.

Üç çeyrek krizi çok iyi gider abi.

Three quarter crises go really well, bro.

Bir de seksen yaş krizi var lan ben ne zaman öleceğim?

There's also the crisis of turning eighty, man, when am I going to die?

Artık yani yeter.

That's enough now.

Sorunun cevabı olarak da çeyrek yaş krizi bitti hocam.

The answer to the question is that the quarter-life crisis is over, teacher.

Ama bu krizlerimizin

But these crises of ours

biteceği anlamına gelmiyor.

It doesn't mean it will end.

Yeni krizler olacak hayatımızda ve bizde

There will be new crises in our lives and in us.

Kriz masası olarak.

As a crisis desk.

Düşünsenize en son ne zaman süper kahraman çıktı?

Just think, when was the last time a superhero appeared?

Yok.

No.

Son on beş senedir hayatımızda süper kahraman yok.

There has been no superhero in our lives for the last fifteen years.

Bu insanların sorunlarını kim çözecek?

Who will solve these people's problems?

Biz çözeceğiz. O yüzden yeni sorunlar çıktı.

We will solve it. That's why new problems arose.

Yeni krizler olacak.

New crises will occur.

Allah kahretsin biz yine onlarla uğraşmak zorunda kalacağız.

God damn it, we will have to deal with them again.

Bu da bizim lanetimiz. Ne yapalım?

This is our curse too. What can we do?

Peki son olarak arkadaşlar bütün bu çeyrek yaş krizi

So finally, friends, all this quarter-life crisis.

bölümlerini dinleyen dinleyicilerimize

to our listeners who listen to the episodes

genç dinleyicilerimize özel olarak. İki kişi falan.

Especially for our young listeners. Just two people or so.

Gençlere yaşlılar

Elderly people to the youth.

konseyi olarak ne önerirsiniz? Birer cümle alayım.

What do you recommend as a council? I'd like a sentence from each of you.

İlgilizci öğrenin.

Learn English.

Şöyle birincisi

Here is the first one.

klişe cümlemize edelim. Her şeyin başı

Let's make it our cliché sentence. The beginning of everything is...

sağlık. Önce sağlığınıza dikkat edeceksiniz.

Health. You will take care of your health first.

Erteleme huyunuzdan

Your habit of procrastination.

vazgeçeceksiniz. Hayatınızı

You will give up. Your life.

yaşayacaksınız. Her anınız

You will live. Every moment of yours.

kıymetli olacak. Her anınızdan keyif alacaksınız.

It will be valuable. You will enjoy every moment.

Ama bu plansız yaşamak

But living without a plan

anlamına gelmiyor. Her şeyiniz

It doesn't mean anything. Everything of yours.

planlı olacak. Ne zaman neyi yapacağınızı

It will be planned. You will know what to do at what time.

biliyor ve ona koşuyor olacaksınız.

You will know and be running to him/her.

Ama ona koşarken de eğlenmeyi

But have fun while running to it.

bileceksiniz. Hayatı kaçırmayacaksınız.

You will know. You will not miss life.

İki bir cümle dedim Selim ya.

I said two sentences, Selim.

Genç insanlar bunu dinleyecek oğlum.

Young people will listen to this, son.

Doğru düzgün tavsiye ver işte. Çatır çatır

Just give proper advice already. Make it clear.

sevişeceksiniz. Sana bir şey söyleyeyim mi?

You will make love. Can I tell you something?

Alkolün dibine vuracaksınız.

You will hit the bottom of alcohol.

Hayatı yaşayacaksınız dedim oğlum.

I told my son that you will live life.

Dünyada bundan daha iyi bir tavsiye verecek olan varsa gel.

If there's anyone in the world who can give a better piece of advice than this, come.

Gel Cemre. Gel lan.

Come on, Cemre. Come here.

Ya benim tavsiyem kısa olur açıkçası.

Well, my advice is frankly short.

Çünkü uzunluğu verecek şey yok sende.

Because there's nothing in you that will give length.

Şimdi cevap vereceğim de kayıt altında

Now I will answer, and it is being recorded.

niye vermiyorum. Evet.

Why am I not giving? Yes.

Benim 34 yıldan çıkarımım şu

My conclusion from 34 years is this.

iyi insanlar biriktirdim. Çünkü

I have gathered good people. Because

bütün başım ayrı oynamadı. Aileme

All my head didn't play separately. To my family.

ve sevdiklerime her zaman saygı

and always respect for my loved ones

ve sevgi çerçevesinde yaklaştım ve

and I approached it within the framework of love and

her şeyden önce kendimi sevmeye çalıştım.

First of all, I tried to love myself.

Yapabiliyorsanız kendinizi sevmeye başarın.

If you can, succeed in loving yourself.

Geriye yakalan her şey kolayca geliyor zaten.

Everything that is caught in the back comes easily anyway.

Teşekkür ederim. Ben de söyleyeyim. Arkadaşlar

Thank you. I'll say it too. Friends.

aşık olun, yatırım yapın. Hem kendinizi

Fall in love, invest. Both in yourself.

hem de maddi olarak yatırım yapın.

Also invest in a tangible way.

Mörj etti.

He/She died.

Evolücüne aldı.

It evolved.

En son cevapları bu veriyor. Bunun avantajı o.

This is the latest answer it provides. That's its advantage.

Düşünüyor. Şimdi bir tane soru soracağız.

He is thinking. Now we will ask a question.

İlk o cevap verecek. Eğer bir sonraki projemiz

First, they will respond. If our next project...

yaparsak eğer asla

if we do it, never

ilk cevapları ben vermeyeceğim. Buyurun sen bitir.

I won't give the first answers. Go ahead, you finish it.

Tekrar ediyorum. Aşık olun, yatırım yapın.

I repeat. Fall in love, invest.

Hem kendinize hem de maddi yatırımlar

Both for yourself and for financial investments.

yapın ve sinirim sisteminize

do it and your nervous system

çok iyi bakın. Sağlıcakla kalın. Hoşçakalın.

Take good care. Stay healthy. Goodbye.

Kendinizi sevin, seks yapın. Onu

Love yourself, have sex. Do it.

yaptıktan sonra öbürünü yapmayı sakın unutmayın.

After doing one, don't forget to do the other.

Şeyi de yapsınlar. Spor ya sporca mı?

Let them do that too. Is it sports or is it sporty?

Spor yapın. Spor güzel. Tamam.

Exercise. Sport is beautiful. Okay.

Yaşlılar böyle işte abi durma. Susmazlar abi.

That's how old people are, bro, don't stop. They won't be quiet, bro.

Kapatmazsan susmazlar. Hadi ben kapatıyorum. Görüşürüz.

If you don't turn it off, they won't stop. Okay, I'm turning it off. See you.

Hadi hadi görüşürüz.

Come on, see you.

Neredesin?

Where are you?

Bacısını

His sister

sevdiğim

the one I love

neredesin?

Where are you?

Ses kontrol ses kontrol. 1-2-3

Sound check, sound check. 1-2-3

Pazartesi salı.

Monday Tuesday.

Söylemedim

I didn't say it.

mis kayıtını izledin. Ben hala

You watched the audio record. I am still

emin olamıyorum. Ya da

I'm not sure. Or

yayınlayacaksan da üstüne R koymayı

If you are going to publish it, also add an R on top.

sakın unutma. Ya da C'ye koy.

Don't forget. Or put it in C.

Neydi? Reel mi?

What was it? Real?

Registered.

Kaydedildi.

C ile kopyalayacak.

It will copy with C.

İkisinin arasındaki o teknik olarak fark ne?

What is the technical difference between the two?

Biri register olmuş bir fikir mi?

Is it an idea that someone has registered?

Diğeri de... Biri kayıt altında

The other one... One is being recorded.

diğeri patentli.

The other one is patented.

İkisini de kullanırsak ne? R telifli oluyor.

What if we use both? It becomes copyright-protected.

Ben T-C kullanıyorum. T-C

I use T-C. T-C

Cemre gibi düşün. Facebook'taki adım.

Think like Cemre. My name on Facebook.

Kibra burayı da şey yapma.

Kibra, don't mess this place up either.

Ya!

Oh!

Gelip başlasın seneye.

Let it come and start next year.

İkinize ayağımda sarılayım da daha da gelip

Let me hug you both at my feet and come even closer.

alayım. Oğlum gününüze bak. Çok

I'll take it. Son, look at your day. Very

benziyor bu. Ne oluyor lan?

This looks like it. What's happening, man?

Evet.

Yes.

Seneye görüşürüz.

See you next year.

Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.