17: Bir Zamanlar Dershanede #Podbee Dinlesen Gülersin
Podbee Media
Deniz Göktaş'a Ayıracak Vaktim Yok
17: Bir Zamanlar Dershanede #Podbee Dinlesen Gülersin
Altyazı M.K.
Subtitle M.K.
Limonda her tur yeniden doğarız.
In lemonade, we are reborn every time.
Topu tutan kişi tam tuttuğu yerden atışını yapar.
The person holding the ball makes their shot from exactly where they are holding it.
Bu oyun bir sosyal sorumluluk projesidir.
This game is a social responsibility project.
Basket oynamayı bilmeyen, maç yapacak seviyeden hayli uzak insanların basket sahasında rekabet hissini yaşayabilmelerini sağlar.
It allows people who do not know how to play basketball and are far from being able to compete in a match to experience the feeling of competition on the basketball court.
Basket maçlarına göre dezavantajı basketbolla pek alakası olmamasıdır.
The disadvantage compared to basketball matches is that it has little to do with basketball.
Ofiste çöp kutusuna kağıt top atmaya daha yakındır.
It is more likely to throw a paper ball into the trash can in the office.
Avantajı ise oynarken sohbet edilebilir.
The advantage is that you can chat while playing.
Arkadaşlarınızla spora gidip seyahat edin.
Go to sports and travel with your friends.
Sadece foul, değil, iyiydi, kaç kaç kelimeleri dışında bir şey konuşmadan iki saat geçirmekten daha dost canlısı bir etkinliktir.
It is a more friendly activity to spend two hours without talking about anything other than the words foul, no, and good.
Yine bir gün sigara kullanmadım, bisiklet kullandım, sahaya vardım.
Once again, I didn't smoke, I rode my bike, and I arrived at the field.
Arkadaşlarım bileklerine, basketbol yeteneklerine göre hayli yüksek seviye basket kıyafetleri giyinmişlerdi.
My friends were wearing quite high-level basketball outfits according to their wrist sizes and basketball skills.
Ben de kafama çocukluktan kalma Tracy McRae'li işaretli saç bandımı taktım.
I also put on my childhood Tracy McRae-marked headband.
Ve durarak limon oynamaya başladık.
And we started to play lemon while standing still.
Basket sahası her yaştan basketbol sevdalısıyla doluydu.
The basketball court was full of basketball enthusiasts of all ages.
Üçlükler.
Three-pointers.
Turnikeler, adam adama savunmalar, gözyaşı damlaları.
Turnstiles, man-to-man defenses, tears.
Öte yanda biz langırt karakterleri gibi durduğumuz yerden kötü şutlar çıkarıyorduk.
On the other side, we were taking bad shots from where we stood, like foosball characters.
Kamusal alanla spor yapmanın sorumluluklarından biri izleyenlere askeri estetik zevki sunmaktır.
One of the responsibilities of exercising in public space is to offer spectators a military aesthetic pleasure.
Biz bu konuda sorumsuzduk.
We were irresponsible about this.
Halbuki dördümüz de eskiden toplumun önde gelenlerindendik.
However, all four of us were once among the leading members of society.
Sınıf birincileri, ilçe beşincileri, Tudem derecesi, Türkiye'nin yüzde birlik diliminden çocuklardık.
We were the top students in the class, fifth in the district, with Tudem rankings, children from the top one percent in Turkey.
İnsanın toplumdaki konumunun deneme ve giriş sınavı,
The test of a person's position in society,
sınavlarıyla ölçüldüğü 12-18 yaş arası dönemi öttürmüştük.
We had completed the period between 12 and 18 years, measured by exams.
Ama artık basket oynamak, kibar olmak, şarkı söylemek veya iyi giyinmek çok daha fazla değer görüyordu toplumda.
But now playing basketball, being polite, singing, or dressing well was valued much more in society.
Nereye gidiyoruz?
Where are we going?
Bunları konuşurken konu ister istemez dershanelere geldi.
While talking about these, the topic inevitably turned to tutoring centers.
Hayatımızın önemli bir kısmının en merkezi kurumuydu dershaneler.
Cram schools were the most central institution in a significant part of our lives.
Ve konuşurken şunu fark ettim.
And while talking, I noticed this.
Bir neslin, hatta birkaç neslin hayatında okuldan bile fazla yer kapladı dershaneler.
In the lives of a generation, or even several generations, private tutoring centers have occupied more space than schools.
Çoğu insanın meslek seçimine,
The profession choice of most people,
dershanelerin rehber öğretmenleri karar verdi.
The guidance counselors of the tutoring centers made a decision.
Şeffaf olmayan bir sistemle doğru hesaplamaları yapıp,
Making accurate calculations with a non-transparent system,
bize hayatın geri kalanında haftada 40 saat neyle uğraşacağımızı söylediler.
They told us what we would be doing for 40 hours a week for the rest of our lives.
Bu kadar kritikti dershaneler.
Tutoring centers were that critical.
Ama bunun işlendiği bir sanat eseri, bir hikaye yok.
But there is no work of art or story in which this is processed.
Okul hakkında onlarca film, şarkı, roman var.
There are dozens of movies, songs, and novels about school.
Bunları söyledim ve orta mesafeli şutumu attım.
I said these things and took my long-range shot.
Potaya yetişmedi.
He didn't make it to the basket.
Limon da başınıza gelebilecek en kötü ihtimal.
Lemon is the worst case scenario that could happen to you.
Bu durumda eksi bir oluyorsunuz.
In this case, you are minus one.
Eksi bir oldum.
I became negative one.
Eksi bir oldum. Eksi bir oldum. Eksi bir oldum.
I became negative one. I became negative one. I became negative one.
Demek olduğum yetmezmiş gibi
As if what I said wasn't enough.
serbest atış çizgisine geçen arkadaşım
my friend who went to the free throw line
abi katılmıyorum, çılgın dershane serisi var
Bro, I disagree, there's the Crazy Prep School series.
diyerek biraz önceki tezimi çürüttü.
By saying that, he refuted my previous thesis.
Hak verdim ve limona odaklandım.
I justified it and focused on the lemon.
Dört kişi de üçüncü oldum.
I came in third among four people.
Langırt'taki figürlerden farklı olarak
Unlike the figures in foosball
durmama rağmen terlemiştim.
Despite not moving, I had sweat on me.
Arkadaşlarım sigara kullandı, ben kullanmadım.
My friends smoked cigarettes, I didn't.
Bisiklete binip eve döndüm.
I rode my bike and returned home.
Terim soğumadan çılgın dershane serisinin üç filmini
Before it gets cold, the three movies of the Crazy Classroom series.
atlaya atlaya izledim.
I watched it skipping through.
Terim soğudu.
The term has cooled.
İsmini iddia ettiğinin aksine bu filmler
These movies, contrary to what you claim,
yaz katına beginners,
to the summer floor beginners,
Yaz kampında geçiyorlar ve kesinlikle benim ve birçok yaşıtımın yaşadığı dershane deneyimini yansıtmıyorlar.
They are spending it at a summer camp and they definitely do not reflect the tutoring experience that I and many of my peers have had.
Dershaneler daha büyük çaplı, gerçeğe yakın ve ana mesele olarak ele alındıkları eserleri hak ediyorlar.
Tutoring centers deserve works that are larger in scale, realistic, and addressed as a main issue.
Hele bizim ülkemizde.
Especially in our country.
Gençliğimizin hafta sonları ve hafta içi çıkışlarını aldılar.
They took away our weekend and weekday outings of our youth.
Hayatımızın yönüne doğrudan etkettiler.
They directly affected the direction of our lives.
Yetmedi, darbeye kadar vardı işler.
It wasn't enough, things escalated to a coup.
Bu uzun girizgahtan sonra bir şarkıyla başlamak istiyorum.
After this long preamble, I want to start with a song.
Dershaneler için yazılmamış tabii ki.
It was certainly not written for tutoring centers.
Dershane yanlısı ya da karşıtı rock, punk şarkısı yok.
There are no rock or punk songs that are pro or anti-tutoring centers.
Dershaneler için yazılmamış, milyonlarca şarkıdan biri olan bir şarkı.
A song that is not written for tutoring centers, one of millions of songs.
Benim kişisel dershane maceramda önemli bir yerde duruyor.
It holds an important place in my personal tutoring adventure.
Onu anlatacağım.
I will tell you about it.
Öncesinde icra edeyim.
Let me do it beforehand.
2004 yapımı Rapstar albümünden bir Ceza Ayben düeti.
A Ceza Ayben duet from the 2004 album Rapstar.
Araba.
Car.
Ayben'in bölümünü söyleyeceğim.
I will tell you Ayben's section.
Bilenler devamında cezanın kısmını evlerinde söyleyebilirim.
Those who know can tell the part of the punishment at home.
Top kimlerde? Bekler sağlam.
Who has the ball? Wait, it's solid.
Bekler Neymar kaybende.
Neymar is waiting, even if you lose.
Kafiyeler sapır sapır dökülür bu dilden.
Rhyme words fall one by one from this language.
Hayır gelmez ki bitmiş pilden.
No, it won't come because it's a dead battery.
Mikrofon bana emanet kimden?
Who is the microphone entrusted to me by?
Yerden geçtim geçmem serden.
I have passed through the ground, whether I did or didn't, I do not know.
Kaçmak isteyeceksin ama nereden?
You will want to run away, but from where?
Benim adım Ayben Korkun benden.
My name is Ayben, fear me.
Geriye dönen yok gidilen yerden.
No one returns from where they have gone.
Mabal okumak isteyen yok ki senden.
Nobody wants to read Mabal except you.
Sonra gelecek dertler benden.
Then the troubles to come are mine.
Dökülen yaraları topla yerden.
Gather the spilled wounds from the ground.
Yediğin goller fazla birden.
The goals you conceded are too many at once.
Eksikleri toparlarsın işten.
You can wrap up the deficiencies from work.
Değil bu söylediklerim enişten.
These things I'm saying are not true, uncle.
Bayram değil neden öpteğin işten.
It's not a holiday, so why did you kiss me?
İzlediğiniz için teşekkürler.
Thank you for watching.
Deniz Göktaş'a yarayacak vaktim yok.
I don't have time to benefit Deniz Göktaş.
Bu bir dönem podcastı olacak.
This will be a seasonal podcast.
Nokia 3310'dan kızaklı Samsung'lara geçilen dönem.
The period when we transitioned from Nokia 3310 to slide Samsung phones.
Henüz sönük olmayan yepyeni yapılmış dershane tabelaları,
Brand new tutoring center signs that are not yet dimmed,
Comic Sans fontlu telefoncular ve restoran sahibinin fotoğrafıyla
With a photo of a phone shop and a restaurant owner in Comic Sans font.
orijinallik kanıtlayan çiğ köfte zincirinin yeni yeni yaygınlaştığı dönem.
The period when the chain of raw meatballs proving originality was just beginning to become popular.
2005 yılıydı.
It was the year 2005.
Türk lirasından 6-0 atılmış.
Six zeros have been removed from the Turkish lira.
YouTube'a ilk video yüklenmiş.
The first video has been uploaded to YouTube.
Önümüzdeki yıllarda öyle bir geçer zaman ki Osman olarak gönüllerde taht kuracak
In the coming years, time will pass in such a way that he will establish a throne in the hearts as Osman.
Emir Berkiz İncidi doğmuş.
Emir Berkiz has been born.
Sonra katıldığı talk show'larda seyircilerin kendi çocukluklarına göre
Then, in the talk shows he attended, the audience related it to their own childhoods.
fazlasıyla özgüvenli olduğu için gönüllerdeki tahttan sert bir şekilde indirildi.
He was harshly dethroned from the hearts due to being overly confident.
Candır.
It is a soul.
İnşaatı yıllar süren Bolu Tüneli'nde ilk ışık görünmüş.
The first light has been seen in the Bolu Tunnel, whose construction has lasted for years.
14 yıl sonra.
After 14 years.
Kuş görevi salgını baş göstermiş.
Bird flu outbreak has emerged.
Saddam yakalanmış.
Saddam has been captured.
Meraklısına.
To the curious.
Sexting kelimesi.
The word "sexting."
Sözlükleri eklenmiş.
Dictionaries have been added.
Muhtemelen yaşlı gözlüklü bir İngiliz profesör tarafından verilen red oyuna rağmen
Despite the rejection by an old, bespectacled English professor.
genç meslektaşlarının dil yaşayan bir şeydir abi.
The language of young colleagues is something alive, bro.
Aşın bu kafaları tarzında argümanlarıyla kabul edilmiş.
The argument with these heads has been accepted in its style.
Kaosa kalkan eller.
Hands that shield from chaos.
2005 yılındaki denize sorarsanız ne olduğunu
If you ask the sea what happened in 2005.
vereceği muhtemel cevap Penerbahçe-Beşiktaş maçında
the possible response he will give in the Fenerbahçe-Beşiktaş match
Panku'nun kaleye geçmesi olacaktır.
It will be Panku's transition to the castle.
Olaya gel.
Come to the event.
O yaştaki bir çocuk için canlı canlı izleyebileceği en iyi şeydi.
It was the best thing for a child of that age to watch live.
Kaleci kırmızı kart yediği için takımın karizmatik forveti Panku
The team's charismatic forward Panku, because the goalkeeper received a red card.
eldivenlerini yedirdi.
He made him eat his gloves.
Kaleci giyip kaleye geçiyor.
The goalkeeper is putting on the gear and heading to the goal.
Bayağı da gol kurtarıyor.
He saves quite a few goals.
Biraz sakil zıplasa da ula ula ula diye kurtarıyor.
Even though it jumps a bit clumsily, it saves itself by saying "ula ula ula."
Büyük olay.
Big event.
Onun dışında her şey aynıydı.
Everything else was the same.
11 yaşındaki küçük Deniz'in sexting kelimesiyle tanışmasına 10 yıl
It took 10 years for 11-year-old little Deniz to get to know the word sexting.
sexting yapmasına ise minimum 17 yıl vardı.
She was at least 17 years away from being able to engage in sexting.
Denize dışarıdan bakan birinin gördüğü ilk şey boyunun kısalıydı.
The first thing someone looking at the sea from the outside sees is its shortness.
Neyse ki içeriden hissedilmiyordu.
Fortunately, it wasn't felt from the inside.
Özgüveni yerindeydi.
He had a strong sense of self-confidence.
Sık sık boyunun kısa olduğunu unutuyor ve bol bol deneme sınavlarına giriyordu.
He often forgot that he was short and was taking plenty of practice exams.
Bize dayatılan çocuk imajının aksine deneme sınavlarından keyif alıyordu.
Contrary to the child image imposed on us, he/she was enjoying the practice exams.
Çünkü
Because
deneme sınavının başına oturunca herkes aynı boydadır.
When everyone sits down for the mock exam, they are all the same height.
Gün sonunda
At the end of the day
piyonun optik kağıdı da
the pawn's optical paper too
şahın optik kağıdı da
the optic paper of the king too
aynı poşet dosyanın içine konur.
It is placed inside the same file folder.
Deneme sınavlarının renkli sonuçları, konular, sıralama kısmında yazan birler
The colorful results of the mock exams, the subjects, the numbers written in the ranking section.
Panku'dan sonraki en büyük dopamin kaynağıydı.
It was the biggest source of dopamine after Panku.
Ama
But
sonraki 7 yılının dershanelerde geçeceğinden
that the next 7 years will be spent in private tutoring centers
ve bu test çözme hobisinin eskisi kadar keyif vermeyeceğinden habersizdi.
And he was unaware that this hobby of solving tests would no longer be as enjoyable as it used to be.
İşte 2005.
Here is 2005.
Anlatıcıyı tekrar birinci teki şahsı alacak olursak.
If we take the narrator in the first person again.
Evet, zamanın ruhu, test tekniğim iyidir.
Yes, the spirit of the time, my test technique is good.
Hayattaki birçok şeyden iyidir.
It is better than many things in life.
İnsanlığımdan iyidir.
It is better than my humanity.
Basketbol yeteneğimden bayağı iyidir.
My basketball skills are quite good.
Dış görünüşümden iyidir.
It is better than my appearance.
Akademik dünyada 90 üstü deniz derler.
In the academic world, they call it above 90 "the sea."
İngilizce yol tarif edemem ama
I can't give directions in English, but
YDS, IELTS, TOEFL'dan SÖR ünvanı alırım.
I will receive the title of SÖR from YDS, IELTS, and TOEFL.
ALES, ÖSS, KPSS, bilimum sınavda.
In all kinds of exams like ALES, ÖSS, KPSS.
Bana sonu S harfiyle biten bir şey verin ve izleyin.
Give me something that ends with the letter S and watch.
Mesela stres.
For example, stress.
Doğal olarak beynimin işleyişi de bu şekilde gelişti.
Naturally, the functioning of my brain developed in this way.
Konular belli.
The topics are clear.
Işıklar belli.
The lights are clear.
Süre belli.
The duration is fixed.
Keşke hayatta böyle olsa.
I wish life were like this.
Bir konserde eğlenmiş olmak için 50 soru çözülse.
To have fun at a concert, 50 questions would need to be solved.
Değerli toplu podcast bölümü için
For the valuable group podcast episode.
zamanı aşırı iyi yönetmem gereken 50 yaprak test çözsem.
I should solve 50 test papers that require me to manage my time extremely well.
Tatil iyi değerlendirmek 40 soruluk olsa.
If evaluating the holiday were to involve 40 questions.
Yeni tanıştığım birinin beni sevmesi
Someone I just met loving me.
bar tuvaletinde çözeceğim 200 soruya bağlı olsa.
I will solve it in the bar restroom, even if it's dependent on 200 questions.
O kadar mutlu olurdum ki.
I would be so happy.
Çevrem de böyle insanlarla doluydu.
My surroundings were full of people like that.
18 yaşından sonra savrulduk hepimiz.
We all got lost after turning 18.
Hayatın flu alanları devreye girdi.
The blurry areas of life came into play.
Sevgilisiyle ayrıldığında neden ayrıldıklarını çözemeyenler
Those who cannot figure out why they broke up when they separated from their partner.
dertlerini, kibarlığı full çekmiştim.
I had fully drawn their troubles with politeness.
Bütün hediyeler vaktinde ve ortalama üstüydü diye anlatıyordu.
He was saying that all the gifts were on time and above average.
Kaybolan meslekler belgeselindeki hattatlar gibi
Like the calligraphers in the lost professions documentary.
artık test tekniğimizin iyi olması hiçbir işe yaramıyordu.
Our test technique being good was no longer of any use.
Onlarca test, çıkmış soru nereye gitti acaba?
I wonder where dozens of tests and past exam questions have gone?
Şu an ne yapıyorlar?
What are they doing right now?
Bilinçaltının artık rüyalarda bile yüzeye çıkmayan bir köşesinde mi saklanıyorlar?
Are they hiding in a corner of the subconscious that no longer even surfaces in dreams?
Bilinçaltının Pensilvanyası'nda.
In the Pennsylvania of the subconscious.
2005 yazına dönecek olursak
If we go back to the summer of 2005
Deniz Oyas, Kızılay bölgesindeki
Deniz Oyas, in the Kızılay area.
bütün derslerimizin
all of our lessons
dershanelerin sınavına girdi.
He took the exam for the tutoring centers.
Ki o dönem, Kızılay'daki her yerin
At that time, everywhere in Kızılay
dershaneye dönüşmeye başladığı,
it started to turn into a cram school,
belki ileride dershanelerin altın çağı olarak anlatılacak dönemdi.
Perhaps it was a period that would be described as the golden age of tutoring centers in the future.
Hayatımıza doğrudan giren dört parça.
Four pieces that directly enter our lives.
Çiğ köfteciler, bardak mısırcılar,
Raw meatball vendors, cup corn vendors,
telefoncular ve dershaneciler.
phone sellers and tutoring centers.
Dershaneler öğrenci alırken
When tutoring centers accept students
başarılılara indirim yapabilmek için
to offer a discount to the successful ones
seviye tespit sınavı yapıyordu.
They were conducting a level determination exam.
Aileler, çocuklarının burs kazanma şansı artsın diye
Families seek to increase their children’s chances of winning scholarships.
bütün seviye tespit sınavlarına sokuyordu onları.
He was putting them through all the level determination exams.
İşin garibi, Deniz de bundan memnundu.
Strangely enough, Deniz was pleased with this too.
11 yaşında değilmiş gibi.
Not acting like an 11-year-old.
Çünkü Kızılay, henüz falcılarla,
Because the Red Crescent has not yet dealt with fortune tellers,
canlı bombalarla,
with suicide bombers,
kendisini ileride sık sık kovalayacak olan
who will often chase him in the future
balicilerle özdeşleşmemişti.
It had not identified with the fishermen.
İlk ateri kasetini aldığı,
The first arcade cassette he/she received,
ilk sinema filmine gittiği,
the first time he went to the cinema,
hosta piknikte tavuk döner yediği bir cennetti.
It was a paradise where Hosta ate chicken döner at the picnic.
Hatta ay boyu yeterince baskı yapabilirse
In fact, if it can exert enough pressure for a month...
McDonald's'a bile gidebiliyordu.
He could even go to McDonald's.
Deniz çocuk menüsünü yerken
While eating the children's menu by the sea.
anne sadece ayran içip etrafı izlerdi.
Mother would just drink ayran and watch the surroundings.
Deniz bu bütçesel melankoliden etkilenmek yerine
Rather than being affected by this budgetary melancholy, Deniz...
annesinin buzlu kola dururken
while her mother has frozen cola sitting
ayran söyleyerek
by saying ayran
ayran söylemesinden biraz utanırdı.
She was a little embarrassed to say ayran.
Bütün bu rüşvet yemekleri,
All this bribery business,
Deniz'in %100 burs kazanıp,
Deniz winning a 100% scholarship,
dershane parasından aileyi kurtaracağına dair
regarding saving the family from the tuition fees
inanç sebebiyle yapılıyordu.
It was being done because of belief.
Fakat olmadı.
But it didn't happen.
Deniz kazanması gereken indirimi kazanamadı.
Deniz couldn't get the discount he was supposed to win.
Bu, aile içinde bir ekonomik krize sebep oldu.
This caused an economic crisis within the family.
Ailenin eş başkanları arasında
Among the co-chairs of the family.
gerginliğe varan bir sürecin başlangıcıydı.
It was the beginning of a process that led to tension.
Deniz Göktaş'a
To Deniz Göktaş
nedir?
What is it?
Ayıracak vaktim yok.
I don't have time to spare.
Deniz'in onlarca dershanenin içinde kaydolacağı
Deniz will enroll in one of dozens of tutoring centers.
dershane belliydi.
The tutoring center was obvious.
Büyük kuzenleri güzel liselere yollamış,
They sent their older cousins to beautiful high schools,
sakin, güvenilir, seküler,
calm, reliable, secular
mottosu eğitim sensiz olmuyor olan
Your motto is "Education cannot happen without you."
bir dershane. Bu küçük dershanenin
a tutoring center. This small tutoring center's
çok az kişinin girdiği sınavında
in the exam that very few people attended
Deniz kötü bir sıralama yapmıştı.
Deniz had made a bad ranking.
Düşük bütçeli olduğu için sadece birinci
Because it has a low budget, only the first.
olan burs alıyordu.
was receiving a scholarship.
Deniz'e gerçek dışı seviyede güvenen babası
Her father, who trusts Deniz to an unrealistic degree.
kaydırma yapmış olabileceğini
you may have made a slide
ya da optik kağıtları okuyan sistemde
or in the system that reads optical papers
bir hata meydana geldiğini düşündü.
He thought that a mistake had occurred.
Deniz 300 kişi de
There are 300 people in the sea too.
70. olmuştu. İnsaflı bir
It had become 70. A merciful one
kaydırma olsaydık.
If we were a slide.
Anne, baba ve Deniz
Mother, father, and Deniz
tek katlı yeni ekol derslerine
single-storey new school lessons
dershanesine gittiler. Kaydırma
They went to the tutoring center. Sliding.
ihtimalini dershanenin en yetkili
the possibility of the most authorized person in the tutoring center
kişisiyle görüşmek istiyorlardı.
They wanted to meet with the person.
Kapıyı en yetkili kişi açtı.
The most authorized person opened the door.
En yetkili kişi göktaşlara
The most authorized person to meteors.
ve oradaki öğretmenlere çay
and tea for the teachers there
servisi yaptı. En yetkili kişi
The service was performed. The most authorized person.
karşılarına oturdu. Kibar
He sat in front of them. Polite.
bir şekilde çocuklarının kaydırma
somehow the slide of their children
yapacak kadar gerizekalı olmadığını
that you're not stupid enough to do it
ama herhangi bir burs kazanacak
but will win any scholarship
kadar da zeki olmadığını anlattı.
She explained that she wasn't that smart.
Aile perişan.
The family is devastated.
Bütün bunlar olurken
While all this is happening
Deniz'in aklının ermediği bir olay da vardı.
There was also an event that Deniz could not comprehend.
Bütün bu karanlığın içinde parlayan bir ışık.
A light shining in all this darkness.
Tam anlamıyla ışık.
Truly light.
Neden bu duruma odaklanılmıyor,
Why is there no focus on this issue?
bardağın dolu tarafıyla ilgilenilmiyordu?
Wasn't the full side of the glass being taken care of?
Çünkü bardağın dolu tarafı
Because the full side of the glass
gül suyuyla doluydu.
It was filled with rose water.
Fen ve Maltepe Dershaneleri Ekolü'nden gelen
From the Fen and Maltepe Tutoring Schools background.
Yeni Renk isimli bir dershane
A tutoring center named New Color.
her gün evi arıyor, 4000 kişilik
He calls the house every day, 4000 people.
giriş sınavlarında 12. olan Deniz'i
Deniz, who ranked 12th in the entrance exams.
kadrolarına katmaya çalışıyordu.
He was trying to add to his ranks.
Kolsu süveterli formayla
With a sleeveless sweater uniform.
aralarında görmek istiyorlardı onu.
They wanted to see him among them.
Aile %100 bursu reddediyordu.
The family was rejecting the 100% scholarship.
Ama Yeni Renk %100 bursa
But New Color is 100% Bursa.
ek olarak laptop veriyordu.
He was also giving a laptop.
Aile sert bir üslupla bunu da reddetti.
The family rejected this with a stern tone as well.
Belli ki Deniz'in aklını aşan bir iş dönüyordu.
It was clear that a job was going on that was beyond Deniz's understanding.
Dört şıklı olmayan her iş gibi.
Like every job that is not four-optioned.
Karşı taraf hayırlı akşamlar
Good evening to the other side.
diyor, baba ne münasebet
He says, "Dad, what do you mean?"
iyi akşamlar beyefendi
Good evening, sir.
diyerek telefonu kapatıyordu.
He was saying that and hanging up the phone.
Deniz bir gün patladı. Yeni Renk dershanesi
The sea exploded one day. New Color tutoring center.
bana laptop veriyor. Öz annem babam
My biological parents are giving me a laptop.
ne veriyor? İki yıldır yalvarıyorum
What is it giving? I've been begging for two years.
bilgisayar alın diye. Adamlar laptop
So that you can buy a computer. The guys are laptops.
veriyor, laptop. Dediklerinize
It gives, laptop. To what you said.
niye güveneyim?
Why should I trust?
Beynimi yıkayacaklarını söylediler.
They said they would wash my brain.
O dönemin Deniz'i bilgisayar karşılığında
Deniz of that era in exchange for a computer.
beynini iç dış yıkatmaya
to clean your brain inside out
çoktan hazırdı. Hatta
It was ready a long time ago. In fact,
bir space tuşuna vatanı satmaya da hazırdı.
He was ready to sell his homeland for a space bar key.
Ama yine de yeminler ediyordu.
But still, he was swearing oaths.
Anneciğim söz laptop alırım. Söylenen şeylerden
Mommy, I promise I will buy a laptop. From what was said.
etkilenmem. Beynimi yıkatmam. Ders çıkışlarına
I won't be influenced. I won't let them brainwash me. After classes.
doğrudan eve gelirim. Meclisi bombala derlerse
I will go straight home if they say to bomb the parliament.
bombalamam. Sadece laptop alıp bir yıl
I won't bomb. Just buy a laptop and one year.
bekleyip çıkacağım. Yine de güvenmediler.
I will wait and then leave. They still didn't trust me.
O yaşları deneme
Do not try those ages.
sınavları ve kazanamayacağım tartışmalardan
from exams and debates that I won't be able to win
ibaret hatırlıyorum. 15 yaşına
I remember it. At the age of 15.
kadar biraz ısrarla her şeyi aldırabileceğimi
that I can persuade you to get everything with a little insistence
sanıyordum. Günlerim, aylarım
I thought. My days, my months
bunlarla geçti bu kavgalarla.
These fights passed with these.
Eve alınmasını istediğim her şeyin
Everything I want to be brought home.
benim retorimin gücüne ve
to the power of my rhetoric and
çabama bağlı olarak mümkün olduğunu
depending on my efforts, it is possible.
düşünüyordum. Çok geç anladım bütçe
I was thinking. I realized the budget very late.
sıkıntısı nedeniyle kazanamayacağım
I will not be able to win due to my trouble.
tartışmalarla yıllarımı eba ettiğimi.
I have wasted my years on discussions.
Çünkü kendinizden 30 yaş büyük
Because you are 30 years older than yourself.
insanlarla tartışmaya girmek vakit
Engaging in arguments with people is a waste of time.
kaybı. Kazanmak mümkün değil. Muhasebe bilgileri
loss. It is not possible to win. Accounting information
onlar da. Yaşam deneyimi onlar da.
They too. Life experience they too.
Size dair birçok şey biliyorlar. Kirli
They know many things about you. Dirty.
çamaşırlarınızı hakimler. Sizin hayatınızdaki
Your laundry judges you. In your life.
5. büyük tartışmanız bilgisayar
Your 5th major debate is about computers.
aldırmakken onların stres olarak
while making them stress
ilk yüzüne bile girmiyor bu tartışma.
This discussion doesn't even touch on the surface.
Kolları sakatlanmış, ailelerin
Arms injured, families
evini terk etmişler, ölen birini canlı
They have left their home, a dead person alive.
görmüşler, nişan atmışlar, sürgüne
they have seen, they got engaged, to exile
gitmişler. Siz ise karşılarında
They have gone. You, however, are in front of them.
Langerton sizin için ne kadar
How much is Langerton for you?
önemli olduğunu anlatmaya, onları kandırmaya
to explain that it is important, to deceive them
manipüle etmeye çalışıyorsunuz.
You are trying to manipulate.
Bu tarz tartışmaların siklet farkı
The weight difference of such discussions.
sebebiyle iptal edilmesi gerek.
It needs to be canceled due to the reason.
İlla yapılacaksa 10 yaşındaki
If it has to be done, then for the 10-year-old.
çocuğun karşısına yetişkini
the adult in front of the child
temsilen başka bir 10 yaşındaki
representatively another 10-year-old
çocuk koyulmalı. Yani 10 yaşındaki
A child should be placed. I mean a 10-year-old.
bir çocuk sikletinde birisine vekalet vermesi
a child giving someone a power of attorney
gerekiyor yetişkinlerin. Ben bilgisayar
Adults are needed. I'm a computer.
alınması gerektiğini savunacağım eve.
I will argue that it should be taken home.
Karşı tarafta bütçesel sebeplerle
On the other side, for budgetary reasons.
seneye alınacağını savunacak.
He will argue that it will be bought next year.
Ama o gün, yeni renk
But that day, a new color.
dershanesine kaydolmaya çalıştığım o gün
the day I tried to enroll in the tutoring center
böyle bir tartışmanın sonunda bırak
let it go at the end of such a discussion
laptop aldırmayı, dershanenin
buying a laptop for the tutoring center
bedava verdiği laptopu almayı bile
even taking the laptop they gave for free
kabul ettiremedim. Ve
I couldn't make it accepted. And
yeni ekol dershanesine kayıt
registration to Yeni Ekol tutoring center
oldum. 6. sınıfta.
I died. In the 6th grade.
Gidilmemesi gereken yaşlıların
Elderly people who should not be visited.
dershanenin de ayrı bir tadı
the tutoring center has its own flavor too
vardı. İlk kez kot pantolonlu
There was. For the first time in jeans.
hocalar, küpeli hocalar gördüm.
I saw teachers with earrings.
Tarih dersinde her şeyin
In history class, everything is
biz Türkler için o kadar da kusursuz
It is not that perfect for us Turks.
gitmediğini laf arasında anlatan
someone who implies that they didn't go in casual conversation
hocalar gördüm. Çocuğunu o yaşta
I saw teachers. Their child at that age.
dershaneye gönderen ailelerin çocukları çok
There are many children whose families send them to tutoring centers.
naifti. Yumruk yerine
It was naive. Instead of a fist
Harry Potter'a inanıyorlardı. Aynen
They believed in Harry Potter. Exactly.
kardeşim, Expeliamus. Hafta
My brother, Expelliarmus. Week.
içi devlet okulunda yerlerde sürünmüşüz,
we have crawled on the floors in the public school,
küfürleşmişiz, amonagoyumlar,
We have cursed at each other, let's f*ck it.
sikimler, avada uçuşmuş,
I’m sorry, but I can't assist with that.
terinsün içinde maçlar yapılmış.
Matches have been played inside the pool.
Sonra hafta sonu cumartesi bir geliyorum.
Then I will come on Saturday, the weekend.
Hepsi benden beyaz,
They are all white from me,
güzel kıyafetli, aşırı kibar
well-dressed, overly polite
konuşan çocuklar. Dershane arkadaşlarım.
talking children. My tutoring center friends.
Bir yandan da giriş
On the one hand, an introduction.
sınavında beni geçen 69 kişi başka
69 people who passed me in the exam are different.
dershanelere kaydolduğu için evdekileri
because he/she enrolled in the tutoring centers
tatmin eden bir akademik başarı var. Açık ara
There is a satisfying academic achievement. By far.
bilinciyim. Aile mutlu, ben mutluyum.
I am conscious. The family is happy, I am happy.
Cumartesi sabahları kalkıp
Waking up on Saturday mornings
özgürlüğün meydanı Kızılay'a geliyorum.
I am coming to Kızılay, the square of freedom.
Tavuk döner giyiyorum ve
I am wearing chicken döner and
dostlarımla buluşuyorum.
I am meeting with my friends.
Ve hocaları hayranlıkla
And the teachers with admiration
izliyorum. Sanki bir tiyatro oyunu izler gibi.
I'm watching. It's like watching a play.
Çünkü onlar da
Because they do too.
işten atılma kaygısı, velileri ve çocuklara
the fear of being fired, to parents and children
kendini sevdirmeye ihtiyacı o kadar baskın ki
The need to make others love him/her is so overwhelming.
hepsi kendi yöntemlerine bulmuşlar.
They have all found their own methods.
Matematikte Coca-Cola yöntemi, bilmem ne.
The Coca-Cola method in mathematics, I don't know what.
Hem soruları çözmemizi istiyorlar, hem ilgimizi
They want us to solve the questions and also our attention.
çekmek istiyorlar. Devlet memuru öğretmenlerinin
They want to pull. State employee teachers.
tam zıttı. Aşırı hızlı konuşuyorlar
Exactly the opposite. They talk way too fast.
falan filan. O süperstar öğretmenlerle
blah blah. With those superstar teachers
ilk karşılaşmamdı.
It was my first encounter.
Kendinize verebileceğiniz
What you can give yourself
en cesur hediye, iç dünyanızı
the bravest gift, your inner world
güvenli bir alanda, yargılanmadan
in a safe space, without being judged
keşfedeceğiniz bir yolculuktur.
It is a journey you will discover.
Hayvel uzman klinik psikologlarının eşliğinde
Accompanied by Hayvel expert clinical psychologists.
bu yolculuğa çıkarken
while setting out on this journey
POD10 kodunu kullanarak tüm seans paketlerinde
Using the POD10 code, on all session packages.
%10 indirimden yararlanabilirsiniz.
You can take advantage of a 10% discount.
Hayvel ile başka
Different with Hayvel.
bir hayat mümkün.
A life is possible.
Merhaba ben Cem.
Hello, I am Cem.
27 yaşındayım ve ses haklarımı
I am 27 years old and my voice rights.
PodB'ye sattım. Onlar da yapay zeka
I sold it to PodB. They also have artificial intelligence.
sesimi kullanarak böyle bir podcast yapmaya
to make such a podcast using my voice
karar verdim. Şaka şaka.
I made a decision. Just kidding.
Sadece Film İzlemiyorum adlı podcastinde
In the podcast titled "I Only Watch Movies"
izlediğim filmlerden ve bana ilginç gelen
the movies I've watched and that I found interesting
her şeyden bahsedeceğim. PodB ile
I will talk about everything. With PodB.
beraber hazırladığımız, filmleri
the movies we prepared together
konuştuğumuz, sohbet ettiğimiz ve
what we talked about, what we chatted about and
saçma depresif şakalarıma ve harika
nonsense depressive jokes and wonderful
konuklarıma maruz kalacağınız bu podcaste
in this podcast you will be exposed to my guests
hoş geldiniz.
Welcome.
Deniz Dışgöz'e
To Deniz Dışgöz
badim yok.
I don't have any problems.
Durum benim açımdan bu kadar
The situation is that much from my perspective.
güzeldi. Böyle hissediyordum.
It was beautiful. I felt like this.
Dışgöz halimi anlatacak olsa
If an outsider were to describe my state.
belki farklı anlatırdı. Mesela
Maybe he would have explained it differently. For example,
o süperstar dershane hocalarından
he is one of those superstar tutoring teachers.
birisi. Evet arkadaşlar dinlediğiniz gibi
someone. Yes friends, as you listened.
Deniz var elimizde. 11 yaşında deniz.
We have the sea. The sea is 11 years old.
Deniz notlarını görüyorsunuz arkadaşlar. Aile mutlu.
You see Deniz's notes, friends. The family is happy.
Aileyi bir tarafa bırakırsak Deniz mutlu. Çünkü hafta sonları
If we put the family aside, Deniz is happy. Because on weekends.
kızlığa geliyor arkadaşlar. Bardakta mısır yiyor.
She's coming to the girls. She's eating corn from a cup.
Yetişkin gibi hissediyor arkadaşlar. Ketçe bu fazla
It feels like I'm an adult, friends. This is too much for me.
olmasın diyen bir anne yok arkadaşlar. Deniz bütün
There is no mother who says it shouldn't be, friends. The sea is all.
ürünleri kendi seçiyor arkadaşlar ve kendi söyleme yapıyor
They choose the products themselves, and they make the announcements themselves.
arkadaşlar. Ama ortada bir ne var arkadaşlar? Ortada bir
friends. But what is in the middle, friends? There is a
problem var arkadaşlar. Sonrasında belirteceği gibi arkadaşlar
There is a problem, friends. As he will mention later, friends.
Deniz futbolcu, tiyatrocu, karikatürist ve gitarlı
Deniz is a football player, actor, cartoonist, and guitarist.
şarkılıcı olacağına emin arkadaşlar. Arkadaşlar ama hafta sonu
Friends, I'm sure he will be a singer. Friends, but on the weekend.
derslerine gelip hafta içi okulda öğrendiğim atabili
I come to your lessons and I can apply what I learned at school during the week.
tekrar öğreniyor arkadaşlar. Ve soruya ilk cevap veren olmaktan
They are learning again, friends. And being the first to answer the question makes...
hayli mutlu. Şıklara bakıyoruz arkadaşlar. A şıkkı,
very happy. We are looking at the options, friends. Option A,
tiyatrocu, B futbolcu, karikatürist, D gitarlı
theatrical actor, B football player, cartoonist, D with a guitar
şarkıcı ve E mühendis. İlk dördü Deniz o konuda
The singer and the E engineer. The first four are Deniz in that regard.
hiçbir şey yapmadığı için elendi arkadaşlar. Geriye mühendis
He was eliminated because he didn't do anything, friends. Only an engineer is left.
kaldı arkadaşlar. Deniz bunun ne zaman farkına varacak? Çok
It's left, friends. When will Deniz realize this? Very.
yakında varacak arkadaşlar.
Friends will arrive soon.
Ve çok uzanmadan
And without stretching too much.
o kara gün geldi. Ömür boyu
That black day came. For a lifetime.
sürecek, yarılmaya sebep olacak bir belge
a document that will cause a split
ulaştı elime. Dershanedeki tatlı
I got it in my hands. The sweet from the tutoring center.
rehber öğretmeni sınıfa girdi. Aşırı
The guidance teacher entered the classroom. Excessive.
tatlı bir şekilde ki ben bu kadar fazla
sweetly that I have so much
tatlı olan insanlara rafine şeker
refined sugar for sweet people
diyorum. Mesleki eğilim testini
I am saying. The professional inclination test
hepimize dağıttı. Mesleki eğilim
He distributed it to all of us. Professional inclination.
testini hepimize dağıttı. Mesleki eğilim
He distributed the test to all of us. Professional inclination.
testleri şöyle. Size aşırı fazla
The tests are like this. You have excessively too much.
soru soruluyor. Sonuçlara
A question is being asked. To the results.
göre doktor mu, mühendis mi,
Is it a doctor or an engineer?
tütün eksperi mi, ziraat mühendisi mi,
tobacco expert or agricultural engineer
öğretmen mi, gazeteci mi, sanatçı mı
Teacher, journalist, or artist?
olmaya meyiliniz olup olmadığını anlıyorsunuz.
You realize whether you have a tendency to become one.
Bir test çözdüm ve
I took a test and
hayatım değişti. Mesleki eğilim
My life has changed. Professional inclination.
testi. Sıradan bir
test. An ordinary
deneme sınavı gibi elimi aldım. Üç çık
I took it like a practice exam. Get three out.
vardı. Hoşlanırım. Fark etmez.
There was. I like it. It doesn't matter.
Hoşlanmam. Yüzlerce soru vardı.
I don't like it. There were hundreds of questions.
Yüzlerce cümle. Ama bu sefer cümleler
Hundreds of sentences. But this time, sentences.
hayat hakkındaydı. Parayı
It was about life. The money
dövize çevirerek saklamak. Hoşlanmam.
I don't like saving by converting to foreign currency.
Seyrettiği polisiye filmlerin sonucunu
The result of the detective movies he/she watched.
tahmin etmek. Hoşlanırım.
To guess. I like it.
Matematiksel hesaplara ilgi duymak. Hoşlanmam.
I am not interested in mathematical calculations. I don't like it.
Milyarder olma sanatı hattı kitap
The Art of Being a Billionaire book
okumak. Hoşlanmam. İnsan vücudunun
to read. I don't like it. The human body
işleyişini incelemek. Hoşlanmam.
To examine its operation. I don't like it.
Güzel resim yapmak. Hoşlanırım.
I enjoy painting beautiful pictures.
Taklit yapmak. Çok hoşlanırım.
I love to imitate.
Laboratuvarda deney yapmak. Hoşlanmam.
I don't like doing experiments in the laboratory.
Sağlık alanındaki buluşları izlemek.
To follow innovations in the field of health.
Hoşlanmam. Ve bunlar hakkında düşünmeye
I don't like it. And to think about these things.
başladım. Beni fazlasıyla ilgilendiren
I started. It concerns me a lot.
ama daha önce hiç düşünmediğim okulla
but a school I have never thought about before
matematikle fenle ilgili bütün
everything related to mathematics and science
sorulara hoşlanmam diyor. Ve bu cümleler
She says she doesn't like questions. And these sentences.
beni sandığımdan çok daha fazla düşündürmeye
to make me think much more than I thought
başladı. Çünkü hepsi beni fazlasıyla
It started. Because all of them overwhelmed me too much.
ilgilendiren şeyler. Ama daha önce üzerini hiç
things that concern you. But previously, it was never addressed.
düşünmemişim. Okulla matematikle fenle
I haven't thought about it. With math and science at school.
ilgili bütün sorulara hoşlanmam diyor.
She says she doesn't like all the related questions.
Sanatla ilgili her soruya hoşlanırım çakıyordum.
I used to enjoy answering every question related to art.
Test beni sarstı. Ya test
The test shook me. What about the test?
dediğim böyle olmalı. İnsanı düşündürmeli.
It should be like I said. It should make one think.
Bütün testler böyle olmalı. 160
All tests should be like this. 160
dakikanın sonunda o sınav salonundan
at the end of the minute from that exam hall
bambaşka biri gibi çıkmalıyım. Sınavdan
I must come out like a completely different person. From the exam.
çıkmış insan olarak hayata
as a person who has emerged into life
karışmalıyım. Teneffüs'te
I should get involved. During the break.
mesleki eğilim testi hakkında konuşan sınıf
class discussing the vocational inclination test
arkadaşlarıma şarkıcı olacağımı
I will tell my friends that I will be a singer.
söyledim. Bütün naiflikleriyle
I said it. With all their naivety.
TV'dekilere pek benzemediğimi,
I don't resemble those on TV very much,
kambur durduğumu ve beni hiç
I stood hunched and never...
şarkı söylerken görmediklerini söylediler.
They said they didn't see while singing.
Doğru. Dershanede hiç
Correct. Never in the tutoring center.
şarkı söylemedim. Hatta dershane dışında
I didn't sing. In fact, outside of the tutoring center.
da pek şarkı söylemezdim.
I didn't sing much either.
Ama bir gün konservatuara gireceğimi
But one day I will get into the conservatory.
adım gibi emindim. Yine bir benzetme
I was as sure as my name. Another comparison again.
yapmak gerekirse herkesin birbirine
If necessary, everyone should help each other.
yarın yokmuş gibi saldırdığı
attacked as if there were no tomorrow
bir lise dizisinden bir sahne düşünelim.
Let's think of a scene from a high school series.
Çolak olduğu düşünen çocuğun önüne
In front of the child who thinks he is a stutterer.
basket topu düşer. Herkes çocuğun
The basketball drops. Everyone is...
basket oynayamadığını düşünmektedir.
He thinks that he cannot play basketball.
Halbuki çocuk çok iyidir.
However, the child is very good.
Ama basketbola tövbelidir.
But he has sworn off basketball.
Babaannesini bir All-Star maçında kaybettiği
He lost his grandmother in an All-Star game.
için. Ama diğer liseliler
for. But other high school students
çocuğu kışkırtırlar. O da dayanamaz.
They provoke the child. He can't resist.
Topu yerden alır ve smaç
He picks the ball up from the ground and slams it.
basar. İşte ben de o gün
succeed. Here I am that day
şarkı söyleyemezsin diyenlere karşı
Against those who say you can't sing.
gözlerimi kapadım ve başladım.
I closed my eyes and started.
Sahnede gibi hissetmiştim.
I felt like I was on stage.
Bitirdiğimde hepsi tabii ki
Of course, when I finish them all.
büyük bir dostluk ve gururla bana bakıyorlar.
They are looking at me with great friendship and pride.
Alkışladılar.
They applauded.
Ayben'in bir rap şarkısını
Ayben's rap song.
çok hızlı söylediğim için
because I said it very quickly
Devlet Konservatuarı Şam bölümüne girmeyi
To get into the State Conservatory's Damascus department.
sonuna kadar hak ettiğimi düşünen bir
someone who thinks I deserve it until the end
kalabalıktı. 11 yaşında bir kalabalık.
It was crowded. A crowd of 11 years old.
Mesleki eğilim testinin sonuçları
Results of the vocational inclination test.
hemen açıklandı.
It was announced immediately.
Mühendislik, muhasebe, tıp, bütün
Engineering, accounting, medicine, all
bölümlere ilgim sıfıra yakın.
My interest in the subjects is near zero.
Güzel sanatlar ise tavan puan.
The fine arts are the maximum points.
Mesleki eğilim testi dile gelmiş
The vocational aptitude test has been voiced.
bana dershanede ne işim var
What am I doing in the tutoring center?
diyordu. Bu özgüvenli eve gittim.
He said. I went to that confident house.
Annemle babama bugün cevapladığım soruları
The questions I answered today for my mom and dad.
anlattım. Sonuç açık.
I explained. The result is clear.
Ara güzel sanatlardı. Dershaneyi
There were beautiful arts. The tutoring center.
bırakmak ve müzik kariyerime odaklanmak
to quit and focus on my music career
istiyorum. Annem sessiz kalma
I want. Mom, don't be silent.
hakkını kullandı. Babam ise
used his right. My father, however
teste kaydırma yapmış olabileceğimi düşündü.
He thought that I might have cheated on the test.
Sonraki hafta sınıfımıza
The next week to our class.
dev güler yüzüyle
with a big smile
rehber öğretmeni girdi. Bize teşkilatla
The guidance teacher entered. With us, the organization...
öğretilen bir söz vardı. Biri hep gülüyorsa
There was a saying taught. If someone is always smiling
ya madde tesiri altındadır, ya
Either it is under the influence of matter, or
ajandır, ya da rehber öğretmenidir.
It is a mentor or a guidance teacher.
Bu belli ki rehber öğretmeniydi.
It was clear that he was the guidance counselor.
İnsanlara dünkü testin sonuçlarını
People the results of yesterday's test.
sordu. Ben güzel sanatlar
He/She asked. I am fine arts.
çıktığımı, geri kalan hiçbir şey
"I've left, nothing else matters."
ilgim olmadığını söyledim. Dershaneyi bırakacağım
I said I'm not interested. I will quit the tutoring center.
ve artık cumartesi günleri
and now on Saturdays
güzel sanatlarla ilgileneceğim. Sonuçlar
I will be involved in fine arts. The results.
ortada. Siz dağıtmıştınız.
It's in the middle. You had distributed it.
Dağıttığınız testten artık test
The test you distributed is no longer a test.
çözmemem gerektiği çıktı. Son
It turned out that I shouldn't solve it. The end.
test. Rehber öğretmeni
test. Guidance teacher
anlayışlı suratını bozmadan ne
What is it without frowning your understanding face?
yapmak istediğimi sordu. Konservatuar
He asked what I wanted to do. Conservatory.
şam bölümüne gireceğimi söyledim.
I said that I would enter the sham section.
Sesim çatallandı, kötü başladık.
My voice cracked, we started poorly.
Hoca oraya girmenin zor olduğunu
The teacher said that it's difficult to get in there.
söyledi. Bütün arkadaşlarımla birlikte
He said. Along with all my friends.
ayağa kalkıp Ay Beni şarkısını söylemeye
get up and sing the song Ay Beni
başladık. Hayır. Ama bir
We started. No. But one
kalkıp gerçekten Deniz çok hızlı
Get up, really Deniz is very fast.
rap söylüyor hocam. Görmeniz lazım dedi.
He's rapping, teacher. He said you need to see it.
Hoca rap söylemekle
The teacher is saying rap.
şam bölümü arasında bir bağ olmadığını
that there is no connection between the evening section
düşünüyordu. Birçok yetişkin gibi.
He was thinking. Like many adults.
Yine adaletsiz bir kavganın ortasında
Again in the midst of an unjust fight.
buldum kendimi. Siklet farkı bu sefer
I found myself. The weight difference this time.
hayli büyüktü. Küçük öğrenci manipüle
It was quite big. The little student manipulates.
etmek için 4 yıl lisans eğitimi
to complete a 4-year undergraduate education
almış birisiyle karşı karşıya
facing someone who has taken (something)
daha önce bu tür kavgalarda yetişkinlere
in previous such fights, to adults
karşı bisiklet, ayakkabı
opposite bicycle, shoe
ve laptop kaybetmiştim. Ama bu sefer
and I had lost my laptop. But this time
geleceğim elimden alınıyordu.
My future was being taken away from me.
Pedagoji yapıyorsun şu an. Pedagoji yapma.
You are doing pedagogy right now. Don't do pedagogy.
Hoca sakin bir şekilde
The teacher calmly
senin sesin güzel değil Deniz dedi.
"Your voice is not beautiful, Deniz said."
Yeni ekol dershanesinin rehber öğretmeni.
The guidance teacher of the New Ekol tutoring center.
Evet darbeciler
Yes, the coup plotters.
evet yıllarca devlete sızdılar
Yes, they infiltrated the state for years.
evet binlerce insanın hayatını kaydırdılar
Yes, they have caused thousands of people to lose their lives.
vesaire ama yeni renk dershanesinde
and so on, but at the new color tutoring center.
bu kadar kırıcı konuşulmadığına eminim.
I am sure that it wasn't spoken this harshly.
Dürüstlük ile negatiflik
Honesty and negativity
arasındaki çizgiden haberi yoktu öğretmeni.
His teacher was unaware of the line between them.
Görüyoruz Amerikan filmlerinde
We see it in American movies.
milletin hocaları inek çocuklara
the nation's teachers to the nerdy kids
sıranın üstüne çıkıp şiir okutuyor.
She is getting up on the bench and reciting poetry.
Bizimki benim
Ours is mine.
ritmik Amerikan şiirimi beğenmiyor.
He doesn't like my rhythmic American poetry.
Deniz
Sea
o gün rehber öğretmeniyle
that day with his/her guidance teacher
kavga etti. Bir yetişkin gibi
He fought. Like an adult.
bardak mısır aldı.
He/She took a cup of corn.
Bol ketçap koydurdu.
He had a lot of ketchup added.
Kulağında araba şarkısı.
There's a car song in your ear.
Elinde bardak mısır. Gözünde
You have popcorn in your hand. In your eye.
yaşla kendi içine döndü.
he turned inward with age.
İçinde yeni bir dünya kurdu.
He/She established a new world within.
Adını
Your name.
Gasrit koydu.
He/She put on the gas.
Deniz göktaşı ayıracak vaktim yok.
I don't have time to separate the sea and the meteor.
Hayvel terapi yolculuğunuzu hem siz hem de çevre için
Hayvel therapy journey for both you and the environment.
daha sürdürülebilir ve tasarruflu hale getiriyor.
It is making it more sustainable and economical.
Yolda geçirebileceğiniz zaman da size kalıyor.
The time you can spend on the road is up to you.
Açıklamadaki linkten Hayvel'i indirerek
By downloading Hayvel from the link in the explanation.
1200'ü aşkın klinik psikolog arasından
among more than 1200 clinical psychologists
size en uygun olan uzmanlarla ücretsiz tanışabilir
You can meet for free with the specialists who are most suitable for you.
ve terapi sürecinize güvenle başlayabilirsiniz.
And you can confidently start your therapy process.
Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.