Ölüme karşı insan: Modernizm ve ölümsüzlük arayışları

Açık Radyo 95.0

Felsefe Açıklarından

Ölüme karşı insan: Modernizm ve ölümsüzlük arayışları

Felsefe Açıklarından

Felsefe Açıklarından

From the Openings of Philosophy

Hazırlayan ve sunanlar

Preparing and presenting.

Yılmaz Murat Bilecan ve Ahmet Rıfat Ödül

Yılmaz Murat Bilecan and Ahmet Rıfat Ödül

Felsefe Açıklarından herkese merhabalar ben Yılmaz

Hello everyone from Philosophy Openings, I am Yılmaz.

Merhabalar ben Rıfat

Hello, I am Rıfat.

Bu hafta modernizmin önemli bir bileşeni olan bilimsel gelişmelerle birlikte

This week, along with scientific developments that are an important component of modernism

bilimin insan hayatında yarattığı köklü dönüşümlerin

the profound transformations that science has created in human life

insan için temel bir sorun olan, başlangıçtan beri temel bir sorun olan

a fundamental problem for humanity, a fundamental problem that has existed since the beginning

ölümden kurtulma yolunda onu nasıl harekete geçirdiği üzerinde duracağız.

We will focus on how he motivated him in the path to escape death.

İnsanı ölümsüzlük peşinde ne gibi arayışlara sürüklediğini konuşacağız Rıfat'la beraber.

We will discuss with Rıfat what kind of pursuits have driven humanity in search of immortality.

Şimdi öncelikle şunu söylemek.

First of all, let me say this.

İyi olabilir.

It could be good.

Bilimsel gelişmeler, bilimsel gelişmelerin özellikle İVM'e kazandığı 19. ve 20. yüzyılın başlarında

Scientific developments, especially the ones gained by IV in the early 19th and 20th centuries.

insanların temel uğraşlarından bir tanesi ölümle cebelleşmek oldu.

One of the fundamental struggles of humanity has been grappling with death.

Bilimin sonuçları insan hayatına hızla yansımaya başlayınca

When the results of science began to rapidly reflect on human life

insan için demin söylediğimiz gibi en baştan beri bir açmaz olarak duran ölüm de

As we just mentioned, death has also been a dilemma for humans from the very beginning.

sanki yenilebilir.

It seems edible.

Ve ortadan kaldırılabilir bir şey olarak göründü.

And it seemed to be something that could be eliminated.

Aslında bilimin ortaya koyduğu sonuçlar bunun tam tersini söylüyordu.

In fact, the results presented by science indicated the exact opposite.

Örneğin Darwin'in görüşlerine baktığımız zaman

For example, when we look at Darwin's views

insanın diğer canlılar gibi bir canlı türü olduğu ve

that humans are a species of living beings just like other creatures and

diğer canlılar gibi bir yok oluşa tabi olduğunu vurguluyordu Darwin.

Darwin emphasized that, like other living beings, they are subject to extinction.

Ama bu insanlar için aynı zamanda çok da acı bir şeydi.

But it was also a very painful thing for these people.

Bu gerçeklik, bu kabul edilmiştir.

This reality has been accepted.

Dilemez gerçeklik bilimsel gelişmelerle birlikte insanı değişik arayışlara sevk etti.

Desire has led humanity into various quests along with scientific developments.

Bunların başında da ölümü yenmek, ölüm duygusundan kurtulmak arayışları geldi.

At the forefront of these were the quests to overcome death and to rid oneself of the feeling of death.

Bugün özellikle bu yüzyıllarda ölüm konusunda insanın giriştiği bu arayışlar üzerinde duracağız.

Today we will particularly focus on the searches that humanity has undertaken regarding death in these centuries.

Bir takım örnekler vererek.

By giving some examples.

Aslında Yılmazcığım anladığım kadarıyla tabi özellikle bu ölümsüzlük,

Actually, my dear Yılmaz, as far as I understand, especially this immortality,

ölümsüzlüğe ulaşma çabası aslında insanın tarihi açısından oldukça geçmişe dayanıyor ama

the effort to achieve immortality actually dates back quite far in human history, but

bizim bugün konu edeceğimiz bağlam bilimin bilim dışı bir amaçla alet edilmesi sanki bu konuyu daha da ilginç hale getiriyor.

The context we will be discussing today seems to make it even more interesting that the science of context is being used for a non-scientific purpose.

Sen bu ölümsüzlük arayışından bahsederken tabi popüler kültürde bunun en hoş örneklerinden bir tanesi geldi benim de aklıma.

When you talk about this quest for immortality, of course, one of the most pleasant examples in popular culture came to my mind as well.

Bu Frankenstein öyküsü.

This is a Frankenstein story.

Mary Shannon'ın.

Mary Shannon's.

1818'de İngiltere'de yayınladığı Frankenstein ya da Modern Prometheus adıyla yayınlanmış olan kitabı.

The book published in England in 1818 under the title Frankenstein or Modern Prometheus.

Birçok uyarlaması var tabi yani sinema filmi olarak, tiyatro oyunu olarak uyarlanmış.

Of course, there are many adaptations, both as a film and as a play.

Hikayesi kabaca şöyleydi romanın.

The story of the novel was roughly like this.

Bir tıp öğrencisi var.

There is a medical student.

Aslında Frankenstein bu öğrencinin ismi.

Actually, Frankenstein is the name of this student.

Yarattığı bir ucube karakter var.

He has created a grotesque character.

Fakat bu karakterin bir ismi yok.

However, this character has no name.

Frankenstein'in temel derdi öncelikle yaşamın kaynağını bulabilmek için ölüme başvurmak gibi bir ilkeden yola çıkıyor.

Frankenstein's fundamental concern fundamentally starts from a principle of resorting to death in order to find the source of life.

Frankenstein uzun çalışmalar sonucunda cansız varlıklara hayat vermeyi başarabiliyor.

Frankenstein manages to give life to lifeless beings after long studies.

Yaşam ve ölüm arasındaki sınıra girip karanlık dünyamıza bir ışık seli tutmalıydım diyor.

"I had to enter the boundary between life and death and cast a flood of light into my dark world," he says.

Yeni bir türün yaratıcısı ve kaynağı olarak bana dua edecek ve bir sürü mutlu ve mükemmel yaratık varlıklarını bana borçlu olacaktı diyen Frankenstein.

Frankenstein, who said to me that I would be prayed to as the creator and source of a new species, and that a multitude of happy and perfect creatures would owe their existence to me.

Bir yanlış anlama da var değil mi?

There is also a misunderstanding, right?

Bir popüler kültürde Frankenstein denince genellikle o canavar akla geliyor.

When popular culture mentions Frankenstein, it generally brings to mind that monster.

Aslında canavarın sende söylediğin adı yok.

Actually, the monster doesn't have the name you mentioned.

Adı yok.

There is no name.

Aynen.

Exactly.

Şimdi romanın kahramanı tıp öğrencisi Victor Frankenstein hastalıklara son verebilmek için insanı yeniden yapmayı böyle de böylelikle de ölümsüzlüğe ulaşmayı istiyor.

Now the hero of the novel, medical student Victor Frankenstein, wants to achieve immortality by recreating a human being in order to put an end to diseases.

Deneyleri sonucunda yaşamın sırrını keşfediyor ve bunu üstün bir insan yaratarak kullanmaya karar veriyor.

As a result of his experiments, he discovers the secret of life and decides to use it by creating a superior being.

Çeşitli mezar ve mahsellerden topladığı cesetler.

Bodies collected from various graves and products.

Parçalarını bir araya getirip insan vücudunun karmaşık parçalarıyla uğraşmanın zorluğu yüzünden iki buçuk metre boyunda ve buna bağlı olarak da oldukça geniş bir üstün insan yaratıyor.

Putting the pieces together and dealing with the complex parts of the human body creates a superhuman that is two and a half meters tall and consequently quite broad due to the difficulty involved.

Fakat ondan memnun kalmıyor.

However, he is not satisfied with it.

Yani istediği şey arzuladığı şey olmuyor bu yaratık.

So, what it desires doesn't become what it wishes for, this creature.

Yaratık ise kendini yaratanın farkında onu biliyor ve neden insanları korkuttuğunu neden insanların ondan kaçmaya çalıştığını anlayamıyor ve itikçe yalnızlaşıyor.

The creature is aware of its creator, knows it, and does not understand why it frightens people and why they try to avoid it, and it becomes increasingly isolated.

O yalnızlaşması onu ölçüsüzce bir şiddete ölçüsüzce bir vahşete doğru itiyor ve ne yazık ki Frankenstein diyebildiğimiz o ucube yaratık gittikçe insanlardan intikam alan ve aslında onun yaratıcısına yönelttiği şu soru.

His isolation is pushing him towards an unmeasured violence and an unmeasured savagery, and unfortunately, that monstrous creature we can call Frankenstein is increasingly taking revenge on people, and in fact, directing this question at its creator.

Madem beni sevmeyecektin beni neden yarattın sorusu aslında bir anlamda belki burada şey de var hani insanın ölüm karşısındaki trajik duygusunu tanrı karşısında ifade ederken.

Since you weren't going to love me, the question of why you created me actually might also reflect, in a sense, the tragic feeling of a person in the face of death when expressing it in front of God.

ya da o büyük gücün karşısında kendi acizliğinin ya da yok oluşunun çaresizliği içerisinde belki dile getireceği bir soruyu da ifade ediyor.

Or it also expresses a question that, in the helplessness of its own powerlessness or impending destruction, it might articulate in the face of that great power.

Bu aydınlanma ideolojisine bir eleştiri, 19. yüzyılda bilimsel gelişmelerinin sonuçlarından duyulan bir korku olarak da düşünülebilir.

A critique of this enlightenment ideology can also be considered as a fear stemming from the results of scientific developments in the 19th century.

Zaten Dr. Frankenstein'da bu yarattığı varlıktan büyük bir korkuya kapılıyor aslında.

In fact, Dr. Frankenstein becomes greatly afraid of the creature he has created.

Bir dehşete düşüyor ve onu olduğu gibi terk etmek istiyor aslında.

She is horrified and actually wants to leave him just as he is.

Yani yaratan bir anlamda tanrıyı oynayan bir konumda Frankenstein ve yarattığı şey hiç ummadığı ve kendisini dehşete düşüren bir sonuç olarak karşısına çıkınca ondan kaçıyor, onu bir anlamda terk ediyor.

So in a sense, Frankenstein is in a position that plays God, and when the thing he created appears before him as an unexpected and horrifying result, he runs away from it, in a way abandoning it.

Yani yaratılan o varlığın bütün şeyi de bu aslında.

So, that is actually everything about that created being.

Yani onu bir anlamda haklı duruma düşüren de o çünkü beni yarattın ve bıraktıp gittin.

So, in a way, it is also he who puts him in the right position because you created me and then left me.

Bir anlamda yaratanın yaratılana karşı sorumluluklarını da hatırlatıyor.

In a sense, it also reminds us of the creator's responsibilities towards the created.

Bir yandan Frankenstein'ın içine düştüğü dehşet aslında o senin de dediğin gibi bilime karşı ya da bilimsel gelişmelere karşı o dönem.

On one hand, the horror that Frankenstein falls into is actually, as you said, against science or against scientific developments during that time.

Çünkü henüz şeyden kopulmuş değil yani geçmişin mistik düşüncelerinde.

Because it is not yet detached from things, meaning the mystical thoughts of the past.

O kültizmden kopulmuş değil bir anlamda büyüyle din birbirine sürekli olarak karışıyor durumda ve onun yarattığı bir dehşet de söz konusu.

It has not been detached from that cult; in a sense, magic and religion are constantly intertwining, and there is also a horror created by it.

Belki de şöyle bir algı da akla geliyor yani henüz doğanın kendiliğine insanın müdahalesi çok kolay gibi ya da böyle bir karşılıklık varmış gibi.

Perhaps a perception arises like this, that human intervention in nature's spontaneity is still very easy, or that there is a reciprocity like this.

İnsan.

Human.

Henüz doğanın çok yabancılaştırıcı bir öğesi değilmiş gibi yani 19. yüzyılın atmosferini düşündüğümüz zaman böyle bir ümit var böyle bir arzunun bir karşılığı varmış gibi.

It seems that it was not yet a very alienating element of nature, as if there were such a hope and such a desire corresponding to the atmosphere of the 19th century.

Belki biz şimdi 21. yüzyıldan baktığımızda bu bilimsel gelişmelerin vardığı noktayı görebiliyoruz.

Perhaps now, when we look from the 21st century, we can see the point that these scientific developments have reached.

Nereye vardığımızı görüyoruz ama 19. yüzyıldaki temel algı da aslında bu insanın doğayla arasındaki geçişkenliği doğaya belki müdahale edebilirliği ve bu bağlamda da işte hani ölümsüzlüğe bir takım çareleri.

We see where we have arrived, but the fundamental perception in the 19th century was actually about the permeability of the human relationship with nature, possibly the ability to intervene in nature, and in this context, some remedies for immortality.

Öteki dünyalarla kurulabilecek olan rasyonel ilişkilerin belki bir tür mantığını bulduklarını düşünüyorlardı ve bu anlamda hatta bugün işte üzerine konuşacağımız garip çözümler ortaya çıktı gibi sanki.

They thought they had found a kind of logic for the rational relationships that could be established with other worlds, and in this sense, it seems that even today, strange solutions have emerged that we will discuss.

Çünkü çok heyecan verici de bir dönem yani insan bu işte yaptığı makinelerle doğayı değiştirebiliyor doğaya yön verebiliyor makineler üretiyor bu makinelerle belki günlerce aylarca süren bir emeklilik.

Because it is a very exciting time; people can change nature and direct it with the machines they create, producing machines that could lead to a retirement lasting days or even months.

Üretilen bir şeyi hızlıca üretebiliyor bir yerden bir yere ulaşmak inanılmaz kolaylaşıyor böyle baş döndürücü hızla ve ard arda buluşların olduğu bir dönem tabii bu dönem doğal olarak insanı belli bir heyecana kapılmaya da sevk ediyor ve bu heyecan o zaman biz nasıl bütün bunları yaparken kendimizle ilgili yani kendimizi de belki ölümsüz kılabilmek için.

Producing something quickly makes it incredibly easy to reach from one place to another, and this dizzying speed and the successive breakthroughs naturally lead people to feel a certain excitement. This excitement raises the question of how we can perhaps make ourselves immortal while doing all of this.

Neden bir şeyler yapmayalım gibi bir sonuca götürüyor insanı herhalde ben bunları bunları yapıyorsam aslında doğa karşısında da belli bir üstünlüğe sahibim ve ona da istediğim gibi şekil verebilirim ona verebiliyorsam kendime kendi hayatıma da şekil verebilirim onu değiştirebilirim ve onu aslında sonsuz kılabilirim belki de.

It probably leads people to a conclusion like "Why shouldn't we do something?" If I can do these things, I actually have a certain superiority over nature, and I can shape it as I wish. If I can change it, I can also shape my own life; I can change it, and perhaps I can actually make it infinite.

Belki şöyle bir şey yani bunu belki programın sonuna doğru.

Maybe something like this, perhaps towards the end of the program.

Ama yani bu algının var olması yani bu tür doğaya müdahalenin rasyonel bir şey olması ve burada insanın kendini bir tür yaratıcı konumunda konumlandırması ve buradan müdahale etmesi ve bunu bunu güçlendirecek argümanlar etmesi aslında hep tabii bugüne kadar yaratmış olduğu kültür yani bu kültür içerisindeki din belki bir takım işte buraya eklenmiş olan politik ideolojik bakış açıları işte ilerleme mitleri gibi.

But the existence of this perception, meaning that this kind of intervention in nature is rational, and here a human positions themselves in a sort of creative role and intervenes from there and creates arguments that strengthen this, is actually always a reflection of the culture they have created up to now; this culture may include religions and perhaps certain political ideological perspectives that have been added here, such as myths of progress.

Bütün bunlarla da çok ilişkili yani bizim başka bir doğa tasarımımız olsa başka bir dinsel tasarımımız olsa başka türden bir tanrı fikrimiz olsa belki de bu tür kalkışmalar çok da anlamlı olmayacak ya da böyle bir şey gerçekten aklımıza bile gelmeyecek fakat bugüne kadar yetiştiğimiz ya da yarattığımız kültürün kendi bağlamları dini bağlamları ya da ideolojik bağlamları böyle bir takım çözümlerin akla gelmesini sağlamış sanki.

All of this is very related, meaning if we had a different conception of nature, a different religious design, or a different idea of God, perhaps such uprisings would not be meaningful at all, or such a thing wouldn't even cross our minds. However, it seems that the contexts of the culture we have been raised in or have created, its religious contexts or ideological contexts, have allowed for such solutions to come to mind.

Evet.

Yes.

Şimdi bir kitap var yapı kredi yayınlarından çıkmış John Gray imzalı bir kitap ölümsüzleştirme kurulu olarak çevrilmiş çok ilginç bir kitap alt başlığı bilimin ışığında kefeni yırtmaya dönük garip arayış Nurettin El Hüseyin'i çevirmiş ve 2012'de yayınlanmış bir kitap.

There is a book now published by Yapı Kredi Publications, authored by John Gray, titled "As the Immortalization Committee." It is a very interesting book with the subtitle "A Strange Search for Ripping the Shroud in the Light of Science." It was translated by Nurettin El Hüseyin and published in 2012.

Şimdi bu kitaptan da epeyce şey öğrendim.

I learned quite a bit from this book now.

Mesela aynı dönemde İngiltere'de yapılan.

For example, it was made in England during the same period.

Örneğin psikolojik araştırmacılar diye bir grup oluşuyor ve bunlar işte bedensel ölümden sonra aklın aslında ölmediğini ve aklın işlemeye devam ettiğini temel iddia olarak dile getiriyorlar ve ölülerle canlıların irtibatının mümkün olduğunu ve bu irtibatı kendilerinin sağlayabileceklerini söylüyorlar.

For example, a group called psychological researchers is formed, and they express the fundamental claim that the mind does not actually die after bodily death and continues to function. They state that it is possible to communicate with the dead and that they can facilitate this communication themselves.

Ölülerle olan bağlantının aslında insanların.

The connection with the dead is actually people's.

İnsanlığın şimdiki durumuna da ışık tutacağını ve aslında şimdi insanın şimdisini kurtaracağını insanı bir anlamda kendisinden kurtaracağını düşünen bir anlayış.

A perspective that believes it will shed light on humanity's current situation and, in fact, will save humanity's present by freeing humans from themselves in a sense.

Yani dünya nereye giderse gitsin dünyada ne olup biterse bitsin aslında bir ilerleme var ve bu ilerleme ölümle biten bir ilerleme değil ölüm sonrasında da süren bir ilerleme.

So wherever the world goes and whatever happens in the world, there is actually progress, and this progress is not one that ends with death; it is progress that continues even after death.

Evet.

Yes.

Çok ilginç gelen yanı özellikle sosyalist Rusya'da bu ve benzeri düşüncelerin ortaya çıkması.

What is particularly interesting is the emergence of these and similar thoughts, especially in socialist Russia.

Rusya'yı örneklediğin zaman tabi eski Sovyetler Birliği'nin kuruluşundaki o ideolojik gelişmelerin temel mantığında aslında tabi çok temel anlamda bir bilimsellik vurgusu ön plandaydı.

When you exemplify Russia, of course, in the fundamental logic of the ideological developments during the establishment of the former Soviet Union, there was indeed a significant emphasis on a scientific approach at a very fundamental level.

Hatta bir devrim söz konusu.

In fact, a revolution is at stake.

Normal.

Normal.

Adım adım ilerlemenin.

Step by step progress.

İlerlemenin yerine ne geçiyor?

What takes the place of progress?

Sert, radikal ya adına devrim dediğimiz bir farklı bir kavram geçmiş oluyor.

A different concept that we call hard, radical, or revolution becomes passé.

Ama aynı zamanda tabi bu ideolojik olarak bilimsel sosyalizmin uygulanabilirliğini ortaya koyan bir devrim.

But at the same time, of course, this is a revolution that demonstrates the feasibility of scientific socialism ideologically.

Yani çünkü böyle bir şey biliyoruz.

So, because we know such a thing.

Yani Sovyetler Birliği'nin kuruluşundaki Bolşevik ideoloji bilimsel sosyalizmin uygulanma biçimi.

So, the Bolshevik ideology in the establishment of the Soviet Union is the way scientific socialism was applied.

Yani temel anlamda bir bilimsellik savı politikası.

So it is essentially a policy of scientific claims.

Bu anlamda çok ön plana çıkıyor.

It stands out a lot in this sense.

Burada hemen sözünü kestim ama girmek isterim.

I interrupted you right here, but I would like to join in.

Şey çok önemli.

The thing is very important.

Yeni insan vurgusu.

New emphasis on humanity.

Yani bilimsel evet ve o bilimsel düşüncenin yaratacağı bir yarattığı, yaratması gereken bir yeni insan vurgusu.

So, yes to science and an emphasis on a new human that this scientific thought creates and must create.

Bu belki de Marx'ın komünizm ülküsünde de geçen bir kavram.

This is perhaps a concept that also appears in Marx's ideal of communism.

Bir yeni insan.

A new person.

Bu yeni insanı yaratmak için de.

To create this new human too.

Var olan insanın tıpkı toplumsal yaşamın radikal bir şekilde dönüşüme uğraması gibi var olan insan modelinin, insan bakışının ya da insan doğasının da bir anlamda yıkılması ve yeni bir insanın yaratılması vurgusu çok önemli sosyalist düşüncede.

The emphasis on the destruction of the existing model of humanity, the perception of humanity, or human nature, and the creation of a new human, much like the radical transformation of social life, is very significant in socialist thought.

O zaman hani şöyle de bir şey gündeme geliyor.

Well then, something like this comes up.

Yani sosyal kurumları zaten devrimle yıkacağız.

So we will already destroy social institutions with the revolution.

Devrim bunu sağlayacak.

The revolution will ensure this.

Politik devrim bunu sağlamış olacak.

The political revolution will have achieved this.

Ama aynı zamanda mevcut insanın doğasını da yıkmalıyız ve bunu yeniden yapmalıyız.

But we must also destroy the nature of the existing human and rebuild it.

Ve zaten elimizde bilim gibi bir araç var.

And we already have a tool like science at our disposal.

Daha ne olsun.

What else could it be?

Evet.

Yes.

Tam da bu.

Exactly this.

Evet.

Yes.

Yani ölümü yok etmek için, ölümle baş edebilmek için hatta ortadan kaldırabilmek için bilim bizim elimizde yeterli bir enstrüman olacaktır.

So, in order to eliminate death, to cope with death, and even to eradicate it, science will be a sufficient tool in our hands.

Savı var aslında.

There is actually a justification.

Dolayısıyla hani burada tabii dinin de artık bir anlamı yok.

Therefore, religion no longer has any meaning here.

Çünkü bütün.

Because it's all.

Bütün hayatı bir bilim üzerinden yaşanabilir bir sürece dönüştürebiliriz ve hatta işte bir ölümsüzlüğe doğru da gideceğiz nasıl olsa ama bunu yapmak için her şeyi de göze alabiliriz.

We can transform the entire life into a process that can be lived through science, and we will eventually head towards a kind of immortality, but we are willing to risk everything to achieve this.

Bunun önündeki bütün engelleri kaldırabilmek açısından o dönemin bol şevik aydınlarının bu savı gittikçe hayata uyguladığını da görüyoruz.

We also see that the enthusiastic intellectuals of that period increasingly applied this argument in order to remove all obstacles in front of it.

Maksim Gorki var.

Maxim Gorky is here.

Anatoly Linocharski.

Anatoly Linocharski.

Teknolojik yolla ölülerin diriltilebileceğine inanan Nikolay Fyodorov.

Nikolay Fyodorov, who believes that the dead can be resurrected through technological means.

Ve Lili'nin naaşını özellikle korumak yönünde kararlar alan Leonid Krasin var.

And there is Leonid Krasin, who made decisions to especially protect Lili's remains.

O dönem ünlü bir isim.

A famous name at that time.

Bunların hepsinin ortak noktası aslında birazcık da Maksizm kaynaklı olarak zaten Darwin'in görüşleri kabul ediliyor.

The common point of all these is that Darwin's views are already accepted, partly due to Marxism.

Ama insan hele ki o yeni insan yani yeni sosyalizmin kendi ülkeleri doğrultusunda şey meydana geçiyor.

But people, especially that new person, meaning the new socialism, is happening in accordance with their own countries.

Getirdiği ya da yarattığı o yeni insanın ölebileceği bir şekilde kabul edilemiyor.

The new person he brought or created cannot be accepted in a way that they could die.

Hatta ölülerin tekrardan dirileceği yolunda bilimsel gelişmelere bağlı olarak iddia ediliyor.

It is even claimed that scientific developments are related to the resurrection of the dead.

Darwin'in fikrindeki bu tabii insanın sıradan ölümlü olması düşüncesi bu bol şeviklerin bakış açısında çok da kıymetli olmadı.

The idea of this natural human being being an ordinary mortal in Darwin's thought was not very valuable in the perspective of those enthusiastic individuals.

Onlar hemen Lamarkçı düşünceye daha çok sahip çıktılar.

They immediately embraced Lamarckian thought more.

Lamarkçı'nın üzerinden bir yol bulmaya çalıştılar.

They tried to find a way over Lamarck's.

Hani bu ilerleyen zamanda türlere aktarımın olabileceği fikrinden dolayı.

Due to the idea that transfer to species could occur in this advancing time.

Geleceği tasarlamaya elverişli bir evrim düşüncesi.

A thought of evolution suitable for designing the future.

Dolayısıyla Stalin Lamark'ı övüyordu açıkçası.

Therefore, Stalin was openly praising Lamarck.

Sonra Lysenko tabii aslında dönemin en önemli figürlerinden bir tanesi.

Later, Lysenko is indeed one of the most important figures of the time.

Bilim komiseri Lysenko.

Science commissioner Lysenko.

Doğal dünya insanın iradesiyle şekillenmelidir diyor Lysenko.

Lysenko says that the natural world should be shaped by human will.

Yoldaşlar ülkemiz Sovyetler.

Comrades, our country is the Soviets.

Birliğinde insanlar doğmaz.

People are not born in unity.

İnsan organizmaları doğar ama insanlar yaratılır diyerek politik anlamda çok ilginç bir hedef koyuyordu.

He set a very interesting political target by saying that human organisms are born, but people are created.

Evet Maksim Gorki'nin de ilginç fikirleri var.

Yes, Maxim Gorky's ideas are also interesting.

Ben de bir iki alıntı yapmak istiyorum.

I would like to make a couple of quotes as well.

Örneğin Deneysel Tıp Enstitüsü üzerine 1933 tarihli makalesinde şöyle diyor.

For example, in his 1933 article on the Experimental Medicine Institute, he states the following.

Bizzat insanlar üzerinde deneyler yapmamız gerekiyor.

We need to conduct experiments directly on people.

Organizmasını, hücreler arası beslenme süreçlerini, kan dolaşımını,

The organization, intercellular nutrition processes, blood circulation,

sinir sisteminin kimyasını ve genellikle insan organizmasının bütün süreçlerini incelememiz gerekir.

We need to study the chemistry of the nervous system and generally the entire processes of the human organism.

Bunun için yüzlerce insan birimi gerekecektir.

Hundreds of people will be needed for this.

Ve aynı Gorki başka bir röportajında Rus köylerindeki yarı vahşi, ahmak,

And the same Gorky in another interview described the semi-wild, foolish Russian villagers,

hantal insanlar yok olup gidecek ve yerlerine okumuş zeki, zinde insanlardan oluşan bir topluluk oluşacak diyor.

He says that clumsy people will disappear and be replaced by a community made up of educated, intelligent, and fit individuals.

Şimdi böyle bir şey atmosfer var.

Now there is an atmosphere like this.

Bütün bunların üstüne tabii Lenin gibi bütün bu Bolşevik aydınlarının idoli sayılabilecek bir lider ölüyor.

Above all this, of course, a leader who can be considered an idol of all these Bolshevik intellectuals, like Lenin, is dying.

Maalesef ölüyor.

Unfortunately, he/she is dying.

Ve sonrasında Sovyet Rusyası'nda ilginç bir şekilde onu ölümsüzleştirme girişimleri var.

And afterwards, in Soviet Russia, there are interesting attempts to immortalize him.

Mayakovski'nin dizeleri aklıma geliyor.

The verses of Mayakovsky come to my mind.

Mesela şey diyor, o aslında hepimizden daha çok canlı.

For example, it says, he is actually more lively than any of us.

O öldü ama aslında hepimizden.

He died, but actually he lives on in all of us.

O öldü ama aslında hepimizden daha çok canlı olarak hayatını sürdürüyor diyor.

He died, but he says he is actually living more vividly than any of us.

Böylece Lenin'i hayata döndürmek ya da işte Lenin'i ölümsüzleştirmek için girişimler başlıyor.

Thus, initiatives begin to resurrect Lenin or to immortalize him.

Ve Krasin bu konuda görev alıyor.

And Krasin is taking part in this matter.

Ve Lenin'i bildiğimiz gibi o dönemde bir takım mumyalama girişimleri oluyor.

And as we know, there were some attempts at mummification of Lenin during that time.

Krasin'in ilginç bir alıntısını da paylaşmak istiyorum.

I would like to share an interesting quote from Krasin.

Burada mesela Lenin'in ölümünden 3 yıl önce başka bir devrimcinin ölümünde şöyle diyor.

For example, here it says about the death of another revolutionary three years before Lenin's death.

Bir gün her şeye gücü yeten konuma kavuştuğunda bilimin ölü bir organizmayı yeniden yaratabileceğine eminim.

I am sure that one day, when it attains the power to do everything, science will be able to recreate a dead organism.

Şuna da eminim ki o gün geldiğinde gücünü ve kapasitesini şu anda hayal edemediğimiz bilim ve teknolojiyi bütün kudretiyle kullanan insanoğlu kurtuluşa erdiğinde büyük tarihsel şahsiyetler diriltilebilecek.

I am also sure that when that day comes, humanity, using scientific and technological advancements that we cannot currently imagine with all its might, will be able to resurrect great historical figures when it achieves liberation.

O büyük şahsiyetler arasında yoldaşımızın da olacağına eminim diyor.

"I am sure that our companion will also be among those great figures," he says.

Ve Lenin'le ilgili işte Lenin'in ölümünden sonra bir takım girişimler başlıyor.

And regarding Lenin, after his death, a number of initiatives begin.

Ölümsüzleştirme kurulu diye resmi bir kurul oluşturuluyor.

An official committee called the Immortalization Committee is being established.

Çok ilginç gerçekten.

It's really very interesting.

Yani yaşamın bu kadar dışarıda bırakılarak ideolojik saplantılarla ölüm aslında ölüm kutsanmış bir şeyle dönüşüyor burada.

So, by leaving life so much outside, death actually turns into something sanctified with ideological obsessions here.

İlginç yani.

That's interesting.

Aslında ölü bir bedeni.

Actually a dead body.

Kutsuyorsun ama ölümü yatsıyarak kutsamaya çalışıyorsun.

You are blessing, but you are trying to sanctify death by rejecting it.

Ama dirileceği beklentisi de var.

But there is also the expectation that it will rise again.

Mesih inancı gibiydi aslında tabii değil mi?

It was actually like the belief in the Messiah, wasn't it?

Kurtarıcının tekrar bedenlenerek, dirilerek belki dünyaya gelişi.

The Savior's return to the world through re-embodiment and resurrection.

İlginç gerçekten.

It's really interesting.

Evet belki günümüzü biraz konuşabiliriz günümüzde.

Yes, maybe we can talk a bit about our day today.

Bu arayışlar bitti mi?

Have these searches come to an end?

Ne dersin?

What do you say?

Bana pek öyle gibi gelmiyor aslında.

It doesn't really seem that way to me, actually.

Günümüzde benzer arayışlar devam ediyor gibi görünüyor.

It seems that similar searches are still ongoing today.

Birazcık.

A little bit.

Biçim değiştirdi sadece.

It just changed its form.

Mesela şey yapıyor insanlar bedenlerini dondurmak için bir takım yatırımlarda bulunuyorlar değil mi?

For example, people are making a number of investments to freeze their bodies, right?

Yani Amerika'da filan.

So, in America or something like that.

Evet.

Yes.

Görüyoruz böyle şeyler.

We see such things.

Burada aslında tabii ilginç olan şu hani dinlerin burada yaratmış olduğu öte dünya öldükten sonraki yaşam gibi inançların bağlamı belki bu sekülerleşmeyle zayıflıyor ama şey inancı devam ediyor.

What is actually interesting here is that the context of beliefs about the afterlife created by religions weakens, perhaps due to this secularization, but the belief in the afterlife continues.

Yani ölümün alt edilebileceği ümidi.

In other words, the hope that death can be overcome.

Ama aynı zamanda şu da yok mu?

But isn't there also this?

Yani belki tamam hani ölmeden önce yaşıyorken bedenimizin daha uzun belki de gerçekten ölmeyecek gibi yaşamasını sağlayacak bir takım beslenme önerileri, diyetler işte hani spor yaparak ya da bedensel faaliyetlerle bunu alt etmek gibi.

So maybe, alright, there are some dietary suggestions and diets that might help our bodies live longer while we are still alive, as if we won't really die, by combating it through exercise or physical activities.

Artı şey de var yani yapay zeka da devreye giriyor.

There is also the plus side, which is that artificial intelligence is coming into play.

Yani aslında ölüm dediğimiz şey bedenin bir anlamda yaşadığı sıkıntılar.

So, in fact, what we call death is the challenges that the body experiences in a way.

Bir bedende olmamızdan dolayı yaşadığımız sıkıntılar.

The difficulties we experience due to being in one body.

Eğer bedeni aşamalı bir şekilde ortadan kaldırmak ya da bedenin etkisini azaltmak söz konusu olduğu zaman yani biyolojik varlığımızın biyolojik etkisini azalttığımız ölçüde belki de bir tür sonsuz yaşamı kazandığımız,

If it is about gradually eliminating the body or reducing the effect of the body, that is, to the extent that we diminish the biological effect of our biological existence, we may perhaps gain a kind of eternal life.

şansı olabileceği şeklinde düşünceler de var.

There are also thoughts that it could have a chance.

Bu da bir tür ölümsüzlük.

This is also a kind of immortality.

Yani biz ne kadar sanal bir varlığa dönüşürsek bu yapay zeka ile aslında bedensel varlık olan insanın bir anlamda karışımı gibi bir şey.

So, the more we turn into a virtual entity, the more it is something like a mixture of human, who is a bodily being, with this artificial intelligence.

Ki bu karışım kaçta kaç oranında olacak o belli değil.

The ratio of this mixture is not known.

Artı bu karışım işte sonra tamamen işte yapay zekanın daha ön plana çıkmasıyla mı sonuçlanacak o da belli değil.

Moreover, it is not certain whether this mixture will ultimately result in the more prominent emergence of artificial intelligence.

Ya da işte geriye insan kalacak mı o da belli değil.

Or will there even be any humans left, that's also uncertain.

Ama gerçekten de ölüm denen şey eğer biyolojik bir süreçse bu biyoloji ne kadar ortadan kaldırılırsa o kadar da bir ölümsüzlük yakalanabilir.

But if death is really a biological process, the more this biology is eliminated, the more immortality can be achieved.

Ama belki şöyle düşünülebilir bu ortada yani geriye kalan şey insan mı olacak acaba?

But perhaps it can be thought this way: will what remains be human after all?

Bir de benim aklıma Yılmazcığım bu tabii ölüm meselesiyle ilişkili düşündüğümüz anda Saravava'nın bir romanı geldi.

Furthermore, my dear Yılmaz, when we think about this matter of death, a novel by Saravava came to my mind.

Ölüm bir varmış bir yokmuş.

Death is a tale of once being there and then not.

Hani şu olur sen de bilirsin adı bilinmeyen bir ülkede dünya kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşiyor.

You know, there is an unprecedented event happening in a country whose name is unknown since the world was created.

Ölüm o güne kadar yerine getirdiği görevinden vazgeçer ve hiç kimse ölmez.

Death abandons its duty until that day and no one dies.

Bir anda ülkeye dalgalayan Seviç çok geçmeden de yerini hayal kırıklığı ve kovasal bırakılıyor.

Suddenly, the excitement that swept through the country is soon replaced by disappointment and despair.

Yani bir anda hiç kimsenin ölmediği bir an başlıyor ve artık o ülkede insanlar ölmüyor.

So, a moment begins in which no one dies, and from that point on, people do not die in that country.

Ölmüyor.

It is not dying.

Ölmüyorlar.

They are not dying.

Peki bundan sonra ne oluyor?

So what happens next?

Aslında ölümsüzlüğün ya da ölümün olmayışının ama bir iyi fikir olmadığını anlayabiliyoruz buradan.

In fact, we can understand from here that immortality or the absence of death is not necessarily a good idea.

Evet o kitabı romanı ben de hatırladım.

Yes, I remembered that novel too.

Doğrusu orada olmak istemezdim çünkü son derece distopik bir ortama dönüşüyor ölümün olmaması hali.

To be honest, I wouldn't want to be there because the absence of death is turning into an extremely dystopian environment.

Aslında belki de toparlamak adına şunu söyleyebiliriz.

Actually, perhaps we can say this in order to summarize.

Yani bilim ne güzel gelişiyor hayatımızı kolaylaştırıyor ama yani bizim kapasitemizi artırıyor ve bizim yaşam kalitemizi artırıyor aslında.

So science is developing beautifully, making our lives easier, but it also increases our capacity and improves our quality of life, actually.

Daha iyi daha rahat yaşıyoruz fakat kendi doğamızı aşma noktasına geldiğimiz zaman yani böyle bir hayale kapıldığımız zaman aslında bir çıkmaza saplandığımızda bir gerçek.

We live better and more comfortably, but when we reach the point of surpassing our own nature, meaning when we become captivated by such a dream, it is actually a reality that we find ourselves in a dead end.

Ölümün olmaması yani doğum ve ölümün olmaması.

The absence of death, meaning the absence of birth and death.

Yaşam ve ölümün olmaması aslında dünyada evrende hareketin canlılığın olup biten her şeyin durması anlamına gelir ki bu da aslında bir şey gibi.

The absence of life and death actually means that everything in the world, in the universe, movement, and liveliness comes to a halt, which in a way is like something.

Evet ölmüyorum ama aslında sonsuz bir ölüme mahkumum gibi ya da ölüm sessizliğinde yaşıyorum gibi bir hayat karşımıza çıkarıyor.

Yes, I am not dying, but it presents a life as if I am doomed to an eternal death or living in the silence of death.

Evet yani bu da aslında hayatı nasıl anladığımızla ilişkili bir şey ya da nasıl anlamadığımızla da ilişkili bir şey.

Yes, this is actually related to how we understand life or how we do not understand it.

Ölüm karşısındaki tavrımız hani Sokrates'ten ilhamla sanki bildiğimiz bir fikir bu aslında felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir diyordu Sokrates.

Our attitude towards death, inspired by Socrates, is like a thought we already know; Socrates said that doing philosophy is learning to die.

Bütün bunların her biri bizim hayatı ve ölümü nasıl yorumlayacağımıza bağlı bir şey ben yine en baştaki fikrime dönüyorum aslında bütün bunlara sebep olan şey bizim bugüne kadar kurgulamış olduğumuz.

All of these depend on how we interpret life and death, and I return to my original thought: the root cause of all this is what we have constructed up to now.

Tanrı, evren, yaşam, ölümle ilişkili bütün bu fikirlerin paralelinde oluşmuş olan bir şey.

God is something that has formed alongside all these ideas related to the universe, life, and death.

Eğer biz tanrıyı, evreni, yaşamı başka türden yorumlasak belki de bu tür arayışlara kalkışmayacağız, girişmeyeceğiz diyorum.

If we were to interpret God, the universe, and life differently, perhaps we would not embark on such quests.

Kendimizi bir şey sanmayalım evet bilim var, bir şeyler başarıyoruz ama sonuçta biz de bir karınca gibi, bir kurbağa gibi,

Let's not think of ourselves as something special; yes, there is science, we are achieving things, but in the end, we are like an ant, like a frog.

bir aslan gibi ya da bir ağaç gibi bu hayatın getirdiği hem güzelliklere hem de bir takım sonuçlara katlanmak zorundayız deyip programımızı burada bitirelim.

Let’s conclude our program here by saying that we must endure both the beauties and certain consequences that life brings, just like a lion or a tree.

Fakat bu bizim son programımız aynı zamanda yayın dönemi için son programımız ve yeni yayın döneminde biz bir süre ara vereceğiz programlarımıza.

However, this is our last program, and it is also the final program for the broadcasting season, and we will take a break from our programs for a while in the new broadcasting season.

Açık Radyo'da program yapmak, Açık Radyo dinleyicileriyle her hafta buluşmak benim için harika bir deneyim oldu.

It has been a wonderful experience for me to host a program on Açık Radyo and meet with Açık Radyo listeners every week.

Bilmiyorum Rıfat sen ne dersin?

I don't know, Rıfat, what do you think?

Kesinlikle, kesinlikle Yılmazcığım.

Absolutely, absolutely, my dear Yılmaz.

Yani özellikle cumalar ve programı hazırlarkenki süreç gerçekten bu yayın döneminde hep benim için de çok farklı anlamları taşıdı.

So especially Fridays and the process of preparing the program have really held very different meanings for me during this broadcast season.

Çok güzel deneyimler yaşattı bana.

It provided me with very beautiful experiences.

Başka bir yayın döneminde Felsefe Açıklarından programıyla yeniden karşınızda olmak isteriz.

We would like to be back with you again in another broadcasting season with the Philosophy Open program.

Bu fikir şimdiden heyecan veriyor gerçekten.

This idea is really exciting already.

Veda edelim istersen.

Let's say goodbye if you want.

Öncelikle dinleyicilerimize veda etmek isterim.

Firstly, I would like to say goodbye to our listeners.

İksen Mavi Tuna ve Açık Dergi ekibine teşekkür etmek isterim.

I would like to thank the İksen Mavi Tuna and Açık Dergi team.

Açık Radyo'ya emek veren herkese teşekkür etmek isterim.

I would like to thank everyone who has contributed to Açık Radyo.

Evet Yılmazcığım ben de aynı şekilde tüm dinleyicilerimize İksen Mavi Tuna'ya,

Yes, my dear Yılmaz, I also say the same to all our listeners, to Ikson Mavi Tuna.

Açık Dergi ekibine ve emek veren herkese sonsuz teşekkür ediyorum.

I extend my sincere thanks to the Açık Dergi team and everyone who contributed.

Bu haftalık bu kadar. Hoşçakalın.

That's enough for this week. Goodbye.

Hoşçakalın.

Goodbye.

Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.