İz Bırakan Kadınlar - Hale Asaf

NTVRadyo

İlham Veren Kadınlar

İz Bırakan Kadınlar - Hale Asaf

İlham Veren Kadınlar

İz Bırakan Kadınlar

Women Who Leave a Mark

Hale Asap, ressam. 1905-1938 yılları arasında yaşadı.

Hale Asap, painter. She lived between 1905 and 1938.

Türk resmine psikolojik motifleri ilk kez ok attı.

He first shot psychological motifs into Turkish painting.

Kanserle mücadeleyi de geçen kısa yaşamında değişen ruh hallerini portrelerine yansıttı.

She reflected the changing moods of her short life spent fighting cancer in her portraits.

Döneminde Paris'teki gözde ressamlar arasında sayılan Hale Asap'ın hayat hikayesini çok sevdiği Josephine Baker'dan şarkılar eşliğinde doçent doktor Burcu Pelvanoğlu anlatıyor.

Associate Professor Burcu Pelvanoğlu tells the life story of Hale Asap, considered one of the favorite painters in Paris during her time, accompanied by songs from her beloved Josephine Baker.

Hale Asap düşünsel anlamda kendini resmi adattı.

Hale Asap has adapted herself officially in a conceptual sense.

İlk ve uzunca bir sürede tek kadın sanatçımız, hatta tek sanatçımız belki.

Our first and perhaps only artist, or even our only female artist for a long time.

Hale Asap, Mihri Hanım'ın yeğeni aslında.

Hale Asap is actually Mihri Hanım's niece.

Mihri Hanım bizim bildiğimiz ilk kadın ressam Türkiye'deki ve aynı zamanda ilk kadın sanat eğitimcisi.

Mihri Hanım is the first female painter we know in Turkey and also the first female art educator.

Hale Asap da ilk derslerini daha çok küçükken, 13-14 yaşlarındayken teyzesinden alıyor.

Hale Asap received her first lessons mostly when she was very young, around 13-14 years old, from her aunt.

Fakat ilerlemesi aslında farklı kentlerde geçen yaşamları.

However, its progress actually reflects lives spent in different cities.

Onun daha sanatsal anlamda diyelim, daha kendine özgü bir tavır geliştirmesine belki de neden oluyor.

It may be causing him to develop a more artistic and unique attitude.

Türk resminde hep ilkleri başlatan birisi.

He is someone who always initiates firsts in Turkish painting.

Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'ne erken dönemde kabul edilen belki de ilk ilk kadınlardan gene çünkü epey geçtir Avrupa'da da kadınların akademiye kabul edilmesi.

She is perhaps one of the first women admitted to the Berlin Academy of Fine Arts in its early period, as it was quite late for women to be accepted into the academy in Europe as well.

Paris'te gittiği, hoca olarak kendine seçtiği atölyeye gittiği atölyeye,

He went to the workshop in Paris that he chose as his mentor.

Andrelot atölyeyi,

Andrelot the workshop,

Türk resminde Hale Asap'tan başlayıp Aliançoker'e kadar uzayacak bir çizginin de aslında habercisi.

It is actually a precursor to a line that will extend from Hale Asap to Aliançoker in Turkish art.

Hale Asap'ın resimlerinde o sırada tam Paris'te içinde bulunduğu Ardeco'nun etkilerini göreceğiz.

In Hale Asap's paintings, we will see the effects of Art Deco that she was immersed in at that time in Paris.

Yani Andrelot'tan aldığını, Berlin'de Louis Korinth'ten aldığını, teyzesinden ilk öğrendiklerini kendine özgü bir dille geliştirecek ve psikolojik ifadenin belki de Türk resminde ilk kullanımının da örnekliği olacak.

In other words, he will develop what he received from Andrelot, what he learned in Berlin from Louis Korinth, and what he first learned from his aunt in a unique language, and it will perhaps serve as an example of the first use of psychological expression in Turkish painting.

Çünkü çoğunlukla kadın portreleri yapacak ve bu kadın portreleri de kendi hayatından izler taşıyor olacak.

Because she will mostly create female portraits, and these female portraits will also carry traces from her own life.

Biz onun hastalıklarını da izliyor olabileceğiz o portrelerde, sevinçlerini de izliyor olabileceğiz.

We will be able to observe both his illnesses and his joys in those portraits.

Yani onun hayatını izlememize imkan verecek ve abi Dindino'nun tanımı var, sanat fedaisi büyük ressam diye. Evet doğru bir tanım.

So it will allow us to watch his life, and there is a definition of brother Dindino, the artistic martyr, the great painter. Yes, it is an accurate definition.

Çocukken iyi resim yapıyordum muhtemelen. O anlamda resme nasıl başladı tam bilmiyoruz ama

I was probably good at painting when I was a child. We don't really know how I started painting in that sense, but...

işte Mihri Hanım'ın etkisi olsa gerek. O dönem zaten hani bir tür konak eğitiminin de gereği olarak kızlara resim eğitimi aldırılır, Fransızca öğretilir, işte piyano çaldırılır.

It must be the influence of Mihri Hanım. During that time, as a requirement of a certain kind of mansion education, girls were given art education, taught French, and made to play the piano.

Bu paket programın bir parçası ama herkes ressam olmuyor tabii bu paket programdan çıkan.

This package is part of the program, but of course not everyone becomes a painter from this package.

Bakla Tarlası'nda Kadıköy'de Bakla Tarlası civarında bir konaktan geçiyor aslında.

It actually goes past a mansion near the Bean Field in Kadıköy.

Mihri Hanım'ın babası askeri tıbbiye'nin önemli doktoru.

Ms. Mihri's father is an important doctor at the military medical school.

Halihazap da o konakta doğuyor. Fakat 5 yaşından itibaren hastalıklarla boğuşuyor zaten.

Unfortunately, they are born in that mansion. However, they have been struggling with illnesses since the age of 5.

Bir takım kistler, tümörler çıkıyor ve onları aldırmak üzere sürekli tedaviler görüyor.

A number of cysts and tumors are emerging, and they are undergoing constant treatments to have them removed.

Abaz bir aile Mihri Hanım'ın kökeni yani Halihazap'ın anne tarafının abaz bir aile.

The Abaz family is from Mihri Hanım's roots, meaning that Halihazap's maternal side is an Abaz family.

Zor bir dönem aslında. Birinci Dünya Savaşı döneminde işte geçen bir çocukluk.

It's actually a difficult period. A childhood spent during the First World War.

Baba saltanatçı, Cumhuriyet kurulduktan sonra babamı sıra kaçanlardan mesela.

My father was a monarchist, for example, after the Republic was established he was one of those who fled.

Onun için baba ile araları epeydir bozuk.

That's why he has had a strained relationship with his father for a long time.

Yani demek ki bir şey savaş döneminde de, kurtuluş savaşı döneminde de demek ki bir gerginlikler vardı aralarında.

So it means that there were tensions between them both during the war period and during the War of Independence.

Mesela Berlin'deyken hala saf ki 1919'dur Berlin'de eğitime başladığı zaman.

For example, while in Berlin, it is still pure because it is 1919, the year he started his education in Berlin.

Maddi açıdan oldukça zorluk çekiyor mesela babası para göndermiyor.

For example, he is facing quite a lot of difficulties financially because his father does not send money.

O dersler veriyor orada işte şeyini.

Those classes are being taught there, you know, the thing.

Geçimini sağlayabilmek için.

To be able to make a living.

Aile ilişkileri biraz kopuk o anlamda.

Family relationships are somewhat disconnected in that sense.

Mihri Hanım mesela teyzesi olarak bir süre sonra keşke Hale'yi resme bulaştırmasaydım gibi işte mektupları olacak.

For example, Mrs. Mihri will have letters in which she reflects, after a while, that she wishes she hadn't gotten Hale involved in painting.

Bunun ben yani bir yandan bir tür kıskançlık ilişkisi olduğunu da düşünüyorum.

I also think that this is, on the one hand, a kind of jealousy relationship.

Çünkü Hale'ye yazdığı mektuplar da var.

Because there are letters he wrote to Hale as well.

İşte ne olduğunu zannediyorsun böyle şeyler mi olur falan diye.

So what do you think is happening, do you think things like this happen or something?

Giyip biraz tatlı sert didiştikleri şeyler mektuplar da var.

There are letters where they wear something and have a bit of a sweet and sour quarrel.

Dolayısıyla daha bağımsız gibi belki düşünmek lazım onun gelişimini.

Therefore, perhaps we need to think about its development in a more independent way.

Hale Asraf'ın aslında dediğim gibi bütün farklı eğitim kurumlarında, farklı kentlerde bulunma nedeni biraz bir hastalığıyla ilişkili.

As I said, the reason Hale Asraf is actually present in various educational institutions in different cities is somewhat related to an illness.

Aslında Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'nde işte eğitim görüyor.

Actually, he is studying at the Berlin Academy of Fine Arts.

Fakat işte hastalığı genel nüksedince bir ameliyat olması gerektiği için İstanbul'a geliyor.

However, since the disease recurred in general, he is coming to Istanbul for surgery.

İstanbul'daki süreyi hani boş durmamak için belki de Sanayi Nefise Mektebi'ne.

Perhaps to the Sanayi Nefise School in Istanbul to not remain idle during my time there.

Hatta İnaz Sanayi Nefise Mektebi yani kız okulunun son zamanları o zaman.

In fact, it was the later days of the İnaz Sanayi Nefise Mektebi, which was the girls' school at that time.

Orada Feyham Anduran Atölyesi'nde çalışarak geçiriyor.

He spends his time working at the Feyham Anduran Workshop there.

Biraz Berlin biraz burası belirleyici olan şey hastalığı aslında.

The determining factor is actually the illness, a bit of Berlin and a bit of here.

Kendi bir grubun kurucusu Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği.

The founder of his own group, the Independent Painters and Sculptors Association.

Sonra Sabiha Bengütaş katılacak grubun üçüncü sergisi itibariyle.

Then Sabiha Bengütaş will participate in the group's third exhibition.

Ama ilk kurucu ekipte Hale Asraf tek kadın.

But in the initial founding team, Hale Asraf is the only woman.

Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği aslında Cumhuriyet'in ilk sanat grubu.

The Independent Painters and Sculptors Association is actually the first art group of the Republic.

1929'da ilk sergisini açacak.

He will open his first exhibition in 1929.

1931 Ekim'inde de beşinci ve son sergisini açacak.

In October 1931, he will open his fifth and final exhibition.

Galatasaray sergilerine katıldığı zaman henüz öğrencilik yılları.

It was during his student years when he participated in Galatasaray exhibitions.

Yani buraya Berlin'den dönüp Feyham Anduran Atölyesi'nde kısa bir süre çalıştığı dönemde sergi vakti geliyor.

So, the exhibition time is coming during the short period he worked at the Feyham Anduran Workshop after returning from Berlin.

İşte Galatasaray sergilerine resmi oluyor.

Here it is, the official announcement of the Galatasaray exhibitions.

Ama Galatasaray sergileri o dönemde pek yani bu grup için daha doğrusu pek önemli sergiler değil.

But the Galatasaray exhibitions were not very important exhibitions for this group at that time.

Onlara karşı çıkarak kendilerini zaten tanımlıyorlar.

They are already defining themselves by opposing them.

Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği.

Union of Independent Painters and Sculptors.

İlk döneminin beş sergisi çok önemli onun için.

His first period's five exhibitions are very important for him.

Ondan sonra zaten Paris'e gidecek.

After that, he will go to Paris anyway.

Ve Paris'te Antonio Anianti'nin yani birlikte olduğu kişinin kurduğu küçük bir galeri kütüphane var.

And there is a small gallery library established by Antonio Anianti in Paris, who is the person he is with.

Jeune Europe diye.

It means "Young Europe".

Yani orada hem kendi resimleri sergilenecek hem de işte iki yıl sonra oraya gelen

So there, both their own pictures will be exhibited and also those who come there two years later.

Andrelot'un atölyesine eğitim için gelen Bedrahme, Eren Eyüboğlu, Cemal Tolu'ya falan.

Bedrahme, who came to Andrelot's workshop for training, Eren Eyüboğlu, Cemal Tolu, and so on.

Orada küçük sergiler yapacak.

There will be small exhibitions held there.

Onun dışında da Paris'te Bağımsızlar Salonu'nun sergileri onun için önemli.

Apart from that, the exhibitions at the Salon des Indépendants in Paris are important for him.

Onlara düzenli olarak katıldığını biliyoruz.

We know that you participate in them regularly.

Hemen hemen bu kadar zaten kısa bir yaşam aslında.

This is almost as short a life, really.

Bizim ressamları ne kadar etkiledi bilmiyorum.

I don't know how much it affected our painters.

Çünkü 1937 yılında İstanbul Resmi Eken Müzesi açıldığında Hali Asaf'ın orada bir Bursa manzarası.

Because in 1937, when the Istanbul Official Art Museum was opened, there was a Bursa landscape by Hali Asaf there.

İşte bir İsmail Akgoygar, seramikçi İsmail Akgoygar portresi vardı.

Here was a portrait of İsmail Akgoygar, the ceramicist İsmail Akgoygar.

Bir de akademi yanmadan önce akademide resim bölümünde Burhan Toprak portresi duruyordu.

Before the academy burned down, there was a portrait of Burhan Toprak in the painting department of the academy.

Resimlerinin büyük bir kısmı aslında daha sonraki araştırmalarda ortaya çıkıyor.

A large part of your pictures actually comes to light in later research.

Ve Fikret Adil koleksiyonunda işte biraz var.

And there is a bit of it in the Fikret Adil collection.

Cimcoz ailesi diyeyim.

Let me say the Cimcoz family.

Emel Cimcoz, sonradan Emel Kuru Türkü olan Emel Cimcoz koleksiyonunda var.

Emel Cimcoz, later known as Emel Kuru Türkü, is included in the Emel Cimcoz collection.

Kadın portreleri de en önemlilerdi.

Women’s portraits were also among the most important.

Aslında.

Actually.

Bursa'ya gitme nedeni aslında Avrupa konkuruna katılıp işte bir bursla yurt dışına gönderildiğiniz zaman

The reason for going to Bursa is actually when you participate in the European competition and you are sent abroad with a scholarship.

onun karşılığını ödemeniz lazım.

You need to pay for that.

İşte öğretmenlik yaparak.

Here is by teaching.

Bursa'da da öğretmenlik yapacak bir süre.

She will teach in Bursa for a while.

Aynı zamanda işte bir kız enstitüsünde de Fransızca dersleri verecek.

At the same time, she will also give French lessons at a girls' institute.

Bursa'yı seviyor.

He/She loves Bursa.

Sevmiyor değil doğasını falan.

It's not that he doesn't love his nature or anything.

Çok seviyor ama sık sık resim yaptığı bir çorapçılar çarşısı var mesela.

He loves it very much, but there is a sock market where he often paints, for example.

O çorapçılar çarşısında birkaç kez taciz ediliyor resim yaparken.

He is harassed a few times while painting in the sock market.

Yani işte bir kadının sokakta resim yapması falan gibi.

So, like a woman painting on the street or something.

Henüz Cumhuriyet'in değerlerinin geldiği bir kent değil anlaşılan.

It seems that it is not a city that has embraced the values of the Republic yet.

Ama Bursa'da çevrede resim yapmayı gene reyleri söyleyemezmiş.

But in Bursa, it seems that she still couldn't express her paintings in the surroundings.

Bir de reyleri söyleyememesiyle işte dalga geçiliyor.

They are also making fun of him for not being able to say the votes.

Ona biraz alınmış anlaşılan.

It seems that he/she is a little upset with him/her.

Yaşlarına baktığımızda işte Bursa doğduğu yıllar 1928-29 23 yaşında.

When we look at their ages, he was born in Bursa in the years 1928-29, and he was 23 years old.

Gencecik bir kadın aslında.

She is actually a very young woman.

Ve kendi hayatını bir sanatçı olarak kurmaya çalışan bir kadın.

And a woman trying to build her life as an artist.

Ortamı garipsiyor o anlamda.

He finds the environment strange in that sense.

Haklı da.

He is right.

Türkiye'den etkilendiği sanatçı yok.

There is no artist influenced by Turkey.

Paris'te Andrelot hocası aynı zamanda geç kübizmin iyi bir kuramcısı diyelim yazılarıyla da.

Let's say that Andrelot in Paris is also a good theorist of late cubism with his writings.

Andrelot'a çok saygı duyuyor.

He has a lot of respect for Andrelot.

Ve Andrelot'un kaynağı Cézanne.

Andrelot's source is Cézanne.

Modigliani'yi seviyor mesela.

For example, she loves Modigliani.

Onun resimlerini seviyor.

He loves her pictures.

Dufy'e bakıyor.

She is looking at Dufy.

Gauguin'in resimlerine bakıyor.

She is looking at Gauguin's paintings.

Hatta akademide bir kopya yapma geleneği vardır.

There is even a tradition of cheating in academia.

Gauguin'in taytili kadınlarını kopyalıyor o da.

He is copying Gauguin's Tahitian women too.

Ama bu etkilerin hiçbiri çoğunlukla diğer sanatçılarda gördüğümüz gibi çok benzerlik değildir.

But none of these effects are very similar, as we mostly see in other artists.

Yani hep onun bünyesinde eriyor.

So it always melts away within him.

Fikret Mualla ile Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'ndeyken aslında dönem arkadaşlar.

They are actually contemporaries while studying at the Berlin Academy of Fine Arts with Fikret Mualla.

İstanbul'da tanışıp tanışmadıklarını bilmiyoruz.

We don't know if they met in Istanbul.

Tanışıyorlarsa da hala net bir seyahat durumu olduğu için çok ilişki kurulduğunu zannetmiyorum.

Even if they know each other, I don't think a lot of connections have been made due to the unclear travel situation.

Fikret Mualla aşık oluyor hala Asaf'a.

Fikret Mualla is still in love with Asaf.

Fakat hala Asaf bu ilişkiyi tercih etmiyor anladığımız kadarıyla.

However, it seems that Asaf still does not prefer this relationship.

Fikret Mualla da onu kendi üzerine şöyle alınıyor.

Fikret Mualla also takes it upon himself like this.

İşte benim bacağım sakat olduğu için hala bana yüz vermedi diyor.

"She says that she still hasn't given me a chance because my leg is disabled."

Böyle bir anılarını biliyoruz yani.

We know such memories.

Aşk umrundaydı elbette.

Love certainly cared.

İsmail Akgoygar ile bir ilişkisinin olduğunu biliyoruz.

We know that she has a relationship with İsmail Akgoygar.

Namık İsmail ile sanki bir ilişkisi var.

It seems that he has a relationship with Namık İsmail.

Yaşamının son yedi yılını Antonio Aniente ile geçirdiğini biliyoruz.

We know that you spent the last seven years of your life with Antonio Aniente.

Bir İtalyan edebiyatçı ile.

With an Italian literary figure.

Elbette aşk önemli ama evlilikte çocuktu falan gibi dertlerin olduğunu pek zannetmiyorum.

Of course love is important, but I don't think you have problems like children or anything in marriage.

Hayatının simgesi fırça ve tuval olsa gerek.

It must be that the symbol of your life is a brush and canvas.

Çünkü kendini resme adamış bir kadın.

Because she is a woman dedicated to painting.

Resme hobi olarak yapmış bir kadın değil.

She is not a woman who does painting as a hobby.

Gerçek bir sanatçı.

A true artist.

Dolayısıyla tuval ve fırça simgedir demek doğru olur herhalde diye düşünüyorum.

Therefore, I think it would be accurate to say that the canvas and brush are symbols.

Ressam hala Asaf'ı doçent doktor Burcu Pelvanoğlu anlattı.

The artist still talked about Asaf, Associate Professor Burcu Pelvanoğlu.

Altyazı M.K.

Subtitle M.K.

Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.