S2E9 / Mehmet Ali'ye Sormuşlar
Podbee Media
SOTE
S2E9 / Mehmet Ali'ye Sormuşlar
Altyazı M.K.
Subtitle M.K.
Evet sevgili dinleyiciler hepiniz hoşgeldiniz.
Yes, dear listeners, welcome to all of you.
Öncelikle şunu belirteyim bu bölümün Podbi kalitesiyle Podbi stüdyosuyla hiçbir alakası yoktur.
First of all, let me state that this section has nothing to do with the quality of Podbi or the Podbi studio.
Bu tamamen benim kendi imkanlarımla, kendi gücümle yaptığım bir bölüm.
This is a section that I completely created with my own resources and my own strength.
Niye böyle oldu? Şehir dışında bir işe girdim. Şu an şehir dışındayım.
Why did this happen? I started a job outside the city. I am currently out of town.
İstanbul'a gelemediğim için Podbi'den rica ettim. Dedim ki böyle böyle bu hafta gelemiyorum.
Since I couldn't come to Istanbul, I asked Podbi. I said that I couldn't come this week.
Hatta daha önce bir bölümde yine böyle bir yer almıştı ama çok uzatmayayım dinlemeyen varsa diye.
In fact, there was a similar part earlier in the episode, but I won't prolong it in case there are those who haven't listened.
Sağolsun beni kırmadılar. Ben de bu bölümü kendi imkanlarımla sizlere getirdim sevgili dinleyicilerimiz.
They didn't break my heart. I brought this segment to you, dear listeners, on my own means.
Ama belirteyim yani şey demeyin Podbi'de iyice ele ayağa düştü, bu halleri mi düştü demeyin.
But let me point out, don't say "It fell to Podbi," don't say "Did it fall to this state?"
Bu benim gücümün yettiği. Yine duygusal girmek istemem ama yine hatırlatayım.
This is where my strength reaches. I don't want to get emotional again, but let me remind you once more.
Sote'nin birinci sezonuyla yaptığımız kaliteye geri döndük.
We have returned to the quality we achieved with the first season of Sote.
Manevi değeri var mı yok ama böyle yükselmişken geriye dönmek bana iyi hissettirmiyor.
Whether it has spiritual value or not, it doesn’t feel good to me to go back now that I’ve risen like this.
Kimisi bazen böyle eve dönmek gibi hissedebilir. Ben yok.
Some people may sometimes feel like coming home. Not me.
Elimde o imkan varken buradan yapmak şu an huzursuzluk veriyor bana.
Since I have the opportunity, doing it from here is causing me discomfort right now.
Umarım yakın zamanda İstanbul'a döndüğümde İzmit'te bir işe girdim bu arada.
I hope that when I return to Istanbul soon, I got a job in Izmit in the meantime.
İş şu an çalışmıyorum. Umarım onu bir gün anlatabilirim sizlere.
I am not working at the moment. I hope I can tell you about it one day.
Sevgili dinleyicilerimiz.
Dear listeners.
Dediğim gibi bölümün yani bölümün Podbi ile hiçbir alakası yok.
As I said, the department has nothing to do with Podbi.
Tamamen kendi imkanlarımla.
Completely with my own resources.
Bunu niye söylüyorum? Buradan iki sonuç çıkıyor.
Why am I saying this? Two conclusions emerge from here.
Bir tanesi Podbi ailesinin ne kadar anlayışlı olduğu.
One is how understanding the Podbi family is.
İkincisi de her koşulda her şartta benim kimseye ihtiyacım olmadığını.
The second is that I do not need anyone under any circumstances.
Bu hafta bak şimdi ben bu hafta çok enteresan bir şeyle başlamak istiyorum eğer izin verirseniz.
This week, look, I want to start with something very interesting if you allow me.
Ben normalde tahammül olarak beni tanıyan dostlarım, arkadaşlarım bilirler.
My friends and those who know me usually know that I have patience.
Ben tahammül olarak gerçekten bence iyi bir seviyedeyim.
I believe I am really at a good level in terms of tolerance.
Yani tahammülüm çok iyidir benim. İnanamazsınız.
So my tolerance is very good. You wouldn't believe it.
Yani ben valla ben çok tahammül ederim.
So I swear I have a lot of patience.
Yani böyle sabit sesler böyle dayanırım yani.
So, I can endure such constant sounds like this.
Yani ne bileyim insanların böyle kol poşona serisini izlemişimdir.
I mean, I don't know, I've watched a series of people like this with their arm sleeves.
Yani iyiyimdir. Tahammül seviyen benim gerçekten çok iyidir.
So I'm fine. My tolerance level is really very good.
Bunu niye söylüyorum?
Why am I saying this?
Her insanın hatta bir kere söylemiştim.
I have said it even once for every person.
Kimin tahammülü nerede bitiyor bilemezsin başkan yapma diye.
You never know where someone's patience ends, don't do it, President.
Valla ben de yani hiç böyle aklıma gelmez.
Honestly, I would never think of something like this.
Benim de demek ki bazı yerlerde kırıldığım artık şey olduğum oluyormuş.
It turns out that there are places where I also feel broken.
Belki bölüm içerisinde bahsettiğim olmuştur ama bir kez daha söylemek isterim.
I may have mentioned it within the section, but I would like to say it once again.
En çok bu kazan muhabbetinden oluyor.
It's mostly because of this gossip about the kettle.
Yani valla çok bilinçsizlik var ya.
I mean, there is so much ignorance, you know.
Hani tamam ben de demiyorum ki her şeyin farkındayım.
Well, I'm not saying that I'm aware of everything either.
Dünyayı çözdüm her şeyi biliyorum.
I have figured out the world; I know everything.
Bu kafayı artık kıracağım.
I will break this mindset.
Hayatım çok zor artık her şeyin farkındayım demiyorum başkan bende ama.
My life is very hard, I am aware of everything now, I'm not saying it, president, but I am too.
Ama bana şey soran falan var.
But there are people asking me things and such.
Böyle mesela tanışıyoruz işe giriyorum.
For example, we are getting to know each other as I start work.
Böyle aa merhaba merhaba ya diyor geçmiş olsun.
"Well, aa, hello, hello, they say get well soon."
Aa diyorum sağ ol diyorum.
I'm saying thank you.
Ya diyor kaza diyor nasıl oldu?
Well, he says, it's an accident, how did it happen?
Başka hani bende böyle şey oluyor bazen hani ister istemez.
Sometimes I have things like this happen to me too, whether I want to or not.
Acaba diyorum ulan ben mi anlamadım?
I wonder if I didn't understand?
Hani sanmıyorum diyorum ya.
I keep saying I don’t think so.
Ben mi anlamadım?
Did I not understand?
Diyor ki kaza diyor nasıl oldu diyor.
He says it's an accident, he says how did it happen.
Yani tekrar diyor doğru soruyor soruyor.
So it says again, asking the right questions.
Ben de böyle bilakis böyle kazayı öyle bir anlatıyorum ki.
I am telling this accident in such a way that it is quite the opposite.
Yani rahatsız olsun diyor.
So he says to be disturbed.
Ulan diyor adamın başına bunlar geldi ben mi soruyorum diye.
The guy is saying, "These things happened to him, am I supposed to ask?"
Kendimi bu arada açık konuşacağım.
In the meantime, I will speak frankly.
Acındırmayı, bana acımalarını severim.
I love to make them feel pity for me, I like it when they feel sorry for me.
Öyle kimse vardır ya ben bana acısını.
There are people like that who feel my pain.
Ben yok abi ben valla.
I'm not here, man, I swear.
Yani ülke bu şekilde yönetiliyorsa valla ben de kendi bireysel olarak.
So if the country is governed like this, honestly, I will do my part individually.
Yani bireysel acılandırma, acılandırmaya karşı değilim.
So, I am not against individual suffering.
Ya o cümlenin ne oldu?
What happened to that sentence?
O kelimeyi ben çözdünüz.
I solved that word.
Özür dilerim şey için sekmeleri için.
I'm sorry for the tabs.
Bir tanesi de şu.
One of them is this.
Bak öyle başlamak istiyorum bölüme.
Look, I want to start the chapter like that.
Direkt bunu yazmışım.
I wrote this directly.
Yıldız koymuşum.
I have put a star.
Ben ya da herkes.
Me or everyone.
Ben dememişim böyle başlayayım.
I didn't say let me start like this.
Ben şöyle bir insan demeyeyim de.
I won't say I'm such a person.
Yani herkesin başkentinde böyle hayatta sevdiği, zevk aldığı, ilgi duyduğu şeyler vardır.
So everyone has things they love, enjoy, and are interested in in their capital.
Benim de bunlardan bir tanesi.
One of these is also mine.
Valla bak ben arabalara ilgim var benim.
Honestly, I have an interest in cars.
Arabaları seviyorum.
I love cars.
Yani değişiklikle demiyorum ki illa şu araba, ben bu araba.
So I'm not saying it has to be this car with the change, I mean this car.
Yani ben arabaları seviyorum.
So I love cars.
Yani eski arabaları da seviyorum.
So I also love old cars.
Koleksiyonu da seviyorum.
I love the collection too.
Mesela imkanım olsa ben isterim ki benim çok arabam olsun.
For example, if I had the opportunity, I would want to have many cars.
Her çeşitten olsun.
Let it be of every kind.
Yerdekinden de olsun.
Let it be from the ground.
Böyle kalkık da olsun.
Let it be so raised.
Geniş de olsun.
Let it be wide too.
Ne bileyim süspansiyon da olsun.
I don't know, let there be suspension too.
Modifiye.
Modified.
Uzatmak için her şeyi deniyorum şu anda.
I am trying everything to extend it right now.
Yani gayrimenkul diye arabam olsun isterim mesela ben.
So I would like to have a car as real estate, for example.
Mesela ev yıkayamadığım için.
For example, because I couldn't clean the house.
Araba yıkayabiliyorum mesela.
For example, I can wash the car.
Ben yıkamayı çok seviyorum.
I love washing very much.
Yıkanmayı da öyle.
Take a shower like that too.
Bu cinsel bir şey değil şu an.
This is not a sexual thing right now.
Onu fark ettim.
I noticed it.
Yıkamayı seviyorum biraz kötü gözükte.
I like washing it, but it looks a bit bad.
Ben bir şeyi yıkadığım zaman çok huzur buluyorum yani.
I feel very at peace when I wash something.
Hele sabunladığım zaman böyle.
Especially when I lather it.
Ben mesela benim şeyim yoktur bulaşık makinem.
For example, I don't have a dishwasher.
O elle yıkamak benim için bir terapidir yani.
Washing with my hands is a therapy for me.
Neyse çok dağıtmayayım konuyu yine.
Anyway, I shouldn't digress the subject again.
Ben mesela hiç kazayı baz almadan tekrar araba sürebildiğim için çok keyifliyim.
I am very happy that I can drive a car again without considering the accident at all.
Ve istiyorum ki eski muzurluğumda süreyim yani.
And I want to continue in my old mischievousness, I mean.
Eskiden ne yapıyorsam yine öyle yapayım.
I'll do what I used to do before.
Ve ne zaman böyle arabayla ilgili bir story atsam.
And whenever I post a story about a car like this.
İşte arabadayken mesela bugün bir şey oldu.
For example, something happened today while I was in the car.
Yolda trafikte bir denk geldim.
I ran into someone in traffic on the road.
Çok genç bir kardeşime.
To a very young sibling of mine.
O da o sırada beni çekti böyle.
He pulled me like this at that moment.
İşte böyle boş yolda şey yaptık işte falan derken.
We were just doing something on this empty road, you know.
Ben de orada şımarıyorum muzurluk yapıyorum.
I also misbehave and act mischievously there.
Ve sonra eklemiş hikayesini ben de ekledim.
And then I added my story as well.
Yani ben de ekledim.
So I added it too.
Bir mesajlar geliyor tamam mı?
Messages are coming, okay?
Ben de şeye sanıyorum saf niyetten başkan böyle.
I also think the president is like this out of pure intention.
Yani öyle görürlerse vay tamam belki çok zaman geçti artık.
So if they see it that way, well maybe a lot of time has passed already.
O eski duygusallığı kalmadı ama.
That old sentimentality is gone, though.
İnsan yine şeye bekliyor yani ne olursa olsun.
People are still waiting for something, no matter what happens.
O ilgi manyak da hepimizde var ya.
That obsession with attention is something we all have, you know.
Şimdi bende de var ya.
Now I have it too.
Az önce bahsettim yani.
I just mentioned it.
Ama bak kötü bir şey de değil başkan yani.
But look, it's not a bad thing, president.
İşte abi işte diyor.
Here it is, bro, here it is.
Kaza yaptın hala akıllanmadın mı?
You had an accident and you still haven't learned?
Abi daha başına ne gelmesi gerekiyor?
Bro, what else needs to happen to you?
İşte abi yapma.
Come on, man, don't do it.
Tamam bak bu kötü bir niyet demiyorum.
Alright, I'm not saying this has bad intent.
Bu art niyet demiyorum.
I am not saying this with ill intent.
Tamam güzel ama bunaldım başkan ya.
Okay, beautiful, but I'm feeling overwhelmed, president.
Yani ben de istiyorum.
So I want it too.
Bak insanlar kendini yenileyebiliyor.
Look, people can renew themselves.
Bunu beraber görelim istiyorum.
I want us to see this together.
Yani her tip aynı değil ki mesela.
So not every type is the same, for example.
Ben de mesela bir şey.
I am also something, for example.
Bak bir de şunu belirteyim.
Let me also point this out.
Bunu hep söylüyorum.
I always say this.
Ne zaman bununla ilgili bir şey gelse.
Whenever something comes up about this.
Konuştuklarımda hep şunu söylüyorum.
I always say this in what I talk about.
En önemli faktör şu başkan.
The most important factor is this, Mr. President.
Ben sürmüyordum ki.
I wasn't driving.
O yüzden şu an mesela bende travmatik.
That's why I am currently traumatic.
Hani araba sürerken bir şey yok.
There's nothing while driving a car.
Mesela çok geliyor o mesajı da.
For example, that message comes a lot too.
İşte abi annem kaza yaptı.
Here you go, bro. My mom had an accident.
İşte ön koltuğa bile artık binemiyor.
Now he can't even get into the front seat.
Sen nasılsın bir tavsiyem.
How are you? I have a suggestion for you.
Başkan nereden bileyim ben ya.
How would I know, man?
Yani işte o yüzden gidip destek alıyoruz ya.
That's why we go and seek support.
O yüzden.
That's why.
Hani danışıyoruz ya.
You know how we consult each other.
O yüzden ilişkiler yaşıyoruz ya.
That's why we have relationships, right?
Yani tek tip balık değiliz ki yani.
So we’re not all the same kind of fish, you know.
Mesela bende yok.
For example, I don't have it.
Bende istiyorum ki eski enerjime geri döneyim.
I also want to return to my old energy.
Bunu yapabildiğim için tekrar bunun keyfini çıkartayım.
Let me enjoy this again because I can do this.
Abi bir mesajlar.
Bro, some messages.
Hani kimse demiyor ki abi o ikinci viteste nasıl kalkış.
"Hey, no one is saying how he starts in second gear."
3 saniye 80 nasıl çıktın falan diyen yok.
No one is asking how you got out in 3 seconds 80, or anything like that.
Onları öven yok.
No one praises them.
Oradaki asıl yeteneği asıl marifeti gören yok.
No one sees the real talent and true skill there.
Başkan yapma.
Don't do it, President.
Bir de bak ben bir de dikkat ederim yani.
And look, I do pay attention as well, you know.
Emniyet kemerinden tut.
Hold on to the seatbelt.
Dikiz aynası falan başkan.
It's just a rearview mirror, president.
İyiyim der yani.
It means "I am fine, she/he says."
Bir tane böyle destek yok.
There is no support like this.
Hep böyle bir sarma sarmalama.
Always wrapping like this.
Yani.
So.
O acıma biraz şey oluyor bende böyle.
That pity affects me a bit like this.
Ya tamam ya.
Okay then.
Tamam geçti gitti işte yani.
Okay, it's passed and gone, that's it.
Bir de bu mantığın sonu yok yani.
There's no end to this logic, you know.
Açık olalım yani.
Let's be clear, I mean.
Bu mantığa göre dünya şu an şey bitiyor yani.
According to this logic, the world is coming to an end right now.
Dünya bitti yani.
The world has ended, that is.
Başka bir örnek vereyim.
Let me give you another example.
Mesela bilmiyorum dinlere karşı böyle merakınız var mı?
For example, I don't know if you have such curiosity about religions?
Kitapları okuyor musunuz ama.
Are you reading the books though?
Mesela der ki şeyde dinde.
For example, it says in religion.
Kıyamet günü.
The Day of Judgment.
Kıyamet yaklaştığında.
When the apocalypse approaches.
Kıyamet habercilerinden bir tanesi de.
One of the heralds of the apocalypse.
Hazreti İsa diyeyim.
Let me mention Lord Jesus.
Şimdi şey olmasın.
Let's not have it be a thing now.
Dünyaya gelecek haber verecek yani.
It will give news that will come to the world.
Ya da yeniden.
Or again.
Yeniden doğacak diyen de var.
Some say it will be reborn.
İşte gökten gelecek.
Here it will come from the sky.
Ya bir şekilde yeni geliyor.
Well, it's somehow new.
Reerkarnasyon.
Reincarnation.
Bugün bütün kinemelere karşı bir yabancılaştım ya.
Today, I've become estranged from all the cinemas.
Reerkarnasyon veya işte gökten gelecek dedik.
Reincarnation or we talked about something that will come from the sky.
Yani bir şekilde dünyaya geri geliyor.
So in a way, it is coming back to the world.
Mesela düşünsene geldi Hazreti İsa.
For example, imagine if Jesus came.
Haber verecek kıyameti.
It will announce the apocalypse.
Diyor ki bize işte arkadaşlar böyle böyle.
He says to us, "Well, friends, it's like this and that."
Cinsellik aldı başını gitti.
Sexuality has taken over.
Herkes mine etek giyiyor.
Everyone is wearing a mine skirt.
İşte oruç tutan yok.
Here, no one is fasting.
Ne bileyim.
I don't know.
İşte dinle ilgili şaka yapanlar var stand-up'ta.
Here are some people who make jokes about religion in stand-up.
Onlara gülüyorsunuz.
You are laughing at them.
Artık kıyamet daha ne olsun ne istiyorsunuz.
What else should the apocalypse be, what do you want?
Kıyamet kopacak diye haber verdi.
He warned that the apocalypse would come.
Kopuyor da kıyamet.
It's falling apart like the apocalypse.
Ne mi diyeceğiz yani?
What are we going to say then?
Ya hocam zaten daha önce bu yüzden seni çağırma astılar.
Well, they already called you in for this reason before, teacher.
Yapma gözünü seveyim.
Don't do it, for the love of God.
Bu yüzden daha önce asıldım falan mı diyeceğiz yani?
So, are we going to say that I was hanged earlier or something?
Valla geçiyor yani.
Well, it's going by.
Bir şeyler.
Something.
Benim niyetim buydu bunu söylemekte.
My intention was to say this.
Bir şeyler geliyor gidiyor.
Something is coming and going.
Evet sevgili başkanlar.
Yes, dear presidents.
Benim uğurlu rakamımdır.
It is my lucky number.
Sote 9. bölüm başlasın bakalım.
Let the 9th episode of Sote begin.
E peki bu hafta gündemde ne oldu diye baktığımız zaman.
Well, when we look at what happened this week on the agenda.
Tabii en çok konuşulan konulardan bir tanesi güzellik yarışması.
Of course, one of the most talked-about subjects is the beauty pageant.
Son günlerde yani son yılların zaten modası bence.
I think it's the trend of recent days, or rather the trend of recent years.
Güzellik yarışmasındaki kadınların güzel bulunmaması.
The women in the beauty pageant not being considered beautiful.
Alay konusu.
Subject of mockery.
Ama bu sene çok ilginç bir şey var.
But there is something very interesting this year.
Ben şeyden bahsetmeyeceğim işte kadın güzeldi çirkin demeyeceğim.
I won't mention that; the woman was beautiful, I won't say she was ugly.
Haddime değil herhangi birisinin.
It's not my place to say anything about anyone.
Şey demeyeceğim şu an kadınları arkam almak için.
I won't say anything now to rally women behind me.
Bir kadının güzelliğinden ben sorayım.
Let me ask about the beauty of a woman.
Öyle bir şey demeyeceğim ama ne olursa olsun topluma sesleniyorsam.
I won't say something like that, but regardless of what happens, if I'm addressing society.
Toplumun dinlediği bir şey yapıyorsam bence bir şeylere dikkat etmek zorundayım.
If I am doing something that society listens to, I think I have to pay attention to certain things.
Ya beni peki ne rahatsız etti?
Well then, what bothered me?
Onu söyleyeyim açıkçası.
I'll tell you frankly.
Ya bu ünlülerin böyle şey yapması işte kadına zorbalık yapıldık.
Well, these celebrities doing things like this is just bullying women.
Ya dalga mı geçiyorsunuz ya?
Are you joking or what?
Kaç yaşında insanlarsınız ya?
How old are you guys?
Bu bir güzellik yarışması.
This is a beauty contest.
Yani hiç kimse evinde otururken.
So no one is sitting at home.
Maçın asarken ya da ne bileyim yemek yaparken kimse bir zorbalığa uğramadı ya.
During the match or while I was cooking, no one was bullied, you know.
Yani güzellik yarışmasına katılmak bence çok çok çok özgüven isteyen bir şey ya.
I think participating in a beauty contest requires a lot of confidence.
Mesela ben kabiliyetimi kullanamayacağım bir şeye katılamayacağımı çok iyi biliyorum.
For example, I know very well that I cannot participate in something where I cannot utilize my abilities.
Çünkü herhangi bir fiziksel bir uzvumun orta sınıf dışındaki herhangi bir insanın ilgisini çekebileceğini düşünmüyorum.
Because I don't think any part of my physical body could attract the interest of anyone outside the middle class.
Dolayısıyla bana çok cesurca bir hareket gibi geliyor.
Therefore, it seems to me like a very brave move.
Ve bunu yaparsam da bence birçok şeyi böyle kendi kafamda aşmış olmam gerekiyor.
And if I do this, I think I need to have overcome many things in my mind like this.
Yani eleştirisinden zorbalığına, iyi niyetinden iltifatına.
So from his criticism to his bullying, from his good intentions to his compliments.
Bence birçok şeyi kafamda aşmış olmam gerekiyor.
I think I should have overcome many things in my mind.
Döküyor ki ilerleyebilmeliyim başkan ya.
It says that I should be able to progress, president.
Yani güzellik yarışmasına katılan birisinin güzelliği seçildiğinde.
So when someone's beauty is chosen in a beauty pageant.
Bu bakan değil ki dokunulmazlık hakkı olsun yani.
This is not a minister, so there shouldn't be immunity rights.
Ki bilmiyor.
He/She doesn't know.
Yani Mehmet Ali Erbil'e soruyorlar.
So they are asking Mehmet Ali Erbil.
Ne diyecek ki adam?
What can the man say?
Yani Mehmet Ali Erbil diyor işte çok diyor zor.
So Mehmet Ali Erbil is saying it's very difficult.
Ne yapacak ki Mehmet Ali Erbil?
What will Mehmet Ali Erbil do?
Yani konuşurken çekinecek.
So they will be hesitant while speaking.
Ahmet Çakar çekinecek mi konuşurken yani?
Will Ahmet Çakar hesitate while speaking?
Şey ya arkadaşlar beni yanlış anlamıyor falan mı diyecek ya?
Is someone going to say that my friends are misunderstanding me or something?
İşte saygısızlık yapmak istemiyor falan mı diyecek?
So, is he going to say he doesn't want to be disrespectful or something?
Ha ne diyecek abi?
Well, what will he say, bro?
Kalkacak diyecek ki ben seçilsem daha iyi.
He will say that if I were elected, it would be better.
Çünkü ya bilmiyorum sosyal medyada.
Because I don't know on social media.
Sosyal medyayı ne kadar takip ediyorsunuz ama bu Twitter'dan sonra Vine'la olan o görsel medya şöleni.
How closely do you follow social media, but after Twitter, that visual media feast with Vine?
Bence şeyi getirdi o dönem hatırlıyorsanız.
I think he brought that thing, if you remember from that time.
Şimdi ben 91 kuşağıyım.
Now I am from the class of '91.
Şimdi çok eskiye gitmiyorum.
I'm not going very far back now.
Eski kafa gibi konuşmayayım ama başkan.
I won’t talk like an old-timer, but Mr. President.
Şey var.
There is a thing.
Görsel medya bir anda her şeyi yendi.
Visual media has suddenly won everything.
Ve işte reklamın iyisi kötüsü yoktur.
And here, there is no such thing as good or bad advertising.
İşte aman bir şekilde izleneyim de.
Just let me be watched somehow.
Aman işte konuşulsun da mantığı var.
Well, there is a logic to just talking about it.
Ya o insanlar bunlar.
So these people are.
Yani bunların konuşurken bir fikir beyan ederken.
So, when they express an opinion while speaking.
Herhangi bir karşı tarafta.
On any opposing side.
Ya bunlar mesela böyle ezber verdiğinde aynaya karşı yapanlar.
These are the ones who, for example, practice in front of a mirror when they memorize like this.
Yani anladın mı?
So, do you understand?
Kendisinden başka herhangi.
Anything other than himself.
Herhangi bir şey düşünmeyen insanlar.
People who do not think about anything.
Ve çıkıp bizim ünlümüz diyor ki işte diyor kadına diyor çok zorbalık ya.
And our celebrity goes out and says, it's really tough for women, you know.
Oğlum zorbalık nerede biliyor musun burada?
Son, do you know where bullying is around here?
Bak o sorunu aşma.
Look, overcome that problem.
Yani bence buradaki en büyük kötülüğü yapan kişi magazin muhabiri.
So I think the person who does the greatest harm here is the tabloid reporter.
Yani bu haberi ortaya atan.
So, the one who brought this news to light.
O adamı gördüğünde bunu soran.
Ask this when you see that man.
Bunun ne olduğunu biliyor ya.
He knows what this is, doesn't he?
Bu konunun nereye gideceğini gayet iyi biliyor.
He knows very well where this issue is going.
E sen bu malzemeyi verirsen halk bunu içer.
If you give this material, the public will consume it.
Sonra diyor ki o bizim kadına diyor ki bizimkisi de.
Then he says to our woman that ours is also.
Diyor ben diyor çok yanlış buluyorum diyor.
He says, "I find that very wrong."
Kadına zorbalık yapıldı.
The woman was bullied.
Bu yarışma diyor sadece.
It only says this competition.
Ya başkan ya.
Come on, president.
Yani çok çok geriden konuşuyor.
So he is talking from way behind.
Çok geriden konuşuyoruz.
We are talking from very far behind.
Bana mesela ben kadına o Twitter düştüğü akşam dedim ki.
For example, I told the woman that evening when she got on Twitter.
Aa dedim işte kendi yorumumu yaptım.
Oh, I see, I just made my own comment.
Geçtim.
I passed.
He herkes benim gibi tabii ki düşünmüyor.
Of course, not everyone thinks like me.
Ben demiyorum ki ben en doğruyu söylüyorum.
I'm not saying that I'm saying the most accurate thing.
Ama çıkıp da demiyorum yani.
But I'm not saying it out loud.
Mümkün müydü mesela kadına zorbalık yapmamak?
Was it possible, for instance, not to bully the woman?
Yani öyle bir şans, imkanımız olabilir mi?
So, could we have such a chance or opportunity?
Mesela ben size desem ki arkadaşlar.
For example, if I were to say to you, friends.
Türkiye'de ne olursa ciddi bir gerçekten referans olsun diye.
In Turkey, whatever happens, let it be a reference to a serious reality.
Mehmet Ali bile sormalı değil.
Not even Mehmet Ali should ask.
Ne cevap verebilirsiniz?
What answer can you give?
Ya da bu zamana kadar hayatınızın böyle bir sıkıştığınız noktasında.
Or up until now, at such a bottleneck in your life.
Ya işte ben buradan nasıl çıkacağım dediğiniz noktasında.
Well, that's exactly the point where you say, "How am I going to get out of here?"
Ya da herhangi bir Mehmet Ali Bülsözlüğü size iyi geldi mi?
Or has any Mehmet Ali Bülsözlük benefited you?
Ya da bir alıntısı.
Or a quote.
Ya kendi repliği olmasa bile bir filmde yani anladın mı?
Even if it's not their own line, it’s still in a movie, you know what I mean?
Bir tane alt dolu söz olmayan bir adama sen mikrofon uzatıyorsun.
You are handing a microphone to a man who doesn't even have a single meaningful word to say.
Bu magazin işte bizdeki ya ne yazık ki siyaset gibi ya.
This magazine is just like politics for us, unfortunately.
İşte sorun.
Here is the problem.
Konuşandan ziyade sorunun daha çirkin.
The problem is uglier than the speaker.
Oğlum bak ben size magazinin ne yaptığını söyleyeyim ben.
Son, let me tell you what the magazine is doing.
Yine konu kazaya gelmiş gibi olacak ama.
It will seem like the topic is about the accident again, though.
Otomatik Portakal galası vardı.
There was a premiere of A Clockwork Orange.
Sevgili Erdal Başıkçıoğlu'nun yönettiği işte Sarp Balovur, Sokrat Esti.
In the work directed by dear Erdal Başıkçıoğlu, Sarp Balovur is Sokrat Esti.
Yani Şanışer Sokrat'ın oynadığı.
So, it's Şanışer playing Socrates.
Bunu niye söylüyorum arkadaşlarımla.
Why am I saying this with my friends?
Onların galası vardı Zorlu PSM'de.
They had their premiere at Zorlu PSM.
Benim de o zaman gittiğim ilk galaydı yani.
That was also the first gala I attended.
Böyle galaya gittim işte magazin geldi.
I went to such a gala, and the magazine came.
Bende önce birkaç ünlü vardı.
I also had a few celebrities first.
Tabii normal röportaj yapıyorlar.
Of course, they are doing a normal interview.
Ben de hayatımda önceki defa röportaj yapmadım.
I also haven't done an interview in my life before.
Ama yani daha öncekiler çok tatlıydı işte.
But I mean, the previous ones were really sweet.
Kız arkadaşınız var mı?
Do you have a girlfriend?
İşte yeni bir iş var mı?
Is there a new job available?
Aşk hayatınız nasıl?
How is your love life?
İşte böyle gülüyorduk.
This is how we were laughing.
Ay yok işte bakıyoruz ediyoruz falan.
There's no moon, we're just looking and stuff.
Geçiştiriyordun.
You were just brushing it off.
Ben de yine öyle bir şey bekliyorum.
I am expecting something like that again.
Bir de insan bir de o ilgiyi özlüyor yani.
And one also misses that attention, you know.
Ben geldim adam dedi ki bana.
I came, the man said to me.
Öteki dünya nasıldı dedi.
He asked what the other world was like.
Ben de anlamadım.
I didn’t understand either.
Özür dilerim dedim.
I said I’m sorry.
Gittiniz geldiniz ya dedi böyle gülüyor.
"You went and came back, you know," she said, laughing like that.
Ya bakma onlar da şey yani.
Well, don't look at them like that.
Öyle bize bir soru verildi soracağız değil ya.
We were given a question, not that we will ask.
Yok gözükmeyenin kafası çok rahat abi.
The head of someone who doesn't seem to have any problems is very relaxed, bro.
Ne de olsa gözükmüyor ya.
After all, it’s not like it’s visible.
O kadar rahat ki.
It's so comfortable.
Ya şimdi tabii yine böyle kimseyi suçlamak gibi olmasın da.
Well, of course, I don't mean to blame anyone like this now.
Yani en azından bence sistemin doğru parçasını bulamadığımız takdirde.
So at least I think if we don't find the right part of the system.
Kimseyle yargılamaya gerek yok yani.
So there's no need to judge anyone.
İşte zorbalık.
Here is bullying.
Ya ne yapacak abi?
What is he supposed to do, man?
Ahmet Çekal Fenerbahçe seviye.
Ahmet Çekal is at the level of Fenerbahçe.
Doğru hatırlıyorsam yıllar önce.
If I remember correctly, it was years ago.
Seviye geçsin işte bikini giyeceğim diyen adam yani.
It's the man who says he will wear a bikini if he passes the level.
Eğer hatırlamıyorsam.
If I don't remember.
Bu da beni bayılıyor.
This is driving me crazy.
Eğer yanlışsa ben bikini giyeceğim bu sefer.
If I'm wrong, I will wear a bikini this time.
Ya zorbalık var abi ya.
There is definitely bullying, man.
Yani ben valla çok rahatsız oluyorum ya.
I mean, I really get very uncomfortable, you know.
Böyle sanki doğru bir şey söylüyormuş gibi.
It’s as if they are saying something right.
Bir de böyle yani şimdi isim vermeyeyim.
Well, I shouldn't name names right now.
Yani şey olmasın da.
So it shouldn't be, you know.
Bir de böyle şey yapıyor böyle.
He does things like this too.
Sanki çok doğru bir şey söylüyormuş gibi.
As if they were saying something very correct.
Bu diyor çok diyor zorbalık diyor.
This says it’s a lot of bullying.
Ben diyor kınıyorum.
I condemn it, he says.
Ya dünyada kınayacak o kadar şey varken.
Oh, there are so many things to criticize in the world.
Senin Mehmet Enayi Birliği kına.
Your Mehmet Fool Union is henna.
Çok büyük haksızlık ve terbiyesizlik ya başkan.
It's a very big injustice and disrespect, Chairman.
Bu da benim şahsiyem.
This is my personality.
E zorbalık var mı?
Is there bullying?
Zorbalık var oğlum.
There is bullying, son.
Zorbalık yıllardır var ya.
Bullying has existed for years.
Yani güzellik yarışmasındaki bir kadının birinci olmasındaki.
So, in the case of a woman winning a beauty pageant.
Yani birinci olan kadının beğenilmemesinden ziyade.
So rather than the first woman not being liked.
Oğlum bir kadın yani kendi çocuğunu paylaştığında onu zorbalıyorlar ya.
My son, when a woman shares her own child, they bully her.
Bir annenin bugün çocuğunu yetiştirme şeklini beğenmeyen insanlara sen bir güzeli nasıl ikna edeceksin ya?
How will you convince a beautiful person, when it comes to people who dislike the way a mother raises her child today?
He bana şimdi o kadar konuştun.
You talked to me so much now.
Fikrimi sorarsanız ben de yani benim güzellik algıma uymadı.
If you ask my opinion, it didn't match my perception of beauty.
Yani uymuyor.
So it doesn't match.
Ama denk gelsem mesela bir kafede hiçbir şey olmasa bile desek ya.
But if I were to run into you, let's say in a café, even if there was nothing going on.
Kız beni beğense o kadın beni beğense hiçbir şey olmasa şey der.
If the girl liked me, if that woman liked me, she would say something even if nothing happened.
Ulan derim bu kadının üst Türkiye birincisi.
I say, this woman is the national champion of Turkey.
Yani kadının artık bir nişanı var.
So the woman now has an engagement.
Rozeti var.
He has a badge.
Çok üstüm benden artık.
It's too much for me now.
Benim beğenmemek ne hattı mı ya?
What line is it for me not to like it?
Ama çıkıp da şey diyebilir miyim abi ya?
But can I go out and say something like that, bro?
Bunlar mı birinci?
Are these the first ones?
Bilmiyorum başka ya.
I don't know anything else.
Bana çok uzak geliyor ya.
It feels very far away to me.
Ama denk gelirsiniz.
But you happen to come across.
Bu sıralar yaygın röportajda.
It is common in interviews these days.
İzlerseniz hak vereceksiniz ya.
If you watch it, you'll agree.
Böyle kaşların çatıyor.
Your brows are furrowing like that.
Ha diyor çok zorbalık diyor.
He says it's very bullying.
Doğru bulmuyorum diyor.
He says he doesn't find it correct.
Allah biz sana çok haklısızlık yapıyoruz diyor.
God says we are doing you a great injustice.
Zorbalık varmış dünyada.
There is bullying in the world.
Bayanısını.
Her lady.
Kendinize verebileceğiniz.
Something you can give yourself.
Bu cesur hediye iç dünyanızı güvenli bir alanda
This brave gift creates a safe space for your inner world.
yargılanmadan keşfedeceğiniz bir yolculuktur.
It is a journey you will explore without judgment.
Hayvel uzman klinik psikologlarının eşliğinde
Accompanied by Hayvel expert clinical psychologists.
bu yolculuğa çıkarken
when embarking on this journey
POD10 kodunu kullanarak
By using the POD10 code
tüm seans paketlerinde
in all session packages
%10 indirimden yararlanabilirsiniz.
You can take advantage of a 10% discount.
Hayvel ile başka bir hayat mümkün.
A different life is possible with Hayvel.
Merhaba ben Cem.
Hello, I am Cem.
27 yaşındayım ve ses haklarımı POD1'e sattım.
I am 27 years old and I sold my voice rights to POD1.
Onlar da yapay zeka sesimi kullanarak
They are also using my artificial intelligence voice.
böyle bir podcast yapmaya karar verdiler.
They decided to create such a podcast.
Şaka şaka.
Just kidding.
Sadece film izlemiyorum adlı podcast'ımda
I have a podcast called "I'm Not Just Watching Movies".
izlediğim filmlerden ve bana ilginç gelen her şeyden
from the movies I've watched and everything that interests me
bahsedeceğim.
I will mention.
PodB ile beraber hazırladığımız, filmleri konuştuğumuz,
Together with PodB, we prepared a discussion about movies.
sohbet ettiğimiz ve saçma depresif şakalarıma
the conversation we had and my silly depressive jokes
ve harika konuklarıma maruz kalacağınız
and you will be exposed to my wonderful guests
bu podcast'e hoş geldiniz.
Welcome to this podcast.
Bu bölümde eğer sesim size birazcık böyle
In this section, if my voice sounds a little bit like this to you...
kırgın geliyorsa, kırgınım.
If it feels hurtful, I'm hurt.
Hem hayata hem de
Both life and
alerjik bir şey yaşıyorum galiba.
I think I'm experiencing an allergic reaction.
Elimden geldiğince sesim belli olmasın diye çabalıyorum ama
I'm trying my best to make sure my voice isn't heard, but...
eğer bu tarz sesler sizi rahatsız ediyorsa
if these kinds of sounds bother you
özür dilerim. Aslında izin alabilirdim ama
I'm sorry. Actually, I could have taken permission but...
kiminle sevdiğini artık dünyamızda ve çağımızda
who you love now in our world and in our age
bilemediğimiz için ben kayıt almak istedim.
I wanted to take a recording because we didn't know.
Kimisi hastayken sesi daha güzel geliyor.
Some people's voices sound better when they are sick.
Ve hayatım bu sıra güzel ilerliyor.
And my life is going well these days.
Hiçbir problem yok hastalık dışında.
There is no problem at all except for the illness.
Stand-up'lar devam ediyor sevgili dostlar.
The stand-ups continue, dear friends.
Merakınız var. Bilmiyorum bu bölümü
You have a curiosity. I don't know this section.
izlediğinizde belki ayın 20'si olmuş olacak ama
by the time you watch it, it might be the 20th of the month, but
ben 20'sinde Antalya'dayım.
I am in Antalya in my 20s.
Türkan Şuray Kültür Merkezi'nde.
At the Türkan Şuray Culture Center.
Sonra 28'inde Balıkesir var.
Then there is Balıkesir on the 28th.
Sonra Ankara, İzmir, İstanbul.
Then Ankara, Izmir, Istanbul.
Gösterelim İzmir için. Tek tek tarih vererek sizi
Let's show it for Izmir. By giving you a date one by one.
darlamayayım. Bir de neyi fark ettim?
I shouldn't be stingy. And what did I notice?
Biliyor musunuz? Ben Sote'yi dinliyorum. Böyle
Do you know? I'm listening to Sote. Like this.
arabada, yolda falan dinliyorum.
I'm listening in the car, on the road, and so on.
Yani şimdi kayıt aldıktan sonra Podbi sağ olsun
So now, after taking the recording, thank you to Podbi.
onlar dinleyip böyle paylaşıyor. O sıralar pek
They listen and share like this. At that time, not much.
dinleyemiyorum. Biraz sıkılıyorum, daralıyorum ama
I can't listen. I'm getting a bit bored, feeling constricted, but
bölüm çıktıktan sonra dinlemesi
listening after the episode airs
keyifli geliyor bana. Çünkü daha böyle hani bir bölüm
It sounds enjoyable to me. Because it's like a part.
gibi insan daha net. Hani çıkmış
"People like that are clearer. You know, they have come out."
işteki hatasını daha rahat görebiliyor. Ve artık
He can see his mistakes at work more clearly. And now
müdahale hakkı olmadığı için daha böyle
because there is no right of intervention, it is more like this
bir bölüm bitmiş bir şeymiş gibi dinleyebiliyorsun. O yüzden
You can listen as if a chapter has ended. That's why.
keyif alıyorum. Şunu fark ettim. Böyle
I'm enjoying it. I've noticed this. Like this.
sanki her şeyi böyle eleştiriyor.
It's as if he/she criticizes everything like this.
Böyle mutsuz. Artık dünyanın böyle
So unhappy. The world is like this now.
kendine küçük bir kümes bulmuş.
She found herself a small coop.
Oradan böyle her şeyi eleştiriyormuş
It turns out that he/she was criticizing everything from there.
gibi gözüküyor. Ama yo. Ben
It looks like that. But no. I
aslında gayet keyifli, eğlenceli
Actually, it’s quite enjoyable and entertaining.
bir insanım. Onu belirteyim isterim. Ve
I am a human. I would like to indicate that. And
bu çok yansımadığı için buraya. Yani bilmiyorum
This is not reflected much here. I mean, I don't know.
Instagram'dan falan beni takip ediyorsanız öyle çok
If you're following me from Instagram or something, then a lot.
göremezsiniz yani. Benim bir şey isyan
You can't see it, you know. I have a rebellion against something.
ettiğimi. Polat ailesinin çıkışı
the exit of the Polat family.
dışında. Yani ben eğlenceli bir insanımdır
outside. So I am a fun person.
yani. Ama niyeyse böyle konuşmam gerektiğinde
I mean. But for some reason, when I need to talk like this.
birazcık kendimi şey buldum. O yüzden bu bölüme
I found myself a little bit. That's why I...
neşeli bir şey eklemek istedim.
I wanted to add something cheerful.
Mevsim değişiyor. Kış
The season is changing. Winter.
insanı falan değilim. Öyle şeyim yok. Hani
I'm not some kind of person or anything. I don't have such things. Like...
ben işte yazı insanıyım. Yaz geliyor.
I am a writing person at work. Summer is coming.
Kışın yapamıyorum diyenlerden değilim. Ben her
I'm not one of those who say I can't do it in the winter. I can do it every
mevsim geçişinde o mevsime adapte olabilen,
able to adapt to that season during the season transition,
kılık değiştirebilen, belki de sıvı kıvamında
able to change shape, perhaps in a liquid form
sıvı gibi bulunduğu şeklin kabını
the container of the shape it takes like a liquid
alabilen bir insanım. Ama illa bir tercih hakkım
I am a person who can get things. But I must have a right to choose.
olsa ben daha kışçıyım.
If it were, I would be more of a winter person.
Yani birçok insan bu mevsimleri
So many people these seasons
böyle daha çok kıyafetten şey yapar.
This way, it makes more clothing items.
İşte yazın daha çok şeyim var. Daha rahat giyinebiliyorum.
Here, I have more things in the summer. I can dress more comfortably.
İşte kışın kat kat giyiniyorum. Belli olmuyor falan.
Here, I dress in layers during winter. It doesn't show or anything.
Niyeyse ben üşümek ve soğuğa karşı inanılmaz
For some reason, I am incredibly cold and sensitive to the cold.
bir zaafım var. O yüzden sıcak bir yer
I have a weakness. That's why a warm place.
bulduğumda onun değerini biliyorum.
I know its value when I find it.
Bölümün bir yerinde cinsel değil
Not sexual in a part of the section.
demiştim. Bu kısım cinsel olabilir.
I said. This part may be sexual.
Oraya çekilebilir. Ama galiba kış
It could be pulled there. But I think it's winter.
insanıyım. Gerçekten kış beni daha mutlu ediyor.
I am a human. Winter really makes me happier.
Ya kış insanıyım.
I'm a winter person.
Saçmalamış gibi oldum. Pardon. Yani evet
I feel like I've been rambling. Sorry. I mean, yes.
kışı. Derler ki şairler son
the winter. They say that poets are the end
varları çok severlermiş.
They used to love their belongings a lot.
Bilmiyorum. Yani kendime bunu pay
I don't know. I mean, I'm sharing this with myself.
çıkarmıyorum kendime. Siz yani bunu da şey
I don't take it out on myself. You know, so this too...
diye böyle. Bazen bölümde öyle söylüyorlar yani.
That's how it is. Sometimes they say it like that in the department.
İşte insanların da kendine pay bulabileceği şeyler
Here are things that people can also find a share for themselves.
söylediyorlar. O yüzden siz hangi mevsim insanıysanız
They're saying. That's why you are the type of person for whichever season you belong to.
o mevsimde en güzel şeyleri yaşamanız
to experience the most beautiful things in that season
dileklerimle.
With my wishes.
Başka bir şeyden size bahsedeceğim.
I will tell you about something else.
Ben dünyadaki sistemi değiştirebilecek
I can change the system in the world.
bir insan değilim. Dünyadaki düzeni
I am not a human. The order in the world.
sonuçta bir yaratılış var.
Ultimately, there is a creation.
Bir yaratıldı. Nasıl? Yani her
A being was created. How? I mean every
ben şimdi kendi inancımı size burada empoze etmek
I am now trying to impose my own beliefs on you here.
istemiyorum. O yüzden herkesin idolojisine saygı
I don't want it. That's why respect for everyone's ideology.
duyuyorum. Genel konuşacağım. Ama
I hear you. I will speak generally. But
bence bazı ufak kaçaklar var.
I think there are some small leaks.
Bazı ufak hatalar var. Bunlardan bir tane. Çok
There are some small mistakes. Here's one of them. A lot.
var da ufak ufak başlayabiliriz. Bunlardan
We can start small with these.
bir tanesi bence kediler
I think one of them is cats.
veya canlılar, sokakta yaşayan hayvanlar. Yani
or living beings, animals living on the street. So
çok daha gene çıktığımız zaman tabii ki
Of course, when we go out much more again.
keşke öldürülmesinin
I wish he/she had not been killed.
kısmına gelmeseydik. Yani katledilmesi
if we hadn't come to that part. I mean, the massacre.
kısmına gelmeseydik ama oraları
but we shouldn't have come to those places
konuşacak bir topluluk olduğumuzu
that we are a community to talk to
düşünmüyorum. Veya bu konuşunca olacak bir şeymiş gibi
I don't think so. Or as if it were something that would happen when talking about it.
düşünmüyorum artık. Gerekirse
I'm not thinking about it anymore. If necessary.
sokağa çıkılacak. Gerekirse direnecek bir
They will go out onto the street. If necessary, they will resist.
boyuttayız. Ama ben şunu söylemek istiyorum.
We are in the dimension. But I want to say this.
Hata dediğim kısım şurada. Kediler arasında
The part I said is a mistake is here. Among cats.
bence bir iletişim olmalıydı. Yani tabii
I think there should have been a communication. I mean, of course.
doğadaki hayvanlar belki avcı avlanma
Animals in nature may be hunters hunting.
kısmından haberi olmamalı veya kaçma
He/she should not be aware of the part or escape.
hakkı verilmeliydi. Bilmiyorum. Ama
It should have been given its due. I don't know. But
şehirde yaşayan, en azından deniz gören, daha
living in the city, at least seeing the sea, more
metropolde olan hayvanlara bence bir hak verilmeliydi.
I believe that animals in the metropolis should be granted a right.
Yani mesela kuş gibi değil. Kuş uzaktan
So, for example, not like a bird. A bird from afar.
baktığında bir algılayabiliyor.
When you look at it, you can perceive it.
Çizebiliyor. Kroki yapabiliyor.
She can draw. She can make a sketch.
Ama o kediler çok inanılmaz. Yani
But those cats are really amazing. I mean
kediler işte diyor ya. Kedi çok akıllı. Değil abi.
They're saying that cats are smart. They're not, man.
Kedi akıllı falan değil yani. Kedi bölge
The cat isn't smart or anything. The cat is local.
seçemiyor. Kedi olduğu yerde kaldığında bütün
She can't choose. When the cat stays where it is, all...
hayatını orada idam ettiriyor
he is having his life executed there
yani kedi. Ne söylüyorum? Mesela ben
So, a cat. What am I saying? For example, I...
Beşiktaş'ta yaşıyorum. Mesela Beşiktaş
I live in Beşiktaş. For example, Beşiktaş.
bilmiyorum. Giden varsa Kahvaltıcılar Sokağı'na
I don't know. If anyone is going to Kahvaltıcılar Street.
oradaki kediye mesela salam veriyorsun.
For example, you are giving salami to the cat over there.
Kedi salam seçiyor. Salam beğenmiyor diyor.
The cat is choosing sausage. It says it doesn't like the sausage.
Ben diyor bu salamı yemiyorum diyor. Peynir
He says I'm not eating this salami. Cheese.
seçiyor. Tabakta kalanları yemiyor yani.
He is choosing. He doesn't eat what is left on the plate.
O yediğini devam ettiriyor. Git
She continues to eat what she is eating. Go away.
Abbas Ağa'ya. Kedi can çekişiyor.
To Abbas Ağa. The cat is dying.
İçerideki birayı içmek için kalanı. Ruhu
To drink the remaining beer inside. The spirit.
çıkıyor böyle. Sana geliyor şey. O abi diyor bir lokma
It's coming out like this. It's coming to you, you know. That brother says a bite.
diyor. Bir şey verse çocuğum var. Deliriyor yani.
He says. If he gives something, I have a child. He's going crazy.
Ben isterim kendi arasında bunların bir şey
I would like something between them.
dili olsaymış. Hani haberletseler
If they had a language. I wish they would inform us.
yani. Başkan sen iki saat aşağı
So, President, you are two hours below.
in. Ben midye bir loko alayım. Sen bir
I'll have a mussel lokma. You have one.
kahvaltı yap. Bu çok haksızlık
Have breakfast. This is very unfair.
yani gibi geliyor bana. Tabii ki yine
It seems like that to me. Of course again.
bunu değiştirecek değilim ama gördüğümüz kusurları
I am not going to change this, but the faults we see
hataları bence birbirimize paylaşmazsak
I don't think we should share our mistakes with each other.
doğru mu söylüyorum? Yaşamanın. Yani neydi o
Am I saying it correctly? Living. I mean, what was that?
söz? Dünyayı belki değiştirelim ama
Promise? Maybe we can change the world, but
kendi kapının önünü süpürürse.
if you sweep in front of your own door.
Şimdi kedilerden bahsederken size
Now, when talking about cats, to you.
ben de bir köpek sahibiyim. Bir
I am also a dog owner. One
ortağıyım. Ben hatta şey derim. Çok hoşuma gider.
I am a partner. In fact, I would say. I like it very much.
Sizin köpeğiniz mi? Hayır derim. Ben onun
Is that your dog? I would say no. I am his.
insanıyım. Duygusallığım burada işte.
I am a human. My sensitivity is here.
Neyse. Geçen gün bir taktik öğrendim. O kadar
Anyway. I learned a tactic the other day. That's all.
hoşuma gitti ki. Mesela benim en çok ağrıma giden şey şu.
I liked it. For example, the thing that hurts me the most is this.
Sherlock'la mesela indik parka.
For example, we got off with Sherlock at the park.
Çocuğu olan aileler geliyor mesela. Yani orada
For example, families with children are coming. I mean there.
ben şeye bakarım abi.
I look at that, bro.
Soramıyorsun hangi partiye oy veriyorsun diye ama
You can't ask which party you're voting for, but...
tavırdan anlayabiliyorsun bazen. Mesela kucağına alıyor.
Sometimes you can understand from the attitude. For example, he/she picks it up in his/her arms.
Köpeğe böyle yaklaştırmıyor. Çocuğu uzaktan.
He doesn't approach the dog like that. He keeps the child at a distance.
Bak köpek. Bak hav hav.
Look, dog. Look, woof woof.
Ya bak şimdi köpek sahipleri
Look now, dog owners.
beni anlayacaklar. Ne olursa olsun biz de
They will understand me. No matter what, we will too.
bunu hani evlenemiyoruz. Çocuğumuz olmuyor
We can't get married, you know. We don't have a child.
diye değil. Böyle bir canlıyla yaşama
Not because of that. Living with such a creature.
arzusuyla bir ebeveynlik yapılıyor
Parenting is being done with a desire.
yani burada. O da benim için değerli
I mean here. That is valuable to me too.
yani. O tamam ki tamam. Senin çocuğun daha
That means. That's fine, okay. Your child is still...
değerli olduğunu belki olabilir başkan ama
It may be that you are valuable, president, but...
bu demek değil ki senin çocuğun için benim
This doesn't mean that it is mine for your child.
köpeğim, senin maskotun olacak da öyle
My dog will be your mascot, just like that.
bak köpek hav hav aman yaklaşma dur.
Look, the dog is barking, oh man, don't come closer, stop.
Ya böyle çekiyor böyle elinden. Yaklaşma diyor.
It pulls like this, like it's from your hand. It says don't come closer.
Oğlum o kadar ağrıma gidiyor ki benim. Mesela böyle
My son, it hurts me so much. For example, like this.
seviyor seviyor seviyor. Diyor ki
He loves, he loves, he loves. He says that.
annesi hadi gel diyor şimdi ellerimizi yıkayalım.
Her mother is saying come on, let's wash our hands now.
Ya git elini sen vicdanında yıka
Go wash your hands in your conscience.
ablacığım. Git elini vicdanın yıkasın
My sister. Go wash your hands with your conscience.
senin elini. Ben şimdi şey de
your hand. I'm just saying that now
var böyle bazlı da var mesela ya dünya
There are such bases, for example, like the world.
şekeri ya böyle çocuğu atıyor hani korkuyor.
The kid is throwing the candy like this, you know, he’s scared.
Şimdi köpek var köpek var. Tamam haklı.
Now there are dogs, there are dogs. Okay, you are right.
Şimdi demiyorum ki herkes köpeği sevecek yani.
I'm not saying that everyone will love the dog.
Travmatik. He şey de var bak.
Traumatic. It also exists, you know.
Ben bu arada çok orta yolcu bir insanım. İnanamazsın
I am a very moderate person in the meantime. You wouldn't believe it.
başkan. Şey de var. Korkar.
President. There is also that. He/She is afraid.
Korkar abi. Şimdi demek değil ki niye korkuyorsun
He's afraid, bro. It doesn't mean to say why are you afraid now.
korkuyor. Korkabilir abi insan.
He's scared. A person can be scared, bro.
Ama seveceksen, sevdirmek istiyorsan
But if you will love, if you want to make [someone] love.
ve oğlun için o bir oyuncaksa böyle
And if it's a toy for your son, then like this.
malzeme muhabbeti yapma uzaktan.
Don't talk about materials from afar.
İşte hav hav bak köpek hav. Hayır
Here is woof woof look the dog barks. No.
hayır bana ismini sor ya.
No, ask me my name.
İsmini niye diye sor yani.
Why do you ask its name?
Ben sana diyeyim ki ismi Sherlock. Sohbet.
Let me tell you, his name is Sherlock. Conversation.
Ya geçen gün parkta
The other day in the park
yani 8 yıldır beraberiz. Nasıl aklıma
So we have been together for 8 years. How did it come to my mind?
gelmediğini bilmiyorum.
I don't know that you didn't come.
Çok tatlı bir böyle bir beyaz köpek ama yani evet
Such a sweet white dog like this, but yes.
çok sevebili. Ailesi sevebili. Başka
They can love very much. Their family can love. Other.
bir aile yaklaşacak önüne. Ona doğru geldi.
A family will approach in front of him. They are coming towards him.
Adam dedi ki uzaktan şey
The man said, "from afar, something."
ama tam böyle benim şu an bahsettiğim
but just like what I'm talking about right now
aile yapısı. Yani şimdi belki dinleyenler
family structure. So now maybe the listeners
çok idrak edemeyebilir ama eğer
they may not fully comprehend it, but if
köpek sahipleri çok inanılmaz
Dog owners are非常了不起.
iyi anlayacak.
He/She will understand it well.
Böyle bazı aileleri sevmiyorsun.
You don't like some families like that.
Bunun hiçbir şeyle alakası yok. Sadece gördüğün muameleyle
This has nothing to do with anything. It's just with the treatment you see.
yani sana özel bir muamele. Aileyi suçlamıyorsun.
So, you receive special treatment. You don't blame the family.
Sana yapılan muameleden ötürü sevmiyorsun
You don’t love because of the way you have been treated.
yani. Derler ya her canlıyı severim
I mean, they say I love every living thing.
yaradan dön ötürü. Tam o hikaye.
Return to the Creator for the reason. That's the whole story.
Bazı şeyleri sevmem. Tavrından ötürü
I don't love some things because of your attitude.
hikayesi gibi yani başka. Tam öyle oldu.
It was just like in the story. It happened exactly like that.
Böyle ki sevecekler. Adam dedi ki yaklaşırken
So much so that they will love. The man said as he approached.
ya yalnız ama çok kibar.
Yes, alone but very polite.
Dedik ya yalnız dedi köpek
We said yes, but the dog said lonely.
dedi huysuz dedi ısırıyor dedi.
He said it's grumpy, he said it bites.
Abi ne laf attılar ne bir şey.
Bro, they didn't throw any remarks or anything.
Al çocuğu direkt gitti. Ben de o an beni merak
The child went directly. At that moment, I was curious.
ettim tabii konuşuyoruz. Ya dedim çok dedim
Of course I did, we are talking. I said a lot, I said.
sevmeyiz diyor dedim. İyi huylu yani. Enerjik
She says we don't love. She's good-natured, I mean. Energetic.
dedim. Bayağı da güzel oynuyorlar dedim. Hiç öyle bir huy yok.
I said. They play really well, I said. They have no such habit at all.
Var mı dedim. Isırıyor mu? Yok dedi ya.
I asked, "Is there?" Does it bite? "No," he said.
Sevmesinler diye yapıyorum dedi.
He said he's doing it so they won't love him.
Bak katarsis böyle bir şey işte biliyor musun
Look, catharsis is something like this, you know?
ya. 8 sene boyunca gerçekten
Yeah. Really for 8 years.
aklıma gelmedi. Bak şu
I didn't think of it. Look at this.
kaydı yaparken daha denk gelmedi ama
I didn't come across it while making the registration, but...
yani deliriyorum. Sherlock da şu an gezerken
I mean, I'm going crazy. Sherlock is wandering around right now too.
diyorum ki hadi birisi bize o
I'm saying that come on, someone do that for us.
muameleden yapsın böyle. Yani çok heyecanlıyım
Let him do it like that from the transaction. I mean, I'm very excited.
ya. Sherlock ısırıyor demek için
Yeah. To say Sherlock is biting.
o kadar heyecanlıyım ki. O gerçekten
I'm so excited. It really is.
döndü gitti aile ya. Çünkü düşünüyorsun
The family just went away. Because you are thinking.
karşı tarafa imkan bırakmadığında
when you leave no opportunity for the other side
bütün kontrol sende olduğunda başka bir
When you have all the control, it's another.
ereksiyon. Başka bir haz yani. Bilmiyorum
Erection. It's another pleasure, I guess. I don't know.
kontrolcü müsünüz? Baskın taraf mısınız?
Are you a controller? Are you the dominant side?
Üst olmayı mı seviyorsunuz? Bilmiyorum ama
Do you like being on top? I don't know but
ben şey ben
I mean, I...
ben öyleyim.
I am like that.
Ve bence yani evet
And I think, I mean yes.
ısırıyor ya dedi. Çocukları
"It bites, she said. The children."
ısırıyor dedi. Hiçbir aile
"They said it bites. No family."
ona rağmen çocuğunu getirir mi? Ne olacak
Will she still bring her child despite that? What will happen?
ya bir kere ısırsın hayatı öğrensin der mi?
"Does one bite once to learn about life?"
Demez. Demez.
He/She won't say. He/She won't say.
Evet. Sevgili dinleyicilerimiz yavaş yavaş
Yes. Our dear listeners, slowly
bölümün sonuna gelirken
as we come to the end of the chapter
sizlere verebilecek hiçbir tavsiyem olmadığını
that I have no advice to give you.
paylaşabileceğim veya hayatı
or life that I can share
yaşarken sizlere yön verebilecek
that can guide you while living
benim de altı dolu bir sözümün olmadığını
that I also do not have a solid statement.
kendimce biliyorum. Ama
I know in my own way. But
eğer sizler bir şeyler okuduğunuzda
when you all read something
ya da ne bileyim denk geldiğinizde benle
or I don't know, when you happen to come across me
alakalı bir şey seversiniz ne ala ama
You love something related, how wonderful!
yine naçizane söylemede olmasın
Let it not be in vain for me to say again.
Esra Dermancıoğlu'nun yeni projesi
Esra Dermancıoğlu's new project.
başladı. Kanalı unuttum.
It started. I forgot the channel.
Kanalın ismini şu an vermeyeyim. Yani vermeyeyim derken
I won't mention the name of the channel right now. I mean, when I say I won't mention it...
gerçekten bilmiyorum ve inanın buna girip
I really don't know, and believe me, getting into this.
bakacak değilim. İsmini de bilmiyorum.
I'm not going to look. I don't even know your name.
Siyah kalp diye atılıyorum. Yanlış bilgi
I am falling for you like a black heart. Wrong information.
vermeyeyim. Eğer siyah kalp başka bir işse
I won't give it. If the black heart is another job.
oradaki bütün... Bak bir de şeyi çok seviyorum
I love the thing there very much too.
ben ya. Böyle bir şey. Oradaki çalışan bütün emeği
That's me. Something like that. All the effort of the workers there.
oradaki çalışan bütün dostlarımıza
to all our friends working there
arkadaşlarımıza bu işten para kazanan
friends who earn money from this job
bu işi kendi arzusuyla yapan bütün
all those who do this job of their own accord
arkadaşlarımıza selamlar ve yer alan
Greetings to our friends and those present.
dostlarımıza selamlar. Umarım
Greetings to our friends. I hope
çok uzun süreler, uzun yıllar sürer.
It lasts for a very long time, for many years.
Esra Dermancıoğlu da projede yer alıyor.
Esra Dermancıoğlu is also involved in the project.
Esra Dermancıoğlu kim? Belki hatırlıyorsunuzdur
Who is Esra Dermancıoğlu? Perhaps you remember her.
birkaç hafta önce, belki birkaç ay önce
a few weeks ago, maybe a few months ago
Instagram'da dizi sektörünü
The series industry on Instagram
eleştirdi. İşte başroldere
He criticized. Here are the lead roles.
güzel kızları, oğlanları
beautiful girls, boys
koyuyorlarmış da, dizinin bir önemi yokmuş da
They say they are putting it on, but the series doesn't matter.
işte Kadir Aslan çıkan hiçbir oyuncu
Here is Kadir Aslan, no player has emerged.
hiçbir projeye yer almıyormuş da
"Apparently, they are not involved in any project."
dedi. Arkasına da hemen hemen her
he said. Almost every behind it too.
ünlü postunda hem like'ın hem yorumunu
the likes and comments of the famous post
yorum olarak tabii ki sadece emojilerini
Of course, just your emojis as a comment.
emoji atan insanların birkaç kelimeyi
"People who send emojis a few words"
zar zor bir araya getirip işte
barely brought together, and here it is
ah sonunda birisi bunları konuştu
Ah, finally someone talked about these things.
diye yorumlar attı. Hikayelerinde
They commented saying so in their stories.
paylaşıp Esra'm seninleyiz, konuş Esra'm
We share, we are with you Esra, talk Esra.
dediği bir sonraki
the next thing he/she said
hikayelerinde işte bilmem ne dizisi
in their stories, well, some series
Fox'da, 8'de diye reklamlar atan
Advertisements airing at 8 on Fox.
insanların desteğini aldı. Esra Dermancıoğlu
She received support from people. Esra Dermancıoğlu
yeni projesiyle
with his new project
siyaka, ya bilmiyorum ya
I don't know, or I do.
değilse de çok özür dilerim, valla çok özür dilerim ama
if not, I'm really sorry, I swear I'm very sorry, but
neyse yeni projesi görürsünüz yani
Anyway, you will see the new project.
mutlaka görürsünüz yeni projesi yayında
You must see his new project is online.
adama derler ki
They say to the man.
valla adama derler ki yani sözünün arkasında
Well, they say that a man stands behind his word.
durmayacaksan sözün niye var?
If you’re not going to stop, then why do you have words?
Evet, bugünlük
Yes, for today.
benden bu kadar. Gitmek istemiştik, gidemedik
That's all from me. We wanted to go, but we couldn't.
çünkü sevdik burada her şeyi. Sevginin
because we loved everything here. The love
olduğu yerde gitmek olmuyorsa
if it’s not possible to go where you are
her sevdiğimiz nereye gitti?
Where did everyone we love go?
Pekala, kaçtım ben de. Hoşçakalın.
Alright, I've run away as well. Goodbye.
Soğutu.
Cool it.
Piss.
Piss.
Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.