M. Serdar Kuzuloğlu - Çağımızın İşi, Geleceğin İşi: Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm
Türkiye İş Bankası
BANA YARINDAN BAHSEDER MİSİN?
M. Serdar Kuzuloğlu - Çağımızın İşi, Geleceğin İşi: Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm
İzlediğiniz için teşekkürler.
Thank you for watching.
Mesela bir göbek adım var. Mert Güçlü Mete. Bende de hepsi isim olduğu için sürekli isim karışıyor bende. Mete diyen var, Mert diyen var, Güçlü diyen var. Aslında hepsini kabullendim ben sonunda. Sizde böyle bir kabullenme yok anladığım kadarıyla. Kuzuloğlu benim soyadım budur.
For example, I have a nickname. Mert Güçlü Mete. Since they are all names, I constantly get confused with them too. Some call me Mete, some call me Mert, some call me Güçlü. In fact, I have accepted all of them in the end. I understand that you don’t have such acceptance. Kuzuloğlu is my last name, that’s it.
Evet ama tabi internet çağında çok derdini çektim. Çünkü elektronik posta adresimin uzantısı kuzuloğlu.com. Kuzuoğlu'ya, Kuzuloğlu'ya yollayan da vardı. O domenleri de aldım. Yanlış yazanlar da bana geliyor. Ama şöyle bir şey oldu. O soyadına sahip aileler varmış.
Yes, but of course I had a lot of trouble during the internet age. Because the domain of my email address is kuzuloğlu.com. There were also those who sent to Kuzuoğlu or Kuzuloğlu. I also bought those domains. Those who misspelled it also come to me. But there was something like this. There are families with that last name.
Biraz üzdük onları ama dedim ben sizden daha önce uyandım bu meselelere. Bugün de sanıyorum daha önce uyananların mahsulleri üstüne konuşacağız.
We upset them a little, but I told them I woke up to these issues before you did. Today, I think we will talk about the fruits of those who woke up earlier.
Evet biraz onlar üzerine konuşacağız. Şimdi Serdar Kuzuloğlu deyince hatta ben sizi konuk olarak almadan önce davet etmeden önce eş dosta söylediğimde herkes ya ne kadar merak eden bir insan, meraklı bir insan. Çok seviyoruz, hayranız. Takip ediyor, öğreniyor ve sonra bizimle paylaşıyor dediler. Öncelikle bu üstünde kalmasın. Bunu iletmiş olayım.
Yes, we will talk a bit about them. Now, when I say Serdar Kuzuloğlu, even before I invited you as a guest, when I mentioned it to friends and family, everyone said, "What a curious person, a person who is inquisitive. We love him, we admire him. He follows, learns, and then shares with us." First of all, I wanted to convey this so it doesn't remain unsaid.
Teşekkür ederim.
Thank you.
İnternet ekipler amiri ki bu Kaan Sezgin'den geliyor değil mi? Sezyum diye biliniyor tabii. Size böyle bir nitelendirme de bulunuyor. Sizin de hoşunuza gitti anladığım kadarıyla.
The internet team leader, which comes from Kaan Sezgin, right? He is known as Sezyum, of course. He makes such a designation for you. As far as I understand, you seem to like it.
Evet Radikal Gazetesi'nde birlikte çalıştığımız dönemde bir yazı da yazmıştı. Dis atmak amacıyla. O da hani Zeki Müren'in paşamı gibi bir şey mi oldu acaba? O unvanla kayıtlara geçtiğim konferanslar falan var. Onları saklıyorum.
Yes, during the time we worked together at Radikal Newspaper, he also wrote an article. It was intended to provoke. I wonder if it was something like the "my commander" of Zeki Müren? There are conferences where I was recorded with that title. I am keeping those hidden.
Ciddiye alıp yazmışlar mesela. Serdar Kuzulu internet ekipler amiri falan mesela. 14-14.30'da konuşacak falan.
For example, they have taken it seriously and written it down. Serdar Kuzulu is the head of the internet teams, for instance. He will speak around 14:00-14:30.
Ben de bir de kodu var sandım yanında. İnternet ekipler amiri 14-14.30.
I thought there was a code with it as well. The internet teams manager is from 14:00 to 14:30.
Güzel. Peki bu teknolojik gelişmeleri veya genel olarak dünyadaki gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Bunun yöntemi ne?
Nice. So how do you follow these technological developments or developments in the world in general? What is your method for that?
Tabii nasılın içinde yöntem var ve ne pahasına var.
Of course, there is a method within how you are, and at what cost.
Yöntemler pahasına, arkadaşlık, dostluk, hobiler, aileye ayrılacak zaman pahasına onun ticaretini yaparak, alışverişini yaparak takip edebiliyorum.
I can follow his business by shopping at the expense of methods, friendship, hobbies, and the time I could spend with family.
Çünkü herkes gibi benim de 24 saatim var. İşte biyolojik doğal ihtiyaçlarım var. Geri kalan zaman dilimini anlamlı hale getirebilmek için de birçok şeyi takip ediyorum.
Because like everyone else, I have 24 hours. I have my biological and natural needs. To make the remaining time meaningful, I also keep track of many things.
Ve nasıl takip ediyorum kafamda uyandırdığı ilk yanı giderek daha zorlanarak takip ediyorum.
And how I follow the first impression it awakens in my mind, I find it increasingly difficult to keep up with.
Çünkü ben mesela...
Because I, for example...
Teknolojiyle ilgili gazetede daha geniş çerçevesiyle medyada bir şeyler üretmeye başladığımda 94 yılında teknoloji özellikle bireysel teknoloji çok dar çerçeveli bir şeydi.
When I started producing things in the media with a broader perspective related to technology in 1994, technology, especially personal technology, was a very narrow concept.
Daha kişisel bilgisayarlar yeni yaygınlaşıyordu. Windows 95 daha çıkmamıştı. 1995 yılını bekliyordu.
Personal computers were just becoming widespread. Windows 95 had not yet been released. It was waiting for the year 1995.
Dolayısıyla böyle her şeyin daha meraklısına hitap ettiği ve çok primitif şeyler.
Therefore, everything appeals to the more curious and very primitive things.
Diyelim ki taşınabilir müzikçilerden ibaret bir müzikle ilgili teknoloji.
Let's say it's a technology related to music composed of portable musicians.
Ya da işte efendim bir bilgisayarın bileşenlerinden.
Or, you know, from the components of a computer.
Bugün baktığımızda bugün artık hani evimize yerleştireceğimiz ampul bile bir teknoloji ürünü bugün.
When we look at today, even the bulb we will place in our home is a technological product now.
İşte bluetoothlu mu, wifi'lı mı, zigbee'li mi, hangi frekansta iletişim kuruyor, android uyumlu mu, iOS uyumlu mu?
Here it is, does it support Bluetooth, Wi-Fi, Zigbee, at what frequency does it communicate, is it compatible with Android, is it compatible with iOS?
Yani her şey bir meseleye döndü ve biz teknoloji hakkında konuşanlar ve yazanlar olarak bütün bunları takip etmek durumundayız.
So everything has turned into an issue, and as those who talk and write about technology, we have to keep up with all of this.
Yani bir televizyonun eskiden sadece ekran diye bir...
So, a television used to be just a screen...
Parametresi var. 37 ekran.
It has a parameter. 37 inch screen.
Evet.
Yes.
Çok ilginç. Mesela inç mi, santimetre mi onu bile bilmezdik.
Very interesting. For example, we wouldn't even know whether it's inches or centimeters.
Bugün ekranın kendisi üzerine bile OLED mi, AMOLED mi, LED mi, o mu, bu mu, kaç hertz, akıllı televizyon mu, işte Tizen mi, Android mi?
Today, is it OLED, AMOLED, LED, this or that, how many hertz, is it a smart TV, is it Tizen or Android?
Yüzlerce her şeyin parametresi var ve hepsi çok belirleyici kararlarımızda.
There are hundreds of parameters for everything, and they all play a crucial role in our decisions.
Bir de baktığımızda görmediğimiz teknolojiler var.
When we take a look, there are technologies that we do not see.
İşte yapay zeka araçları gibi, işletim sistemleri gibi, uygulamalar gibi.
Just like artificial intelligence tools, operating systems, and applications.
Bütün bunlar hakkında bilgi sahibi olup, haberdar olup bir de bunlardan bir anlam üretme gibi bir sorumluluğumuz var.
We have a responsibility to be informed about all of this and to create meaning from it.
Yani yeni çıkacak bir cep telefonunun kaç megapiksel kamerası olduğunu herkes her yerden bilebiliyor, ulaşabiliyor bu bilgiye.
So everyone can find out how many megapixels the camera of a new smartphone will have from anywhere.
Ama bu bizim için ne ifade edecek sorusunun anlamı, bu bizim hayatımızda neyi dönüştürecek, neyi evirecek sorusunun cevabı asıl bizi meslek adına anlamlı kılan.
But the meaning of the question "What does this mean for us?" and the answer to the question "What will it transform in our lives, what will it change?" is what truly gives meaning to us in terms of our profession.
Ben de bütün bunlar için çok fazla beslenmeye...
I also need to eat a lot for all of this...
Ve aralarında ilişkiler kurmaya çalışıyorum.
And I am trying to establish relationships among them.
Yani işte sosyal hayatta mesela yemek yeme olayı, biyolojik bir ihtiyaç olan yemek yeme olayı bir gösteriye dönüştüğü zaman bunun cep telefonu ile kaydedilebilirliği de önemli oluyor.
In social life, for example, when the act of eating, which is a biological need, transforms into a performance, its recordability with a cellphone also becomes significant.
Onun paylaşılabilirliği de önemli oluyor.
Its shareability also becomes important.
Dolayısıyla sosyal medyanın yumurta tavuk ilişkisini bu ilişkiler ağında çözebiliyorsunuz.
Therefore, you can solve the egg-chicken relationship of social media within this network of relationships.
O zaman insanların neden böyle bir gösteri...
Then why do people have such a display...
Gösteriş demiyorum, gösteri, tema aşağıya çevirme arayışında olduğunu arıyorsunuz.
I'm not talking about ostentation; you're looking for a show, a theme that seeks to turn things upside down.
O zaman biraz işte sosyolojiyle, biraz psikolojiyle ilgileniyorsunuz.
So you are interested in sociology a bit and psychology a bit.
Ve esasında insanların 1950'lerde, 60'larda dahi bunun gelişini yazdığını görüyorsunuz teknolojiye bakarak.
And in fact, you can see that people were writing about the emergence of this even in the 1950s and 60s by looking at technology.
Yani çok çok giderek çerçevesi, perspektifi, yelpazesi genişleyen bir spektrumda hayata bakıp onu anlamlandırmaya çalışıyoruz.
So we are trying to look at life and make sense of it in a spectrum that increasingly broadens its framework, perspective, and range.
Eskiden sahiden düşünüyorum çok daha kolay...
I really think it was much easier in the past...
Giderek daha zorlaşıyor.
It is becoming increasingly difficult.
Peki şimdi yemek deyince hemen aklıma şu geldi.
Well, now when it comes to food, this immediately came to my mind.
Daha önce sizinle yapmış olduğumuz röportajda son dönemdeki işte dünyadaki yenilikler, dünya nereye gidiyor diye konuşurken bir yapay etli burgerden bahsetmiştik ki...
In the interview we had with you earlier, while we were discussing recent innovations in the world of work and where the world is headed, we mentioned a burger made from artificial meat...
Aslında siz demiştiniz ki yani neticede insanlar demek ki eti seviyor ki yani bunun yapayını üretmeye çalışıyor.
Actually, you said that in the end, people must love meat, which is why they are trying to produce its artificial version.
Yine yani ete benzeyen bir şey yapmaya çalışıyor.
It is trying to make something that resembles meat again.
Son dönemde merak ettiğiniz konu ne?
What topic have you been curious about lately?
Yani son dönemde dünyada bize daha...
So recently in the world, we have become more...
Daha ileriye bizi götürecek olan gördüğünüz bir gelişme belki ileriye değil onu bilemiyorum ama yeni takip ettiğiniz bir şey var mı?
Is there something new you are following that could lead us further, or maybe not? I don't know.
Trend.
Trend.
Evet çok sayıda var ama en genelden nispeten özene doğru indirgeyim.
Yes, there are many, but let me narrow it down from the general to the more specific.
Bir kere en makro ölçekte dünya nüfusu rekor seviyeye ulaşıyor.
For the first time on a macro scale, the world population is reaching record levels.
Zaten ulaştı ama artışı sürüyor.
It has already reached, but the increase continues.
Ve bu nüfus simülasyonlarına bakıldığında 10 milyon üst sınır.
And when looking at these population simulations, the upper limit is 10 million.
Zaten 10 milyar...
It's already 10 billion...
R'a yaklaştığında 9,5 milyara yaklaştığında dünya nüfusu hızlı bir yok oluşa doğru gidecek.
As it approaches 9.5 billion, the world's population will head towards a rapid extinction.
Çünkü doğurganlık azalıyor.
Because fertility is decreasing.
Yani nüfus artıyor.
So the population is increasing.
Bu bir ilüzyon esasında.
This is essentially an illusion.
Çünkü nüfus az gelişmiş ülkelerde güney yarım kürede artarken özellikle Afrika ve Asya'da gelişmiş ülkelerde doğurganlık nüfusun kendini ikame edemeyeceği kadar azalmış durumda.
Because the population is increasing in developing countries in the Southern Hemisphere, especially in Africa and Asia, in developed countries, fertility has decreased to a level that cannot sustain the population.
Bugün mesela hani şöyle söyleyeyim teknolojiye bir şekilde bağlayacağım merak etmesinler ama...
For example, today, let me put it this way, I will somehow connect it to technology, so they shouldn't worry, but...
Bakın artık...
Look now...
İki çocuk diye bir kavram yok denecek kadar az.
The concept of two children is extremely rare.
Şimdi tek çocuklu aileler ve büyük oranda azımsanmayacak bir kısmı tarihte hiç görülmediği kadar boşanmış ailelerin çocukları olacak.
Now there will be children from single-child families and a significant portion of divorced families, which has never been seen in history before.
Dolayısıyla hem tek kardeş hem tek anne baba bunlardan biriyle büyümüş çocuklar olacak.
Therefore, there will be children who have grown up with either a single sibling or single parents.
Ve bu çocukların tek kardeş olmalarından dolayı ikinci kuşağından itibaren amcası, dayısı, halası, teyzesi bilmem nesi olmayacak.
And because these children are only children, from the second generation on, they will not have uncles, aunts, or any relatives.
Ve amcası, halası, abisi, kardeşi bilmem nesi olmayacak.
And there will be no uncle, aunt, brother, or whatever else he has.
Yani tek başına ve tek ebeve...
So alone and single-parent...
Gerçi ebeveyn çift oluyor da hani tek anne ya da babayla büyümüş çocukların dünyası, psikolojisi, yaşama bakışı, yaşamı, yaşayış şekli, kariyer beklentisi, eğitimi bilmem nesi, sağlığı her şeyi bambaşka olacak.
Although parents are a couple, the world, psychology, perspective on life, way of living, career expectations, education, health, and everything else of children raised by a single mother or father will be entirely different.
Şimdi böyle bir dünyada bu sürdürülemez ve dengesi bozulmuş nüfusta kaynaklarımız aşağı yukarı aynı.
In such a world, this unsustainable and unstable population means that our resources are roughly the same.
Dolayısıyla en öne çıkan şeyler temel biyolojik ihtiyaçlar nasıl karşılanacak?
Therefore, the most prominent question is how will the basic biological needs be met?
Yani o mazlumun piramidinin en temel...
So, the most fundamental part of that oppressed person's pyramid...
En temel basamağını düşünelim.
Let's think about the most basic step.
İşte barınma ihtiyacı nasıl karşılanacak?
How will the housing needs be met?
Bununla ilgili çözümler geliştiriyor.
He/She is developing solutions related to this.
Mesela pek nedenini anlıyorum ama anlayamıyorum ama Türkiye'de hiç konuşulmayan 3 boyutlu yazıcılarla, 3 boyutlu yazıcıları dinleyicilerimiz bilirler.
For example, I understand the reason quite well but I can't fully grasp it, but our listeners are aware of 3D printers, which are hardly ever talked about in Turkey.
Hani bu plastikli bir şeyler üreten, onun metal ile farklı alaşımlı olanları var.
You know, there are things made of plastic, and there are those with different metal alloys.
Onunla doku üreten sağlık girişimleri var.
There are health initiatives producing tissue with him.
Mesela cildiniz yandı, sizin dokunuzu kök hücreden çoğaltarak sizi ait yeni bir doku üretip...
For example, your skin gets burned, by multiplying your tissue from stem cells to produce a new tissue belonging to you...
Neyse onları bir kenara bırakalım.
Anyway, let's put them aside.
Şimdi bunlarla çok büyük ölçeklerle ev inşa ediliyor.
Now houses are being built on a very large scale with these.
Mesela geçtiğimiz hafta Almanya'da Heidelberg şehrinde Avrupa'nın en büyük 3 boyutlu yazıcı ile üretilmiş binası hizmete girdi.
For example, last week in Heidelberg, Germany, the building produced with Europe's largest 3D printer was put into service.
Bir bilgisayar sunucu veri merkezi sistemi.
A computer server data center system.
Veri merkezi yapısı özür dilerim.
I apologize for the data center structure.
Ve 600 metrekarelik bir yapı tek blokta kolonsuz kirişsiz üretildi.
And a 600 square meter structure was produced in a single block without columns or beams.
Sıfır iş kazasıyla ve geri dönüşümlü.
Zero workplace accidents and reversible.
Örneğin Dubai'de kamu binalarının 3 boyutlu yazıcılar kullanılmadan inşa edilmesi yasak.
For example, it is prohibited to construct public buildings in Dubai without using 3D printers.
Çünkü geri dönüşmüş malzemeyle, mesela hafriyatların dönüştürülmesiyle %80-90 arasında betonun yeniden dönüştürülmüş haliyle 400 yıla kadar mukavemetli.
Because with recycled materials, such as the processing of excavated materials, the recycled form of concrete can be resilient for up to 400 years, with strength levels between 80-90%.
Ve birkaç saat içerisinde tamamlanan, en büyük ölçeklisi 2 günde tamamlanan binalardan, yapılardan söz ediyoruz.
And we are talking about buildings and structures that are completed within a few hours, with the largest ones completed in 2 days.
Ve istediğiniz gibi tasarlıyorsunuz.
And you design it as you wish.
Dairelik bir konut yapıyorsunuz.
You are building a circular residence.
400 dairenin 400'ü de kendi isteğine göre olabiliyor.
All 400 apartments can be according to their own preferences.
Benim salon şurada olsun, mutfak şuraya baksın, tuvalet kapısı bilmem güneye dönmesin gibi bütün beklentiler.
All my expectations, like having my living room over there, the kitchen facing this way, and I don't want the bathroom door to face south, etc.
Şimdi barınma böyle.
Now, housing is like this.
Beslenme biraz önce bahsettik.
We just talked about nutrition.
Bu kadar nüfusu besleyecek doğal kaynaklarla bir tarım sistemimiz yok.
We do not have an agricultural system with natural resources to sustain this large population.
Endüstriyel gıda da buna yetişemiyor.
Industrial food cannot keep up with this.
Dolayısıyla ikami gıdalar, gıdalar kaçınılmaz olarak hayatımıza girecek.
Therefore, substitute foods will inevitably enter our lives.
Bir diğeri sağlık şimdi nihayetinde bedenimiz.
One other is health, now finally our body.
Biz genetik programında 60 yıla kadar yaşayacağı düşünülerek tasarlanmış.
It is designed to be thought to live up to 60 years in the genetic program.
Ve ayakta duracağı, yürüyeceği, oradan buradan bir şey toplayacağı sürekli hareket halinde oluyor.
And it is constantly in motion, standing, walking, and collecting things here and there.
Şimdi bugün 90-100 yaşı hedefleyen, sürekli oturan, sürekli boynunu büküp ekrana bakan, sürekli parmakları dışında hiçbir yeri çalışmayan bir metabolizmaya döndük.
Now we have turned into a metabolism that aims for 90-100 years, constantly sitting, always bending our necks to look at the screen, and with no part of our body working except for our fingers.
Şimdi bunun sağlık sorunları başlıyor.
Now the health issues are starting.
Beden, omurilik, beyin bir sürü dejeneratif, nörolojik problemimiz var.
We have a lot of degenerative, neurological problems with our body, spinal cord, and brain.
Alzheimer, işte bütün bunlar neden bu kadar yükseliyor?
Alzheimer, why are all these rising so much?
Bu yüzden dolayısıyla sağlık çok ciddi bir aşama kat edecek.
Therefore, health will make a very serious progress.
Bir yandan da bu yapay zeka otomasyonu belki yine bugün konuşuruz.
On the one hand, perhaps we will talk about this artificial intelligence automation again today.
Yapay zeka ve otomasyon insanın otomasyon bedenen yerini almayı hedefliyordu.
Artificial intelligence and automation aimed to physically replace humans in automation.
Yapay zeka zihnen de kognitif meseleleri de üstlenme iddiasında.
Artificial intelligence claims to take on cognitive issues mentally as well.
Dolayısıyla sanki böyle iyi senaryoda bayağı boş vakti olan.
Therefore, it's as if in this good scenario, there is quite a lot of free time.
Kendi yaşamak istediği hayatı yaşama adına çok daha fazla seçeneği olacak bir insan modeli var.
There is a model of a person who will have many more options to live the life they want to live.
Kötü, kötümser senaryoda ise hani yapacak bir işi olmayan, yaşamda bir işlevi kalmamış, faydasızlaşmış.
In a bad, pessimistic scenario, someone has no job to do, has lost their function in life, and has become useless.
Yani hiçbir fayda ihtiva etmeyen, fayda vaat etmeyen ve varlığı sorgulanan, böcek gibi.
So, something that contains no benefit, offers no benefit, and whose existence is questioned, like an insect.
Hani mutfakta ışığı açınca karşımıza çıkan kakalak gibi, hamam böceği gibi algılanan.
Like the cockroach that appears when you turn on the light in the kitchen, perceived like a cockroach.
İnsanlara dönüşecek nüfusun önemli bir kısmı.
A significant portion of the population that will turn into humans.
İşte o zamanda acaba nasıl bu medeniyetlerin arasındaki ayrım korunacak?
How will the distinction between these civilizations be maintained at that time?
Yani müreffeh bir Danimarka, yokluk içinde yaşayan bir Kongo ile arasındaki sınırı nasıl koruyacak?
So how will a prosperous Denmark maintain the border with a Congo living in destitution?
Değil mi?
Isn't it?
Yani o meşhur şarkıda da olduğu gibi herkesin bilinç altında şu var.
So, as is the case in that famous song, everyone has this in their subconscious.
Madem yaşamaya geldik dünyaya benim de her şeyden bir hakkım vardır diyor ve bu insani bir şey.
"Since we have come to live in this world, I also have a right to everything, and this is a humane thing to say."
Evet.
Yes.
Yapay zeka bir anlamda biraz da ürkütüyor herkesi.
Artificial intelligence, in a way, also scares everyone a bit.
Yani bunun üzerine de çokça konuşuluyor.
So there is a lot of discussion about this as well.
Sizinle bir önce yaptığımız röportajda işte yeni bir döneme hayatımızın girdiğini konuşmuştuk yine yapay zeka üzerine.
In the previous interview we had with you, we talked about how a new era has begun in our lives, again regarding artificial intelligence.
Ama şundan da bahsetmiştik yani siz söylemiştiniz.
But we mentioned this as well, I mean you said it.
Yapay zekayı kim hangi amaçla kullanacak?
Who will use artificial intelligence and for what purpose?
Önemli olan kısmı bu aslında.
The important part is actually this.
Şimdi bir önceki röportajımız tahmin ediyorum bir, bir buçuk sene kadar önceydi diye düşünüyorum.
I think our last interview was about a year or a year and a half ago.
Ama bu süreç içerisinde yapay zeka...
But during this process, artificial intelligence...
Yapay zeka çok hızlı ilerledi.
Artificial intelligence has advanced very rapidly.
Şimdi nereye geldik ve buradan sonra bizi ne bekliyor sizce?
Where have we come to now and what do you think awaits us from here?
Alman sosyalist şair ve tiyatro yazarı Bertolt Brecht'i çok severim.
I really like the German socialist poet and playwright Bertolt Brecht.
Çok da meşhur bir şiiri vardır.
He has a very famous poem.
Güzel de bir Türkçe çevirisiyle.
With a beautiful Turkish translation as well.
Generalim tankınız ne kadar güçlü ama ihtiyaç muhtaçtır bir askere kullanmak için gibi bir şey der ya.
"You know how powerful your tank is, General, but it's like saying it needs a soldier to use it."
Hani topumuz tüfeğimiz çok kudretli çok güçlü ama arkasında emirlere itaat etmeye razı gelmiş.
We have plenty of weapons, very powerful and strong, but they are willing to obey commands behind them.
Bir uygulayıcıya ihtiyacı var.
It needs an implementer.
Yapay zeka şu ana kadar bizde yarattığı ürperti ki bugün yapay zekanın hayatımıza çok hızlı girmesinden dolayı bir şok etkisiyle yüzleşiyoruz bununla.
The unease that artificial intelligence has generated in us so far is due to the shock effect we are facing because AI is entering our lives very rapidly today.
Yani şöyle düşünün bilgisayarlar ne kadar yavaş girdi hayatımıza değil mi?
So think about it, computers entered our lives so slowly, didn’t they?
1950'lerde 60'larda iş yerlerinde girdi sonra üniversitelerde karşımıza çıktı okullarda sonra yavaş yavaş evlerimize girdi falan filan derken...
It entered the workplaces in the 1950s and 60s, then appeared in universities, in schools, and slowly made its way into our homes, and so on...
Bugün artık böyle...
It's like this today...
Dikkatimizi çekmeyen şeylere dönüştü.
It has turned into things that do not attract our attention.
Yapay zeka 1940'lardan 50'lerden bu yana akademik olarak üstünde konuşulan tartışılan bir şey iken hiçbir emare göstermeden ama hiç durdu durdu durdu işte pandemiden sonra hayatımıza her anlamıyla her sektörden her türden örneğiyle bir anda girince tabii bu bir sıcak işte sıcak havuzdan soğuk havuza şok terapisi gibi bir şey oldu.
Artificial intelligence has been an academically discussed topic since the 1940s and 50s, but suddenly, without any sign, it entered our lives after the pandemic in every sense, in every sector, and with every kind of example, which was like a shock therapy from a hot tub to a cold pool.
Yoksa hani insanın teknolojiye yönelik...
Otherwise, what about a person's attitude towards technology...
Bir parça işte Mary Shelbin'in Frankenstein romanından bu yana var daha öncesinde de hani karşımıza çıkıyor farklı şekillerde hani Yunan mitolojisinde var değil mi bakıldığında bu teknoloji her an bize başkaldırıp özgürlüğünü talep edip bizim kontrolümüz dışına çıkabilir gibi.
Since a piece of work, this has existed since Mary Shelley's novel Frankenstein and has appeared in different forms before that; for instance, it is present in Greek mythology. This technology can rebel against us at any moment, demanding its freedom and potentially going beyond our control.
Bunun içinde de bir kibir var yani biz diyoruz ki insan hani neyse o insan o insandan daha öte...
There is a sense of arrogance in this, meaning we say that a person, well, whatever that person is, is more than just that person...
Daha kudretli daha belirleyici bir şey olamaz diyoruz.
We say there can be nothing more powerful and more decisive.
Elimizde yarattığımız şey bizi yönetmeye kalkamaz bizden daha üstün olamaz gibi bir kibrimiz var.
We have a kind of arrogance that says what we create cannot try to rule us and cannot be superior to us.
Yapay zeka şimdi bugün baktığımızda aşağı yukarı ortalama ve hatta ortalamanın da üstündeki insanın bütün iş yaşamında normal yaşamda sunduğu meziyetlerin bir çoğunda giderek maharet kazanıyor.
Artificial intelligence is increasingly gaining proficiency in many of the skills that a person offers in their entire work life and normal life, now more or less above average when we look at it today.
Zekan meselesiyle ilgili gözden kaçırdığımız şöyle bir şey var.
There is something we have overlooked regarding the issue of intelligence.
Şimdi siz kaç yıllık bir radyocusunuz şu mikrofonlara ne kadardır nefes veriyorsunuz?
How many years have you been a radio host, and how long have you been speaking into these microphones?
30 sene.
30 years.
E ben de işte 94-30 senelik gazeteciyim.
I have been a journalist since 1994, for 30 years.
Şimdi ben veya desem ki beni radyoculuk konusunda eğitir misiniz desem bu mümkün mü bilmiyorum.
Now if I were to say, can you teach me about radio broadcasting, I don't know if that is possible.
Yani bana 30 seneyi aktarabilir misiniz?
So can you share with me the last 30 years?
Çok zor değil mi?
Isn't it very difficult?
Yani 30 sene çok zor tabii.
So 30 years is very difficult, of course.
Evet doğru.
Yes, that's right.
Ben şimdi 30 senede...
I have now in 30 years...
Böyle bir sürü şey öğrendim.
I learned a lot of things like this.
Gazete, radyo, dergi, televizyon, internet falan hepsinden bir parça bir şeyler öğrendim.
I learned a little bit from newspapers, radio, magazines, television, the internet, and so on.
Ama bunu birine aktarmayı çok istesem de karşımdaki kişi de çok almak istese de çok zor bir şey.
But even though I really want to convey this to someone and the person in front of me wants to receive it very much, it's a very difficult thing.
Hani onun ilgisini çeken ne?
What is it that catches his interest?
Benim aklımda kalan ne?
What remains in my mind?
Beni ben yapan ne?
What makes me, me?
Bilmiyorum.
I don't know.
Ama makineler bunu bir saniyede yapabiliyor.
But machines can do this in a second.
Yani bir yapay zeka perdeler konusunda uzmanlaşıyor.
So an artificial intelligence is specializing in curtains.
İşte bu perde budur, kıvrımı budur, materyali budur.
This is the curtain, this is its curve, this is its material.
Rengi budur falan.
This is the color, and so on.
Ve bütün bu bildiğini, bildiğinin tamamını kapsayacak şekilde bir başka algoritmaya aktarması bir saniye.
And transferring all that knowledge you have to another algorithm that encompasses everything you know takes just a second.
İnsan bunu yapamıyor.
A person cannot do this.
İnsan boş bir defter olarak hayata geliyor.
A person comes into life as a blank notebook.
20 yıl alıyor insanın daha bir ağzım gözümleyip kendi ayakları üstünde durması.
It takes a person 20 years to stand on their own two feet while still being somewhat dependent.
Yani düşünebiliyor musunuz?
So can you imagine?
Ve insan bilgisini paylaşmaya da öyle gönüllü değil.
And people are not so willing to share knowledge either.
30 yıllık çok az radyocu bilgi birikimini yeni radyoculara...
30 years of very little radio experience to new radio broadcasters...
...aktarma eğiliminde.
...tends to transfer.
Yani zanaatkarları düşünün.
So think of the artisans.
Ben hani kuyumcuda staj yapmışlığım vardır.
I have done an internship at a jewelry store.
Usta en maharetli, en sırra sahip hareketini, dokunuşunu yaparken arkasını dönerdi.
The master would turn his back while making his most skillful, most secret movement, his touch.
Kimse görmesin diye.
So that no one sees.
Yani insan sırlarıyla varlığını koruma derdinde.
So, a person is preoccupied with preserving their existence through their secrets.
Makinaların böyle bir durumu yok.
Machines do not have such a situation.
Ve makinalar her şeyi paylaşmak, her şeyi alabildiğini açık kaynaklı hale getirmek...
And machines to share everything, to make everything they can acquire open source...
...ve bütün insanlıktan beslenmek derdinde.
...and is eager to feed on all of humanity.
Biz şu anda sadece birbirimizden fikir alışverişi yapabiliyoruz.
Right now, we can only exchange ideas with each other.
Oysa bir yapay zeka şu an dünyada yazılmış, okunmuş, podcast'e dönüşmüş, videoya dönüşmüş...
However, an artificial intelligence has currently transformed the written, read, podcasted, and video content in the world...
...bütün dijitalleşmiş, hatta mümkünse analog her şeyi emiyor.
...it absorbs all digitized, and even analog everything if possible.
Bir insanın, hiçbir insanın böyle bir kudreti olamaz.
No person can have such power.
Dolayısıyla mevzu şu.
Therefore, the matter is this.
Bu çaba neye emanet...
What is this effort entrusted to...
Bu çaba neye hizmet edecek?
What will this effort serve?
Evet.
Yes.
Neye? Kime?
To what? To whom?
Peki bu noktada hemen o zaman şunu sorayım.
Well, at this point, let me ask this right away.
Biz biraz daha iyiye, iyi tarafından bakmaya çalışalım.
Let's try to look at things from a better, positive perspective.
Hangi sektörler yapay zekadan faydalanabilir veya şu anda faydalanıyor?
Which sectors can benefit from artificial intelligence or are currently benefiting from it?
Mesela demin vermiş olduğunuz örnek şu.
For example, the example you just gave is this.
3D yazıcılarla bir bina yapılması örneği.
An example of building construction with 3D printers.
Ben sizden duydum ve müthiş, inanılmaz.
I heard it from you, and it's amazing, incredible.
Ki Türkiye olarak bir deprem ülkesiyiz.
Indeed, we are an earthquake-prone country as Turkey.
Böyle bir şey yaşandığında veya yaşanmadan yapılabilecek olan şeyler geldi bir anda aklıma.
When something like this happens or things that can be done before it happens immediately came to my mind.
Hangi sektörler yapay zekadan şu anda yararlanabilir?
Which sectors can currently benefit from artificial intelligence?
Evet, şimdi tabii yapay zekanın...
Yes, now of course the artificial intelligence...
Bir otomasyona bakan tarafı var.
There is a side that looks at automation.
Bir de bu yaratıcı, üretken, generative dediğimiz tarafı var.
There is also this creative, productive, generative aspect.
Şöyle bir ayrım yapalım mesela.
Let's make a distinction like this, for example.
Pek bilinmez ismen ama George DeWall adlı Yunanistan'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne göçmüş bir mucit mühendis vardır.
He is not well known by name, but there is an inventor engineer named George DeWall who immigrated from Greece to the United States.
Çok da ilginç icatları vardır.
They have many interesting inventions.
Mesela her gün birçok vesileyle karşımıza çıkan, yaklaştığımızda açılan, uzaklaştığımızda kapanan sensörlü kapılar...
For example, sensor doors that we encounter on many occasions every day, which open when we approach and close when we move away...
...onun icatlarından biri.
...one of his inventions.
Onun aslında insanlığa en büyük hediyesi de otomasyon kollarıdır.
His greatest gift to humanity is actually the arms of automation.
İlk endüstride otomasyon sistemini başlatan kişidir.
He is the person who initiated the automation system in the first industry.
İlhamı da gezdiği fabrikalarda gördüğü işçilerin, kas işçilerinin çalışma şartlarının kötülüğüdür.
The inspiration comes from the poor working conditions of the workers he saw in the factories he visited, the muscle workers.
Ve der ki ya insana yakışır mı böylesine sıradan işlerle uğraşmak?
And he says, is it worthy of a human to deal with such ordinary tasks?
Bunu bir robotik kol da yapabilir der ve yapar.
A robotic arm can do this too, he says, and does it.
Sonra işte otomotiv endüstrisinden başlayarak yaygınlaşması sağlanır.
Then it is popularized starting with the automotive industry.
Çok uzun bir hikaye.
It's a very long story.
Ben bu parantezi burada kapatayım.
Let me close this parenthesis here.
Şimdi George T. Wall'ın şirketinin sloganı şu.
Now the slogan of George T. Wall's company is as follows.
Biz insanları kendini tekrar eden ve zeka gerektirmeyen bütün işlerden kurtaracağız.
We will free people from all repetitive and mindless tasks.
Dolayısıyla robotik kolu.
Therefore, the robotic arm.
Neden? Çünkü bir zeka gerektirmiyor.
Why? Because it doesn't require intelligence.
Ne diyorlar? İşte şu önüne şu gelecek, şu vidanın şurasını sık.
What are they saying? Here, this will come before you, tighten this part of the screw.
Veya şu şurayı şöyle, şu ampülü şuraya tak.
Or plug this light bulb in here like this.
Şimdi bu çok yüksek zeka gerektiren bir şey değil.
Now, this is not something that requires very high intelligence.
Artı çok kolay bir makinenin yapabileceği bir şey.
Plus, it is something a very simple machine can do.
Tamam, güzel.
Okay, nice.
Zeka gerektirmeyeni George T. Wall'ın otomasyon kolları.
George T. Wall's automation arms for those that don't require intelligence.
1960'larda halletti.
It was resolved in the 1960s.
E şimdi yapay zeka diyor ki ben zeka gerektiren işlerde de bir şeyler yapabilirim diyor.
And now artificial intelligence is saying that it can also do things that require intelligence.
Dolayısıyla aslında bugün insanın yeteneklerini, meziyetlerini ortaya koyduğu pek çok şeyi yapay zekanın üstlenebildiğini görüyoruz.
Therefore, we can see that artificial intelligence is capable of taking on many things that today showcase human abilities and talents.
Yani şu an bana sorduğunuz soruları aslında keşke yapsaydık.
So, the questions you are currently asking me, I actually wish we had done.
Bir de mesela bir yapay zeka chat botuna, sohbet botuna yazsaydık.
For example, what if we had written to an artificial intelligence chat bot?
Bakalım o ne cevap verecekti, ben ne cevaplar verecektim.
Let's see what he would reply, what answers I would give.
Ama şöyle de bir olay var.
But there is also such an event.
Şimdi biz insanı eşsiz bir kar tanesi zannediyoruz.
Now we think of humans as a unique snowflake.
Yani ben burada çıkıyorum, hikmetimden sual olunmaz bilgilerimle, bülbül gibi bir şey yok.
So I am leaving here, my wisdom is not to be questioned with my knowledge, there is nothing like a nightingale.
Öyle bir şey yok.
There is no such thing.
Ben bütün insanlığın birikimi üzerinde yükseliyorum.
I rise on the accumulation of all humanity.
Hepimiz gibi.
Like all of us.
Yani bugün bir boyacı kendinden önceki 20-30 kuşak boyacının bütün tecrübesinden beslenerek o duvarı boyuyor, o boyayı karıştırıyor vesaire.
So today, a painter, drawing on the experiences of 20-30 generations of painters before him, paints the wall, mixes the paint, and so on.
Her meslek böyle.
Every profession is like this.
Ama işte bunu ne kadar becerebiliyoruz?
But how well are we able to do this?
Bunu ne kadar özümseyebiliyoruz ve işimize aktarabiliyoruz?
How much can we internalize this and apply it to our work?
Şimdi bugün üretimler...
Now today's productions...
Zekan yapay zekanında olduğunu düşündüğümüzde aşağı yukarı göreceli olarak bütün sektörlerde, bütün iş dallarında bunun izlerini göreceğiz.
When we consider that your intelligence is also an artificial intelligence, we will see traces of this roughly and relatively in all sectors and all fields of work.
Ama ben bunun yerini alma şeklinde olacağını düşünmüyorum.
But I don't think it will be in the form of replacing this.
Yani bir doktor için, bir hekim için, stetoskop neyse, bir manyetik rezonans, MR makinası neyse, bir X ışınlı röntgen cihazı neyse yapay zekada...
So, for a doctor, for a physician, what a stethoscope is, what an MRI machine is, what an X-ray device is, is what artificial intelligence is...
Mesela şöyle düşünün.
For example, think like this.
Her 90 saniyede bir tıp...
Every 90 seconds, a beep...
Konusunda bir bilimsel makale yayınlanıyor hakemli dergilerde.
A scientific article is being published on the subject in peer-reviewed journals.
Yani bizim şu programımız süresince onlarcası yayınlanacak.
In other words, dozens of them will be published during our program.
Bir doktorun, bir hekimin, tıp doktorunun yılda hakkını vererek okuyabileceği makale sayısı 200-230 olduğu düşünülüyor ki o da ideal koşullarda bizimki gibi çalışma şartlarında demiyoruz.
It is believed that a doctor, a physician, or a medical doctor can read about 200-230 articles a year, which is under ideal conditions, not in working conditions like ours.
Şimdi bir hekimin karşısına geçtiğinizde bugün aşağı yukarı kayıtlı, tanımlı 12 bin hastalık.
Now, when you face a physician, there are approximately 12,000 registered, defined diseases today.
Bunun diyelim ki 3 tane belirtisi var.
Let's say it has 3 signs.
36 bin belirti.
36 thousand symptoms.
3 tane belirtiye sahip 12 bin hastalıktan bizimle ilgili olanı bulup onun 8-9 bin ilaç arasından en işe yarayacağının hangisi olduğunu bilip bizim tahliye sonuçlarımıza göre dozunu ayarlayıp vereceğini ümit ediyoruz ki bizim de doğru beyan verdiğimizi düşünüyoruz.
We hope that they will find the one related to us among the 12,000 diseases with 3 symptoms, determine which one is the most effective among 8-9 thousand medications, and adjust the dosage according to our clearance results, as we believe we have provided accurate statements.
Bu mümkün mü?
Is this possible?
Bilmiyorum.
I don't know.
Yapay zeka ile birlikte şunu göreceğiz.
We will see this with artificial intelligence.
Ya biz ne kadar kör ilerlemişiz bunca sene.
How blindly we have progressed all these years.
Yani ne kadar...
So how much...
Mesela şunu düşünün.
For example, think about this.
Diabet hastalığı...
Diabetes disease...
Diabet hastalığı milattan önce yanlış aklımda kalmadıysa 800-900 yıllarından bu yana biliniyor.
If I'm not mistaken, the disease of diabetes has been known since around 800-900 BC.
Bilinme öyküsü nasıl biliyor musunuz?
Do you know how the unknown story goes?
Size ilginç bir bilgi vereyim.
Let me give you an interesting piece of information.
Bu antik Yunan'da boş boş kırlarda dolanıp işte kaz gibi düşünen filozoflar bir bakıyorlar ki karıncalar bazı idrarların üstüne toplanıyor.
These philosophers, who wander aimlessly in the meadows of ancient Greece thinking like geese, suddenly notice that ants are gathering on top of certain urine spots.
Bazılarının toplanmıyor.
Some of them are not being collected.
Sonra bakıyorlar niye toplanıyor?
Then they are wondering why they are gathering?
Oydu buydu didikliyorlar ediyorlar biri kokluyor biri ediyor derken biri de tadına bakıyor.
They are poking around, one is sniffing, another is doing something, while one is also tasting it.
Bir bakıyor ki şekerli.
He/she sees that it is sweet.
Aha diyorlar bu idrar şekerli.
Aha, they say this urine is sugary.
Karıncalar bundan geliyor.
The ants come from this.
Sonra fark ediyorlar ki bazılarının idrarı şekerli.
Then they realize that some people's urine is sugary.
Sonra fark ediyorlar ki bu diabet.
Then they realize that it is diabetes.
Ya diabetist diye isim koyuyorlar.
They name it because it is diabetic.
Ve 1960'ların sonuna kadar diabetle ilgili ölçüm cihazları, teknolojik cihazlar geliştirilinceye kadar hekimlerin diabet teşhisi idrarın tadına bakarak hastanın.
And until the late 1960s, the measurement devices related to diabetes were such that physicians diagnosed diabetes by tasting the patient's urine until technological devices were developed.
Yani baya böyle hatta bazı hekim günlüklerinde var.
So it's quite like that, in fact, some doctors even have it in their journals.
Ben de onların notları var.
I have their notes too.
Diyor ki bal gibi şekerli.
He says it's as sweet as honey.
Şekerliydi karamelize bir tadı vardı falan diyor.
It was sweet, it had a caramelized taste, etc.
İshak bin Şoloma İsrailli milattan sonra bin yılında idrar çarkını üretiyor.
Ishak bin Sholoma is producing the water wheel in the year 1000 AD.
Wheel of urine ya da urine wheel idrar çarkı ve orada gösteriyor.
Wheel of urine or urine wheel is showing there.
Rengi şöyleyse tadı böyleyse kokusu böyleyse şu.
If its color is like this, its taste is like this, its smell is like this, then this.
Böyle bir çarkı felek gibi bir çark var.
There is a wheel like a wheel of fortune.
E şimdiki hekimi düşünün.
Now think of the current doctor.
Şimdiki hekim bir damla idrardan 100 tane veriyi analiz edebiliyor.
The current doctor can analyze 100 pieces of data from a single drop of urine.
Bir de bunun yapay zekalısını düşünün.
Imagine the artificial version of this.
Ve bunun mesela.
And this is, for example.
Şöyle düşünün.
Think of it this way.
Radyo programcısı için olanını düşünün.
Think of the one for the radio programmer.
Podcast yapımcısı için.
For a podcast producer.
Ressam için.
For the artist.
Efendim mimar için.
Sir, for the architect.
Mühendis için.
For the engineer.
Otomobil tasarımcısı için.
For the automobile designer.
Bütün bunları düşününce insanlık belki tarihinin en büyük kaldırıcıyla yükselecek önümüzdeki dönemde.
Considering all this, humanity may rise with perhaps the greatest lift in its history in the coming period.
Aslında iyi bir bize yol gösterici olacak veya sonuca ulaşmamız için kolaylaştırıcı olacak.
Actually, it will be a good guide for us or will facilitate our reaching the outcome.
Tabii biz bunu bu şekilde kullanırsak oradan onu anlıyorum.
Of course, if we use it this way, I understand it from there.
Sağlık deyince daha yeni buraya gelmeden bir.
When it comes to health, just before I came here.
Haber gördüm mesela.
I saw the news, for example.
Tayland'da psikolojik hastalıkların teşhisinde kullanmaya başlamışlar.
They have started to use it in the diagnosis of psychological disorders in Thailand.
Ama yine sizin dediğiniz gibi sorular soruluyor.
But again, questions are being asked as you said.
Cevaplar alınıyor.
Answers are being received.
Kişinin ses tonu ve vermiş olduğu bilgilere göre bir eğilimi var mı?
Does the person have a tendency based on their tone of voice and the information they have provided?
Mesela intihara eğilimi var mı?
For example, is there a tendency towards suicide?
Veya başka bir yapıda bir psikolojik bozukluğu var mı?
Or does he have another type of psychological disorder?
Gibi bir sonuca varıyorlar.
They reach a conclusion like that.
Yani bu aslında kolaylaştırıcı bir yol olacak bizim için.
So this will actually be an easy way for us.
Ama ben de sanmıyorum ki sizin yerinize.
But I don't think I could do it in your place either.
Şimdi de Serdar Kuzuloğlu'nun yapay zekasıyla beraber.
Now with Serdar Kuzuloğlu's artificial intelligence.
Haberi soruyoruz.
We are asking about the news.
Bilgileri de ondan toplamış.
They have also gathered the information from him.
İşte cevabı veriyor.
Here it is giving the answer.
Aynı duyguyla gelmeyecek bize buna eminim.
I'm sure they won't come to us with the same feeling.
Veya aynı hassasiyet noktaları olmayacak.
Or the same sensitivity points will not exist.
İki tarafta diye düşünüyorum ben.
I think it's on both sides.
Şimdi biraz da şu büyük çerçeveden küçük çerçeveye inersek.
Now, if we shrink from this large frame to the small frame.
Yani mesela COBİ'ler.
So, for example, SMEs.
Yani küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden bahsedecek olursak.
So, if we talk about small and medium-sized enterprises.
Bunlar yapay zekayı artık kullanmaya başlayabilirler mi?
Can they start using artificial intelligence now?
COBİ değişken bir kavram.
COBI is a variable concept.
Böyle litre kilo gibi değil.
It's not like a liter, it's like a kilo.
Ülkeden ülkeye değişiyor.
It varies from country to country.
Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nin COBİ tanımı bizdeki bayağı büyük işletmelere denk geliyor.
For example, the definition of SMEs in the United States corresponds to quite large enterprises in our context.
Şimdi Türkiye'de COBİ dediğimizde neredeyse %95'inden fazlası bir veya üç kişi arasında çalışana sahip.
Now, when we talk about SMEs in Turkey, more than 95% of them have between one to three employees.
Ve hani nispeten kayıt dışı oranı yüksek.
And the informal employment rate is relatively high.
Dolayısıyla tam da ölçülemeyen bir yapıdan söz ediyoruz.
Therefore, we are talking about a structure that cannot be measured at all.
Bu kadar tabii ekonominin içerisinde adet bazında hakim olan bir yapıyı düşününce.
Considering a structure that dominates in terms of quantity within such a natural economy.
Ve bunların iştigal alanını düşündüğümüzde bunların içerisinde katma değeri yüksek.
And when we consider their field of activity, they have a high added value among them.
Yüksek teknoloji içeren hizmet üretenler, ürün ve hizmet üretenler son derece az.
Those who produce services involving high technology, as well as those who produce products and services, are extremely few.
Zaten artırmaya çalıştığımız önümüzdeki 100 yıl için cumhuriyetimizde bu işin bu kısmı.
This is already the part of this work in our republic that we are trying to enhance for the next 100 years.
Şimdi bu işin bir tarafı.
Now this is one side of the job.
Demek ki biz esasında imalat sektöründe, fason üretiminde.
So we are basically in the manufacturing sector, in contract production.
Örneğin ihracatımızın en büyük kalemini oluşturanlar.
For example, those that make up the largest item of our exports.
Zaten otomotiv ve tekstile baktığımızda burada ürettiğimiz ürünler bunların aslında fason üretimi.
When we look at the automotive and textile industries, the products we produce here are actually contract manufacturing.
Yani büyük markaların üreticisi durumundayız.
So we are in the position of being a manufacturer for big brands.
Ya da otomotiv sektöründe dünyanın bütün markalarına ve dünyanın bütün otomotiv üreticilerine ve fabrikalarının bulunduğu ülkelerine parça ihracatı yapıyoruz.
Or we export parts to all brands in the automotive industry and to all countries where automotive manufacturers and factories are located.
Ağırlıklı endüstrimiz bunun üzerine.
Our industry is heavily based on this.
Turizm dediğimiz bir hizmet üretimi yapıyoruz.
We are engaged in a service production called tourism.
Ama turizm sektörüyle sık sık bir araya geliyorum.
But I often meet with the tourism sector.
Onların da kendi içerisinde.
Within themselves as well.
Çok kendine has dertleri var.
He has very unique problems.
Çünkü mevcut turizm anlayışımız aslında bölgeyi kalkındıran bir şey değil.
Because our current understanding of tourism is not actually something that develops the region.
İşletmeler içinde dönen bir turizmden söz ediyoruz.
We are talking about a tourism that circulates within businesses.
Bu her şey dahil modelinde ağırlıklı olduğu gibi.
As it is predominantly in this all-inclusive model.
O da biliyorsunuz hani coğrafyamızdaki, çevremizdeki savaşlardan, kur şoklarından bir sürü şeyden çok etkilenen bir yapı.
It is a structure that is very much affected by the wars in our geography, the shocks from the currency, and many other things.
Dolayısıyla neyi anlıyoruz?
So what do we understand?
Bir, çok kırılgan bir COBI düzenimiz var.
We have a very fragile COBI arrangement.
Ki içerideki enflasyon, kur vesaire.
Because the inflation inside, exchange rates, etc.
Kur vesaire gibi etkenlerle iyice kırılgan hale geliyor.
It is becoming extremely fragile due to factors like the exchange rate and so on.
Kestirilemez hale geliyor.
It becomes impossible to predict.
İkincisi, imalata dayalı bir yapımız var.
Secondly, we have a manufacturing-based structure.
Bu da dış faktörlere bağlı.
This also depends on external factors.
Dolayısıyla şimdi burada otomasyon ve yapay zekanın baskısı esasında bizim gibi ülkelerde şöyle bir sıkıntıyı yaratıyor.
Therefore, the pressure of automation and artificial intelligence is creating a problem like this in countries like ours.
Şimdi bütün bu süreç nasıl başladı?
So how did this whole process begin?
Önce 2. Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa arz-talep dengesinde daha doğrusu talepte patlama yaşayıp arzı yetiştiremeyince.
First, after World War II, there was an explosion in demand in Europe, and when supply couldn't keep up.
Yani bu yeniden refahın doğduğu dönemde yeterince çalışacak işçi bulamadığında bizim gibi ülkelerden ilk başta İtalya ve Romanya'dan sonra ağırlıklı Türkiye'den işçi ithal etmeye başladı.
So, during the period when the new prosperity was emerging, it initially started importing workers from countries like ours, primarily from Turkey after Italy and Romania, when it couldn't find enough workers.
Sonra dediler ki ya biz bu insanları niye buraya getiriyoruz?
Then they said, why are we bringing these people here?
Bu insanlar kendi ülkelerinde bizim için üretim yapsın dediler.
They said these people should produce for us in their own country.
Ve Türkiye, Mısır, Vietnam, Kamboçya, Endonezya, Hindistan gibi birçok ülkede Çin tabii ki dev fabrika alanları ve endüstriler doğdu.
And in Turkey, Egypt, Vietnam, Cambodia, Indonesia, India, and many other countries, China, of course, gave birth to large factory areas and industries.
İşte şimdi ne deniyor?
What is it saying now?
Şimdi diyorlar ki ya artık bizim insana ihtiyacımız yok ki biz neden?
Now they are saying, "We don't need humans anymore, so why do we?"
Gümrüktü, navlundu, nakliyeydi, lojistikti bunlarla uğraşıyoruz.
We deal with customs, freight, transportation, and logistics.
Biz talebin olduğu yerlerde arzı üretecek fabrikalar, otomasyon fabrikaları yaratalım.
Let’s create factories that will produce supply in areas where there is demand, automated factories.
Ki bunlar zaten robot ağırlıklı çalıştığından ne servis, ne yemek, ne tuvalet, ne ısıtma, ne soğutma, ne aydınlatma gideri var.
Since they already operate mainly with robots, there are no expenses for service, food, toilet, heating, cooling, or lighting.
Tabii şikayet yok, grev yok, zam talebi yok, motivasyonum kaçtı, askere gideceğim, sevgilimden ayrıldım.
Of course, no complaints, no strikes, no demand for raises, my motivation is gone, I will go to the army, I broke up with my girlfriend.
Böyle hiçbir derdi tasası olmayan mikro...
Such a micro that has no troubles or worries...
Yapılar kurabildiğimiz andan itibaren bu sefer endüstri devriminden sonra ilk defa fabrikalar batıya kaymaya başladı.
From the moment we were able to build structures, for the first time after the industrial revolution, factories began to shift to the west.
Bugün Amerika çip gibi yüksek teknoloji de dahil olmak üzere her alandaki fabrikalarını kendi ülkesi içerisine ya da yan çeperlerine aktarıyor.
Today, America is relocating its factories in every field, including high technology like chips, either within its own country or to the neighboring regions.
Türkiye için bu gerçek bir risk.
This is a real risk for Turkey.
Çünkü Türkiye'nin burada sunabileceği tek enstrüman ne kalıyor?
Because what instrument does Turkey have left to offer here?
Daha ucuz iş gücü.
Cheaper labor.
Daha ucuz iş gücünü sunma konusunda rekabetin değişikliği.
The change in competition to offer cheaper labor.
Dibi yok.
There is no bottom.
Yani sıfır ücretli sadece karın tokluğuna gel burada çalış ben sana bir tas pirinç, bir tas çorba vereceğim.
So, come here to work for zero wages just for the sake of filling your stomach; I will give you a bowl of rice and a bowl of soup.
Bir dönem Çin'in, Vietnam'ın yaptığı gibi.
Like what Vietnam did for a period, China did as well.
Bunun da sonu yok ki.
There is no end to this either.
Bununla da rekabet edecek olan ülkeler var.
There are countries that will compete with this as well.
Dolayısıyla Türkiye'nin önündeki yol ayrımı şu.
Therefore, the crossroads facing Turkey is as follows.
Otomasyon zaten istimini aldı.
The automation has already taken its demand.
Türkiye'de de her imalathanede bugün karşılığı var.
Today, there is a counterpart in every workshop in Turkey as well.
İrini ufaklı, yapay zeka herkesin bilincinde olduğu, radarında olduğu bir kavram.
Irini is a concept that everyone is aware of and has on their radar regarding artificial intelligence.
İşte bu yeni dönemde yapay zekayı kullanarak mevcut bu yapımızı nasıl katma değerli bir şeyler üretebiliriz, nasıl bunu anlamlı hale getirebiliriz de dönüştürmek lazım.
In this new era, we need to transform how we can produce value-added things using artificial intelligence with our existing structure and how we can make this meaningful.
Yani şöyle söyleyeyim.
So let me put it this way.
Bakın Türkiye'de bu özel marka dediğimiz private label ürün üretebilen deterjandan kozmetiğe envai çeşitli endüstrinin kalem üretim merkezleri var.
Look, in Turkey, there are various production centers in different industries, from detergents to cosmetics, that can produce private label products, which we refer to as this special brand.
Geçtiğimiz günlerde bir Kobi grubu.
Recently a small and medium-sized enterprise group.
Buna bir konuşma için davet edildiğimde şeyi gösterdim.
When I was invited to a talk, I showed that thing.
Bugün sadece yapay zeka kullanarak birlikte yaptık bunu.
We did this together today using only artificial intelligence.
Birkaç tıklamayla bir marka ismi bulabiliyorsunuz.
You can find a brand name with just a few clicks.
Logo üretebiliyorsunuz.
You can produce logos.
Web sitesi kurabiliyorsunuz.
You can set up a website.
Sosyal medya hesaplarını açıyorsunuz.
You are opening social media accounts.
Ürünün bileşenlerini yine yapay zeka ile hangi bileşenler olsun, sizin isteğinize göre nasıl şekillensin, nasıl akord edilsin diye ayarlayabiliyorsunuz.
You can adjust the components of the product with artificial intelligence according to your wishes, determining which components there should be, how it should be shaped, and how it should be tuned.
Bunun tedarikçilerini bulabiliyorsunuz.
You can find its suppliers.
İletişime geçiyorsunuz.
You are getting in touch.
İletişime geçebiliyorsunuz.
You can get in touch.
Ve istediğiniz dilde bunu yapabiliyorsunuz.
And you can do this in the language you want.
Şimdi Türkiye'de bu kadar üretici varken ve markalaşma bu kadar kolaylaşmışken.
Now that there are so many producers in Turkey and branding has become so easy.
Mesela şunu düşünün.
For example, think about this.
Neden bir markanın bir tane ürünü var?
Why does a brand have only one product?
Mesela şunu düşünün.
For example, think about this.
Ben diyelim ki kahve üretiyorum.
Let's say I produce coffee.
Kuzuloğlu ve Mahdumları kahvesi var.
There is Kuzuloğlu and Sons coffee.
Türk kahvesi üretiyoruz.
We produce Turkish coffee.
Neden bir tane var?
Why is there only one?
Kuzuloğlu ve Mahdumları benim bir markam olsun.
Kuzuloğlu and His Descendants should be my brand.
Sonra ben bir de hipster gençler için.
Then I will also for the hipster youth.
Tedirgin anneler için.
For anxious mothers.
E işte efendim bilmem neler için.
Well, sir, for whatever it is.
Alaturka erkekler için.
For old-fashioned men.
Hedef kitleyi genişleterek.
By expanding the target audience.
Tabii ki ben bir markanın içerisinde yüzlerce varyasyon üretebilecek, yaratabilecek durumdayım.
Of course, I am capable of producing and creating hundreds of variations within a brand.
Eskiden bunlar çok büyük maliyetlerdi.
These used to be very high costs.
Yani bugün şunu söylemek istiyorum.
So today I want to say this.
Endüstrimizi değiştirip dönüştürmeden mevcut ürettiğimiz ürün ve hizmet gamında dahi yapay zeka yardımı ile birçok hareket alanımız var.
Even without transforming and changing our industry, we have plenty of room for action with the help of artificial intelligence in our existing range of products and services.
Bunları birileri yapacak.
Someone will do these.
Biz neden yapmayalım?
Why shouldn't we do it?
Hani bunlar giderek daha mümkün.
These are becoming increasingly possible.
Evet.
Yes.
Aç tıklamaya bakan şeyler.
Open things that look clickable.
Ama biz böyle hani kulağımız kirişti.
But we were like, you know, our ears were strained.
Hani bu şey vardı ya.
You know, there was this thing.
Protesto diye çevrilmişti.
It was translated as a protest.
La Haine diye bir film vardı.
There was a film called La Haine.
Evet.
Yes.
Fransız.
French.
Orada bir hikaye vardı.
There was a story there.
Eyfel Kulesi'nden intihar etmek için atlayan adam ve son ana kadar şey diyormuş ya.
The man who jumped from the Eiffel Tower was saying something until the very last moment.
Yani şu ana kadar her şey iyi.
So far, everything is good.
Şu ana kadar her şey iyi falan.
So far, everything has been good and all.
Şu ana kadar her şeyi de düşüyoruz yani.
So far, we are dropping everything, I mean.
Yer çekimine karşı koyamıyoruz.
We cannot resist gravity.
Türkiye'nin böyle bir replik tekrarlıyor.
Turkey is repeating such a line.
Karar etmesine gerek yok.
She doesn't need to decide.
Yani şu ana kadar her şey iyi.
So far, everything is good.
Daha iyiydi.
It was better.
Biraz daha iyi.
A little better.
Biraz daha mı kötüye gidecek?
Will it get a little worse?
Gitmeyecek mi?
Isn't he/she going to go?
Bu kararı verebilecek noktadayız.
We are at the point where we can make this decision.
Aslında şu ana kadar anlattıklarınızdan dinleyenler de muhtemelen kendi üzerlerine bir takım paylar çıkartıyorlardır diye düşünüyorum.
I actually think that those listening have likely drawn some conclusions for themselves based on what you have explained so far.
Çünkü bir takım örneklerle çok canlı veriler sundunuz bize.
Because you presented us with very vivid data with a number of examples.
O nedenle yani buradan sonra hareket edemeyecek bir şey yok.
Therefore, there is nothing that cannot move from here on.
Ama yapay zeka deyince sanki Türkiye'de şöyle bir algı da var.
But when it comes to artificial intelligence, it seems there is a perception like this in Turkey as well.
Bir şeyler üzerine sahtecilik yapmak.
To forge something.
İşte Serdal Kuzuloğlu'nun, Serdar Kuzuloğlu'nun görüntüsünü alıp onun üzerine onun sesiyle bir şeyler üretmek gibi.
It's like taking the image of Serdal Kuzuloğlu and producing something with his voice on it.
Yani aslında çok farklı bir yerlere de götürülebilecek şeyler var ama acaba son zamanlarda dünyada da konuşulduğu gibi bir yapay zeka yasası olabilir mi?
So, there are actually things that could lead to very different places, but could there be an artificial intelligence law as has been discussed in the world lately?
Bana çok makul ve mantıklı gelmiyor.
It doesn't seem very reasonable and logical to me.
Çünkü onu da yine bir yapay zeka aşabilir gibi geliyor netice itibariyle ama böyle bir yasa olabilir mi ileride düzenleme?
Because it seems that an artificial intelligence could surpass it as well, but could there be such a law or regulation in the future?
Öyle bir düzenleme şu anda olmuyor.
There is currently no such arrangement.
Oldu, var.
Okay, there is.
Avrupa Birliği bu konuda dünyadaki ilk girişimi gerçekleştirdi.
The European Union has made the world's first initiative in this regard.
Şöyle de bir parantez açalım.
Let's open a parenthesis like this.
Bundan sonra o gözlükle bakmalarını bir rica ederim.
From now on, I kindly ask them to look through those glasses.
Avrupa Birliği giderek dünyanın bir standartlar enstitüsü olma yolunda gidiyor.
The European Union is increasingly on its way to becoming a standards institution for the world.
Yani Brüksel dünyada neyin nasıl olacağına dair akordu yapıyor.
So Brussels is tuning the way things will be in the world.
Yani bu orkestra şefi gibi davranıyor.
So he is acting like this orchestra conductor.
Avrupa giderek özellikle ileri teknoloji alanındaki rekabetçi gücünü kaybetmekle birlikte çok büyük bir pazarı temsil ettiğinden...
Although Europe is gradually losing its competitive strength, especially in the field of advanced technology, it still represents a very large market...
...dolayı belirleyiciliği yükseliyor.
...therefore its determinacy is increasing.
Ve Amerika'yı ve Çin'i dizginliyor bir anlamda.
And it is, in a sense, restraining America and China.
Hani böyle yapmazsam benim toplumum...
If I don't do it like this, my society...
Bakın mesela bugün Apple markasının kendi kablolarını terk edip USB'ye geçmesi Avrupa Birliği yüzünden.
For example, look at how today Apple has switched from its own cables to USB because of the European Union.
Yoksa biz bugün hala iPhone için başka bilmem ne telefon için başka kablolar kullanacaktık.
Otherwise, we would still be using different cables for iPhone and other phones today.
Böyle bir sürü şey.
A lot of things like this.
Neyse yapay zeka üzerine gelecek olursak yapay zeka ile ilgili bir düzenlemeyi çıkardılar ve dediler ki...
Anyway, regarding artificial intelligence, they issued a regulation about it and said that...
...şu ölçekteki firmalar...
...firms of this scale...
...şu konularda yapay zeka şu amaçlarla kullanılan...
...artificial intelligence is used for the following purposes in these areas...
...mesela daha somutlaştırayım...
...for example, let me make it more concrete...
...biyometrik yöntemler kullanarak tanımlama ve fişleme yapamayacaklarına dair net bir açıklama var.
There is a clear statement that they will not be able to identify and tag using biometric methods.
Yani ben sizin sosyal medyadan ya da oradan buradan ya da sizin herhangi bir yere verdiğiniz fotoğrafı kullanarak...
So, I would use the photo you shared on social media or from here or there, or from anywhere you provided...
...sizi fişleyerek, sokakta tanıyarak, takip ederek veya başka bir yerde mesela siz PodB'ye kimlik bilgilerinizi verdiniz...
...by tagging you, recognizing you on the street, following you, or in another place, for example, you gave your identity information to PodB...
...ondan sonra sizi dinledikleri örneğin Spotify'daki platformda sizi tanımlayamaz vesaire gibi mahremiyet odaklı, güvenlik odaklı bazı düzenlemeler getirdiler.
...after that, they introduced some privacy-focused, security-focused regulations, for example, that they cannot identify you on platforms like Spotify, and so on.
Tabii esas mesele şu yapay zeka bugüne kadar o sektörün en büyük şirketinin isminde de yer aldığı gibi OpenAI'den bahsediyor açık kaynaklı ilerledi.
Of course, the main issue is that artificial intelligence has progressed in an open-source manner, as mentioned in the name of the largest company in the sector, OpenAI.
Yani bugüne kadar insanlar yapay zeka algoritmaları nasıl çalışıyor?
So until today, how do people understand how artificial intelligence algorithms work?
Ne yapıyor? Nereden besleniyor? Hangi parametrelerle işliyor?
What is it doing? Where is it getting its resources from? What parameters is it operating with?
Bunu bilebiliyorlardı en azından konunun meraklıları ve o konuda bilgili olanları.
At least those curious about the subject and knowledgeable about it could know this.
Bugün hepsi birer birer kapanıyor ve biz bilmiyoruz.
Today, they are all closing one by one and we don't know.
Mesela mülakat yapay zekaları hızla yaygınlaşıyor.
For example, interview artificial intelligences are rapidly becoming widespread.
Bir işe başvuruyorsunuz. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nden örnek vereyim en önce uygulamalar orada geliştiğinden.
You are applying for a job. For example, let me give you an example from the United States since applications developed there first.
Mesela siyah zenci dediğimiz...
For example, what we call a black person...
Hani bu siyahi deniyor ya.
You know how they call this black.
Siyahi ırktan olanların çok kullandıkları isimlere bakmışlar ve başvuran kişinin siyahi olduğunu anlayıp eleyebilen sistemler var.
They have looked at names commonly used by people of the black race, and there are systems that can understand and eliminate candidates based on whether the applicant is black.
Posta kodu, adresinin posta kodundan insan eleyebilen sistemler var.
There are systems that can filter people based on the postal code of their address.
Mesela bu normalde bizim mülakat öncesinde aklımıza gelen ayrıntılar değil.
For example, these are not usually the details that come to our minds before the interview.
Veya şunu göstermiş.
Or it has shown this.
Yüksek maaşlı iş ilanlarını ağırlıklı olarak önce erkeklere gösteriyor reklamlarda, iş reklamlarında.
Job advertisements primarily show high-paying job listings to men first in ads.
Kadınlara onaylıdır.
It is approved for women.
Onu göstermiyor gibi bir sürü...
It seems like there are a lot of things that don't show it...
Veya oturduğunuz Zoom gibi işte Teams gibi uygulamalar üzerinden yapay zekalar artık iş mülakatları yapıyor.
Or artificial intelligences are now conducting job interviews through applications like Zoom or Teams that you use.
Çünkü binlerce başvuru gelebiliyor bazı pozisyonlara.
Because thousands of applications can come for some positions.
Ve diyor işte kendini biraz anlatır mısın?
And he says, can you describe yourself a little?
Ağzınıza, gözünüze, kaşınıza, dudağınıza bakıyor.
It looks at your mouth, your eyes, your eyebrow, your lip.
Sözlerinize, kullandığınız kelimelere, jestlere, mimiklere neye göre karar veriyor?
What do you base your words, the words you use, gestures, and facial expressions on?
Biliyor muyuz mesela?
Do we know, for example?
Değil mi?
Isn't it?
Onun parametresini...
Its parameters...
Doğru.
Correct.
Örneğin şöyle bir şey söyleyeyim yine Amerika Birleşik Devletleri'nden.
For example, let me say something like this again from the United States.
Kompas adlı bir sistem var.
There is a system called Kompas.
Bu pusulanın İngilizcesinin tek seyle yazılışı.
The only way to write the English of this compass.
Kompas.
Compass.
Bu hakimlere, karşılarına çıkan şu zanlılara hangi kanunun hangi maddesinin hangi aralığına göre yargılama yapacağına yönelik tavsiyelerde bulunuyor.
These judges are being advised on which provision of which law and within what range they should conduct trials for the suspects that come before them.
İddianameyi, savcılığın hazırladığı iddianameyi ve zanlının ifadesini tarıyor.
It is scanning the indictment prepared by the prosecutor's office and the suspect's statement.
Ve diyor ki bu işte atıyorum Amerika Birleşik Devletleri ceza kanunu bilmem ne maddesinin bilmem ne bendindeki bilmem ne...
And it says that in this matter, let's say the United States Penal Code, Article whatever, in subsection whatever...
...bilmem ne suç aralığına göre bunu değerlendirebilirsin diyor.
"...you can evaluate this according to the range of whatever crime."
Ve bir ortaya çıkıyor ki siyahlara yüzde kırk oranında üst perdeden ceza öngörüyor.
And it turns out that it predicts a 40% higher penalty for blacks.
Yani o suç ikiyle sekiz yıla kadar ceza gerektiriyorsa zenci ise sekiz yıldan açıyor kapıyı.
So if that crime requires a penalty of two to eight years, if the person is Black, they open the door starting from eight years.
Yani bu şey dolayısıyla o kapalı yani açık değil kaynak artık bunun arkasında bunu yöneten ne yapıyor kısmı çok önemli.
So because of this thing, it is closed, meaning it is not open; what the one managing this is doing behind it is very important.
Öyle değil mi?
Isn't it so?
Kesinlikle öyle ve biz yani şöyle düşünün.
Absolutely so, and let's think of it this way.
Bazı konularda yapay zekanın yörüngesine giriyoruz.
We are entering the orbit of artificial intelligence on certain issues.
Girdiğimizin çok farkındayız.
We are very aware that we have entered.
Bazen değiliz.
Sometimes we are not.
Mesela şunu söyleyeyim bizi dinleyenler bir hafızasını yoklasın.
For example, let me say this: those who are listening to us should check their memory.
Harita uygulamasını açmadan evine işine ya da gideceği yere gidebilen kaç cesaretli insan kaldı aramızda.
How many daring people are left among us who can go to their home, work, or destination without opening a map application?
Özellikle büyük şehirlerde yaşayan.
Especially those living in big cities.
Tabii ki yani kendi evime giderken açıyorum ki bana belki bir alternatif yol bulur.
Of course, I mean I open it on my way home in case it finds me an alternative route.
Gözünüzü kapasanız bile gidebileceğiniz bir yolda ve yüzde doksan dokuz nokta doksan dokuz aynı güzergahı size tavsiye etmesine rağmen.
Even if you close your eyes, there is a path you can take, and despite 99.99% of the recommendations suggesting the same route to you.
Şöyle düşünelim şimdi o güzergahı bize bir yapay zekalıdır.
Let's think about it; now that route is like an artificial intelligence for us.
Zeki algoritması çiziyor ve o çizdiği güzergah güzergah üstündeki ekonomiyi etkiliyor.
The intelligent algorithm is drawing and the route it has drawn is affecting the economy along the route.
Yani o güzergah üstündeki kobilerin cirosunu o haritanın yoğunluğu belirleyecek ve rotası belirleyecek.
So the turnover of the SMEs on that route will be determined by the density of that map, and it will determine the route.
Eğer orası kırmızı buradan git derse oradaki bakkaldan siz alacaksınız akşam işte atıştıracağınız şeyleri.
If that place says go away in red, you will buy the snacks you will nibble on in the evening from the grocery store over there.
Veya efendim oradaki çiçekçiden alacaksınız evlilik yıl dönümünüzü tebrik etmek için kutlamak için bilmem neyi pastayı onu.
Or you will buy something from the florist over there to celebrate your wedding anniversary, I don't know what, the cake or something.
Şimdi bütün bunları düşününce.
Now, when I think about all of this.
Farkında olmadan seyrettiğimiz filmler, satın aldığımız ürünler, gittiğimiz yollar, işte tatilimizi geçirdiğimiz beldeler, sosyal medyada haberdar olduğumuz ve olmadığımız arkadaşlar.
The movies we watch without realizing it, the products we buy, the paths we take, the places where we spend our holidays, and the friends we know and don’t know about on social media.
Ben bin kişiyi takip ediyorum.
I am following a thousand people.
Karşıma hep aynı yirmi kişi çıkıyor.
I keep encountering the same twenty people.
Instagram'da bilmem Twitter'da orada burada.
I don't know on Instagram, Twitter, here or there.
Niye bilmiyorum.
I don't know why.
Karşıma çıkmayan arkadaşlarımın hayatında neler oluyor bilmiyorum.
I don't know what is happening in the lives of my friends who don't come to see me.
Yani algoritmaların çevresinde bir.
So there is one around the algorithms.
Hayatı zaten yaşıyoruz.
We are already living life.
Adı konmamış bir şekilde.
In an unnamed way.
Bunun hani kontrolünün yasayla soruya dönecek olursak yasayla düzenlemeyle ne kadar mümkün olduğu büyük bir soru işareti.
If we are to return to the question of how much control over this is possible with the law, it raises a big question mark.
Çünkü ne kadarından onların etkisinde yaşandığını henüz bilemiyoruz.
Because we still do not know how much of it is lived under their influence.
Evet bu aslında ürkütücü bir yandan.
Yes, this is actually frightening in a way.
Yani bir yandan demin konuştuklarımız hayatı kolaylaştırmak adına önemli değerli ama bir yandan da korkutuyor.
So on one hand, what we just talked about is valuable for making life easier, but on the other hand, it is also frightening.
Çünkü arkasında ardında neler var?
Because what is behind it?
Neler gizleniyor?
What is being hidden?
O kısmını şu an için bilmiyoruz.
We don't know that part for now.
Belki de hiç bilmeyeceğiz yani bundan sonrasında.
Maybe we will never know from now on.
Peki biraz yapay zekadan yani yapay zeka böyle bizim hayatımıza pandemi dönemiyle daha fazla girmeye başladı.
Well, artificial intelligence has started to enter our lives more during the pandemic period.
Pandeminin ardından bir anda patladı.
It suddenly exploded after the pandemic.
Biraz o pandemi dönemiyle evrilen ofislerle ilgili iş hayatıyla ilgili konuşmak isterim.
I would like to talk a bit about the offices that evolved during the pandemic period and related to work life.
Yani o dönem için insanlara bir süre böyle iyi geldi.
So, for that period, it was good for people for a while.
Sonra bir süre evde kapalı kalmak kötü geldi.
Then it felt bad to be stuck at home for a while.
Şirketlerin bazı şikayetleri oldu.
Some companies had complaints.
Daha bir arada olmak.
To be together more.
Daha faydalı gibi düşünmeye başladılar.
They started to think more beneficially.
İşte performansı arttırıyor diye düşündüler.
They thought it increases performance.
Şu son geldiğimiz dönem içerisinde yeni nesil ofisler.
In the recent period we have reached, new generation offices.
Bu yeni nesil çalışma tarzları.
These are new generation working styles.
Tabii burada Z kuşağı biraz daha farklı muhtemelen öyle tahmin ediyorum.
Of course, I guess the Z generation here is a bit different.
Hayatımızı nasıl etkiliyor?
How does it affect our lives?
Bu gidişat böyle devam eder mi bundan sonra?
Will this trend continue like this from now on?
O kadar büyük bir konu ki bu.
It's such a big topic.
Başka bir program yapalım.
Let's make another program.
Keşke ama hani şöyle söyleyeyim.
I wish, but let me put it this way.
Şimdi.
Now.
İş dediğimiz şeyin içerisinde o kadar tanımlar var ki.
There are so many definitions within what we call work.
Mesela şöyle söyleyeyim.
For example, let me put it this way.
Diyelim ki biz bir radyo şeyindeyiz.
Let's say we are in a radio thing.
Radyo kanalındayız ve burası bir radyo kanalının stüdyosu diyelim.
We are on a radio channel, and let's say this is a radio channel's studio.
Şimdi radyo dediğimiz şey müzik yayını yapıyor, program yayını yapıyor bilmem nesi var.
Now what we call radio is broadcasting music, broadcasting programs, and whatever else there is.
Eğer bir radyo sadece müzik yayını yapıyor olsaydı.
If a radio was only broadcasting music.
Bir müzik konusunda işte bilgisini güveneceğimiz birisi gelip.
Someone comes who we can trust for their knowledge about music.
Bir liste hazırlıyordu.
She was preparing a list.
Sabah listesi, öğle listesi, akşam listesi.
Breakfast menu, lunch menu, dinner menu.
Otomasyon.
Automation.
Play'e basardı.
He/She would press play.
7-24.
7-24.
Takılırdı.
He/She used to hang out.
Hatta ara anonsları falan bile belki şimdi yapay zeka seslendirme sistemleriyle işte sıradaki parçamız.
In fact, even the announcement intermissions might now be done with artificial intelligence voiceover systems, here's our next track.
Çünkü böyle Spotify'in falan hizmetleri var.
Because there are services like Spotify.
Size göre, sizin zevklerinize göre radyo oluşturuyor.
It creates a radio according to your tastes.
Arada da anonslar yapıyor.
Occasionally, he/she makes announcements.
Şimdi ama radyo böyle bir şey değil ki.
But now radio is not like that.
Radyoyu radyo yapan o radyonun ofisinde ya da binasında, bahçesinde.
In the office or building of the radio that makes the radio, in its garden.
Osun'da, balkonunda, terasında bir araya gelen programcıların arada çevirdiği geyikle ortaya çıkan bir laf, bir fikir veya birbirini bir şarkıdan haberdar etmesi.
A phrase or idea that emerges from the conversations of programmers who gather on a balcony or terrace in Osun, occasionally sharing a joke or informing each other about a song.
Anlatabiliyor muyum?
Am I able to explain it?
İş dediğimiz şey eğer sadece e-mailleri cevaplama, Excel'e işte satış raporlarını girme, SAP'de bilmem ne formunu doldurmak ise evet bu her yerden yapılır.
If what we call work is only answering emails, entering sales reports into Excel, or filling out some form in SAP, then yes, this can be done from anywhere.
Zaten bunun için insanları servislere, arabalarına doldurup işte makyaj yaptırıp.
That's why they fill people into services, cars, and have them get make-up done.
Üstünü başını bir kodla giydirip işte bir ideal sıcaklığa bir mekanı getirip çalıştırmanın bir alemi yok.
There’s no point in dressing up a place with a code to achieve an ideal temperature and get it to function.
Yani neden herkes oraya gelsin?
So why should everyone go there?
Ama iş öyle bir şey değil.
But it's not like that.
İş dediğimiz şey yani şunu söyleyeyim.
What we call work, let me say this.
Okul sadece ders olsaydı basbayağı uzaktan yapılabilirdi.
If school were only about lessons, it could easily be done remotely.
Ki yapıldı da işte pandemi döneminde uzaktan ders, uzaktan sınav.
It was done, indeed, during the pandemic period with remote classes and remote exams.
Bu kim hayal edebilirdi böyle bir şeyi?
Who could have imagined such a thing?
Bunlar oldu.
These happened.
Ama okul böyle bir şey değil.
But school is not like that.
Hangimiz için okul buydu?
Which of us was this school for?
Okul nedir?
What is school?
İşte yan sınıftaki sevgilin, oradaki yakışıklı oğlan, güzel kız, sana takan öğretmen, sınıfın kokusu, yanında oturanla yaptığın bir muhabbet, teneffüsteki bir haydutluk, kantinde yediğin bilmem tost içtiğin bir gazoz.
Here is your boyfriend in the neighboring class, that handsome boy over there, the beautiful girl, the teacher who cares about you, the smell of the classroom, the conversation you had with the person sitting next to you, a little mischief during the break, a sandwich you ate and a soda you drank in the cafeteria.
Budur yani okulla ilgili servise gitme telaşı, kahve.
So this is the rush to go to school service, coffee.
Okulu okul yapan şey budur.
This is what makes a school a school.
Yoksa ders için okula gitmenin anlamı yok.
Otherwise, there's no point in going to school for class.
İş yapan şey de yaptığımız işin ötesidir.
What does the act itself does is beyond the work we do.
Kesinlikle bir aradalıktan gelen yaratıcılık, sinerji, zihinlerin birbiriyle bir araya gelmesi, tesadüfen olan bir olay, aniden gündeme gelen bir hatırayla tetiklenen bir ilham.
Creativity that definitely comes from being together, synergy, the coming together of minds, an event that occurs by chance, inspiration triggered by a suddenly recalled memory.
Budur iş.
Here it is.
Onun dışında iş yani bir çorap imalatına döner bütün.
Apart from that, everything turns into a sock manufacturing business.
Oysa ki bugün özellikle uzaktan çalışmaya odaklı şeylerde yaratıcılığı öldürdüğünü düşünün.
However, today, especially in areas focused on remote work, think about how it kills creativity.
Öte yandan şunu da düşünelim.
On the other hand, let's consider this as well.
Acaba gerçekten bütün işler bu kadar yaratıcı mı?
I wonder, are all jobs really this creative?
Yani uzaktan çalışmayı isteyen, çalışanların uzaktan çalışmayı istediği bir şirketteki yönetici kendisine şu soruyu da sormalı.
So, a manager in a company where employees who want to work remotely should also ask themselves this question.
Acaba ben korkunç birisi olabilir miyim?
Could I be a terrible person?
Hani bizim iş yerimiz korkunç bir ortam olabilir mi?
Could our workplace be a terrible environment?
Yani neden insanlar buraya gelmek yerine evinde oturmayı tercih ediyor?
So why do people prefer to stay at home instead of coming here?
Hani o işte 15 gündür yıkanmayan eşofmanın içindeki bakteri formuyla yaşayarak değil mi?
Aren't you living with the bacteria formed in those sweatpants that haven't been washed for 15 days?
Saç sakal birbirine karışmış, makyaj yok bir şey yok böyle.
Hair and beard tangled together, no makeup, nothing like that.
Artık hani...
It's just that...
Uzaktan market siparişi yapmaktan evin içindeki karbondioksit oranı bile yükseliyor.
Even the carbon dioxide levels inside the house are rising from ordering groceries online.
Niye öyle bir yeri tercih ediyor?
Why does he/she prefer such a place?
Demek ki hani sormamız gereken çok soru var.
So there are many questions that we need to ask.
Ama şunu söyleyeyim.
But let me say this.
İnsan gerçekten o tekrar edelim sosyal bir varlık.
Man is truly a social being.
İş için olsun başka bir şey için olsun sosyalleşmeye muhtaç.
Whether for work or something else, they need to socialize.
Ve insanın sosyalleşmesinin en anlamlı sonuçlar ürettiği yerde çalışma mekanları.
And the places of work are where socialization produces the most meaningful results for humans.
Ne kadar birbirimizle...
How much we are...
Biz iki olarak bir arada zaman geçirirsek o kadar yaratıcı, renkli ve insana dair bir şeyler çıkarabiliyoruz.
If we spend time together as two, we can create such creative, colorful, and human-related things.
Onun dışındaki her şey bir örnek, robotik ve sıradan.
Everything else is a copy, robotic and ordinary.
Birbirine benzer, renksiz, kokusuz, tatsız, tutsuz şeyler oluyor.
Things that are similar to each other, colorless, odorless, tasteless, and untouchable are happening.
Hani endüstriyel üretilmiş bir pasta ile bir artizan tatlıcının yaptığı pastanın mukayesesi gibi düşünün.
Think of it like the comparison between a cake produced industrially and a cake made by an artisan pastry chef.
Yani bir yandan siz bunları anlatırken şeyi düşünüyorum.
So, on one hand, while you are explaining this, I'm thinking about something.
Aşağı yukarı...
More or less...
Aynı yaşlardayız.
We are the same age.
Ya biz mi böyle düşünüyoruz diye de düşünüyorum.
I also wonder if we think this way.
Gençler biraz daha farklı düşünüyor olabilir mi bunu?
Could it be that young people think a bit differently about this?
Yani biz biraz daha duygu, biraz daha tat, biraz daha lezzet, biraz daha sosyalleşme, birlikte olma bunları seviyoruz.
So we love a little more emotion, a little more flavor, a little more taste, a little more socializing, being together.
Ben bile röportaj yaparken yüz yüze karşılıklı görüşmeyi tercih ediyorum.
Even when I conduct interviews, I prefer face-to-face interactions.
Bir telefonla yapılamaz mı?
Can't it be done with a phone?
Yapılabilir tabii ki.
It can be done, of course.
Hepsi olabilir.
It could all be.
Artık bir sürü uygulama var.
There are now many applications.
Ama ben mesela onu tercih ediyorum.
But I, for example, prefer it.
Gelen konuk da o zaman daha gerçekten...
The guest who arrived then really...
İçinden hissederek daha duygulu davranarak konuşuyor.
She is speaking more emotionally by feeling it from within.
Acaba biz mi böyle hissediyoruz?
Are we feeling this way?
Yani gençlerden aynı his var mıdır?
So do the young people have the same feeling?
Ya şöyle söyleyeyim.
Let me put it this way.
Ben çocukken akranlarımdan o kadar farklıydım ki...
When I was a child, I was so different from my peers...
Ben benim kuşağımı temsil ediyor muyum?
Am I representing my generation?
Ondan bile şüpheliyim.
I'm even suspicious of that.
Dolayısıyla hani gençler diye çok büyük bir ortak payda üretiyoruz ya.
Therefore, we're creating a very large common denominator for what we call young people.
Mesela Z kuşağı.
For example, Generation Z.
Ben mesela bakıyorum.
For example, I am looking.
Hani Bekir Ağardır'ın da kulaklarını çınlatalım.
Let's also ring the ears of Bekir Ağardır.
Onunla en çok güldüğümüz ayrıntıdır sohbetlerimiz.
The detail we laugh the most about is our conversations.
Yani bu Z kuşağı.
So this is Generation Z.
Bu kuşağı hep Levent'te.
This generation is always in Levent.
Moda'da falan değil mi?
Isn't it in Moda or something?
Hani mesela Tokat'ın Turhal ilçesinde Z kuşağı.
For example, the Z generation in the Turhal district of Tokat.
Niyeyse hiç adı sana anılmıyor o anlamda.
For some reason, your name is never mentioned in that sense.
Evet sosyal medya birçoğumuzu küresel çapta birbirine benzetiyor kuşaklar arasında.
Yes, social media makes many of us similar to each other globally across generations.
Ve bu yaşadığımız kuşağın her kuşak gibi, her yeni kuşak gibi kendine has tavırları, modaları, akımları, müzikleri, kılıkları, kıyafetleri, sözleri, sözcükleri, deyimleri, terimleri var.
And this generation we are experiencing, like every generation, has its own unique attitudes, fashions, trends, music, appearances, clothes, words, expressions, and terms.
Fakat hani şunu söyleyeyim.
But let me say this.
İnsani çabalarımızdan, insani hasretlerimizden.
From our human efforts, from our human longings.
Uzaklaşmamız çağa ait bir şey mi?
Is our distancing something related to the era?
Yoksa bu çağın bizde yarattığı psikolojik marazlardan kaynaklanan bir şey mi?
Or is it something stemming from the psychological ailments created by this era within us?
Onu düşünmemiz lazım.
We need to think about it.
Şunu söyleyeyim.
Let me say this.
Yeni kuşakta bazen ben kendimde de onu görüyorum.
In the new generation, sometimes I see it in myself as well.
En büyük rahatsızlık kaynağı telefonla aranmak.
The biggest source of annoyance is being called on the phone.
Bunu çok bölücü, rahatsız edici, zamanı bölücü bir şey olarak algılıyorlar.
They perceive this as something very divisive, disturbing, and a disruption of time.
Ve diyorlar ki yaz kardeşim.
And they say, write brother.
Yazılı mesaj.
Written message.
Ben müsait olduğumda döneyim.
I'll get back to you when I'm available.
Şimdi eskiden hani bu telefonla aramak önemli bir şeydi.
Back then, calling on the phone was an important thing.
Önem verildi.
Importance was given.
Mesaj çekmek çok terbiyesizce bir şeydi.
Sending a message was a very rude thing to do.
Umursamazlıktı falan.
It was indifference or something like that.
Hani bir dönem bayram ziyaretinde gidip el öpme çok önemliydi.
There was a time when visiting on holidays and kissing hands was very important.
Telefonla aramak saygısızlıktı.
Calling on the phone was disrespectful.
Sonra telefonla arama adete döndü.
Then calling on the phone became a habit.
Mesaj yollamak saygısızlık oldu.
Sending a message was disrespectful.
Şimdi mesaj yollamak bekleniyor.
Now sending a message is expected.
Yollamamak saygısızlık.
Not sending it is disrespectful.
Bir sonraki günde artık ne olacak bilmiyorum.
I don't know what will happen the next day.
Ama bakıldığında hepimiz biyolojik olarak insanız.
But when looked at, we are all biologically human.
Ve bu çağ bizim problemli hale getirdi.
And this era has made us problematic.
Çok kendimize odaklı yaşıyoruz.
We live very focused on ourselves.
Ve birbirimizden koptuğumuz için iletişim kuramıyoruz.
And we cannot communicate because we have become detached from each other.
Yani bir araya geldiğinde insanların yaptığı tek şey telefonları çıkarıp masada kendi feedlerine bakmak oluyor.
So when they come together, the only thing people do is take out their phones and look at their own feeds on the table.
Ve birbirine kaydettikleri komik görüntüleri işte bookmarklara eklediği komik paylaşımları gösteriyorlar.
And they show the funny posts they've added to their bookmarks with the funny videos they've recorded of each other.
İletişim.
Communication.
Yani insanın en temel...
So the most basic...
Çıktısı, becerisi alan iletişim köreliyor.
The output, the skill area of communication is becoming blind.
Belki iş dünyasına onun yansıyan kısmı da bu.
Perhaps this is the part of the business world that reflects him.
Belki bu teknolojinin yolunu açtığı şey de bu.
Perhaps this is also what this technology has paved the way for.
Ama niye bizi dinliyor şu an insanlar?
But why are people listening to us right now?
İzole olmak için dinlemiyor.
He is not listening to isolate himself.
Hani bu bir sosyalleşme ihtiyacı.
This is a need for socialization.
Şu an kulağına girdiğimiz herkes bu insani sosyalleşme arayışı içinde.
Right now, everyone we are reaching out to is in search of this human socialization.
Ve bunu anlamlı bir şeyle doldurma çabasında.
And in the effort to fill it with something meaningful.
Ve umarım biz o vaadini...
And I hope we... that promise...
Sizin karşılığını verebiliyoruzdur.
We can respond to you.
Tabii umarım.
Of course, I hope so.
Şu ana kadar gayet öyle gidiyor.
So far, it's going quite well.
En azından sizden aldıklarım için söylüyorum ben.
I'm speaking about the things I've received from you, at least.
Aslında sohbet güzel gidiyor.
Actually, the conversation is going well.
Birazdan toparlayacağım ama.
I'll tidy up in a bit.
Dünya halleri bülteniniz var.
You have a bulletin on world affairs.
Şimdi buradan biraz kripto paralarla ilgili bir soru soracağım.
Now I will ask a question about cryptocurrencies from here.
Bu da ayrı bir dünya belki ayrı bir program konusu ama.
This is perhaps a separate world, maybe a different program topic, but.
Mesela burada 136. sayıda Binance'den bahsediyorsunuz.
For example, you are mentioning Binance on page 136 here.
Bir davadan bahsediyorsunuz.
You are talking about a case.
Kara para aklama suçlamasıyla ilgili bir iddia.
An allegation related to money laundering.
Bu arada dinleyicilerimize şunu hatırlatalım mı?
Shall we remind our listeners of this in the meantime?
Size internet sitesi üstünden nasıl ulaşabilirler?
How can they reach you through the website?
m.serdarka.com
m.serdarka.com
Evet adımı yazınca da o çıkıyor Allah'tan.
Yes, they appear when I write my name, thankfully.
Tamam buradan ulaşabilirler.
Okay, they can reach from here.
Bu bültene abone de olabilirler.
They can also subscribe to this bulletin.
Onu hatırlatalım.
Let's remind him/her.
Burada Binance'den bahsediyorsunuz.
You are talking about Binance here.
Yani biraz kripto varlıklardan, dijital paralardan bahsedebilir miyiz?
So can we talk a bit about crypto assets and digital currencies?
Çünkü bizim hayatımızda şöyle bir durum var.
Because there is such a situation in our lives.
Bir an evvel...
As soon as possible...
Bir para koyayım.
Let me put in some money.
10 katını, 100 katını kazanayım ben.
Let me win 10 times, 100 times.
İşte bir sene sonunda 100k yaparak çıkayım oradan falan gibi bir hayalimiz var.
We have a dream like leaving there after making 100k at the end of a year.
Herkeste böyle bir beklenti var.
Everyone has such an expectation.
Burası nasıl gidiyor? Nereye gidecek?
How is it going here? Where will it go?
Evet.
Yes.
O tatlı para ne tatlı para değil mi?
Oh, that sweet money isn't it sweet money?
Yani bir de öyle kazanan bir zümre de oldu.
So there was also a winning group like that.
Hep onun iştahı söz konusu.
It's always about his appetite.
Ama işte sonradan o ışığa koşan pervaneler gibi...
But like those moths that rush towards the light afterwards...
...bazen o sinek öldüren ışıklar...
...sometimes those lights that kill flies...
...gitme olabiliyor.
...it can happen that you go.
Çat çat diye patlıyoruz böyle havada infilak edebiliyoruz.
We can explode like this in such weather.
Şöyle söyleyelim.
Let's put it this way.
Şimdi para bir kıymetlendirme aracı.
Now money is a valuation tool.
Yani bir aracı.
So, a vehicle.
Düşünün ki şu an matbaada bile basılmıyor.
Imagine that it is not even being printed at the printing house right now.
Elektronik olarak üretiliyor.
It is produced electronically.
Ve arkasında bir devlet durduğu için...
And because a state stands behind it...
...ve o devletin bir itibarı olduğu için...
...and because that state has a reputation...
...onun itibarı kat sayısınca, nispince...
...his reputation is proportional to its coefficient...
...biz ona inanıyoruz.
...we believe in him/her.
Ve yatırımlarımızı yönlendiriyoruz.
And we are directing our investments.
Her şey bir kıymet değeri.
Everything has a value.
Hani bu kimi zaman bir sanat eseri oluyor...
Sometimes this becomes a work of art...
...kimi zaman para oluyor...
...sometimes there is money...
...kimi zaman kripto para oluyor.
...sometimes it becomes cryptocurrency.
Kripto para dediğimiz şey de...
What we call cryptocurrency is...
...hani meşhur yatırımcı Warren Buffett diyor ya...
...you know how the famous investor Warren Buffett says...
...kendimden daha aptal birini bulmam lazım...
I need to find someone more foolish than myself...
...bunun kıymetini ortaya çıkarmam için diye.
"...for me to realize its value."
Ama aslında bütün kıymetler böyle bakıldığında.
But actually, all values are like this when viewed in that way.
Kripto para dediğimiz şey de...
What we call cryptocurrency is...
...insanların bir kıymet atfettiği...
...that people attribute value to...
...ve kendine ait parametrelerle değerlendiği...
...and evaluated with its own parameters...
...ya da değersizleştiği...
...or has become worthless...
...bir şey.
...something.
...ve kendine ait parametrelerle değerlendiği...
...and evaluated with its own parameters...
...bir şey.
...something.
Mesela bazısı kısıtlı olduğu için...
For example, some of them are limited...
...Bitcoin gibi...
...like Bitcoin...
...bir üst limiti var...
...there is an upper limit...
...üretilebilecek üst limiti...
...the upper limit that can be produced...
...ve ondan daha fazla üretilemeyeceği için...
...and because it cannot be produced more than that...
...mesela dünya yüzeyindeki altın gibi...
...for example, like gold on the surface of the earth...
...dünyadaki altının bir sınırı var...
...there is a limit to gold in the world...
...daha fazlası uzaydaki göktaşlarında...
...more is in the asteroids in space...
...bilmem yıldızlarda...
...I don't know in the stars...
...sınırlı olduğu için...
...because it is limited...
...onun kıymeti sürekli artıyor.
...its value is constantly increasing.
Ama para sınırsız mesela...
But money is unlimited, for example...
...banknot, para üretimi sınırsız...
...banknote, money production is unlimited...
...dolayısıyla onun değeri sürekli düşüyor gibi.
...therefore its value seems to be constantly decreasing.
E kripto paraların bazıları...
Some cryptocurrencies...
...sınırlı olmasıyla kıymet kazanıyor.
...is gaining value due to its limited nature.
Bazıları onunla yapılabilecekler...
Some things can be done with him...
...adına kıymet kazanıyor.
...is gaining value in the name of.
Bazısı da psikolojik olarak, manipülatif...
Some are also psychologically manipulative...
...spekülatif olarak insanların ona atfettiği...
...that people have attributed to it speculatively...
...değer ya da vazgeçtiği...
...value or what he/she has given up...
...kıymet algısından dolayı...
...due to the perception of value...
...inip çıkıyor.
...is going up and down.
Binance de...
At Binance too...
...benim biraz önce bültende...
...I just mentioned in the bulletin...
...Dünyaları Bülteni'nde değindiğim kısmıyla...
...with the part I mentioned in the Worlds Bulletin...
...konuşacak olursak...
...if we are to talk...
...Binance bir kripto para borsası...
...Binance is a cryptocurrency exchange...
...kripto varlık borsası diyelim hatta...
...let's say a crypto asset exchange...
...ve insanların...
...and people's...
...ellerindeki bu kripto paraların...
...the cryptocurrencies in their hands...
...varlıkların takasına...
...for the exchange of assets...
...olanak sağlıyor ve bu...
...provides the opportunity and this...
...piyasanın oluşmasını da sağlıyor.
...it also facilitates the formation of the market.
Fakat buradaki sorun şu...
But the problem here is...
...Binance'in...
...of Binance...
...soruşturma sürecinde...
...during the investigation process...
...Amerika ayağında...
...in America...
...ve global ayakta...
...and standing globally...
...terör listesinde anılan...
...mentioned in the terrorism list...
...bazı organizasyonların...
...some organizations...
...para transferini...
...money transfer...
...bilerek önlem almadan...
...without taking precautions knowingly...
...yak ettiği ortaya çıkmış ve bu...
...it has emerged that he/she burned and this...
...milyarlarca dolarlık tazminat davasına...
...a multi-billion dollar compensation lawsuit...
...konu olan bir süreci tetikledi.
...triggered a process in question.
Bilerek olduğu için.
Because it is done intentionally.
Evet. Bilerek olmasa bile...
Yes. Even if it's not intentional...
...şöyle düşünün hani bugünkü finansal sistemin...
...just think about how today's financial system...
...bu müşterini tanı...
...identify this customer...
...Kyway C dediğimiz...
...what we call Kyway C...
...şeyi...
...thing...
...prosedürleri esasında bu işlemlerin...
...based on the procedures of these transactions...
...nispeten diyelim...
...let's say relatively...
...daha sağlıklı yürüyebilmesi adına bir...
...to be able to walk more healthily, a...
...çerçeve, model zaten çıkarmış.
...the frame, the model has already been extracted.
Bunu bankacılık sistemi ne kullanıyorsa...
Whatever the banking system uses...
...kripto para sisteminde de bunu...
...in the cryptocurrency system as well...
...kullanırsanız bir sorun yok. Ama...
...if you use it, there’s no problem. But...
...işin özünde baktığımızda hani...
...when we look at the essence of the matter...
...işin esansına baktığımızda...
...when we look at the essence of the matter...
...kripto paralar zaten bu...
...cryptocurrencies are already this...
...mevcut ekonomik düzenin...
...the current economic order...
...finansal düzenin bir alternatifi...
...an alternative to the financial system...
...bir anarşik versiyonu diyelim...
...let's call it an anarchic version...
...tırnak içerisinde...
...in quotes...
...olma adına ortaya çıktı. E şimdi sen bunu...
...to become something. And now you...
...kurallarla, kanunlarla, bilmem nelerle...
...with rules, laws, and all that...
...regül ettiğin zaman bunun ne...
...when you regulate this, what is it...
...espirisi var ki? Zaten orada...
...there's a spirit, right? It's already there...
...bir sürü para birimi var. İşte...
...there are a lot of currencies. Here...
...dinarı var, doları var, eurosu var...
...he has dinars, he has dollars, he has euros...
...bilmem reali var. Envai...
I don't know if it's real. Various...
...çeşit şeyi var. Dolayısıyla...
...there are various things. Therefore...
...hani orada esasında bir...
...you know there is actually a...
...özgürlükler savaşı da yürüyor.
...the struggle for freedoms is also ongoing.
Yani evet bir kara para...
So yes, it's dirty money...
...ekonomisi var. Bu...
...there is an economy. This...
...kripto para öncesinde de vardı. Kripto paraları...
...existed before cryptocurrency. Cryptocurrencies...
...toptan yasaklasak da var olmaya devam...
...even if we ban it wholesale, it continues to exist...
...edecek. Fakat...
...will do. However...
...bunun bu kadar kolay yapılabilir...
...this can be done so easily...
...olması ve izini...
...to be and its trace...
...kaybettirme adına işleri daha...
...to ensure the losses in the business further...
...güçleştirmesi...
...strengthening...
...tedirginlik konusu oluyor.
...becomes a matter of concern.
Ve önümüzdeki dönemde mesela Türkiye'de...
And in the upcoming period, for example in Turkey...
...Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası...
...Central Bank of the Republic of Turkey...
...da öncü girişimleri var.
...there are also pioneering initiatives.
Dijital Türk Lirası gibi. Hani kripto para...
Like digital Turkish Lira. You know, cryptocurrency...
...o anlamda sayılmamakla birlikte...
...although it is not considered in that sense...
...kripto parayla...
...with cryptocurrency...
...ilgili belki konuşulması gereken en...
...maybe the most important thing to talk about is...
...önemli şey, daha doğrusu blok zincir...
...the important thing, or rather the blockchain...
...teknolojilerinin kripto parayla...
...technologies with cryptocurrency...
...birleşimiyle ben önümüzdeki dönemde...
...with the combination of... I will in the upcoming period...
...dijital paralara...
...to digital currencies...
...geçişin bir adım sonrasının...
...the step after the transition...
...programlanabilir para olacağına inanıyorum.
I believe there will be programmable money.
Yani şu ana kadar insanlık tarihi...
So far, human history...
...hep bildiğimiz klasik...
...the classic we always knew...
...para düzeninde. İşte senin maaşın ne...
...in the money system. Here is your salary...
...şu kadar, al sana şu kadar maaş.
...here you go, here's that much salary for you.
Önümüzdeki dönemde maaşlar, gelirler...
In the upcoming period, salaries, incomes...
...alımlar, satımlar...
...purchases, sales...
...hepsi kontratlanabilir halde olacak.
...they will all be able to be contracted.
Yani şöyle söyleyeyim.
Let me put it this way.
Örneğin işte...
For example, here...
...çalıştığınız kurum size maaş verecek.
...the institution you work for will pay you a salary.
Diyelim ki bir...
Let's say that a...
...ne diyelim bir...
...what shall we say, one...
...öğretmensiniz. Milli Eğitim Bakanlığı...
...you are a teacher. Ministry of National Education...
...size maaş veriyor.
...is paying you a salary.
Ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın verdiği maaş şöyle olacak.
And the salary provided by the Ministry of National Education will be as follows.
Bu maaşın...
This salary...
...işte yüzde on kadar...
...just about ten percent...
...fazlasını veya yüzde onluk...
...more or ten percent...
...bir kısmını maaşından düşmemek...
...not to deduct part of it from his salary...
...kaydıyla kültür-sanat...
...with the record of culture-art...
...faaliyetlerini takip etmek için harcayabilirsin.
...you can spend it to follow up on your activities.
Maaşının yüzde yirmisini...
Twenty percent of your salary...
...bilmem ne...
...I don't know what...
...sektöründe harcayabilirsin. Mesela işte...
...you can spend in the sector. For example, well...
...diyelim ki şirketimiz bize...
...let's say that our company is giving us...
...maaş veriyor. Diyor ki...
...is paying a salary. He says...
...bunun yüzde yirmisini çocuğunun eğitim...
...twenty percent of this is for your child's education...
...masrafları için kullanabilirsin diyor.
"...you can use it for expenses."
Yüzde yirmi beşini kullanamazsın.
You cannot use twenty-five percent of it.
Yani bu bazen iyi bazen kötü.
So sometimes it's good, sometimes it's bad.
Mesela banka kredi verdi sana.
For example, the bank gave you a loan.
Fabrikada yeni...
New in the factory...
...makine alımı için kredi verdi. Bunu diyor sadece...
...he only says this for the loan for the machine purchase...
...şu şu şu...
...this this this...
...makine üreticilerinde kullanabilirsin...
...you can use it in machine manufacturers...
...diyor. Başka bir şey de kullanamazsın.
...it says. You can't use anything else.
Ya da ben bilmem ne kurumuna...
Or I don't know to what institution...
...bağış yaptım. Yüz liralık...
...I made a donation. One hundred lira...
...bağış yaptım. Ve koşullu...
...I made a donation. And conditional...
...bağış yaptım. Dedim ki bunu sadece...
...I made a donation. I said that this is only...
...kadınlara yönelik sivil toplum kuruluşlarına...
...to civil society organizations for women...
...aktarabilirsin dedim. Ve o para...
...you can transfer, I said. And that money...
...elektronik olarak her adımı...
...electronically every step...
...takip edildiği için başka yerlere...
...because it is being followed to other places...
...gidemez. Kilitli.
...cannot go. It's locked.
Şimdi devlet bazında...
Now on a state level...
...paranın kontrolü. Kurum...
...control of money. Institution...
...bazında para kontrolü. Birey bazında...
...money control based on individuals. On an individual basis...
...para kontrolü. Değil mi?
...money control. Right?
Evet. Bu çok enteresan geldi bana.
Yes. This seems very interesting to me.
Çok ilginç. Bu tarihte olmadık.
Very interesting. We weren't here on this date.
Yeni bir, çok ilginç bir dönem.
A new, very interesting era.
Ve esas kripto paralar, blok zincir ve...
And the main cryptocurrencies, blockchain and...
...dijital para ekseninde...
...within the axis of digital currency...
...konuşulması gereken konu bu.
...this is the subject that needs to be discussed.
Aslında gelecekte ne konuşabiliriz...
Actually, what can we talk about in the future…
...bundan sonra diyecektim ama...
...I was going to say this afterwards, but...
...bu soruya gerek kalmadı.
...this question is no longer necessary.
Son belki gelecekte...
Maybe in the future...
...konuşabileceğimiz konu...
...the topic we can talk about...
...bugünkü programda...
...in today's program...
...hiç değinmediğimiz...
...that we never mentioned...
...sağlık alanındaki gelişmeler. Yani bu...
...developments in the field of health. So this...
...biyoloji, sentetik biyoloji...
...biology, synthetic biology...
...hanımlanabilir biyoloji, genetik alanında...
...manageable biology, in the field of genetics...
...belki...
...maybe...
...20 yıl sonra...
...20 years later...
...belki 10 yıl sonra diyeceğiz ki...
"...maybe in 10 years we will say..."
...ne ilginç bir sağlık...
...what an interesting health...
...yaklaşımımız varmış. Hasta olmamızı...
...we had an approach. To be sick...
...bekliyormuşuz. Ve bir tane ilaç...
...we were waiting. And one medication...
...varmış. Bütün hastalara o ilacı veriyormuşuz.
...there was. We were giving that medicine to all the patients.
O kadar şaşıracağız ki buna.
We will be so surprised at this.
Çünkü artık sağlık dediğimiz...
Because now what we call health...
...alan hastalığı iyileştirme değil...
...field disease is not about healing...
...hastalığı engelleme üzerine...
...on preventing diseases...
...kurulacak. Bugün yaşlılığı bile hastalık...
...will be established. Today, even aging is considered a disease...
...olarak değerlendiren bir sağlık endüstrisinden...
...from a healthcare industry that evaluates as...
...bahsediyoruz. Garip ama...
...we are talking about. Strange, but...
...dünyasıyla... Mesela bir tane ağrı kesici...
...with the world... For example, a painkiller...
...var. Bütün herkesin...
...there is. Everyone's...
...bütün baş ağrılarında şifa olacağını...
...that it will be a cure for all headaches...
...düşünüyoruz. Hayır. Bizim...
...we are thinking. No. Our...
...kendi biyolojimize, alerjilerimize...
...our own biology, our allergies...
...beslenme düzenimize, genetik...
...to our diet, genetics...
...yapımıza uygun...
...suitable for our structure...
...başımızın ağrısını geçirecek ve başka...
...will relieve our headache and another...
...hiçbir yan etki sunmayacak...
...will not present any side effects...
...sebep olmayacak ilaçlar.
...medications that will not cause side effects.
Genetik olarak...
Genetically...
...yatkın olduğumuz hastalıklarla...
...the diseases we are prone to...
...ilgili işte mRNA gibi...
...related to work like mRNA...
...işte kök hücre terapisi gibi...
...like stem cell therapy...
...konularda tedavi sunacak...
...will provide treatment on these issues...
...yaklaşımlar, önleyici...
...approaches, preventive...
...hastalığı, problemleri...
...disease, problems...
...önleyici sağlık önümüzdeki dönemde...
...preventive health in the upcoming period...
...çok enteresan açılımlara...
...very interesting expansions...
...sebep olacak. Çünkü bizi...
...will cause. Because it will...
...çok ilginç etik kararlarla...
...with very interesting ethical decisions...
...karşı karşıya getirecek. Mesela...
...will bring face to face. For example...
...işte bugün çeşitli bazı...
...well, today there are various...
...gebelik dönemindeki testlerle...
...with the tests during the pregnancy period...
...çeşitli sağlık problemlerine...
...various health problems...
...yatkın çocukların...
...gifted children...
...doğmamasına...
...not to be born...
...izin verilebiliyor kanunen.
...it is permitted by law.
Bunun gelecekte programlanabilir...
This can be programmed in the future...
...genetikle birlikte. Mesela şöyle diyecekler...
...along with genetics. For example, they will say something like this...
...çocuğunuz...
...your child...
...işte 1.80'den...
...well, from 1.80...
...uzun olsun ister misiniz?
Do you want it to be long?
Mesela...
For example...
...buna isterim...
...I want this...
...istemem diyecek... Mesela çocuğunuzun...
"...will say I don't want... For example, your child..."
...Parkinson hastalığından muaf olmasını ister mi?
...Does he/she want to be exempt from Parkinson's disease?
Tabii ki isterim. Peki...
Of course I would like to. Well...
...o zaman ne olacak? Bir tek fakir fukaraya...
...then what will happen? Only the poor...
...has bir şey mi olacak Parkinson hastalığı?
"...Is something going to happen with Parkinson's disease?"
Yani böyle bir...
So, like this...
...bir düğmeye basarak genetik olarak...
...by pressing a button genetically...
...programlayabileceğimiz bir şey haline gelecekse...
...if it is going to become something we can program...
...bu eğer kimler bundan...
...this is if who is from this...
...faydalanacak ve yeni bir zümre mi doğacak?
...will it benefit and will a new class emerge?
Değil mi? Sağlıklı, ölmeyen...
Isn't it? Healthy, not dying...
...200 yıl yaşayan...
...living for 200 years...
Farklı bir ırk. Evet. Yani bunu düşünün.
A different race. Yes. So think about that.
Bunu mesela şimdi gözünüzde canlandırın.
For example, visualize this in your mind now.
İşte bugünün zengin varlıklı aileleri...
Here are the wealthy affluent families of today...
...yüzlerce yıl yaşayarak...
...living for hundreds of years...
...zenginliklerine zenginlik katacaklar.
...they will add wealth to their riches.
Servetleri hiç bölünmeden büyüyecek.
Their fortunes will grow without ever being divided.
Bugünün siyasetçileri 50 yıl değil...
Today's politicians are not 50 years...
...150 yıl iktidarda olacaklar.
They will be in power for 150 years.
Muhalefette olacaklar. Bilmem ne olacaklar.
They will be in the opposition. I don't know what will happen.
Ben böyle düşünün.
I think like this.
Çok enteresan bir dünyaya gidiyor.
He is going to a very interesting world.
Peki doğru.
Okay, true.
Evet. Finali böyle...
Yes. The final like this...
...biraz gülerek kapatmış...
...closed it with a little smile...
...gülümseyerek kapatmış olalım o zaman.
...let's close it with a smile then.
Sevgili Necdar...
Dear Necdar...
...bana yarından bahseder misin?
...can you tell me about tomorrow?
Podcast kanalımızda Serdar Kuzuloğlu...
On our podcast channel, Serdar Kuzuloğlu...
...bizim konuğumuz oldu.
...became our guest.
Çok teşekkür ediyorum. Tekrar sağ olun.
Thank you very much. Thank you again.
Ben teşekkür ediyorum davet için.
I thank you for the invitation.
Gevezeliğimden ve bu zihin...
My chattiness and this mind...
...dağınıklığımdan dolayı özür diliyorum.
I apologize for my mess.
Umarım derli toplu bir şeyler aktarabilmişizdir.
I hope we have been able to convey something coherent.
Estağfurullah. Tam aksine...
I beg your pardon. On the contrary...
...ziihnimizi açtınız. Tekrar teşekkür ediyorum.
...you opened our minds. Thank you once again.
Diğer yayınlarda sevgili Necdar...
In other publications, dear Necdar...
...yine sizlerle birlikte olacağız.
...we will be with you again.
Ben Güçlü Mete...
I am Strong Mete...
...hepinize sağlıklı günler diliyorum. Şimdilik hoşçakalın.
I wish you all healthy days. For now, goodbye.
Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.