5- Kuşaktan Kuşağa Feminizm – Hasbiye Günaçtı ile Söyleşi
Aramızda Derneği: Kuşaktan Kuşağa Feminizm Podcast Serisi
Kuşaktan Kuşağa Feminizm Podcast Serisi
5- Kuşaktan Kuşağa Feminizm – Hasbiye Günaçtı ile Söyleşi
Bu podcast serisi Avrupa Birliği tarafından finansal olarak desteklenmiş ve dayanışma akademileri aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirme projesi kapsamında verilen ağda Eren Deniz Tol araştırma ve savunuculuk desteği ile üretilmiştir.
This podcast series has been financially supported by the European Union and produced with the research and advocacy support of Eren Deniz Tol as part of a project aimed at promoting gender equality through solidarity academies.
Avrupa Birliği tarafından finansal olarak desteklenmiş ve dayanışma akademileri aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirme projesi kapsamında verilen ağda Eren Deniz Tol araştırma ve savunuculuk desteği.
Research and advocacy support by Eren Deniz Tol as part of the project to promote gender equality funded by the European Union through solidarity academies.
Avrupa Birliği tarafından finansal olarak desteklenmiş ve dayanışma akademileri aracılığı ile üretilmiştir.
It has been financially supported by the European Union and produced through solidarity academies.
Dolayısıyla alacaklıyım.
Therefore, I am a creditor.
Bunun kadın kalarak da kadınları sevebileceğim gerçeğini benden sakladı.
It hid from me the fact that I could love women while remaining a woman.
Yani madem şeyim kadınları seviyorum niye erkek olmuyor musun diyorlardı.
So they used to say, "If you love women, why don't you become a man?"
Ha diyordum o zaman erkek olmam lazım.
I was thinking that I needed to be a man then.
Olmak istemiyorum öyle bir isteğim yok.
I don't want to be that way, I have no such desire.
Ben kadın olmaktan memnunum.
I am happy to be a woman.
Bilakis erkek gibisin dedikleri zaman çok rahatsız oluyordum.
On the contrary, I used to feel very uncomfortable when they said I was like a man.
Uzun etekler giyiyordum.
I was wearing long skirts.
O zaman uzun etekler giyip de yalnız bir yere gittiğimde rahatsız ediliyordum.
At that time, when I went to a place alone wearing long skirts, I was being disturbed.
Hani daha çok taciz işte erkeklerin peşimize gelmesi, laf atması çoğalıyordu.
You know, there was more harassment, with men coming after us and making more persistent comments.
Pantolon giyiyorsun spor bu sefer erkek gibisin.
You're wearing pants, this time you're like a man.
Yani hastanede bana şey derler.
So they tell me things in the hospital.
Diyelim ki Erzincan'da çalışıyorum.
Let's say I'm working in Erzincan.
Ya hasbihasını başhekim çağırıyorlar.
They are calling the chief physician for the final checking.
Hani konu kan grubu da olsa ya da acildeki bir hasta da olsa
Whether it's about blood type or a patient in the emergency room...
ben başhekimliğe varana kadar acaba gördüler mi?
I wonder if they saw it before I arrived at the chief physician's office?
Acaba biri bir şey mi dedi diye giderdim.
I would go thinking maybe someone said something.
Bazen rüyalarımda olurdu.
Sometimes it would happen in my dreams.
Mesela bir öğretmen odasında.
For example, in a teacher's lounge.
Anlatacağım size arkadaşlar.
I will tell you, friends.
Lütfen gitmeyin derdim.
I would say please don't go.
Hepsi odanın kapısı açık derlerdi ve ben odada kaldırdım.
They would say the door of the room is open, and I lifted it in the room.
Onlar bana ne derlerdi?
What would they say to me?
Bu kadar acı yaşattılar.
They made me suffer so much.
Bütün samimi arkadaşlarım.
All my sincere friends.
Şimdi bana diyorlar ki ne yapabilirdin?
Now they are asking me, what could you have done?
Hiçbir şey yapmasaydınız yanımda bari böyle konuşmasaydınız olurdu.
If you had done nothing, at least you could have refrained from talking like this next to me.
Beni tanıyorsunuz, görüyorsunuz.
You know me, you see me.
Hani tırnak içinde düzgün bir insanım.
I'm a decent person, quote unquote.
Yani ben nasıl oluyordu kadınları sevdiğim için?
So how was it that I loved women?
Toplumun en aşağılık insanı oluyordum gözümde.
I was becoming the most despicable person in society in my eyes.
Bir anda arkadaşlarım değişiyordu.
Suddenly, my friends were changing.
Bir anda yanımda oturanlar.
Suddenly, those sitting next to me.
Ben okuyordum ve bunu anlatmak arkadaşlar çok sordu.
I was reading and my friends asked a lot to explain this.
Çünkü bir tek kendim ve bu sıkıntıyı anlattığın zaman
Because it’s just me and when you talked about this trouble.
erkekler zaten hani bu eşlikler tırnak içinde özleyen diye
Men are already, you know, in a sense longing for these companionships.
onları için yürüyen ve sevişmeye hazır seks öznerleri gibi oluyordu.
They were becoming like sexual subjects ready to walk and make love for them.
Kadınlar için zaten ne oldu da böyle oldu?
What happened to women that things ended up this way?
Emin misin?
Are you sure?
Evlenmediğin için mi böylesin?
Are you like this because you aren't married?
Neyse böyle sorular geliyordu.
Anyway, such questions were coming up.
Buradan devam edebilirim daha.
I can continue from here more.
İstanbul'a gelene kadar ki süreyi
The time until coming to Istanbul.
Şöyle bir özetleyeyim.
Let me summarize it like this.
İstanbul'a geldim.
I came to Istanbul.
1 Mayıs'a katıldım.
I participated in May 1st.
Orada böyle bildiriler dağıtıyorlardı.
They were distributing such flyers there.
Kaos GL'e işte başvurun.
Apply for a job at Kaos GL.
Şöyle diyeceğiz.
We will say like this.
Böyle diyeceğiz.
We will say it like this.
Yine orada kadınlara ait bir şey yoktu.
Again, there was nothing belonging to women there.
Ama benim hayatımda bilgisayar da yoktu.
But I didn't have a computer in my life either.
Orada Safon'un kızları diye bir şey gördüm.
I saw something called the daughters of Safon there.
Safon'un kızları.
The daughters of Safon.
Yani kızları kelimesini görünce ben oraya bir mail attım.
So when I saw the word girls, I sent an email there.
Filiz Çarkoğlu ve Yeşim Başaran Kaos GL'de böyle küçük bir şey hazırlamışlar.
Filiz Çarkoğlu and Yeşim Başaran have prepared such a small thing at Kaos GL.
Hani bize yazın diye.
You said you'd write to us.
Ben onu bilgisayarın ne zaman kullandığını yazdığımı hatırlamıyorum.
I don't remember when I wrote that I used the computer.
O yıllarda.
In those years.
2000'li yıllarda.
In the 2000s.
Başları.
Their heads.
Safon'un kızlarına mail atmak ve kendimi bir eşcinsel kadınları seven bir kadın olarak tanıtmayıp
I want to email Safon's daughters and not introduce myself as a woman who loves gay women.
ya böyle bir durumum var falan filan işte bilmiyorum ne dersiniz falan diye yazdığımda
When I write something like "I have this kind of situation, I don't know what you would say or anything like that,"
bana Filiz cevap yazmıştı.
Filiz had written me back.
Biz hepimiz bunları hissettik.
We have all felt these.
Hiç yabancı değiliz dediğinde.
When you said we are not strangers at all.
Hani ağlamak istersiniz.
You know when you want to cry.
Kendi içimizde bir şey olur böyle bir anda.
Something happens within us at such a moment.
O karanlık açılır.
That darkness will open.
İçeri doğup ışık soğar.
Light cools as it is born inside.
Öyle oldu benim için.
It happened like that for me.
O zaman bir mail grubu vardı.
There was an email group back then.
Hiçbirimiz tabii adımızı söylemiyorduk yine.
None of us were saying our names, of course.
Kendimizi kod isimler takarak orada yazmaya başladık.
We started writing there by giving ourselves code names.
Ben de edebiyatım iyiymiş.
I also heard my literature is good.
Orada yazarken hani dikkat çekti.
It caught attention while writing over there.
Televizyonda bir kere Pablo Picasso'nun Guarnica adlı eseri üzerine bir konuşma vardı bir sanat programında.
There was once a discussion about Pablo Picasso's work Guernica on a television art program.
İşte bu resmi bilmeyen anlamaz.
Only those who know this painting will understand.
Bunu anlamak için resim konusu derin bilgisi olması lazım falan filan diyordu.
He was saying that in order to understand this, one needs to have deep knowledge of the subject of painting, and so on.
Evet ya dedim.
Yes, I said.
Beni de hiç anlamıyorlar.
They don't understand me at all.
Anlamaları için ben bir Guarnica'yım dedim.
I said I am a Guernica for them to understand.
Darmadağ'ın savaştan çıkmış bir şekli.
A form that has come out of war in disarray.
Kendime çok yakıştırdım o resmi ve ondan sonra rumzumu Guarnica olarak aldım.
I found that painting very fitting for myself, and after that, I took my nickname as Guarnica.
Uzunca süre yazdık.
We wrote for a long time.
O zamanlar hiç ben benim gibi birini hiç görmemiştim.
At that time, I had never seen anyone like me at all.
İşte bu bilik mail grubu sayesinde herkes beni merak etmeye başladı.
Thanks to this knowledge mail group, everyone started to wonder about me.
Bir Guarnica kim?
Who is a Guarnica?
Guarnica kim?
Who is Guarnica?
Güzel de yazıyorum.
I'm writing beautifully too.
Mesafeliyim.
I am distant.
Hepimiz karakterleri farklı yasak.
We all have different character bans.
Yani nasıl şimdi kadınların erkeklerin farklı?
So how are women different from men now?
Bizim de farklı.
Ours is different too.
Herkesin farklı zaten.
Everyone is different anyway.
Bazıları hemen ilk gördüğüne aşık oluyor.
Some people fall in love at first sight.
Ya da aşık olacağını sanıyor.
Or he thinks he will fall in love.
Ben öyle kolay hemen aşık olmuyordum.
I don't fall in love that easily.
Yani niye olayım ki zaten?
So why should I be anyway?
Aa hemen pat olur mu ya bu?
Oh, does it explode right away?
Sonra bir yerlerde toplandık.
Then we gathered somewhere.
Hiç kimse gerçek adını söylemeden bir 15 kişi üzerinde bir yemek yedik.
We had a meal with about 15 people without anyone saying their real name.
Böyle kıskanç sevgililerimiz, diğer insanlar vardı çevremizde.
We had such jealous lovers, there were other people around us.
Ama ben İstanbul'a gelmeden önce şöyle bir kötü bir şey daha yaşadım.
But before I came to Istanbul, I experienced one more bad thing like this.
Ben.
Me.
Benden küçük bir öğrenci vardı.
There was a student who was younger than me.
Ben sağlık meslek lisesinde öğretmenlik yapıyordum.
I was teaching at a health vocational high school.
Ama okulda değil dışarıdan.
But not at school, from outside.
Böyle aramızda duygusal hayranlık düzeyde bir şey vardı.
There was something between us at the level of emotional admiration.
Ama galiba benim bilmediğim şeyleri aileler biliyor.
But I guess families know things that I don't.
Kötü de olsa kötü biliyorlardı.
Even if it was bad, they knew it was bad.
Yani kötü de olsa bir bilgileri vardı.
So they had some information, even if it was bad.
Olumsuz bilgileri.
Negative information.
Bir gün o kızın dayısı ve annesi bizim eve geldi.
One day, that girl's uncle and mother came to our house.
O zaman geride de oturuyorum.
Then I'm sitting at the back.
İkinizi de dedi sokak ortasına vururum dedi.
"I'll hit you both in the middle of the street," he said.
İnanın ben şu an bile o zaman hiç anlamadım.
Believe me, even at that time, I didn't understand at all.
Ya bu beni niye sokak ortasına vuruyor diye.
"Why is this hitting me in the middle of the street?"
Çünkü bir şey yok.
Because there is nothing.
O çocuk devamlı beni görmeye geliyor.
That kid keeps coming to see me.
Oturuyoruz.
We are sitting.
Böyle sarılıyoruz.
This is how we embrace.
Gelmese işte gelmek istiyorum diye görmek istiyorum dedi.
She said she wants to come but wants to see if she can come.
Belli ki platonik bir öğretmen aşkı falan olur böyle.
It is clear that this is some kind of platonic teacher crush.
Nasıl erkek öğretmenlere aşık oluyoruz.
How we fall in love with male teachers.
Kadın öğretmenlere de böyle olabiliriz.
We can be like this to women teachers as well.
Ama olmaman lazım.
But you shouldn't be.
Bunun dayısı geldi.
His uncle came.
Öyle dedi yani bana.
He said that to me.
Ben yıllar sonra gerçekten bu duygularımı yani
I really feel these emotions after many years, that is...
eşcinsel duygularını anladıkları için
because they understand their homosexual feelings
bizi ikimizin sokak ortasına vururum dedi adam ya.
The man said he would hit us in the middle of the street.
Böyle hep aklıma geliyor.
It constantly comes to my mind like this.
Açık olduktan sonra gideyim de ben bunlara ne haber diyeyim diye.
Once it opens, I'll go and see what I can tell them.
Ama sonra da vazgeçiyorum.
But then I give up.
Bir anda böyle kötü insanlar vardı.
There were suddenly such bad people.
Bir anda da bana hayran ve hayatımı zehir eden
Suddenly, someone who admires me and poisons my life.
hayran oldukları için
because they are admired
sanki onların kölesiymişim gibi davranan kadınlar da vardı.
There were also women who behaved as if I were their slave.
Bir sürü sevenim vardı.
I had a lot of people who loved me.
Ve ben bir gün dedim ki ben hiç bu olmadım.
And one day I said that I have never been like this.
O seviyordu seviyor.
He loved, he loves.
Nasıl yani dedi bu politika yapan eşcinsel kadınlardan biri.
What do you mean, said one of the lesbian women who make this policy.
Öyle dedim.
I said that.
Sevmeyi bilmiyorlar.
They don't know how to love.
Şimdi ben böyle Bülent Orsa'yı falan savundum içinde.
Now I defended someone like Bülent Orsa in it.
Bazen ya o şey zaten falan ben bilmiyorum.
Sometimes, I don't even know if that thing exists or not.
Hiçbir kimse yüzüme karşı söylemedi.
No one has ever spoken to me like that to my face.
Yüzüme söyleseydi evet var mı diyeceğim diyebilirdim.
If he had told me to my face, I could have said yes, is there?
Nedir biliyor musunuz?
Do you know what it is?
İşaret edilmek.
To be marked.
İşaret edilmek şiddettir.
To be marked is violence.
Çok ağır bir şiddet.
Very severe violence.
Hayat boyu beni işaret ettiler.
They pointed at me my whole life.
Neredeyse 40 yaşıma kadar.
Until I am almost 40 years old.
Sonra İstanbul.
Then Istanbul.
Bir sürü küçük küçük beter anekdotlar var ama bunlar sürpriz olanlar.
There are a lot of little worse anecdotes, but these are the surprising ones.
Peki İstanbul, aktivizm.
Well, Istanbul, activism.
İstanbul'da zaten bütün bunlar.
All of this is already in Istanbul.
Şimdi feminist harekete katılmadan önce 6 yıl Lambda İstanbul'da kaldım dedim.
I said that I stayed in Lambda Istanbul for 6 years before joining the feminist movement.
Ben ilk Lambda İstanbul'da kaldım.
I stayed at Lambda Istanbul first.
Lambda İstanbul'da gittiğimde vardığımda hiç kadın yoktu.
When I arrived in Istanbul, there were no women at Lambda.
Sonra oraya gidince tabii kadın arkadaşlar bakıyorsun yok.
Then when you go there, of course, you see that there are no female friends around.
Çevrede soru oldu ama.
There were questions around.
Öyle gel git oradaki toplantılar.
Just keep going back and forth to those meetings over there.
Biz erkekli kadınlı yapıyorduk.
We were doing it with both men and women.
Nasıl açıldık, ne yaptık, ne hissettik ilk defa, neden hoşlanmıyoruz.
How did we open up, what did we do, how did we feel for the first time, why don't we like it?
Bir sürü atölye yapıyorduk, performans yapıyorduk.
We were doing a lot of workshops, we were performing.
Bütün onlar beni bilinçlendirdi.
All of them made me aware.
Yani ne yalnız ne yalnızsınız.
So you are neither alone nor lonely.
Dolayı oldu.
It happened because of that.
Sonra Lambda İstanbul bana tabii şey verdi.
Then Lambda Istanbul naturally gave me something.
Ne böyle güçlendik biz.
How have we become so strong?
3-5 kadında olsak orada feminist.
If we were 3-5 women there, we would be feminist.
Toplantı yapmaya başladık.
We have started holding meetings.
Kadınlar kendi sorunlarımızı konuşalım diye.
Let's talk about our own issues, women.
Bir yok sayılmak vardı.
There was a feeling of being nonexistent.
Hani erkekler eşcinsel onlar hani aman kötü de olsa yanlış da olsa.
Here is the translation: "Those men are gay, even if it's bad or wrong."
Çünkü eşcinsel kelimesi cinsteks demektir.
Because the word homosexual means same-sex.
Yani hangi cinsten olduğunu anlamına gelir.
So it means which gender it is.
Şey değildir bir yakınlık, cinsellik.
It is not a closeness, sexuality.
Hani o sevişme değil sadece.
It's not just that lovemaking.
Bir insanın hangi sekse ait olduğu.
The sex to which a person belongs.
Kadın ya da erkek cinsteks anlamına gelir.
It means "female or male gender."
Oysa bizde o anlamına gelmiyor da.
However, it doesn't mean that for us.
Şöyle oldu.
It went like this.
Nasıl şey yapıyordunuz ben Lambda'dayken.
How were you doing things while I was at Lambda?
Dışarıdan en çok tanışma.
Don't get to know anyone from outside.
Bana gelen telefonlarda da.
In the phone calls I receive as well.
İyi de nasıl şey ediyorsunuz diyorlardı.
They were asking, "But how are you doing that?"
Yani bu şu anlama geliyordu.
So, this meant.
Kadınların cinsel organları sayılmıyordu.
Women’s genital organs were not counted.
Klitorisleri yoktu.
They didn't have clitorises.
Vajinaları vardı sadece.
They only had vaginas.
Ve o vajinaya da bir şeyin girmesi gerekiyor onlar için.
And something needs to enter that vagina for them.
Tamam erkekler birbirlerine penis penis.
Okay, guys talk about each other's penises.
Ama kadında yok ki bir şey.
But there is nothing in the woman.
Ne kullanıyor?
What is he/she using?
Nasıl şey ediyorsunuz denince ben bir gün biz şey etmiyoruz yani.
When you say how do you do it, I mean, one day we don't do it, you know.
Penis siz nasıl şey ediyorsunuz?
How do you handle your penis?
Ya ne ediyorsak penis siz ediyorsunuz.
Well, whatever we do, you are doing it with a penis.
Sen kendin düşün.
You think for yourself.
Şüksüz ne edeceğini dedim.
I said what he would do without hope.
Yani.
So.
Geldik bile de şüksüz yok.
We have arrived, but there is definitely no need.
Biz ne ediyorsak o kendi vuvvamızla sözümüzle ediyoruz.
Whatever we do, we do it with our own words and actions.
Sen şüksüz olsan ne edeceğim onu düşün.
What will I do if you are not there? Think about that.
Ha da hiçbir şey demiyor.
Well, he/she isn't saying anything at all.
Seninle de konuşulmuyor falan oluyor o zaman.
Then there's no talking with you either, or something like that.
Sen erkek görmemişsin noktasına geliyor.
You haven't seen a man, that's the point.
Hangi erkek sana kötü davrandı?
Which man treated you badly?
Yani toplum herhalde bu üç cinsellere yaptığı eziyetin.
So society is probably the torment it inflicts on these three genders.
Şimdi güzelim ben.
Now I am beautiful, my dear.
Başka kime yapıyordur bilmiyorum.
I don't know who else she/he might be doing it for.
Bir de feministlere yapıyor ama onlar gene hani.
"They are also doing it to feminists, but they still, you know."
Kürosiksel olanlar kurtarıyor.
Those who are cyclical are saving.
Ama çok zorlaştırılmış bir hayatın içindeydik.
But we were in a life that was made very difficult.
Çok zorlaştırılmış.
Very complicated.
Ben karakter olarak da biraz haksızlıklara tahammül olmayan biriyim.
I am someone who doesn't tolerate injustices a little in terms of character.
Bana kardeşim falan televizyona çıkmak istediğimde.
When my brother wanted to go on television or something.
Niye sen çıkıyorsun dedi.
"Why are you leaving?" he said.
Başkası çıksın.
Let someone else come out.
Birinin çıkması lazım dedim ben de.
I said someone needs to go out.
Ama hep böyle oldu.
But it has always been like this.
Okulda falan da bir haksızlıkta bana ne demedim.
I didn't say anything about any injustice to me at school or anything.
Yani o bir karakter.
So it is a character.
Yani bütün Karadenizliler böyle değil.
So not all Black Sea people are like this.
Faşizmle iş birliği yapan, liberal, edilgin insanların yanında ben haksızlıkların karşısına biriydim.
I was someone standing against injustices alongside those who collaborated with fascism, liberal, and passive people.
Öteden beri hak savunucusu olarak o zamanlar komünist diyorlardı.
For a long time, they used to call him a communist as a rights defender.
Fakat ben çıkayım dedim.
But I said I would go out.
Neden?
Why?
Neden oldu bu Kürosiksel'e çıkmak?
Why did this happen to go up to the Kuromisicel?
Almanya'dan bir kadın gelmişti ve Türkiye'de ve başka ülkelerdeki eşcinselerin durumunu üzerine şey yapıyorduk belgesel.
A woman from Germany had come, and we were working on a documentary about the situation of homosexuals in Turkey and other countries.
Ben oraya çıktım.
I went up there.
Kırfa kız kardeşime falan söyledim.
I told my sister Kırfa and so on.
Kız kardeşim ağladı.
My sister cried.
Sen sağlıklısın.
You are healthy.
Niye tedavi olmadın dedi.
"Why didn't you get treatment?" he said.
Ben o zaman ilk defa kardeşime açılmanın aslında bir yazıyla oldu.
At that time, it actually happened that I opened up to my brother for the first time through a letter.
Ben bir söyleşi yapmıştım.
I had an interview.
Ona oku demiştim ona.
I told him to read it.
Bunun yanlış bir açılma yöntemi olduğunu anladım.
I understood that this is a wrong method of opening up.
Yani oturup karşılıklı konuşmak gerek değil.
So, we don't need to sit down and talk to each other, right?
Ben de tedavi gerek yok.
I don't need treatment either.
Bir şey yapmıyorum ben.
I'm not doing anything.
Hani bir anlattığımda ha dedi.
"Remember when I told you, you said 'ha'."
Şimdi iyi.
Now good.
Yani anladım dedi.
So, I understand, he said.
Ama önceden onu demek ki öyle okumakla da olmuyor.
But it seems that it's not enough to just read it that way beforehand.
Çünkü yanlış bir şeydi.
Because it was the wrong thing.
O şeyden sonra CNN'e çıktık biz.
After that thing, we appeared on CNN.
En büyük çıkış Sevim Gözel.
The biggest breakout is Sevim Gözel.
Erken öldü gitti.
He died early and left.
Benim için çok önemli bir insandır.
He is a very important person to me.
Ne derlerse desinler.
Whatever they say.
Sevim Gözel ilk defa ona bir mektup yazmıştım.
I wrote her a letter for the first time.
Onun karşılığı olarak eşcinsel kadınlar diye bir program yaptı.
In response, she created a program called gay women.
Ve biz 25 dakika Yeşim Başaran'la o programda konuştuk.
And we talked with Yeşim Başaran for 25 minutes on that program.
Ondan sonra da ben bir şekilde Türkiye'ye yani tanıyanlara açılmış oldum.
After that, I somehow became open to Turkey, meaning to those who know me.
Ondan sonra açılmazsan bir dert, açılırsan iki dert gibi yeniden bir şeyin içine girdim.
After that, if you don't open up, it's one trouble; if you do, it's two troubles. I found myself caught in something again.
Aslında ikili bir durum, ikili bir zorluk yani senin anlattığın.
Actually, it's a dual situation, a dual difficulty, that is to say what you described.
Bir taraftan bütün işte bir patriarkal sistemin kadınların hayatına yönelttiği her türlü kuşatmayla baş etmek mecburiyetinde olan,
On one hand, there is a necessity to cope with all sorts of constraints imposed on women's lives by a patriarchal system.
hani bir kadın olduğu için baş etmek mecburiyetinde olan ve bunu da bir politik politize eden feminist bir kadınsın.
You are a feminist woman who has to cope with the fact that you are a woman, and you politicize it as well.
Ama bir taraftan
But on the one hand
LGBT'lere yönelik her türlü ayrımcı ve sistematik dışlama ve ayrımcılık karşısında baş etmek durumunda kalıyorsun.
You have to deal with all kinds of discriminatory and systematic exclusion and discrimination against LGBT individuals.
Ama bunu her iki politik hareketin içinde de ayrı ayrı tecrübe etmek gibi bir şeyle karşı karşıyasın.
But you are faced with something like experiencing this separately within both political movements.
Yani LGBT hareket içinde feminist olmak gibi bir mesele, feminist hareket içinde de LGBT haklı olmak gibi bir mesele.
In other words, being feminist within the LGBT movement is an issue, and being recognized as having LGBT rights within the feminist movement is also an issue.
Dolayısıyla bu ikisi arasındaki gerilimle ilgili biraz konuşabilir miyiz?
So, can we talk a bit about the tension between these two?
LGBT hareket içinde feminist...
Feminist within the LGBT movement...
Feminist olmak, bir toplantıda kadınlar toplanmıştı, bir gay, genç bir gay geldi, ne yapıyorsunuz?
Being a feminist, a group of women had gathered at a meeting, a gay man, a young gay came in, what are you doing?
Toplantımız var dedi, sen çıkarmışsın.
He said we have a meeting, you have removed it.
Ne dedi, kim aldı bu kararı dedi, ne varmış dedi, tartışacak dedi, niye ayrımcılık yapıyorsunuz dedi.
What did he say, who made this decision, what was there, he said they would discuss it, why are you being discriminatory, he said.
İşte LGBT hareket içinde feminist olmak, kadınların da erkeklerden farklı sorunları olduğunu konuşurken gay defansıyla karşılaştık.
Here, being a feminist within the LGBT movement, we encountered gay defensiveness while talking about the fact that women have different issues than men.
Yıllar sonra o çocuk tabii bizler konuşup konuşalım, feminist bakışı getirdik lambaya.
Years later, that child, of course, we brought a feminist perspective to the lamp whether we talk or not.
Utanıyorum ben şimdi o gün konuştuğumdan dedi.
"I'm ashamed of what I said that day now," she said.
Birbirimizi bir şekilde eviriyorduk orada.
We were somehow transforming each other there.
Orada da çekişmeler oluyordu.
There were also conflicts there.
İşte benim mesela televizyona çıkmam başka bir eşcinsel kadını rahatsız ediyordu.
For example, my appearing on television was bothering another homosexual woman.
Ama görünür olan, cesaret eden arkadaşlar çok az olduğu için ben çıkıyordum.
But since there are very few friends who dare to show themselves, I was stepping out.
Ya da onlar bir tane birini buluyorlardı deneyimli olmayan.
Or they were finding one inexperienced person.
Bu sefer Sevim Gözel gibi, onu mektup yazdığım için, kadın çok olsun dediği için.
This time, like Sevim Gözel, because I wrote her a letter, because she said there should be many women.
Zaten çok kadın yok, bana mecbur haber vermişlerdi.
There aren't many women anyway, they had to notify me.
Yani ben Lambda'da da bir şekilde tarzım dedim.
So I said, in a way, that I have a style in Lambda too.
Yani hani dışlandım.
So I felt excluded.
Oradan ayrılma sebeplerinden biridir o.
That's one of the reasons for leaving there.
LGBT hareket içinde feminist olmak, dışarıdan heteroseksüellerin orada olman, o dışarıdan arayanların yani yine de feministlerin de seni tanıma biçimleri bu yönelimin üzerinden olmuş, farklılığın üzerinden olmuş.
Being a feminist within the LGBT movement means that the way heterosexuals from outside perceive your presence there, as well as the way feminists who are still seeking from outside get to know you, is through this orientation and through your difference.
Benim hayatta en üzüldüğüm şeylerden biridir.
It is one of the things that makes me the saddest in life.
Böyle olduğu için böyle davrandım.
I acted like this because it was like that.
Bu televizyona çıktığım zaman abim de şey demişti, evlenmediğim için bir söyletim.
When I appeared on this television, my brother had also said that I should say something because I am not married.
Sanki evlilik böyle her derde deva.
As if marriage is a remedy for every ailment.
Evlilik böyle her derde deva.
Marriage is a remedy for all ailments.
Evlenin çıkmadan kesilir tüm dertlerin.
Get married and all your troubles will disappear before you know it.
Ben de ona böyle olduğum için evlenmedim demiştim.
I said I didn't get married because I was like this too.
Ben genç kızken, hani bütün silahlıdaki yaş çıtım erkekler tarafından, ailesi tarafından istenmiş biriyim.
When I was a young girl, I was someone who was wanted by men and my family because of my youth.
Yani evde kız, genç kıza evlenecek.
So, the girl at home is going to marry a young girl.
Ama ben onları şu an anlıyorum yani daha sonra anladım.
But I understand them right now, which means I understood them later.
Ben onları hiç sevmedim.
I never loved them.
Böyle duygusal anlamda sevmemişim.
I haven't loved in such an emotional way.
Hiçbirine evet demedim.
I didn't say yes to any of them.
Tamam seni seviyorum ama diyorum iyi insansın ama.
Okay, I love you, but I'm saying you're a good person.
O zaman onlara aşık olmadığım, duysakınlıklığımın farkında değildim.
At that time, I was not aware that I was not in love with them.
Yani sevmeme nedenlerini düşünüyordum.
So I was thinking about the reasons why I don't love.
Niye sevmemi?
Why should I love you?
Düzgün erkek yok, iyi erkek yok.
There are no decent men, there are no good men.
Bunlar kötü o yüzden.
These are bad because of that.
Ulan zaten hepsi kötü yani.
Well, all of them are bad anyway.
Ama sonra bir sürü salak balak kadına aşık olunca anladım ki ha bu ben erkeğe aşık olmadığım için olmamışım.
But then, when I fell in love with a bunch of stupid women, I realized that it was because I didn't fall in love with a man.
Yoksa düzgün düzgün bakmadan herhangi birinden bir aurasına kapılabiliyorsun kadına.
Otherwise, you can easily be captivated by any woman's aura without looking properly.
E onu olmuyorsun.
And you are not that.
Demek ki bu erkeğin yamukluğundan değil, senin onu sevmeyişin.
It turns out that it’s not because of this man's crookedness, but because you don't love him.
Senden kaynaklandı.
It originated from you.
Neyse.
Anyway.
Öyle oldu.
It happened that way.
Ben biz harekete geçtiğimde ben, SFK beni bayağı yaraladı.
When we got moving, SFK hurt me quite a bit.
Çünkü bir çekiniyorlardı, uzak duruyorlardı.
Because they were hesitant, they were keeping their distance.
Biz günlük hayat içinde hep hurlum yaparak, şaka yaparak yol almaya çalışırız ya hani.
In our daily lives, we always try to move forward by making a fuss and joking around, right?
Sevimlileştiririz bazı şeyleri.
We make some things cuter.
Buna mecburuz.
We are obliged to do this.
Başka türlü iletişim bilmiyoruz.
We don't know any other way to communicate.
Bu sistemin bize hediye ettiği, miras bıraktığı güzel şeyler yok.
This system has not given us any beautiful things as gifts or legacies.
Güzel şeyleri biz oluşturmak, yeni şeyler oluşturmak.
We create beautiful things, create new things.
Yolumuzun taşlarını biz de şömeliyiz.
We must also pave the stones of our path.
Benim de kendi tarzımla işte espri yapıyorsunuz.
You are joking in your own style as well.
Arkadaşlarıma.
To my friends.
Bunlar böyle bir şey yapıyorlar.
They do something like this.
Feminist falan ama LGBT konusunda, eşcinsel nezmenler konusunda hiçbir bilgileri yok.
They may be feminist and all, but they have no knowledge about LGBT issues, specifically regarding gay rights.
Ben herkes biliyor zannediyordum.
I thought everyone knew.
Ne kadar en rahat edeceğim yer burası diyordum.
I was saying this is the place where I would feel the most comfortable.
Öyle bir yere geldim ki bazıları biliyor.
I've come to such a place that some people know.
Herkes biliyordan ben işte bazıları biliyoya geldim.
Everyone knows, but I just came to know some of it.
Ne kadar bilirlerse bilsinler.
No matter how much they know.
Mesela bir partner bulmak için ünlü feministlerden biri beni barlara gitsene dedi.
For example, one of the famous feminists told me to go to bars to find a partner.
Bara gönderiyor beni.
They are sending me to the bar.
Sen partner bulmak için bara niye gidiyor musun?
Why do you go to the bar to find a partner?
Hayır barında birini bulursun ama niye bir heteroseksüel kadına bara git demiyordun?
No, you can find someone at the bar, but why don't you tell a heterosexual woman to go to the bar?
Çünkü o barlarda bizden çok, eşcinselden çok heteroseksüeller var yani.
Because there are more heterosexuals than homosexuals in those bars, you know.
Niye gittin?
Why did you go?
Öyle dedim.
I said so.
Birisi işte şaka yapınca hep yanlış anlıyordu.
Someone always misunderstood when a joke was made at work.
Öyle güne geldik ki ben yüzük falan vardı.
We've come to a point where I had rings and such.
Homofobik arkadaşlarımdan biri her zaman beni aşağılamaktan keyif alıyordu.
One of my homophobic friends always enjoyed humiliating me.
Ben hissediyordum.
I was feeling.
Biz biliyoruz çünkü kendimizi.
We know because we know ourselves.
Ona bir kere böyle yüzük.
Give him a ring like this once.
Ay dedi ben takayım dedi bana.
She said, "Let me put it on."
Taktı parmağına ve bizim Sefika'nın salonuna geldi.
He put it on his finger and came to our Sefika's hall.
Bir fasulyeyle nişanlandık biri.
We got engaged with a bean.
Tamam dedim bu kırdı.
I said okay, this broke it.
En azından kafada olayı o bir kırılma noktasıdır.
At least in your mind, that is a breaking point.
Artık homofobisini şey yapmış oldu.
He has now expressed his homophobia.
Açmış oldu.
He/She/It has opened.
Yine Ankaralı bir feminist diyorum kendime bir kadınla.
I say to myself, again a feminist from Ankara with a woman.
Kadın kurultayında bir arkadaşların evinde kaldık.
We stayed at a friend's house during the women's congress.
Amargili arkadaşlarla.
With grumpy friends.
Ben orada bir odada misafir kalmıştım.
I had stayed as a guest in a room there.
Samaylı'ya iki surat arkadaşlar.
Two-faced friends to Samaylı.
Kadın da gitmiş ne oldu dedim.
I asked what happened since the woman had also gone.
Onunla ben niye aynı odada yatırdınız demiş.
"Why did you let me sleep in the same room with him?" he said.
Burada iki tane yatağı var.
There are two beds here.
Yani hasbiyle de niye aynı odada yatırdınız demiş.
So they've asked why you made them sleep in the same room.
Yani bilmiyorum ya.
I don't know, you know.
Yani bunu nasıl söyledi.
So how did she say that?
Değil mi?
Isn't it?
İnsan sonra duyuyor ve kendini kötü hissediyor.
Then a person hears and feels bad.
Rahatlıkla da söylüyor.
He/She speaks comfortably as well.
Bir kere Taksim'de dergi satıyoruz.
We are selling magazines in Taksim.
Birlikte yaşayan iki kadın.
Two women living together.
Yani tamamen apolitik kadınlar bunlar.
So these are completely apolitical women.
Geldi.
He/She/It has come.
Ne yapıyorsun burada dedi bana.
"What are you doing here?" she said to me.
Beni Lambda'dan tanıyor.
He knows me from Lambda.
2011 senesi olabilir.
It could be the year 2011.
Dergi satıyoruz dedi.
He said we are selling magazines.
Dergi satıyoruz dedim.
I said we are selling magazines.
Çevreye bir baktı.
He looked around.
İnsan kadına karşı.
Man against woman.
Ooo dedi.
"Oh, wow," he/she said.
Düşmüşsün içine dedi.
"You've fallen into it, he said."
Ya git dedim dedim ben.
I told you to go, I said.
Yani hiç aklıma gelmeyen şeyler gelebilir.
So there can be things that never even occurred to me.
Ama ben günlük hayatta hani
But in daily life, you know...
pro seksüelliklerin alışkanlıkları gereği
due to the habits of pro-sexualities
nasıl davranılacağını bilmemelerini anlıyorum.
I understand that they do not know how to behave.
Yani anlarım ve bir şey demem.
So I understand and I don't say anything.
Ama bu kadar da niye beni onunla aynı odaya yatırdın
But why did you make me lie in the same room with him?
dendiği zaman da anlarım.
I understand it when it is said.
Ama orada biraz anlamak için dikkatli bakabilir.
But there he can take a careful look to understand a bit.
Soru sorabilir.
Can ask questions.
Bunlar olağandır.
These are ordinary.
Hani ya bunu niye soruyorsun.
Why are you asking this?
Git kendini öğren demem.
Don't tell yourself to go learn.
Anlatırım.
I will explain.
Çok yorucudur ama anlatırsın.
It is very tiring, but you can explain it.
Ama bu kadar da yani hak etmiyorum.
But I don't deserve this much.
Yani merhaba hoş geldin derken
So when I say hello, welcome...
yanağını çekince bir kadın
a woman when she pulls her cheek
kusura bakmasın yani.
No hard feelings, I mean.
Alınırım yani.
I will take it.
Homofobik davranmanın hala sıkıntısı var.
There is still a problem with exhibiting homophobic behavior.
İnsan hakları derneğinde çalışıyor ki
He works at the human rights association.
kafayı çekiyor.
He's getting high.
İşte bunu yapma ya.
Don't do that, come on.
Bu çok acı bir şey.
This is a very painful thing.
Şu an değil şey.
Not right now.
Hani şu an bile çekme birisi.
"Hey, even now, don't withdraw from someone."
Bir tuhaf olursunuz yani.
You become a bit strange, I mean.
Böyle davranıyorsun.
You are behaving like this.
Hani tamam homofobiksin ama
So, you’re homophobic, but...
o zaman oraya gelmem.
Then I won't come there.
Lambda'ya geldim.
I came to Lambda.
Kapısını çalıyordum.
I was knocking on the door.
Millet görsün.
Let the nation see.
Ben onlarla dayanışmaya gittim diyorsun.
You say that I went to solidarity with them.
Ama eşcinsel kadınlar sana hoş geldin diye
But lesbian women say welcome to you.
seni görünce seviniyor.
She/he gets happy when she/he sees you.
Kafayı geri çekmiyor.
He is not pulling his head back.
Tepkinizi gösteriyordunuz ama
You were showing your reaction, but...
bu bir gündem ya da tartışma maddesi.
this is an agenda or a discussion item.
Kendi içinizde feminizme
Feminism within yourselves.
ya da farklı feminizmin nereye yaptığınız
or where you are doing different feminism.
pek çok tartışma var.
There are many discussions.
Bunun
This
hırslarla konuşulur.
It is spoken with ambitions.
Bu anlamda LGBT'yi
In this sense, LGBT
hareket ya da işte
in motion or at work
hem davranış olarak tutum olarak
both in behavior and attitude
hem de feminist yapılanmalar
and feminist movements
LGBT hareket arasındaki ilişkiler
Relationships within the LGBT movement
bağlamında konuşulurken
when spoken in context
bunlar da gündeme gelmedi mi?
Aren't these also being brought up?
Hırslarla gelmedi.
It didn't come with ambitions.
Hani sonuçta ne hatırlat
What do you want to remind me of after all?
ne unut olmalıydı feministlerin
What should feminists not forget?
bütün ötekilere yaklaşımı.
the approach to all the others.
Fakat mesela 2009'da
But for example in 2009
ikinci kampımızda dönemde ben
During our second camp, I was in the term.
bir aşk atölyesi yapalım dedim.
I suggested we should have a love workshop.
Buradaki esas amacım
My main purpose here is
örnekle veriyorum yani
I'm giving an example, you see.
burada diyorum 200 kadınız
I'm saying there are 200 of you here.
ama ben içinizden
but I am among you
Ayşe, Fatma, Emin'le
Ayşe, with Fatma and Emin.
bilmem Yasemin böyle
I don't know, Yasemin is like this.
onlara daha fazla bir hoşuma gidiyor.
I like them even more.
Ya da bir tanesine daha fazla
Or one more to one of them.
ilgi duyuyorum.
I am interested.
Neden?
Why?
Ya da siz 200 tane kendisine
Or you give him 200.
birine aşık olursunuz.
You fall in love with someone.
Oradaki hayatta
In that life.
bu işin kimyası nedir anlamında
What is the chemistry of this job?
bunu çözelim.
Let's solve this.
Yani durduk yere
So out of nowhere
ben şunu aman aşık olayım demiyorsun da
You're not saying, "Oh, let me fall in love with this."
gidiyorsun aşık oluyorsun.
You are going, you are falling in love.
Konumuz bu olsun istiyordum.
I wanted this to be our topic.
Ama arkadaş konu buradan çıktı.
But the friend, the topic went off from here.
Ya herkes meğer ne kadar meraklıymış
So everyone is actually very curious.
ne kadar bilmezmiş.
How little does he/she know.
Bir anda olay
An incident suddenly.
benim odağımdan
from my focus
hani hikayelere dönüştü.
you know it has turned into stories.
Bu içeriğim esası anlamadan
This content is without understanding its essence.
biraz magazinel ilerledi.
It progressed a bit tabloidy.
Sonra otobüsle İstanbul'a dönerken
Then, while returning to Istanbul by bus
biz böyle yine
we're like this again
sessiz sinema oynuyorduk.
We were playing charades.
Arka taraftan
From the back.
koltuğun arka tarafında oturanlar
those sitting at the back of the seat
birbirlerine şöyle demişler
They said to each other like this.
Hasbiye'nin listesinde var mısın?
Are you on Hasbiye's list?
Yani şimdi listede şöyleydi
So now it was like this on the list.
ben şimdi böyle
I am like this now.
bazı kadınları benim için
some women for me
firmakan, kardinal
firmacan, cardinal
onları daha fazla önemsiyor.
He/she cares about them more.
O zaman
Then
şimdi günler geçti
Now days have passed.
hepsi öneminin
all of its importance
birbiri aramızda kalsın
Let it stay between us.
hatta kalmasın.
let there be none left.
Ama
But
şimdi ben biriyle samimi oluyorum
Now I am becoming close with someone.
gelip gidiyor ve ben de şöyle bir şeyim var
It comes and goes, and I have something like this.
benim bir konuşma aşkım vardı bu konuda.
I had a love for a speech about this.
Şu şekilde bunu gideremedim.
I couldn't fix it this way.
Bu konularda konuşabileceğim kimse yok.
There is no one I can talk to about these things.
Geriye dönüyorum eski Londra'dan
I'm going back to old London.
geçtin sen kadın.
You passed, woman.
Onlarda bilinç eksik.
They lack awareness.
Hem hiç bilinç olmayınca da tadıma gelmiyor.
And when there is no awareness at all, it doesn't come to taste.
Bu konuda hep böyle
It's always like this regarding this matter.
anlaşılanma morası oldu.
It seems there was a misunderstanding.
Yani şey de vardı
So there was also that.
anladım yani şimdi hatırlıyorum
I understand, so now I remember.
sen bahsettikçe
the more you mention
kuşaklar arası da
between generations too
sorun vardı.
There was a problem.
Genç arkadaşlarımız vardı
We had young friends.
onların gündemi de bambaşkaydı.
Their agenda was completely different.
Yani senin kuşağınla
So with your generation.
onların kuşak arasında da bir
there is also one between their generations
ilişki sorumlu.
relationship responsible.
İlişki sorunu vardı diye düşünüyorum.
I think there was a relationship problem.
Acaba ben de genç olsaydım o zaman
I wonder what it would be like if I were young too.
çünkü bir şekilde libidonun
because somehow the libido's
aşağıya doğru gittiği dönemlere denk geldi.
It coincided with the periods when it went downwards.
Hani acaba ben de birine
I wonder if I could also be with someone.
aşık olur muyum?
Will I fall in love?
Kimseye
To no one
aşık olmadım.
I have not fallen in love.
SFK'nın birçok toplantısında
In many of SFK's meetings
şöyle dedim
I said like this.
ya arkadaşlar
Hey friends
buyuru tartıştığınızın
the order you are discussing
yarısının yarısı kadar
half of half
eşcinsel kadınların
lesbian women
toplumda neyle yani
What do you mean by that in society?
eşcinsel kadınlarla ayrı olarak
separately from gay women
neyle karşılaşıyorlar?
What are they facing?
Hayatları nasıl geçiyor?
How is their life going?
Hiç tartışmıyoruz dedim.
I said we are not arguing at all.
Herkes dinledi.
Everyone listened.
Yine o diğer konuya kaldıkları
Again, they are stuck on that other topic.
dedim.
I said.
Onu birkaç kere daha söyledim.
I said it a few more times.
Yine olmadı.
It didn't work again.
Kendim için değil ama
But not for myself
genelde bunu konuşmalıydım.
I should have talked about this generally.
Bir kere Sincan Cezaevi'ne
Once to Sincan Prison
giden bir
a departing one
ama o feminist bir kadın.
but she is a feminist woman.
Yazar feminist bir kadın.
The author is a feminist woman.
Şey çok aramış bunu.
They have searched for this a lot.
Şey görevlisi.
Thing officer.
Ne diyoruz?
What are we saying?
Gardiyan diyoruz ya.
We call it a guard.
Ne ismi?
What's the name?
İşte atılıyor.
Here it is being thrown.
İnfaz kurumu.
Correctional facility.
İnfaz kurumu en ağır.
The correctional institution is the harshest.
Neyse o
Whatever that is.
kadın bunu çok fazla aramış.
The woman has searched for this a lot.
Böyle el demiş falan.
"Such a hand, they said, or something like that."
Bu şöyle yazdı.
He/She wrote this.
Feminist listeye.
To the feminist list.
Cezaevine ziyarete giden
Visiting the prison
bu yazar feminist arkadaşımız
this writer is our feminist friend
bunu o görevli aradığında
when the official called it
fazla aramış.
He/she has called too much.
Ellemiş bunun tabiriyle.
He has interfered with it, so to speak.
Lezbiyen misin demiş ona.
She asked her if she was a lesbian.
Ben tabii bunu feminist listede
Of course, I will put this on the feminist list.
bu maile okuyunca
when you read this email
işte farkındalık böyle yaratılıyor.
This is how awareness is created.
Ve diğer arkadaşlarına
And to your other friends
böyle katkıda bulunabilirsin.
You can contribute in this way.
Yani orada o şeyi görüyorum ben.
So I see that thing there.
Dedim ki
I said that.
canım bu benim için
my dear, this is for me
bir zor oldu dedim.
I said it was difficult.
Hani bir feminist için
You know, for a feminist.
bu bakış zordur.
this perspective is difficult.
Niye dedi bana?
Why did he/she/it say to me?
Niye zordur?
Why is it difficult?
Şöyle ki dedim.
I said it like this.
Seni her arayan
Every caller is you.
bu şekilde arayan
calling in this way
konumu gereği
due to its location
lezbiyendir diyorsun.
You say she is a lesbian.
Hani buradaki sorun onun.
The problem here is his.
Eşcinsel olması mı?
Is it because he is gay?
Senin fazla ellenme mi?
Are you touching too much?
Ben mesela orada görevli olsam
For example, if I were assigned there.
sana ellemeyi ödedim.
I paid to touch you.
Korkar.
He/She is afraid.
Çünkü biz
Because we
benim gibi insanlar
people like me
yanlış anlaşılmaktan
from being misunderstood
çok korkarlar.
they are very afraid.
Hani daha geri duruyor.
He's holding back more.
Tam tersi
The exact opposite.
erkekler
men
gibi
like
uğrayana
to the one who encounters
değemekte
to be touching
ne keyif alacağım.
how much I will enjoy.
Hani erkeklerimizi
Where are our men?
sokakta ellediğimi.
I touched it on the street.
Bu yazdığın
What you wrote.
iki ön yazgıyı içeriyor.
It includes two predispositions.
Birisi
Someone
seni her elleyen
everyone who touches you
yani
that is/so
dokunan
touching
eşcinseldir.
He is gay.
Eşcinsel lezbiyendir.
She is a homosexual lesbian.
Ve
And
lezbiyenler de böyle
lesbians are like this too
taciz eder.
harasses.
Öyle değil.
Not like that.
Orada hem kadına
There, both to the woman
oradaki kadına haksızlık ediyorsun.
You are being unfair to the woman there.
Ve esas da o seni
And mainly, that you.
ellemeye hakkı yok.
They have no right to touch it.
Aramanın bir sınırı var yani
There is a limit to the search, you know.
eşcinsel de olsa.
even if they are homosexual.
Sen esas sorunu
You are the main issue.
ıskalıyorsun ona.
You're missing it.
Yani
So
imzibat memurunun
of the signature officer
seni
you
bu kadar ince cincik cincik
so thin and delicate
araması
searching
bir kere yasal değil.
It's not legal once.
Onu eşcinsel olsa da
Even if he is gay.
olmasa da
even if not
aramaması lazım.
It shouldn't be looking for it.
Esas mesele
The main issue.
aramaması.
not to call.
Ama sen orada
But you are there.
eşcinsel misin
Are you gay?
lezbiyen misin
Are you a lesbian?
dedim.
I said.
Evet lezbiyenim de
Yes, I am a lesbian too.
sana dokunacağım dersini
I will touch you.
atacağım.
I will throw.
Hani
Where is it?
onu meşrulaştırmış oluyorsun
You are legitimizing it.
o zaman.
Then.
Lezbiyen misin
Are you a lesbian?
ne arıyorsun
What are you looking for?
dediğimde
when I said
lezbiyenler arar o zaman.
Then lesbians will call.
Meşrulaştırıyorsun
You are legitimizing it.
o hareketi.
that movement.
Değil mi?
Isn't it?
Neyse
Anyway
o zaman
then
bizim
our
Karakuş Filiz
Blackbird Filiz
dedi ki
he said
o zaman
then
Filiz'i tanımıyorum çok
I don't know Filiz very much.
yazıyorum da
I'm writing it down.
Hasbihet ben
I am taken aback.
senin bu yazdıklarından
from what you wrote
çok şey öğreniyorum
I'm learning a lot.
dedi.
he said.
Ben de
Me too.
anladım ki
I realized that.
o zaman
then
o bakışları
those looks
fark etmiyoruz.
We don't notice.
Ezbere yaşıyoruz.
We live by heart.
Hani nasıl ki
Just as how
şimdi bir feminist
now a feminist
bakış geliştirdi
developed a perspective
bunu ben
this is me
fark ediyorum
I'm noticing.
filmde, hayatta
in the movie, in life
erkek
male
egemenliğini
your sovereignty
her noktada
at every point
o zaman da
then too
diğer feminist
the other feminist
arkadaşlarımın
my friends'
konuşurken
while speaking
sözcüklerin
words
nereye gittiğini
where you went
fark etmediklerini
that they did not notice
ama benim
but mine
bu yazdıklarımın
what I have written
onların işine
to their job
yaradığını
your creation
fark ettim.
I noticed.
Bu konuşmayı da
This conversation too.
sizin şu
yours now
röportajı
the interview
yapmak
to do
yani
that is
her röportajdan
from each interview
sonra
then
geçen de
the other day
söyledim
I said.
kendimi hep kötü
I always feel bad.
hissediyorum.
I feel.
Nasıl bir şey ya
What kind of thing is this?
elektroşok verildi
Electroshock was administered.
hasta sonra
after the patient
kötü olur ya
It would be bad, right?
açılıyormuşum gibi
as if I am opening
oluyorum.
I'm becoming.
İlk defa birine
For the first time to someone
açılıyormuşum gibi
as if I am opening up
oluyorum.
I am becoming.
Yani bunu atamadım.
So I couldn't throw this away.
Çünkü ben kendime
Because I have for myself
alışmışım ve
I have gotten used to it and
kendinin
yourself
bir anda
all of a sudden
başka biri olduğunu
that you are someone else
hatırlamış ve
remembered and
bunu tekrar etmiş
he has repeated this
oluyorum.
I am becoming.
Ama
But
şu anlattıklarımın
what I am telling you
hala hazırda
currently
herhangi birinin
anyone's
hayatında
in your life
küçücük bir
tiny little
katkısı olursa
if it contributes
diye
because
röportaj isteğinizi
your request for an interview
kabul ediyorum.
I accept.
Yoksa
Otherwise
hala ben korkarak
I'm still scared.
yaşıyorum.
I am living.
Mesela
For example
Akçay'da
In Akçay
söylemiyorum kimseye.
I'm not telling anyone.
Erkek ahbaptık
We are male friends.
ettiğim arkadaşlar
my friends whom I have made
var.
There is.
Bana böyle bazen
Sometimes like this to me
asılıyorlar diyorlar.
They say they are hanging.
Ben
I
onlara
to them
uğraşıyorum.
I'm trying.
Hayır arkadaşız
No, we are friends.
falan diyorum yani.
I'm saying something like that.
Bitmiyor hikaye
The story doesn't end.
yaşlansan da
even if you grow old
bitmiyor.
It doesn't end.
Ama
But
onlar öğrenirse
if they find out
benim böyle biri
I have someone like that.
olduğumu
that I am
ne olur
please
bilmiyorum.
I don't know.
Genç olsam
If I were young.
çok zor olur.
It will be very difficult.
Yaşlı olunca
When you are old.
ne olur
please
onu da bilmiyorum.
I don't know that either.
Hiç mi evlenmedin
Have you never gotten married?
sorusu
question
hiç değişmiyor
it never changes
hayatımızda.
in our life.
Özel sorulara
To special questions
hiç girmiyorum.
I'm not getting in at all.
Güzel anneanne
Beautiful grandmother.
babaannesindir
It's your grandmother's.
sen torunlarını
you your grandchildren
bir yere bırakmışsındır
You must have left it somewhere.
evet diyorum
I say yes.
onlar
they
kendi ayaklarının
your own feet
üzerinde duruyor.
It is emphasizing/underlining.
Koca nerede
Where is the husband?
diyorlar öldü
They say he/she died.
diyorum genellikle.
I generally say.
Bazen öldürdüm
Sometimes I killed.
diyorum.
I'm saying.
Ha öldürürsün
Yes, you kill.
sen diyorlar.
They say you.
Bana çok karıştı
It got very confused for me.
niye diyorlar
Why are they saying?
çok karışıyordu
it was getting very complicated
bana diyorum.
I'm telling you.
Gereksiz soru
Unnecessary question.
soruyordu diyor.
He says he was asking.
Böyle
Like this
espriyle
with humor
geçtirmeye
to spend
çalışıyorum.
I am working.
Bilmiyorum.
I don't know.
Aşağıda daha zor
Below is the more difficult one.
yani hani belki
I mean, maybe.
büyük kentte
in the big city
sonra ben
then me
Tursa'da kalırken
While staying in Tursa
büyük kent
big city
Haşa'nın neresinde
Where is Haşa?
değil İstanbul'un
not Istanbul's
neresinde oturduğunda
where you sat
çok önemli.
very important.
Bana sorarsan
If you ask me
ben Eskital
I am Eskital.
Caddesi'nde
on the street
rahat değildim.
I wasn't comfortable.
Tavsiye evliyim
I am married.
vardı bir dönem
there was a time
orada yürüyorduk
We were walking there.
böyle salma
don't be so careless
şalaş
slang
tanıdık birine
to an acquaintance
rastlayacağım diye
I will encounter.
hep arası kotlardan
always from bad relationships
yürüyor.
He/She is walking.
Şimdi benim
Now mine
ailem biliyor mu
Does my family know?
sorusuna
to his/her question
çoğuşlanmıyorum
I don't get crowded.
kimler biliyor
Who knows?
diye sorulması
to be asked why
gerekiyor.
It is necessary.
Bunun sonu yok.
There is no end to this.
Bu taciz meselesinde
In this harassment issue
benim
my
kocamın
my husband’s
büyük bir yeğenim
I have a big nephew.
var erkek.
There is a man.
Teyze dedi
Aunt said.
sen tacize uğradın mı
Have you been harassed?
dedi.
he said.
Uğramayan mı var
Is there anyone who hasn't been affected?
dedi.
he/she said.
Uğramayan kadın yoktu
There was no woman who didn't stop by.
bir şekilde uğramıştır.
It has somehow passed by.
Ben de niye o böyle
Why is he like that too?
diyordun dedi
You were saying, he said.
benim için.
for me.
Yani niye bu eşcinsel
So why this gay?
diyor.
he says.
Yani erkekler seni
So men you
üzdü sen de onları
You have upset them too.
Hayır tacize uğradım
No, I was harassed.
o yüzden ben eşcinsel
That's why I am gay.
oldum.
I died.
Eğer tacize uğradığı için
If she is being harassed
eşcinsel olsa insanlar
if people were homosexual
olan salak.
what an idiot.
Herkes eşcinsel
Everyone is gay.
olmuş.
it has happened.
Erkekler kötü davrandığı
Men behaved badly.
için olmuş.
It has been for.
Ulan erkeklerin iyi
Dude, men are good.
davrandığı kadın mı var?
Is there a woman he is behaving towards?
Tam burada
Right here
has diye.
It means "it is said" or "they say" in English.
Bir taraftan
On one hand
anlattığım hikaye
the story I told
senin kendi kişisel
your own personal
hikayen ama
but your story
bir Türkiye'de
in Turkey
kadın hareketi
women's movement
tarihi içinde
within history
bir böyle
one like this
kuş bakışı
bird's eye view
görünüm
appearance
aslında.
actually.
Çünkü hem
Because both
LGBT hareketle
LGBT movement
ilişki
relationship
bir tarafınla
with one side of you
kadın hareketi
women's movement
içindeki
inside it
homofobiyle
with homophobia
mücadele
struggle
önce homofobisiyle
first with his homophobia
yüzleşme
confrontation
sonra bununla
then with this
mücadele
struggle
gibi.
like.
Aslında
Actually
kadın hareketinin
of the women's movement
kendi iç deneyimlerini
your own inner experiences
içeriyor.
it contains.
Kendi
Own
homofobileriyle
with their homophobia
transfobileriyle
with transphobes
yüzleşmek durumunda
to confront
kaldılar.
they stayed.
Kendi oluşturdukları
Their own creation
örgütlerde ve
in organizations and
buralarda aslında
Actually, around here.
bununla mücadele
fight against this
etmek için de
in order to do
çeşitli pratikler
various practices
sergilediler.
they exhibited.
Bunun basıncı da
The pressure of this too
elbette LGBT artı
of course LGBT plus
aktivistler sayesinde
thanks to activists
olduk.
we became.
Ama bir taraftan
But on the one hand
Türkiye'de
In Turkey
şey de çok
a lot of things too
başka basınçlarla da
with other pressures as well
daha heterojen
more heterogeneous
bir görüntü
an image
aynı tarihlerde
on the same dates
sergiledik
we exhibited
kadın hareketleri.
women's movements.
Yani LGBT örgütlerinin
So the LGBT organizations'
kurulduğu
established
oluştuğu ve
it has formed and
güçlendiği dönemin
the period in which it gained strength
hemen öncesindeki
immediately before
kadın hareketinin
women's movement
kadın hareketinde
in the women's movement
kapladığı yer
the area it occupies
çok büyüyor.
It's growing very much.
Bir taraftan
On one hand
bir Müslüman
a Muslim
feminizm
feminism
tartışması
debate
var.
There is.
Çok heterojen
Very heterogeneous
bir aslında
actually a one
tabloyla da
with the table too
karşı karşıyayız.
We are face to face.
Bütün bu
All of this
heterojen
heterogeneous
politik dinamik
political dynamics
içinde LGBT
contains LGBT
aktivisti olmak
to be an activist
ve burada
and here
feminist olmakla
to be a feminist
ilgili neler
what are the relevant ones
söyleyebilirsin?
Can you say it?
Çünkü 90'ların
Because of the 90s
sonu 2000'lerin
the end of the 2000s
başı bu
this is the beginning
farklı kadın
different woman
dinamiklerinin
dynamics
mücadeleye
to the struggle
katılması
participation
ve mücadeleyi
and the struggle
büyüklüğü dönem
the magnitude period
aynı zamanda.
at the same time.
Bütün ötekilerin
All the others
birbirini
each other
tanıması adına
for the sake of recognition
Pınar Selek muhabbet
Pınar Selek chat
atölyesi
workshop
kurmuştu.
had established.
Hani öyle
"Like that"
çağırdık adıya.
We called them.
Bu Hilal Kaplan,
This is Hilal Kaplan,
Hidayet Tuttal,
Hidayet Tuttal,
Seyildur
Seyildur
Ramazanoğlu,
Ramazanoğlu,
ben,
I,
Ermeni bir öğrenci
An Armenian student
Türk de
Turkish too
Rum da vardır.
There are also Rum.
Karışık ve
Mixed and
azınlık
minority
kimlikler
identities
kapalılar,
the closed ones,
çarşaflılar
the ones in sheets
bir araya geldik.
We gathered together.
Bu atölyeden
From this workshop
birbirimizi tanımış
we have gotten to know each other
ve anlamış olarak
and having understood
çıkacağımızı
we will go out
düşündük ama
we thought but
bu
this
atölyeden sonra
after the workshop
eşcinsellik
homosexuality
yatak odası
bedroom
siyasetidir gibi
like politics
bir şey
something
yazdı.
he/she wrote.
Aslında
Actually
bunun kolay olmadığını
that this is not easy
görmüştük o zaman.
We had seen then.
Bir yandan da
On the one hand,
evet ya
yes, indeed
bütün sevinç siyaset
all joy is politics
zaten yatak odası
it's already the bedroom
siyasetin
the politics of
yatak odasına
to the bedroom
başlıyor.
It's starting.
Yani tam olarak
So exactly
bu onu mu
Is this him?
demişti ama
he said but
yoksa bizi
or else us
hedonist
hedonist
tekse düşkün
single-minded
olarak mı
as
söylemişti bilmiyorum.
I don't know what he/she said.
Ama böyle bir
But such a
genelleme
generalization
yer yer olabilir.
It may be here and there.
Dönem dönem olabilir.
It can be periodic.
Fakat böyle bir
However, such a
genelleme
generalization
yer olabilir.
It may be a place.
Bunu söylemek
To say this
yanlış.
wrong.
Her konuda yanlış.
She is wrong about everything.
Yani insanlar
So people
homojen değil.
It is not homogeneous.
Hepimiz karışığız.
We are all mixed up.
Karakterlerimiz farklı.
Our characters are different.
Sadece duygusal yönelim
Only emotional orientation.
farklı benim.
I am different.
Yani birçok özelliklerim
So I have many features.
de farklı olabilir.
It may be different.
Ama öyle
But it is like that.
eşcinselsem
if I'm gay
boyum diye
because of my height
bir şey yok.
There is nothing.
Şimdi
Now
LGBT hareketleri
LGBT movements
ben dışlandım.
I was excluded.
Niye?
Why?
Bu
This
25 Kasım yürüyüşlerinde
In the November 25 demonstrations
özellikle
especially
bu
this
erkek
male
kadınım
my woman
diyen erkekler
men who say
ne deniyor
What is it called?
işte bak bak
look, look
ne davranacağımı
what to do
bilemiyorum ben
I don't know.
bir eşcinsel olarak
as a gay person
ve bu da
and this too
hııı diyor
Hmm, he's saying.
hııı etme
hmmm don't do it
ben ara
I call.
durma ama
but don't stop
çok kötü bir mail yazdı.
He wrote a very bad email.
Saçımı mora
I color my hair purple.
boyamakla olmuyor
It won't work just by painting.
bu işler diye
this is for these jobs
bana bir
give me a
kral
king
erkek
male
kadınım
my woman
diyen erkek
the man who says
ama bunu hiç
but never this
yoğurtlu formunda
in yogurt form
eleştirmediler.
They didn't criticize.
Ben forumdan
I am from the forum.
ayrıldım.
I have separated.
Çünkü aralarında
Because among them
hasbiyenin
of the boastful
yanına gidip
going to him/her
duracağım
I will stop.
bakalım bana
let's see to me
ne diyecek
What will he/she say?
diye konuşmuşlar.
They have spoken to say.
Anlayacağız bir insanı
We will understand a person.
kendi beyanından
from their own statement
anlarız.
We understand.
Orada bir erkek
There is a man over there.
gördüm.
I saw.
Ben her zaman
I always
olduğu gibi
as it is
çıkar mısınız dışarı
Could you step outside?
dedim.
I said.
Ama onun
But his/her/its
benim ona
my one to him/her
herhangi birine
to anyone
der gibi
like that
dediğimi
what I said
anlamadım.
I didn't understand.
Çünkü oraya
Because there
benimle
with me
bir dişmeye
to a bite
gelmişti.
had come.
Durdu çıkmadı.
He didn't go out.
Ya çıktı mı
Has it come out?
dedim ben.
I said.
Sonra da gitti.
Then he/she went.
Benim tarafımdan
By me
şiddete maruz
subject to violence
kaldım yazdı.
I stayed, he/she wrote.
Çıktı ama
It came out but.
ben orada
I am there.
anlamadım bunu.
I didn't understand this.
Ben kartın arkasına
I am on the back of the card.
gelip duruyordum.
I was just standing there.
Arkadaşlar onlar
They are friends.
gelip bana bulaşıyorlar.
They come and bother me.
Bana karşı
Against me
an yargılılar.
They are prejudiced.
Bunu şundan anlıyorum.
I understand this from that.
Eskiden birlikte
We used to be together.
arkadaş olduğumuz
we are friends
gayler,
gays,
seksüeller,
sex workers,
translar,
translators,
yazışmalardır falan
it's correspondence and such
beni kale almıyorlar.
They don't take me seriously.
Görüyorum yani.
I see that.
Bir şey de
One thing too.
diyemiyorlar.
They can't say it.
Şerrimden mi
"Is it because of my evil?"
korktular bilmiyorum ama
I don't know if they were scared, but...
benim fikirlerime
to my ideas
işte feminist
here is a feminist
olarak
as
baktığım için
because I looked
bu
this
işinsel
business-related
hareket içinde
in motion
tabii ki
of course
eşcinseller
homosexuals
para değil
not money
işinsel
businesslike
kendisi var
He/She is here.
feminist dostu olan
feminist friend
var falan filan.
There is this and that.
Bütün
Whole
karma
karma
erkek ve kadınların
of men and women
olduğu
it is, it exists
erkek ilgimen örgütleri
male interest organizations
olduğu gibi değil de
not as it is
farklı şeyler var.
There are different things.
Elbette
Of course
Lam'da bir
In the Lam.
erkek ilgimen örgüt
male interest organization
değildi.
it wasn't.
Ama
But
erkek örgüttü.
The man was organized.
Egemenlikleri yoktu.
They had no sovereignty.
Ama
But
erkekler var
There are men.
ortalıkta.
in the vicinity.
Yasemin'in
Yasemin's
dediği gibi
as he/she said
gayler sokakta
The gays are on the street.
gezerken
while walking
10 tane
10 pieces
kendilerinden
from themselves
gay görüyorlar.
They see (him/her) as gay.
Aa bu gay falan filan.
Oh, this is gay and so on.
Bütün hepsi sokakta
They are all on the street.
bu insanların
these people
dışarıda yaşıyorlar.
They live outside.
Kadınlar daha çok
Women more.
kafalı ortamda yaşatmaya
to make live in a thoughtful environment
zorlandığı için
because he/she is struggling
bizim birbirimize
to each other
rastlamamız
our encounter
gerçekten zor oluyor.
It's really difficult.
Yani
So
habire saklanıyoruz.
We are constantly hiding.
Reddetmiyorum.
I'm not rejecting it.
Hiçbir şeyi
Nothing
reddetmiyorum.
I am not rejecting.
Fakat
However
bir noktada
at a point
anlaşmamız lazım
We need to agree.
diyorum.
I am saying.
Eylem birliğinde
In unity of action.
anlaşmamız lazım.
We need to reach an agreement.
Mücadele birliğinde.
In the unity of struggle.
Ama
But
kimlik politikası
identity politics
yapan bir
a maker
şeyle
with the thing
feministler
feminists
hani
you know
Türk kimliği
Turkish identity
eşcinsel kimliği
gay identity
ne bileyim ben
What do I know?
Ermeni kimliği
Armenian identity
sadece dayanışarak
only by supporting each other
FFK'dan
From FFK
ben Nanda'daydım
I was in Nanda.
o zaman
then
tamam çok güzel
okay very nice
sloganlar atıyorsunuz
You are chanting slogans.
genel ahlak
general morality
tüm ahlakı onları
all morality to them
falan attık da
we threw something like that
ama sisteme bir
but one to the system
laf etmiyorsunuz dedi.
"You’re not saying anything," he said.
Şimdi ben kendim
Now I myself
o arkadaşın elindeyim
I am in that friend's hands.
ben
I
diğer LGBT
other LGBT
arkadaşlarıma
to my friends
sisteme laf
Don't argue with the system.
etmiyorsunuz
you are not doing
diyorum.
I'm saying.
Yani bil işte
So, you know it.
şey olmayanlara.
to those who are not things.
Ama
But
o bana sisteme
he says to me in the system
laf etmiyorsunuz
You are not saying anything.
diyen feminist
the feminist who says
ben dışarıdan
I am outside.
adım etmedim ve
I didn't take a step and
onun ne demek
What does it mean?
istediğini öğrenmek için
to find out what you want
çabaladım.
I tried.
Kızmadım yani.
I wasn't angry, I mean.
Çabaladım
I tried.
öğrendim ve gerçekten
I learned and really
LGBT hareket
LGBT movement
her şeye rağmen
despite everything
sistem içiydi
it was in the system
o zamanlar.
back then.
Yani
So
sistemi üretiyorlar
They are producing the system.
devamlı.
continuous.
Ama sen feministsin ve
But you are a feminist and
eşcinseler birbirlerine
gays to each other
kocacığım karıcığım
my dear husband my dear wife
diye konuşuyorlar.
They say so.
Yani oraya ait
So it belongs there.
olmadığımı anladım ben.
I realized that I am not.
Bambaşka bir şeydi.
It was something completely different.
Yani
So
tamam
okay
lezbiyenim
I am a lesbian.
herkese de anlattım
I told everyone too.
o zaman dert bitmedi
Then the trouble didn't end.
devam ediyor.
It continues.
Demek ki ben
So it means I
başka bir yere
somewhere else
evrilmem lazım.
I need to evolve.
Feminist harekete
Feminist movement
geçişim böyleydi.
My transition was like this.
Yani orada
So there.
gerçekten bir dönem
really a period
Türkiye'de
In Turkey
en bilinen
the most well-known
kadınlardandım ben
I am one of the women.
LGBT harekette.
In the LGBT movement.
Öyleymiş yani
So that's how it is, huh?
onlar söylüyor.
They are saying.
Diyor ya
He says that.
Eryaman şeyinde
In the thing of Eryaman.
seni gördüm
I saw you.
diyorsun.
you say.
Şunu söylemeye
Let me say this.
çalıştım orada.
I worked there.
Ya bir yandan da
Well, on the other hand,
yani sonuçta
so in conclusion
her
each
feminist hareket
feminist movement
içinde de
inside it
farklılıklar var.
There are differences.
İşte sosyalist feministler
Here are socialist feminists.
ya da
or
lgbt hareket
LGBT movement
içinde de
inside it
işte
here it is
görmekte
to see
anlamakta
understanding
güçten ama
but from power
bir yandan da
on the one hand
müthiş saldırılar
incredible attacks
var dışarıdan.
It is outside.
Yani Eryaman
So, Eryaman.
İstanbul'da
In Istanbul.
pek çok
many
işte
here it is
seks işçisi
sex worker
kadınlara,
to women,
translara yönelik
targeted at trans people
çok büyük saldırılar
very large attacks
oldu.
It happened.
Orada gerekli
It is necessary there.
birlikteliği gösterebildi mi
Did he/she manage to show the unity?
bu hareket?
this movement?
Yani kendimize de
So to ourselves as well.
bazen çuvalımızı
sometimes our sack
batırmamız
to sink us
gerekmiyor mu?
Isn't it necessary?
Yani
So
dünyalar farklı olabilir
Worlds may be different.
hani ama
but you know
sonuçta heteronormatif
ultimately heteronormative
bir
one
normatifi
normative
senin çizdiği
your drawing
sınırlar içinde
within the borders
yaşamak hepimizin
living is for all of us
canını acıtıyor.
It hurts you.
Patriarkal bir
Patriarchal a
sistem hepimizin
the system is for all of us
canını acıtıyor.
It hurts you.
Belki
Maybe
oradan bir birliktelik
a relationship from there
kurulabilir.
It can be established.
Hele şu anda
Right now
mesela
for example
toplumsal cinsiyet
gender
karşıtı hareketler
opposite movements
bütün dünyada
around the world
var.
There is.
Türkiye'de de
In Turkey as well.
iktidar LGBT
power LGBT
artılara yönelik
towards the additions
büyük saldırılar içinde.
in the midst of great attacks.
Dolayısıyla
Therefore
hani
where?
başka bir şeyi de
another thing as well
yaratmak gerekiyor
It needs to be created.
gibi geliyor.
It seems like.
Sen ne dersin?
What do you say?
Şimdi iki şekilde
Now in two ways.
şey yapayım.
Let me do something.
Şimdi Cumhurbaşkanı
Now the President.
bizim kitabımızda
in our book
yok bu
this is not it
üstünseller
superior beings
böyle bir şeyi
such a thing
dedi ya geçen gün.
He said the other day.
Mesela ben ona
For example, I say to him.
şöyle bakıyorum.
I'm looking like this.
Ha
Yes
tamam sen
okay you
diyorum yani
I mean.
yanı başında var
It is right next to you.
reddediyorlar.
They are rejecting.
Kitabımda
In my book
olmayabilir ama
it may not be but
her yerde var.
It's everywhere.
Ama ben
But I
elbette ki
of course
hele de bu ara
especially these days
işte İstanbul Sözleşmesi
Here is the Istanbul Convention.
kaldırıldı LGBT'leri
The LGBT people were removed.
işte yazıyor
It's written here.
bundan saptım
I deviated from this.
kitabımızda yok.
It's not in our book.
Burun abalığa
Shark nose
gerçekten korkunç.
It's really awful.
Yani tam da
So exactly
bu arada hani
by the way, you know
hedef gösteriliyorlar.
They are being targeted.
Bir zamanlar
Once upon a time
transfer gösteriliyor.
Transfer is being shown.
Bütün eşcinseler
All homosexuals
hedef göstermeye
to set a goal
başlandı.
It has started.
Linç ediliyorlar.
They are being lynched.
Saklandığın sürece
As long as you hide.
sorun yok ama
no problem but
göründüğün an
The moment you appear.
tamam.
Okay.
Ben
I
Feminist Hareket'in
Feminist Movement's
desteğiyle
with the support of
buraya geldim.
I came here.
Yani
So
Lambda'dan
From Lambda
Amargi'nin arkasında
Behind Amargi
yürüyordum.
I was walking.
2007'de
in 2007
Lambda İstanbul
Lambda Istanbul
LGBTİ Derneği
LGBT Association
kapatılmak istendi.
It was wanted to be closed.
Amaç maddesini
Purpose item
çıkarın dediler.
They told me to take it out.
Şeyden
From the thing
asıl ilk madde
the main first item
Amaç Derneği'nin
Purpose Association's
kurulma amacı
purpose of establishment
devlet.
state.
O zaman bir çağrı
Then a call.
yapıldı.
It was done.
Ben
I
feministlerin
feminists'
en büyük
the biggest
görünür desteğini
"Visible support"
orada gördüm.
I saw it there.
Şimdi fotoğraflara
Now to the photos.
bakıyorum da
I'm looking at it.
inanılmaz destek
incredible support
geldi feministlere.
It came to the feminists.
Ben
I
daha yeni yeni
just now
feminist
feminist
harekete
to movement
gidiyordum.
I was going.
Acayip gurur duymuştum.
I was incredibly proud.
Yani çok
So very.
güçlenmiştik ve
we had become stronger and
birlikte
together
çok kalabalıktık.
We were very crowded.
O feministlerin
Those feminists.
desteği
the support
eşcinselerin
of homosexuals
her yürüyüşü
her walk
biraz daha kalabalık
a little more crowded
katılmalarına
to their participation
yol açtı.
opened the way.
Her katılmadan
Without attending her.
sonra
then
biraz daha
a little more
güçlenmesine
to strengthen
yol açtı.
opened the way.
Böyle böyle
So on and so forth.
birbirimizi
each other
habire
constantly
çoğalttık
We multiplied.
anıt gibi.
like a monument.
Geldiğimiz noktada
At the point we have reached
kadın olmak
being a woman
uğrayanlar
those who visit
var.
There is.
Destek,
Support,
yürüyüş
walk
hep alındı.
always got upset.
Ama
But
belirli
specific
feministler,
feminists,
sosyalist
socialist
feministler,
feminists,
liderler
leaders
feministler,
feminists,
farklı farklı
various
akımlar var dedim.
I said there are currents.
Orada da var
It's there too.
tabii ki
of course
farklı akımlar.
different currents.
O farklı akımlar
Those different currents.
yer yer
here and there
bu dayanışmayı
this solidarity
şeye getiriyorlar.
They are bringing it to a thing.
Kişisel
Personal
kimlik
identity
mücadelesine
to its struggle
getiriyorlar.
They are bringing.
Ya eşcinselleri
What about homosexuals?
incitiyorlar ya da
they are hurting or
feministleri.
feminists.
Aslında
Actually
her medyada
on every media
iş
work
yönelimlerden
from the orientations
çıkıyor.
It's coming out.
Belden altın
Gold from the waist down
vurmak
to hit
dediğimiz
we said
noktalara getiriyorlar.
They are bringing it to points.
Bunlar yanlış
These are wrong.
bunlara katılmıyorum.
I do not agree with these.
Böyle yapma.
Don't do that.
Sen de şusun
You are that too.
sen de busun.
You are also a bus.
Hiç hiç
Never ever
yapılmamalı.
It should not be done.
Ama ben
But I
yine
again
LGBT
LGBT
hareketin
movement's
eylemlerine
your actions
her zaman
always
feminist hareketi
feminist movement
yer yer
here and there
iç içe geçtiği
intertwined
yer yer
here and there
ayrıldığı
left
noktaları
the points
görmeliyim.
I should see.
Mesela
For example
bu
this
hareket
movement
hem kadınlara
both to women
hem erkeklere
both to men
kapsar ve
encompasses and
onların kadın olmak
being a woman for them
farklı yönelikleri
different orientations
olmak üzerinden
through being
gider.
It goes.
O yüzden
That's why.
elbette ki feminist hareket
of course the feminist movement
LGBT hareketi
LGBT movement
iyi gelecektir ama
It will be good, but
onların güçlenmesini
their strengthening
sağlayacaktır.
It will ensure.
Ama LGBT
But LGBT
hareket feminist hareketin
the feminist movement
önüne geçsin ama
let it take the lead but
geçtiği zaman
when the time passes
bu hareket
this movement
feministlerin
feminists'
kadınların
women's
yaşamını
your life
güzelleştirmeyecek.
it will not beautify.
Yani rahat
So comfortable.
kolaylaştırmayacak.
it won't make it easier.
Yani feminist hareket
So the feminist movement
eşcinselerin
of homosexuals
yaşamını
your life
güzelleştirmeyecektir.
It will not beautify.
Öyle bir
Such a
dünyayı
the world
azlediyoruz.
We are dazzling.
Ama o
But he/that
o hareket
that movement
çünkü şey
because thing
sevgilisinden ayrılan
someone who broke up with their partner
bazı bizim
some of ours
tefrikada arkadaşlar
in the differentiation, friends
vardı.
there was.
Onların tefrikada feminist
They are feminist in their separation.
olduğunu öğrenince
when I find out that it is
sevgililere şöyle
to lovers like this
demiş.
he/she said.
Ha ben şimdi
Well, now I...
anlıyorum
I understand.
benden niye
Why me?
ayrıldın.
You left.
Feminist demek
To be a feminist.
eşcinsel demek
to mean gay
özgüvenden
from self-confidence
olarak
as
altladığı için
because it overlooked
beyefendi.
sir.
Onun işi de zor.
His job is tough, too.
Ayrılıyor eşinden.
He/she is separating from his/her spouse.
Adam kendi üzerinde
The man on himself.
bulmuyor suçu.
It doesn’t find the fault.
Burayı aşmak için
To overcome this place.
çok toplantılar
a lot of meetings
yaptık.
We did it.
Böyle ilerlenmiyor.
This is not the way to proceed.
Örgütlü olmayan
Unorganized
gruplara
to groups
görüşlere
views
karşı mücadele
counter struggle
etmek hep zor.
It's always hard to do.
Mesela queer
For example, queer.
trans
Please provide the text you'd like me to translate from Turkish to English.
örgütlü olup
being organized
platform toplantılarına
platform meetings
gelmiyorlar.
They are not coming.
Tek tek
One by one
geliyorlar ve
they are coming and
söz arada kaynayıp
the words get lost in between
gidiyor.
It's going.
Sözlerimiz arada
Our words are between us.
kaynamamalı.
It should not boil.
Onun için
For that reason
mutlaka bir
definitely a
temsil ve
representation and
örgütlülük
organization
çağırma üzerine
upon calling
gitmeli diyorum.
I say it should go.
Ama olur mu?
But is it possible?
Olmaz.
It won't work.
Çok zor bir şeyler
Very difficult things.
örgütlü olmak.
to be organized.
Bizi çekmek istediler.
They wanted to pull us in.
Biz karşı çıkardık.
We opposed it.
Neyden
What from?
fark etmiyorsunuz?
Don't you notice?
Neyden
What from
çekiniyorsunuz?
Are you hesitating?
Ay gazeteciler
Oh, journalists!
bizi böyle ağlatıyor.
He/She makes us cry like this.
Ben Bursa'da
I am in Bursa.
valilik izin veriyor.
The governorship is giving permission.
Bizi yürütmedi.
He/She didn't let us walk.
Bursa spor taraftarları
Bursa sports fans
otobüsümüzü taşladılar.
They stoned our bus.
Hayatları
Their lives
yaptıkları gibi
like they did
bizi linç edeceklerdi.
They were going to lynch us.
Ben de oradaydım
I was there too.
o zaman.
then.
Yürütmediler bizi.
They didn't execute us.
Polis de
The police too.
o yürütmeyenleri
those who do not execute
Bursa Eşcinseler Derneği'nin
Bursa Gay Association's
önüne getirip
bring it in front of you
bize taşlamasına
to stoning us
oraya geliriz
We will come there.
ne yaparız
What do we do?
demesine izin verdi.
He/she/it allowed him/her to say.
Biz
We
ben kendim
I myself.
her şeyden
from everything
dikkat edebiliyorum.
I can pay attention.
Ama
But
çok iyi mücadele
very good fight
ettiğimizi düşünüyorum.
I think we did.
Ne
What
televizyon
television
ne cep telefonu
what cell phone
ne bilim internet.
What do I know about the internet?
Birbirimizi bulduk
We found each other.
ettik.
we did.
Hem kendi
Both their own
hayatlarımızı
our lives
biraz daha kolaylaştırdık
We made it a little easier.
hem de başka.
and also something else.
Açık olmak
To be open.
saklamaktan
from hiding
daha kolay.
easier.
Yani gizli
So it's secret.
yaşarken çektiğim
the pain I felt while living
acıları
her pains
şimdi çekiyorum ama
I'm taking it now, but...
çok kolay.
very easy.
Yani en azından
So at least
kendime
to myself
eziyet etmiyorum.
I'm not tormenting.
Açık olduğun zaman
When you are open
bir dergi
a magazine
bir kitabı
a book
saklamak zorunda
have to hide
saklama, saklanma
storage, hiding
tek başına bir işkence. Açık
A torture on its own. Open.
oluyorsun yine böyle şeylere
You're doing this again.
açık kalıyorsun ama ben
you are staying open but I
gezindirirken yaşadığım sıkıntıyı
the difficulty I experienced while carrying
açıkken yaşamadım. Bu kişiden kişiye değişebilir.
I didn't live while it was open. This can vary from person to person.
Ben kendim bunu söylüyorum.
I am saying this myself.
Tabii ayrımcılığa maruz kaldım
Of course, I have experienced discrimination.
ama olacak o kadar dedim.
But I said it will be that way.
Ben bir şey sorabilir miyim? Hani
Can I ask something? You know...
tabii ki çok güzel eleştirel
of course very nice critical
perspektiften pek çok şey
many things from the perspective
söyledin ve çok kıymetli şeyler.
You said very valuable things.
Ama mesela
But for example
üniversite yaşamında
in university life
kapalı olmanın yani onu
being closed means it
gizlemenin ne kadar acı verdiğinden
about how much pain hiding causes.
ne kadar zor olduğundan ve seni ne kadar
how difficult it is and how much you
çok yıprattığından bahsettin.
You mentioned that it was very exhausting.
Ben hani açılmadan
I was like, before it opened.
sonra da hem LGBT
then both LGBT
hareket
movement
içerisindeki aktivizminin
the activism within it
ve mücadelenin hem de feminist
and both the struggle and feminist
hareket içindeki mücadelenin
the struggle within the movement
sana kattıklarını da duymak istiyorum
I want to hear what you have added to me as well.
biraz. Yani hani o
a little. I mean, you know that one.
günden baktığında
when you look at the day
ne görüyorsun?
What do you see?
Nasıl bir şey?
What kind of thing?
Bana kattıkları aha da sizinle konuşuyorum.
What they have added to me, I am talking to you about.
Yani
So
ben de öteden beri adını
I have also known your name for a long time.
koymadım. Feminist. Yani
I didn't put it. Feminist. I mean
kadın olmak üzerinden ezildiğimi fark
I realize that I am oppressed through being a woman.
ettiğimi ama bunun adının da hani kadın
"I did it, but this is also called, you know, a woman."
olmak üzerinden olduğunu
it is through being
politikasını yapmadan hep
always without making a policy
küçük küçük karşı çıkmışım hayat boyunca.
I have opposed little by little throughout my life.
Çok ağırsızsın, çok dinleniyorsun
You are very heavy, you are resting a lot.
denmişim. Ama örgütlü hareket
I’ve been told. But organized action
inanılmaz güçlü. Yalnızken
incredibly strong. When alone
bile şu an örgütlü olduğumu düşünürüz.
Even if we think that I am organized right now.
Feminist olmak öyle bir şey ki
Being a feminist is such a thing that
eğer feminist birilerini tanıtıyorsan
if you are introducing some feminists
tanıyorsan bir yerlerde her zaman örgüt
If you know him, there's always an organization somewhere.
düşünür. Yani tek tek
He/She thinks. I mean one by one.
feministler aslında örgütlüdür.
Feminists are actually organized.
Görünmez bir örgüt vardır ortada.
There is an invisible organization in the midst.
O kesin. Ben eşcinsel
Oh for sure. I am gay.
hareketin biraz ötesine geçtim. Yani
I went a little beyond the movement. I mean
onu geride bırakarak sanki
as if leaving it behind
biraz daha
a little more
hani tamam ya bunu açtım bunu hallettim
I opened this, I took care of this, right?
artık sıra devrimde.
Now it's time for the revolution.
Sıra devrimde
The order is in the revolution.
noktasındayım. Yani
I am at the point. I mean
küçük küçük müdahale yani tek başına
small interventions, that is, alone
da bir örgüt dedin ya hani
You mentioned an organization, didn't you?
görünmez bir örgüt. Yani
an invisible organization. That is to say
senin günlük hayat içinde de öyle müdahale
you interfere like that in your daily life too.
yok. Yani ne bileyim
No. I mean, I don't know.
yolda
on the road
şiddete uğrayan bir kadını trafiğin
a woman who has been subjected to violence in traffic
ortasında çevirip kurtardığını biliyorum
I know you saved it by turning it over.
ya da kurtarmak demeyelim de ona ne
or let's not say rescue, then what should we call it?
erkek şiddetine mane olmaya
to prevent male violence
çalıştım. Evet yani
I worked. Yes, I mean.
bunu yaptığını biliyorum. Yani bu gücü
I know you did this. I mean this power.
bu gücü bulmak kendinde de çok önemli.
Finding this strength within yourself is very important as well.
Yani kadın dayanışması çok önemli
So, women's solidarity is very important.
belki de. Bütün bütün. Ben işte
Maybe. All in all. I'm just.
film izlerken sokakta,
while watching a movie on the street,
markette ve eşcinselere bir
in the market and to homosexuals one
şey denildiğinde, hele bugünümüzde
When it comes to things, especially in our day.
çok denilmiş. Biri ipne diyor hemen
It's been said a lot. Someone immediately calls them a jerk.
müdahale ediyorum. İpne kız çocuk
I'm intervening. The girl is a whore.
demektir diyorum.
I am saying it means.
Yani ipne diye birinin
So, someone called a faggot.
kötü bir insan olduğunu düşünmelerini
to think that you are a bad person
engellemeye çalışıyorum. Her zaman
I'm trying to block it. Always.
daha da kolaylıkla
even more easily
savunuyor.
is defending.
Karşısına çıkıyorum yani
I am facing him/her, that is to say.
insanların. Bu benim için bitmez
People. This never ends for me.
bence. Yani temiz mücadele ölene kadar
I think. I mean, a clean struggle until death.
bitmez zaten. Açılmak da
It never ends anyway. To open up too.
bitmez. Yani bir eşcinselin
It doesn't end. I mean a gay person's
ölene kadar açılması bitmez.
It will never be done opening until death.
Öldükten sonra devam eder. Ha o ölür
It continues after death. Oh, he dies.
gene devam eder. Yani birinden
it continues again. That is, from one person
bahsederken işte
when mentioning it
İlkay Allah rahmet eylesin
İlkay, may God have mercy on him.
eşcinselmiş biliyor musun o? Falan.
Did you know he's gay? Something like that.
Öldükten sonra devam
Continue after death
eder. Hasbi ya öyle.
It does. That's just how it is.
Ha işte artist ölür
Well, an artist dies.
arkasından öderler ya. Ama
They pay behind your back, you know. But...
bir başkası için hani bir kadın
for someone else, you know, a woman
o kadar seksüeldir biliyor musunuz?
Do you know that she is so sexy?
Öyle
So be it.
demezler. Yani
They wouldn't say that. So,
bunu dememeye nasıl alışacağız?
How will we get used to not saying this?
Yani bugün ha bulutlu.
So today is partly cloudy.
Ha evet ya yağmur yağacak diyorlar.
Oh yes, they say it's going to rain.
Daha bugün de yağmadı. Böyle bir
It didn't rain today either. Such a...
olağanlıkta konuşsak. Ben
If we were to talk normally. I
kadınları seviyorum dedim o zaman.
I said I love women then.
E ne yapayım seviyorsam falan.
What can I do if I love it and all that.
Hani ölüm doğal olsa.
If only death were natural.
Ama şu esprini yapıyorum. Geçen gün
But I'm making this joke. The other day
Süleyman Soylu basbosta
Süleyman Soylu is on his own.
arıyor. Kılıçdaroğlu diyor
He is calling. Kılıçdaroğlu says.
kadınlarla kadınları diyor erkeklerle
It says women with women, men with men.
erkekleri evlendirecekmiş diye düşünebiliyor
She can think that she will marry off the men.
musunuz diyor. Aa ne güzel
Are you saying? Oh, how nice!
nerede o günler? Diyorum ben televizyon
Where are those days? I’m talking about television.
izlerken yanımdakine bakmadan.
Without looking at the person next to me while watching.
Yani ne yapıyorum? Keşke öyle bir şey yapardım.
So what am I doing? I wish I could do such a thing.
Kızlarla kızlarla
With the girls, with the girls.
erkek birlikte yani. Ona evlilik
It's about being together as a man. Marriage to him.
demiyoruz biz. Birlikte yaşam diyoruz.
We are not saying that. We are saying living together.
Yani işçisiyle evlilik yerine
So instead of marriage with a worker
birlikte yaşam hakkı. Yani
right to live together. That is
feminist olarak ona evlilik demiyoruz.
As feminists, we don't call it marriage.
Birlikte yaşam hakkı. Yani birinin
The right to live together. That is, someone’s.
kadının bir de erkek olduğu ve
the woman is also a man and
o toplumsal hayatın bu şorları
the sorrows of that social life
üstlendiği bir evlilik istemiyorum.
I don't want a marriage that she has taken on.
Ben istemiyorum. Ama
I don't want to. But
birlikte yaşam hakkı olmalı iki insanın.
Two people should have the right to live together.
Çok teşekkür ediyoruz Has Beyciğim.
Thank you very much, Mr. Has.
Bu içerik aramızda
This content is between us.
Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları
Gender Studies
Derneği'nin sorumluluğu altındadır.
It is under the responsibility of the Association.
Ve Avrupa Birliği'nin
And the European Union's
görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
He/She/They does not have to reflect his/her/their opinions.
Bununla birlikte
However
söyleşilerde dile getirilen hususlar
matters raised in discussions
aramızda Toplumsal Cinsiyet
Gender Between Us
Araştırmaları Derneği'nin
Association of Researches
kurumsal görüşü olmayıp
lacking a corporate perspective
konuşmacıların şahsi görüşlerini
the personal opinions of the speakers
yansıtmaktadır.
it reflects.
Altyazı M.K.
Subtitle M.K.
Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.