Anlatamadım 474

Ayşe Balıbey, Cem İşçiler via karnaval.com

Anlatamadım

Anlatamadım 474

Anlatamadım

Bu dizinin betimlemesi TRT tarafından Sesli Betimleme Derneğine yaptırılmıştır.

The description of this series has been done by the Audio Description Association on behalf of TRT.

Altyazı M.K.

Subtitle M.K.

Reymar'ın ne olur senin evin önündeki bahçeli topu oynuyorlar ki.

Reymar, what are they doing playing ball in front of your house with a garden?

Yani sanki Reymar'ın...

So it’s as if Reymar’s...

Sanki Arabistan'a gidince sen.

It's like you're going to Arabia.

Sanki Reymar'ın Tripwax villası var.

It seems Reymar has a Tripwax villa.

Biraz sıkıntıya düşmüş.

He has fallen into a bit of trouble.

Üçüncü katı kiraya vermiş.

They have rented out the third floor.

Mehmet'e de diyorlar ki gel.

They tell Mehmet to come too.

Sen de Mehmet'ciğim Reymar'ın üçüncü katında yaşar mısın?

Do you live on the third floor of Reymar, dear Mehmet?

Reymar'la hem aşağıda top oynuyor.

He is also playing football down there with Reymar.

Alman kale oynuyorlar.

They are playing a German castle.

Sen de oynarsın Reymar'la.

You can also play with Reymar.

Alman kale ne demek?

What does "Alman kale" mean?

Dokuz aylık vardı ya.

There was a nine-month-old.

Biri kaleye geçer.

Someone goes to the goal.

Üç kişi havada paslaşarak gol atmaya çalışır.

Three people try to score a goal by passing the ball in the air.

İlk kez gördüm ve duydum.

I saw and heard it for the first time.

Bence hiç bilmediğim bir kültüre herhangi bir parayla gitmemelisin abi.

I don't think you should go to a culture you know nothing about with any amount of money, bro.

Eğer şöyle bir fikrin varsa.

If you have such an idea.

İki sene gideyim paramı biriktireyim.

Let me go for two years to save my money.

Gidelim gene ülkeme dersen okey.

If you say let's go to my country again, okay.

Ben alışamam Ayşe.

I can't get used to it, Ayşe.

Ben yıllar yıllar evvel...

Many years ago...

Neymar'ı izliyorsun ama her hafta.

You watch Neymar every week.

Ronaldo sıkılırsın ya.

You'll get bored, Ronaldo.

Neymar'ı her hafta gezdiği zaman.

When Neymar goes out every week.

Her hafta.

Every week.

Cem'ciğim ne haber?

Hey Cem, what's up?

Neymar da zaten karısını aldatan bir ırz düşmanıydı biliyorsun.

You know that Neymar was already a scoundrel who cheated on his wife.

Kadıncağız onun sonra bakma çocuğu oldu diye kabullendi de.

The poor woman accepted it because he had a child afterward.

Ayşe ne zaman Neymar desek.

When do we say Neymar, Ayşe?

O yıllar yıllar geçse.

Oh, those years would pass.

25 sene geçse anlatamadım.

Even after 25 years, I couldn't explain it.

Sene 2093.

The year is 2093.

Hala Neymar da biliyorsun.

You still know Neymar, right?

O zamanlar öyle yapmıştı.

He did it that way back then.

Öleli Neymar 20 sene olmuş.

Neymar has been dead for 20 years.

Yani tamam ne oldu?

So, what happened?

Ben hasta anlatamam Ayşe'yle.

I can't explain it to Ayşe because I'm sick.

Bu arada ben de sana katılıyorum.

By the way, I agree with you too.

Yani isterse her gün izle onları.

So he can watch them every day if he wants.

Aynen öyle.

Exactly so.

Yani hiçbir keyfi yok.

So there's no pleasure in it at all.

Yani orada eğer iyi bir...

So there, if there is a good...

Yani ben dedim senin için güzel.

So I said it's nice for you.

Şöyle bir şey soralım dinleyicilerimize.

Let's ask our listeners something like this.

Ben de merak ediyorum.

I also wonder.

Çok sıkıcı bir ülke.

A very boring country.

Çok sıkıcı bir şehir.

A very boring city.

Evet.

Yes.

Her yer olabilir.

It could be anywhere.

Yurt içinde de yurt dışında da.

Both domestically and internationally.

Dünyanın herhangi bir yerinde.

Anywhere in the world.

Gideceksiniz.

You will go.

İki sene kalacaksın.

You will stay for two years.

Ama yani.

But I mean.

Ne bir hayat var.

There is not a life.

Senin Beşiktaş'ı sevme sebeplerinden olan her hiçbir şey burada yok.

Everything that is one of the reasons you love Beşiktaş is not here.

İki sene kalacaksın ama çok ciddi para alacaksın.

You will stay for two years, but you will earn a lot of serious money.

Hiç de çıkmayacaksın ama o şehirden.

You will never leave that city.

Bak sana bir örnek vereyim.

Let me give you an example.

Geçen Serpil'lerdeyim tamam mı?

I'm at Serpil's place, okay?

Kafeler var ya.

You know those cafés?

Bir dönem çalıştık kafesinde.

We worked in the café for a period.

Dur bunu soralım.

Let's ask this.

Buraya gitmeyi kabul eder misiniz?

Do you agree to go here?

Yani çok büyük paralara giderim Ayşe abla Cem abi.

So I would spend a lot of money, Sister Ayşe, Brother Cem.

İşte hiç de çıkmam oradan.

I won't step out of there at all.

İki yıl paramı mı biriktirim dersiniz?

Would you say I should save my money for two years?

Yoksa benim hayatım çok kıymetli.

Otherwise, my life is very precious.

Yok ben burada mutluyum mu dersin?

Are you saying I'm happy here?

Zaten tam ona benzer bir şey cevap verecektim.

I was actually going to give exactly that kind of answer.

Mesela.

For example.

Kadıköy'de.

In Kadıköy.

Kadıköy, barlar, sokağa, Beşiktaş, hep Kartalekin, hep böyle hareketli yerler ya.

Kadıköy, bars, the street, Beşiktaş, always lively places like Kartal, always like that.

Neden hareketli olmuş abi?

Why have you been so energetic, bro?

Bir işte BKM gelmiş, stat gelmiş, o gelmiş, kokoretti gelmiş derken birdenbire insanların normal yaşayanlar da var ya orada.

In a job, there's BKM, there's Stat, there's this one, there's kokoreç, and suddenly there are also people who live normally there.

Evet.

Yes.

Ona rağmen bir sirkülasyon oluşmuş.

Despite that, a circulation has occurred.

Bir sürü insan gelip gidince orada bir dünya yaratılmış.

A world has been created there as a multitude of people come and go.

Orada bir kültür oluşmuş.

A culture has formed there.

Geçen gün çok da sakin bir izbe Adalet Sarayı'na çok yakın.

The other day, very close to a quiet courthouse.

İnsanların sadece yaşadığı bir mahallenin orada kafe vardı.

There was a café in a neighborhood where people just lived.

Serpil'in eski çalıştığı kafe.

The cafe where Serpil used to work.

Orada oturuyordu.

She was sitting there.

Bir tane çocuk geldi.

A child came.

O geldi bu geldi.

He came, this came.

Biri gitar getirmiş.

Someone brought a guitar.

Gitar getiren de öbürü abi benim sesim güzel falan derken bir anda gitarla şarkı söylemeye başladı.

The one who brought the guitar suddenly started singing a song with the guitar while the other brother was saying my voice is nice and all.

Baya kaldırım kederdi.

It was quite a pavement sorrow.

Mahalle arası anladın mı?

Do you understand the neighborhood?

İnsanların rahatsız mı oluyor acaba diye düşünürken bir baktık karşı penceremiz dolmaya başladı.

I wondered if people were feeling uncomfortable, and then we noticed that the window across from us began to fill up.

Şarkıya şık edenler, şarkı bitişlerini alkışlayanlar.

Those who dress up the song, those who applaud the endings of the song.

Bir anda mahallede mini bir konser oldu.

Suddenly, there was a mini concert in the neighborhood.

Biz de oturuyoruz çay maya içiyoruz anladın mı?

We are sitting here drinking tea, you know?

Böyle bir ortam da yok yani.

So there is no such environment either.

Dolayısıyla mesela düşünsene bu birdenbire arttığında o mahalle gitar çaldı, öbür yanda kafe çaldı.

So, for example, just think about it when this suddenly increases, one neighborhood played guitar, while the other side played café music.

Bir anda orası hareketli bir sokak oluyor bir anda.

Suddenly, it becomes a lively street all at once.

Zaten insanların bakış açısına göre hayatı neşeleniyor.

Life is already brightened according to people's perspective.

Eğer bu karşılık olmuşlar, kardeşim hasta var burada kapat o müziği deseydi hemen biterdi o iş.

If they had responded like this, "Brother, there’s a sick person here, turn off that music," it would have ended immediately.

Yani sen nerede olursan ol, dünyanın neresinde olursan ol, kendine ait bir dünya yaratabiliyorsan orası çok güzel.

So wherever you are, wherever you are in the world, if you can create a world of your own, that's very beautiful.

Cennet olur senin için.

It will be paradise for you.

Ama hiç kimseyle bir ortam kuramadığın, hiç mutlu olamadığın sadece internetten dizi izleyip,

But you couldn't establish an environment with anyone, you were never happy, just watching series online,

Instagram'dan reelsiz izleyerek kenarda bir milyon dolar biriktirdiğin bir hayatta ne kadar güzel olabilir ki?

How beautiful can a life be in which you save a million dollars just by watching on Instagram without reels?

Parayı biriktiriyorsun harcayacak bir yerin yok.

You are saving money but you have no place to spend it.

Şu olur iki sene biriktiririm paramı.

I will save my money for two years.

Sık dişini.

Grin and bear it.

Son.

The end.

Yeterim burada fıstık gibi yaşarım üç ay.

I can live like a pistachio here for three months.

Sonra geri gidiyorsun.

Then you go back.

Sonra geri.

Then back.

Üç ayda ne para?

What money in three months?

Hovardı mısın ne olacak?

What would happen if I screamed?

Üç ayda nasıl bitiyor?

How does it finish in three months?

Hazır para bitiyor ben şimdi.

I am running out of cash now.

Hazır para çok kolay gitmiyor mu?

Isn't ready cash very easy to spend?

Bu lafın ne kadar doğru olduğunu yaşamaya başlayınca anladım.

I began to understand how true this saying is when I started to experience it.

Anlatamadım tatile girince anladım para kazanmayacağını.

I couldn't explain, but I understood when I went on vacation that you wouldn't earn money.

Hazıra daha dayanmıyormuş.

It seems that she can't stand the ready-made anymore.

O yüzden dikkat ederseniz bu sezon çok komik o yüzden.

That's why, if you pay attention, it's very funny this season.

Diyorsunuz bomba gibi başladı ama bunları podcast dinlenmelerinden de görelim.

You're saying it started off great, but let's also see this in the podcast listenings.

Evet evet.

Yes, yes.

Çocuklar podcast'ı dinlerken bir paylaşın bir etiketleyin.

Share and tag someone while listening to the kids' podcast.

Anlayamadım.

I didn't understand.

Bizi dinleyenler bizi paylaşmıyor mu?

Aren't those who listen to us sharing us?

Hayır.

No.

Efendim?

Excuse me?

Nasıl?

How?

Efendim?

Yes, sir?

Bizi dinleyenler tam şu an Spotify linkimizi Instagram hesabınızda paylaşmadınız mı yoksa?

Haven't you shared our Spotify link on your Instagram account right now with those who are listening to us?

Ya da Apple Podcast linkimizi ya da Karnaval linkimizi.

Either our Apple Podcast link or our Karnaval link.

Hakikaten Karnaval linkimizi.

Indeed, our Carnival link.

Derhal paylaşın lütfen.

Please share it immediately.

Hemen bizde etiketleyin bizde hemen restore edelim.

Tag us immediately and we will restore it right away.

Yalnız hesabımız gizliyse göremiyoruz yani.

If our account is private, we can't see it, that is.

Sonra paylaştım Cem Bey niye atmaz olmasın.

Then I shared it, Mr. Cem, why wouldn't he send it?

Gizli hesap göremiyorum.

I can't see the secret account.

Ne yapayım sen hesabını ortak kullanıyorsun.

What can I do, you are using the account jointly.

O yüzden Cem İşçiler buna şu cevabı verdi.

That's why Cem İşçiler gave the following answer.

Ben orada çalışın üç ay burada parayı bitiririm dedi.

He said, "I'll work there for three months, then I'll run out of money here."

Bakalım sizlerden nasıl cevaplar geliyor.

Let's see what kind of responses we receive from you.

Bu arada biz geçtiğimiz haftalarda seninle nasıl tanıştınız sevgililerinizle?

By the way, how did you meet your partners in the past weeks?

Ben Barış'la tanışmamı anlatmıştım.

I had talked about how I met Barış.

Evet çok tatlıydı.

Yes, it was very sweet.

Hatırlıyorsan.

If you remember.

İnsanlar da işte aa işte ne güzel falan diye bir sürü hikayelerini anlatmaya başladılar.

People started to tell their stories, saying things like "Oh, look how beautiful" and so on.

Yazmaya başladılar.

They started to write.

Yani şu an dinleyicilerimizin hayat arkadaşları nasıl tanıştığını.

So right now, how our listeners met their life partners.

Merak ediyor musunuz?

Are you curious?

Hayır diyorlar.

They say no.

Ben çok ediyorum ya.

I do it a lot, you know.

Herhangi bir kişinin hayatını bağladığı tüm dünyası yaptığı kişinin nasıl tanıştığını çok merak ediyorum.

I am very curious about how a person meets someone whom they have devoted their entire world to.

Hiç tanımam da önemli değil benim için.

It doesn't matter to me that I don't know you at all.

Allah aşkına.

For God's sake.

Bak bir tanesini okuyacağım.

Look, I will read one of them.

Lütfen.

Please.

Çok tatlı.

Very sweet.

Çok güzel.

Very beautiful.

Demişçilerin yorumuna bırakıyorum bunu.

I'm leaving this to the interpretation of the commenters.

Lütfen gelsin.

Please let them come.

Ayşe Hanım eşimle tanışma hikayem biraz sizinki gibi.

My story of meeting Ayşe Hanım is a bit like yours.

Aaa.

Aaa.

Düşün o da Barış'la tanışırız.

Think that we will meet Barış.

Benim eşim biraz sizinki gibi anlamadım.

My spouse is a little like yours; I didn't understand.

Ben de Barış'la tanıştım.

I also met Barış.

Nasıl yani?

What do you mean?

Sizin doğum günden bir gün sonra.

The day after your birthday.

Bana da öyle diz çöktü biz çöktü ya bir şeyler de.

It knelt down for me too, we knelt down, or something.

Bir şeyler de.

Some things too.

Diyor ki eşimle tanışma hikayem biraz sizinki gibi.

He says my story of meeting my wife is a bit like yours.

Arkadaşımla dans kursuna gitmeye karar verdik.

We decided to go to a dance class with my friend.

Eee Kizomba'da karar kıldık.

Well, we've decided on Kizomba.

Kizomba mı?

Kizomba?

Dövüş değil mi o?

Isn't that a fight?

Allah aşkına herkes şu anda sağ çekiyor.

For God's sake, everyone is pulling to the right right now.

Kizomba.

Kizomba.

Anlatamadımcılar.

Those who can't explain.

Kizomba neymiş?

What is Kizomba?

Şu anda tüm Türkiye'nin en merak ettiği sorunun cevabı anlatamadığımda geliyor.

The answer to the question that all of Turkey is currently most curious about comes when I can't explain it.

Kizomba nasıl bir dans?

What kind of dance is Kizomba?

Kizomba diye bir dans varmış bir kere her şeyden önce bu beni çok şaşırttı.

There is a dance called Kizomba, and first of all, this surprised me a lot.

Afrika kökenli bir dans türüdür.

It is a type of dance of African origin.

Özellikle Angola'da 1980'lerde popüler olmuş.

It became popular especially in Angola in the 1980s.

Dans yerel folklorik dans.

Dance is a local folkloric dance.

Niye folklara gitmediniz?

Why didn't you go to the folk events?

Ben sana bir söyleyeyim mi?

Shall I tell you something?

Bu tip dans haline verilir biliyor musun?

Do you know this type of dance is performed?

Çoğu mesela işte bachata, tango falan bunlar keş.

Most of them, like bachata, tango, etc., are ridiculous.

Bunlar hep şey biraz zor danslar ya şey.

These are always kind of difficult dances, you know.

Ama baksana çok güzel dans ediyorlar ha kızlar.

But look, they're dancing really beautifully, huh girls.

Bu işte kolay.

This job is easy.

Ha kolay mı?

Is it easy?

O yüzden dans eğitmenleri bizler gibi böyle çok kalçası beli bükülmeyen çok da biraz kalas tipli insanların daha rahat yapabileceği danslar getirmişler.

That's why dance instructors have brought dances that people like us, who have less flexible hips and a bit of a stiff build, can do more comfortably.

İthal etmişler.

They have imported it.

Bence bu böyle bir dans.

I think it's such a dance.

Bence değil çünkü Afrika dansları daha böyle kıvrak.

I don't think so because African dances are more agile.

Hatta böyle basenlerimizin ön planda olduğu belimizin ön planda olduğu danslar.

Especially dances where our hips and waists are prominent.

Diye düşünüyorum.

I think so.

Kızomba dünyanın en basit dansı Ayşeciğim.

Kizomba is the simplest dance in the world, my dear Ayşe.

Aa.

Aa.

Net.

Clear.

Yok be abartma.

Come on, don't exaggerate.

Bizim halaydan bile basit.

It's even simpler than our folk dance.

Onların folklorik dansıymış haa.

So it's their folkloric dance, huh?

Şöyle bir de partnerli dansmış bu.

It was a partner dance like this.

Hee bak.

Hey, look.

Şimdi oldu.

Now it has happened.

Şimdi kızombayı anladık.

Now we understand the girl.

Şimdi kızombacı olduk.

Now we are a group of girls.

Başakta da öyle ya.

It's the same in the ear, too.

Başakta baya şey.

There are a lot of things in the ear of grain.

O baya yakın temas ama bu da yakın temas.

That's pretty close contact, but this is also close contact.

Kızomba da fena değil kanka.

Kizomba isn't bad either, buddy.

Kızomba işte video ilerledikçe.

Kizomba is just as the video progresses.

Bu başka video açmış olmayız ya anlaşılıkla.

We wouldn't have opened another video, right?

Ayşe bir video açtı.

Ayşe opened a video.

İlk başta dört tane kadın yayın yürüyordu.

At first, four women were walking on the broadcast.

Sonra bir anda kadınlar dağıldı.

Then suddenly the women dispersed.

Muhtelif erkeklerle.

With various men.

Erkeklerle sarmaş dolaş bacaklar.

Entwined legs with men.

Hatta en sonunda kameraman da kamerayı bırakmış.

In the end, even the cameraman put down the camera.

O da bile dans ediyor.

He is even dancing.

Hah.

Aha.

Yani kızombayı Afrika kökenli dans demek gibi şunu diyebilirdiniz arkadaşlar.

So you could say that kizomba means a dance of African origin, friends.

Çift arayan insanların temel özelliklerinden biri olan kızomba dansı filan diye söyleyebiliriz ama.

We can say something like the kizomba dance, which is one of the basic features of people looking for a partner.

Bence yakın temas ve ten uyumunun ön planda olduğu bir dans.

I think it's a dance where close contact and body harmony are at the forefront.

Kimle dans ediyor çok önemli.

Who she dances with is very important.

Kızomba da öyle bir partneri denk gelir ki Allah belasını versin kızombanı diyebilirsin yani.

You might encounter a partner in Kizomba that makes you want to damn Kizomba.

Hocam ben tek ritmik olarak düşünüyorum.

I only think rhythmically, teacher.

Tek başıma şu duvarın kenarında.

All alone by the side of this wall.

Gerçekten etkilenmiyor.

He is not really affected.

Yeni diyorum bazı partner de dansı bıraktırır ha.

I'm saying that some partners can also make you stop dancing.

Ayşe düşsene sen şimdi hiç etkilenmemişsin tamam mı?

Ayşe, come on, you haven't been affected at all, okay?

Şimdi bu tip danslara etkilenmen lazım.

You need to be influenced by these types of dances now.

Etkilenmediğin insan da yapmaz.

The person who is not affected by you won't do it either.

Ya her dans ettiğinde de çok etkiliyorsun demiyorum.

I'm not saying you impress me every time you dance.

Ama en azından bir uyum sağlaması lazım.

But at least it needs to achieve some harmony.

Yanında olduğundan mutlu olman lazım değil mi bu dansta?

Aren't you supposed to be happy to be with him in this dance?

Evet.

Yes.

Hiç sevmediğin, aşağıda kavga ettiğin, az önce ağzını çok iyi kokutmayan şeyler tüketmiş.

You consumed things you never liked, that you just argued about below, which didn’t smell good out of your mouth moments ago.

Kişi ilacını yapamazsın bunu.

You can't make your medicine, person.

Yok.

No.

Az önce sarımsağı basıp gelmiş işkembenin içine.

He just crushed the garlic and put it inside the tripe.

Mesela.

For example.

Ne diyor?

What is he/she saying?

Hocam biz olmuşuz kizombosuz.

Teacher, we have become without kizomba.

Ya sonra sana diyor ki.

And then he says to you.

Ya şey Eylül Hanım.

Well, it's Miss Eylül.

Danstan sonra bir işkembe içer miyiz falan.

Shall we have a tripe soup after the dance or something?

Ne işkembe?

What tripe?

İşkembe içmeye mi geldim ben buraya ya?

Did I come here to drink tripe soup?

Saat akşam on bir ya.

It's eleven o'clock in the evening.

Seni sanat düşmanı diye.

I call you an enemy of art.

O yüzden kizombo dansını partnerini yanında götürmek.

That's why take your partner with you while dancing kizomba.

İyi seçim.

Good choice.

Yani en azından iki kişi.

So at least two people.

Tangodur, bachatadır dediğin gibi işte kizombodur.

It's tango, as you said it's bachata, and it's also kizomba.

Bu partnerli dansların hepsinde.

In all of these partner dances.

Partnerlerin hepsinin dişini fırçalayıp lütfen dans pistlerine gitmesini istiyorum.

I want all the partners to brush their teeth and please go to the dance floors.

Bir de sen bir tane kalas ağaçtan bozma birine denk geliyorsun.

Then you come across a blockhead made of tree trunk.

Yan tarafta hocana denk gelen biri var.

There is someone next to you who is similar to your teacher.

Dönüyorlar dolaşıyorlar bacak aralarından geçiyorlar.

They are spinning around and passing through between the legs.

Sırtında dönüyorlar.

They are turning on their backs.

Atlatıyor zıplatıyor.

It dodges and bounces.

Biz altı kere ayağımı basmıyoruz.

We are not stepping on my foot six times.

Benim ayakkabım olmuş gıp giri.

My shoes have been completely worn out.

Bir de bakıyorsun kırk yedi numara ayaklı biri denk geldi.

And then you find someone with size forty-seven feet.

Laap laap mezar taşı gibi ayağını sürüyorum.

I'm dragging my foot like a grave marker.

Nereye uzatsam ayağına basayım.

Wherever I reach out, I step on your feet.

Çok zor.

Very difficult.

Yani buralarda bazen insanlar şunu da anlıyorum.

So here, sometimes I understand that people...

Bekar kardeşlerimiz buralarda birileriyle tanışmak da istiyor.

Our single siblings also want to meet someone here.

Çok da haklılar.

They are very right.

Nerede tanışacaklar?

Where will they meet?

Herhalde.

Probably.

Ama şu partnerlerinize bir uzaktan bir bakın parayı ödemeden.

But take a good look at those partners of yours without paying the money.

Hocam kimler var?

Who is there, teacher?

Bir tanesi.

One of them.

Bir gelin bakayım bir sarılın bana.

Come on, bride, give me a hug.

Evet tamam güzel öbürü.

Yes, okay, beautiful, the other one.

Sonra diyor ki dans kayıt stüdyosuna kayıt için gittiğimizde kizomba sınıfının

Then he says that when we went to the dance recording studio for registration, it was for the kizomba class.

iki hafta önce açıldığını bir ay sonra diğer sınıfın açılacağını öğrendik.

We learned that it opened two weeks ago and that the other class will open a month later.

Bize de şöyle bir seçenek sundular diyor.

"They also offered us such an option," he says.

Yeni hip hop sınıfı açıldı.

A new hip hop class has opened.

Hip hop ne alaka sınıfı?

What does hip hop have to do with the class?

Hapşu şarkı.

Sneeze song.

Hip hop ne alaka sınıfı?

What does hip hop have to do with class?

Ne alaka sınıfı?

What does that have to do with the class?

Varsa isterseniz ona başlayayım.

If you want, I can start with that.

Biz de torna tesbih kurumumuz var isterseniz torna tesbih kurumumuz var.

We also have a turning prayer bead institution, if you want, we have a turning prayer bead institution.

Ne alaka sınıfı var?

What does that have to do with the class?

Ben kizomba etmişim.

I have danced kizomba.

Gerçekten bomba sınıfı.

It's really top class.

Mal gelecek de bir an önce doğru mu sürdük 4 koli var herkes birer koli oldu.

The goods will arrive, but did we manage to deliver it correctly? There are 4 packages, and everyone has one.

Ne alaka sınıfı var şimdi ben?

What does this have to do with the class I have now?

Mal gelecek de şu dükkanın önünde boşaltır mısınız?

Will the goods arrive, and will you unload them in front of this shop?

Aynen öyle.

Exactly that.

Yani yeni hip hop sınıfı açıldı isterseniz ona bir ay sonra kizombaya yazılırsınız

So a new hip hop class has opened; if you want, you can enroll in kizomba after a month.

dediler.

They said.

Diyor ki hanımefendi biz de hiç alakamız olmadığı halde arkadaşlarımızla basiretimiz bağlandı.

She says, ma'am, that even though we had no connection at all, our foresight was tied up with our friends.

İyi peki dedik.

Alright then, we said.

Ertesi gün gittik.

We went the next day.

Demek ki bunlarda da bir nasıl dans aşkısı evet.

So it seems that there is a kind of dance passion here too, yes.

Hip hop ne yapıyorsunuz siz eminen misiniz kardeşim?

What are you doing hip hop, are you Eminem, brother?

Ben orada ayak baş parmak uçlarımla minik minik zomba yapacakken kafamı yere koyup niye dönmeye çalışıyorum bir anda ya şey gibi.

While I'm about to do little jumps with my toes there, why do I suddenly try to spin my head down like that?

Topaç gibi.

Like a top.

Sonra da acıdan abi ben Sivas'tan geliyorum beatbox yapacağım diye.

Then, in pain, he said, "Brother, I'm coming from Sivas, I'm going to do beatbox."

Cem Bey saçlarını döküyordu.

Mr. Cem was losing his hair.

Yo tepeler dönmekten.

I am dizzy from the peaks.

Sonra bu hanımefendi tamam demiş gidelim.

Then this lady said alright, let’s go.

Peki hanımefendi ve bir erkek arkadaşı mı?

So, ma'am, do you have a boyfriend?

Yo kızlarla o.

It's her with the girls.

Nike kız.

Nike girl.

Evet.

Yes.

Sonra diyor ki iyi peki deyip ertesi gün gittik derse ve arkadaşım bir ay devam edip benim arkadaşım ki zombaya geçti ama ben hip hopta kaldım.

Then he says, "Okay," and the next day we went to class, and my friend continued for a month, and my friend turned into a zombie, but I stayed in hip hop.

Ben de demiştim ki neden acaba diye demişim o da.

I had said, I wonder why I said that too.

O da demiş ki neden acaba.

He said, "I wonder why."

Hoca.

Teacher.

Çünkü hip hopçi dans dersi veren hocamdı.

Because he was my dance teacher who taught hip hop.

Hocamdı kocam oldu.

He was my teacher, now he is my husband.

Bu kadar hızlı mı ya?

Is it that fast?

Ve.

And.

7 senedir evlilermiş 4 yaşında bir evlatları varmış.

They have been married for 7 years and they have a 4-year-old child.

Bakın arkadaşlar büyük küçük demeyin şu dansları küçümsemeyin demeyin.

Look friends, don't underestimate these dances, regardless of their size.

Çocuğun adını ne koyduk eminim.

I'm sure of what we named the child.

Ama oy oy eminim.

But oh, I'm sure.

İkinci çocuk geliyor.

The second child is coming.

İnsanın kısmetin nerede geleceği belli olmuyor.

One cannot know where fate will take them.

Bunu biz seninle sliding doors'u konuştuğumuz için anlatmışlar.

They told this because we talked about sliding doors with you.

Şimdi tabii bir de hip hop hocası da mesela her hafta bir sürü değişik kursiyer öğrenci geliyor.

Now, of course, a hip hop teacher has many different students coming in every week.

Onunla yakınlaşmış onunla evlenmiş yani.

He got close to her and married her, I mean.

Ya gerçekten çok enteresan.

Oh, that's really very interesting.

O gün mesela.

That day, for example.

Kizombo sınıfı kapalı olmasaydı belki asla onunla tanışmayacaktı.

If the Kizombo class hadn't been closed, she might never have met him.

Fakat hiç de bilemeyeceğin gibi bambaşka da bir insan tanışıyor olabilirdi.

However, you could have also been meeting a completely different person that you would never know.

Ve hayatın o alternatifini asla bilmeyecek.

And it will never know that alternative of life.

Belki çok mutsuz olacaktı.

Maybe she would be very unhappy.

Belki daha mutlu olacaktı.

Maybe he/she would have been happier.

Ben hep öyle şeylerde kötü bittiyse benim o ilişkime evliyim.

I'm always married to that relationship if it ended badly in such matters.

Ulan keşke o tatile gitseydim dersin.

Dude, you wish you had gone on that vacation.

Tabii.

Of course.

Ama iyiyse hiç alternatifle insan iyiyken ilişkisi bakmıyor zaten.

But if someone is good, they don't care about alternatives when they're already in a good relationship.

Aynen öyle.

Exactly.

Bakıyorsa da şerefsizdir zaten.

If he is looking, then he is already dishonorable.

Herhalde şöyle bir mantık var.

There is probably a logic like this.

Mesela.

For example.

Evet.

Yes.

Uzun uzun kocana bakıyorsun böyle.

You're looking at your husband like that for a long time.

Uzun uzun uzun bakıyorsun bak.

You're staring for a long, long time, look.

En son diyor ki aşkım ne oldu?

Lastly, she says, "What happened, my love?"

Acaba senden daha iyisini bulabilir miyim diye düşünüyorum.

I'm wondering if I can find someone better than you.

Saçma değil mi?

Isn't it ridiculous?

Orada şunu demen lazım.

You need to say this there.

İyi ki seni bulmuşum demen lazım değil mi?

You must say, "I'm glad I found you," right?

Evet.

Yes.

O gün o kizomboya gitseydim demek ki.

I guess I should have gone to that kizomba that day.

Neler olurdu?

What would happen?

Ha çok enteresan.

Oh, very interesting.

Bu kadar mı oldu yani?

Is that all there is to it?

Nasıl tanıştıklarını falan yazmamış mı?

Haven't they written how they met and stuff?

Orada yani herhalde.

There, I guess.

Kocamdı kocam oldu.

He was my husband, now he is my husband.

Bu mu yani şimdi?

Is this it now?

Bu kadar hikaye kizombo kırsına gittik.

We went to the Kizombo countryside with all this story.

O yazılmamış.

It hasn't been written.

E sonra ne oldu?

And then what happened?

Kocamdı kocam oldu.

He was my husband, now he is my husband.

Bu kadar mı yani?

Is that all?

O ara nasıl aşık oldunuz?

How did you fall in love during that time?

Dans mı ettiniz?

Did you dance?

O mu dokundu?

Did he touch it?

Sen ne yaptın?

What did you do?

Bize bu arada hip hop temaslı bir dans da değil.

It's not a hip hop-themed dance for us in the meantime either.

Hiç de değil değil mi?

Not at all, right?

Mesela o.

For example, that.

Yani Pilates hocan olsa gene daha çabuk aşık olursun.

So if you had a Pilates instructor, you would fall in love even faster.

Aynen öyle.

Exactly so.

Biraz topa değdim biraz hocaya değdim.

I touched the ball a bit, I touched the coach a bit.

Yani.

So.

Ha ben şöyle kolunuzu kaldırdınız değil mi?

Oh, you lifted your arm like this, didn't you?

Aynen öyle.

Exactly.

Hip hopta nasıl oldu?

How did it happen in hip hop?

Hip hop bir de sert yani.

Hip hop is also tough, you know.

Dediğin gibi kafanın üstünde dönüyorsun.

As you said, you're spinning around on top of your head.

Yo yo yo diye şalvar gibi pantullar giyiyorsun.

You're wearing pants like baggy trousers, yo yo yo.

Pantul giyiyorsun yani.

So you're wearing slippers.

Aynen.

Exactly.

Ne oldu?

What happened?

Hocamdı kocam oldu.

He was my teacher, now he is my husband.

Ne kadar hızlı geçti ya.

How quickly it passed by.

Çok da güzel.

Very nice.

Demek ki iki kardeşimiz de çok yokluktaymış falan.

So it seems that both of our brothers were in great need and so on.

Bir de dans kursundaki eğitmenlerin dolu sınıflarını anlattı.

She also talked about the full classes of the instructors at the dance course.

Boşuna her şeyin gereksizliğinin detayını verdi.

It wasted the details of the uselessness of everything for nothing.

Hayatın en önemli kısmı o ne oldu?

What happened to the most important part of life?

Hocamdı kocam oldu.

He was my teacher, now he is my husband.

Bu kadar mı ya?

Is that all?

Dört yaşında oğlumuz oldu.

We had a son who is four years old.

O dört yaşında oldu.

He turned four years old.

O kadar.

That's all.

Sanki onunla beraber geldi.

It's like he/she came along with him/her.

Sanki.

As if.

Hani oğlu da vardı zaten.

He already had a son too.

Benim oğlum oldu o gibi.

I have a son just like him.

Bu embriyoydu.

This was the embryo.

Ben de onu burada büyüttüm diye.

I raised him here too, you know.

Sanki adam bardakla gözü tüpü beklemiş.

It seems like the man has been waiting for the tube with a glass.

Bu arada ben çok seviniyorum.

By the way, I am very happy.

Bu mesajı yazan kardeşimiz de bizi eşiyle birlikte dinleyen.

The brother who wrote this message is also listening to us with his spouse.

Tabii çok tatlı.

Of course, very sweet.

Her bölümde bir tanesini böyle hem Cem'le konuşarak hem de geyini yaparak konuşalım.

Let's talk about one of them in each section by talking to Cem and also doing the presentation.

Allah hepinizi çok mutlu etsin.

May Allah make you all very happy.

Şimdi biraz önce şey dedim ya sana.

I just said something to you a little while ago.

İnsan mutluyken kafasını başka bir yere çevirmiyor diye.

Because when a person is happy, they don't turn their head elsewhere.

Evet evet.

Yes yes.

Aynen öyle.

Exactly so.

Şöyle bir şey geldi geçen başıma Cem.

Something like this happened to me the other day, Cem.

Benim değil de arkadaşımın başına.

Not mine, but my friend's.

Ve buna üzüldüm ve tepkide veremedim.

And I was sad about this and couldn't react.

Eski ben olsam.

If I were my old self.

2022 model 2023 model Ayşe olsa.

If it were a 2022 model, it would be Ayşe as a 2023 model.

İçinden geçerim mevzunun.

I go through the subject.

Seni ben değiştirdim.

I changed you.

Çok değiştirdim.

I have changed a lot.

Ben değiştirdim evet.

I changed it, yes.

Yani.

So.

Yani hakikaten de daha da böyle köşelerim yuvarlaklaştı.

So I really have rounded off even more corners like this.

Şöyle bir şey dedi.

He said something like this.

Ben dedi eşimle daha yeni evlendim.

I just got married to my wife.

Ama çocuk yok.

But there is no child.

Şu anda çocuklar var.

There are children right now.

Hamile falan da değilim.

I'm not pregnant or anything.

Eşim dedi eve geliyor.

My spouse said they are coming home.

Biraz geç geliyor.

It's coming a bit late.

Bilmem ne yapıyor falan.

I don't know what they are doing or something.

Ben de sorgulamıyorum dedi.

"I don't question it either," he said.

İşi yoğun.

He/She is busy with work.

Dışarıda falan.

Something like outside.

Bu arada eşiyle daha yani bu anlatan kızla ben daha sonra tanıştım.

Meanwhile, I later met the girl who is telling this story along with her husband.

Onun kocası benim arkadaşım aslında.

Her husband is actually my friend.

Dolayısıyla benim kıza hep böyle bir pozitif yaklaşımım var yani.

Therefore, I always have a positive attitude towards the girl.

Arkadaşın arkadaşı.

Your friend's friend.

Bu salak arkadaşımın çektiğine göre.

According to what my silly friend recorded.

Aynen aynen.

Exactly, exactly.

Öyle öyledir ya.

That's true, indeed.

Aynen.

Exactly.

Yani bazı arkadaşlarımız var.

So we have some friends.

Ya seni kim çeker oğlum deriz ya.

Who else would draw you in, my son, we say.

Aynen aynen.

Exactly, exactly.

O kız tam o kız.

That girl, exactly that girl.

Çok tatlı.

So sweet.

Böyle bir şey oldu dedi.

He said such a thing happened.

Sonra geliyor ediyor.

Then it comes, it is.

Ben de hiç sorgulamıyorum.

I don't question it at all either.

Bir gün bana dedi ki.

One day he/she said to me.

Ya Spotify'dan şu şu şarkıyı açar mısın?

Can you open this song on Spotify?

Ben de geliyorum.

I'm coming too.

Ben demiş işte yemek hazırladım sana.

I said I prepared a meal for you.

İşte birazdan yiyeceğiz.

We will eat soon.

Sen de bize müzik ayarla.

You arrange music for us too.

Bir dakika şimdi.

One minute now.

Dışarıdan gelen.

Coming from outside.

Adam.

Man.

Gece 9-9.30 gibi geliyor.

It will arrive around 9 to 9:30 at night.

Kadına diyor ki şu yemeği hazırla.

He tells the woman to prepare this dish.

Şu şarkıyı da aç.

Play that song too.

Sana sen ısıt onu.

You heat it up for yourself.

Müziği aç diyor.

He says to turn up the music.

Çok güzel.

Very beautiful.

Müziği de aç.

Turn up the music as well.

Vay.

Wow.

Kız da seviniyor falan.

The girl is happy and so on.

Çok tatlı.

Very sweet.

Sonra diyor ben müziği açmak için telefonu elime aldığımda.

Then he says when I picked up the phone to turn on the music.

Şak diye bir mesaj düştü diyor üstten.

They're saying a message just dropped in suddenly from above.

Bir kadından şöyle bir mesaj.

A message from a woman like this.

Kokun üzerimde kaldı.

Your scent lingered on me.

Hangi telefon?

Which phone?

Adamın telefonuna.

To the man's phone.

Eski sevgisinden mesaj geliyor o anda.

A message is coming from her ex at that moment.

Belki şarkının ismidir o.

Maybe that's the name of the song.

Hani hangi şarkı açacaktım?

Which song was I going to play?

Bana hatırlatır mısınız?

Can you remind me?

Nülüfer Hanım demiştir.

Ms. Nülüfer has said.

O demiş ki senden aksına kokun üzerimde kaldı.

He said that your scent remains on me, in contrast to you.

Belki de şeydir.

Maybe it's that.

Adamın araba kokusu.

The man's car scent.

Aynen.

Exactly.

Belki benzincidir.

Maybe it's a gas station.

Hocam kokuyu düşürdünüz.

Teacher, you dropped the scent.

Belki hiphop dansçısı.

Maybe a hip hop dancer.

Hiphop dansçısı.

Hip hop dancer.

Abiciğim üstümde dans ettin yarım saat.

Brother, you danced on me for half an hour.

Vallahi kokun üzerimde kaldı ya.

I swear, your scent has lingered on me.

Eşim çok kızacak.

My wife will be very angry.

Bana belki öyle bir şeydir.

Maybe it's something like that for me.

Hemen abartmayın bazı şeyleri ya.

Don't exaggerate some things right away.

Abartmayın.

Don't exaggerate.

Aynen.

Exactly.

Sonra kadın şok oluyor tabii ki.

Then the woman is of course shocked.

Hani bir de böyle bir ambiyans var.

There is also an ambiance like this.

Yemek yiyecekler.

They will eat food.

Ama birkaç zamandır adam eve geç geliyor.

But for a while now, the man has been coming home late.

Hayır.

No.

Adam dışarıdan haber verirken kendi telefonu nasıl içerdi?

How did the man carry his own phone while giving news from outside?

Hayır dışarıdan haber vermiyor.

No, it doesn't notify from outside.

Adam gelmiş eve.

The man has come home.

Ha.

Ha.

Aşkım açsana.

Open it, my love.

Kendi telefonunu da kadına veriyor.

He is also giving his own phone to the woman.

Niye kadında Spotify yok mu?

Why doesn't the woman have Spotify?

Yokmuş.

It didn't exist.

Bir de ikisi tek aile Spotify.

Also, both are Spotify for a single family.

Aşkım sen ne bir telefona giriyorsun?

My love, why are you going into a phone?

Aynı Spotify'ın kızı şey ama.

It's just like Spotify's daughter, though.

E girersen telefonu.

Well, if you answer the phone.

Düğün derde bak.

Look at the trouble of the wedding.

Ama çok üzüldüm ben biliyor musun?

But I was very sad, you know?

Ben de şunu anlamadım.

I didn't understand that either.

Spotify'dan açsam sen beni benimkinden açıyorsun ya.

When I open from Spotify, you open from mine, right?

Bu adam bu haltları yiyorsa sana telefonu vermez ki dedim ben de.

I said if this man eats this crap, he won't give you the phone.

Demek çok hiç beklemiyorsun.

So you really aren't expecting much at all.

Demek mobil veriyi kapattığını sanmışsın.

So you thought you turned off the mobile data.

Ben genel durumlarda hep uçak moduna alıp veriyorum.

In general situations, I always put it in airplane mode and hand it over.

Aşkım ya Spotify bağlanmıyor.

My love, Spotify won't connect.

Aa uçak modunda.

Oh, it's in airplane mode.

Ha.

Ha.

WhatsApp çalışmasın.

WhatsApp should not work.

Ya sen var ya gerçekten çok var.

You are really quite something.

Gençler inanılmaz insanlar var ya.

Young people are incredible people, you know.

Vallahi kokun üzerine kaldı.

I swear your scent has stayed with me.

Sonra bu kız hiç tanımadığı daha önce de ismini bilmediği bir kızdan.

Then this girl from whom she had never known before and whose name she didn't know.

Mesela açıyorum.

For example, I am opening.

Hayatta daha önce kimi tanımadım?

Who have I not met in life before?

Dilek diye bir kızdan geliyor mesaj.

A message is coming from a girl named Dilek.

Kadın da Dilek kim yani?

Who is Dilek, the woman?

Dilek değil mi kayıt Dilek?

Isn't it a wish, Dilek?

Dilek niye kokusu üzerine kaldı?

Why did Dilek's scent linger?

Avukat Dilek Hanım falan diye kayıt.

The registration is something like "Ms. Dilek the lawyer."

Kaldı derken kız tatlı bir araştırmayla şunu öğreniyor.

While she was left behind, the girl discovers this with a sweet investigation.

Dilek diye çocuğun kaydettiği kadın adamın eski sevgilisi Sibel.

The woman the child recorded as Dilek is the man's ex-girlfriend Sibel.

Sibel'i bildiği için karıştırıyor.

She is getting confused because she knows Sibel.

Karıştırması.

Confusion.

Hani eski sevgilim Sibel diye anlatıyor.

She talks about my ex-girlfriend Sibel.

Ya bari erkek diye kaydet de hani Mehmet gece mesaj atsın kokusu seninle.

At least register as a male so that Mehmet can message at night, his scent with you.

Ya en kötü kız yapacaksan aynı harf sayısında yapma bari.

If you're going to make a girl at least don't make her with the same number of letters.

Hani Sibel'de Dilek yapma bari.

Well, at least don't make a wish with Sibel.

Ne bileyim başka.

I don't know anything else.

Ya sen bir kadını saklamak için başka bir kadının adıyla niye kaydetiyorsun?

Why are you recording a woman under another woman's name to hide her?

Yani senin de işin sadece Sibel'le mi beraber olmanı istemiyor?

So your job only doesn't want you to be with Sibel?

Herhangi bir aşkım Sibel'e git nüfus müdürüne adını değiştirsin.

Take any of my love to Sibel and have her change her name at the civil registry office.

İstediği kadar ol ya.

Be as much as you want.

Ben Sibel diye istemiyorum.

I don't want to be called Sibel.

İster onunla uyu ister uyan.

Whether you sleep with him or wake up.

Ne demek ya?

What does that mean?

Tabii ki kokun onun üzerine kalabilir.

Of course, your scent can linger on him.

Çünkü o Dilek.

Because she is Dilek.

Aa kokusu niye üzerine kaldı acaba?

I wonder why the smell of it stayed on you?

Sence?

What do you think?

Hee tamam.

Oh, okay.

Sıkıntılar ettiler.

They caused troubles.

Ben hani belki sarıldılar.

Maybe they hugged.

Ben dedim ki bilmiyorum dedim.

I said that I don't know, I said.

Bir şey söyleyeceğim.

I will say something.

Belki de stink gelirler tam dışarıda.

Maybe they come right outside.

Aa naber Sibel iyidir sen ne yapıyorsun falan filan.

Hey, what's up Sibel? I'm good, what are you doing? And so on.

Sarıldılar.

They hugged.

Parfümü buna geçti.

The perfume changed to this.

Ya kokun üzerine kaldı ne yapacağım şimdi.

Now your scent is lingering, what am I going to do?

Benimki de yanlış anlamasın dedi belki.

Maybe he said it so that she wouldn't misunderstand mine either.

O da mı değil?

Is that not it either?

Ama bunu kendi içinde çözmeli.

But he/she needs to solve this within himself/herself.

Evet değil mi?

Yes, isn't it?

İki insanda evliyse.

If two people are married.

Kokun üzerine kaldı gülücük mü?

Did a smile remain on your scent?

Kadın da evli bu arada.

The woman is married too, by the way.

Evli mi?

Are you married?

Ne yapacağım demek yerine duşu gidip açsa.

Instead of saying "What will I do," she should just go and turn on the shower.

Aynen.

Exactly.

Kokun üzerine kaldı.

It remains on your scent.

Ne yapacağım?

What will I do?

Gülücük var mı?

Is there a smile?

Gülücük.

Smiley.

Yok.

No.

O zaman şu kokun üzerine kaldı.

Then it depends on this scent.

Dikkat et bundan sonra çok sıkma o parfüm falan.

Be careful, don't wear that perfume too much from now on.

Bence şu anda.

I think right now.

Ama niye görüşüyor eski sevgisiyle?

But why is she meeting with her ex?

Yaşı varken.

While there is age.

Görüşüyor mu?

Is he/she seeing (someone)?

Yok öyle bir parfüm sıkmış ki.

It's like she's sprayed a perfume that doesn't exist.

Ben köprüde yedim.

I ate on the bridge.

Sen de aşağıda yatma gidiyordun.

You were also going to lie down below.

Oradan koku geldi.

A smell came from there.

Herhalde metrobüse karşılaşmamışsın.

You probably haven't encountered the metrobus.

O olmamabilir yani şimdi.

It may not be him/her right now.

Ama şimdi şey dedim ben de.

But now I said something too.

Tek mesaj mı?

Is it just one message?

O anda yakaladığı için.

Because he caught it at that moment.

Ha girmemiş mi?

Has he/she not entered?

Ve zaten bir sinir krizi yaşandığı için orada.

And there is already a nervous breakdown happening there.

Görüşsene mesela bluetooth operatöre bağlıyorsun şeyi.

For example, you connect the thing to the operator via Bluetooth.

Allah telefonu.

God is on the phone.

Telefonu.

The phone.

Ve müzik beklerken hep söyleşesi geliyor.

And while waiting for music, it always feels like it should be discussed.

Whatsapp'ın açıkken bir dilim var ya.

I have a slice when WhatsApp is open.

Eyvah.

Oh no.

Ama bir de sen duştasın.

But you are in the shower as well.

Sürekli salondan geliyor o ses.

That sound is constantly coming from the living room.

Ha böyle salondan dın dın dın diye ses geliyor.

Well, there is a sound like ding ding ding coming from the living room.

Bir bakıyorsun Allah.

You suddenly see God.

Hücresel veriyi kapattı.

Cellular data has been turned off.

O da.

He/She/It too.

Bence.

I think.

Ben dedim ki bak.

I said, look.

Arkadaşıma da söyledim sonra bunu.

I told my friend about this later too.

Dedim ki eskiden olsa çok kızardım.

I said that if it were in the past, I would be very angry.

İsmini de vererek seni rezil ederdim.

I would have embarrassed you by giving your name as well.

Ama dedim.

But I said.

Ben dedim şunu artık dedim.

I said I've had enough of this.

Bir tek şunu anlamıyorum dedim.

I just don't understand this.

Bu tip.

This type.

Her şeylerde.

In everything.

Mutluyum diyorsun.

You say you are happy.

Çok peşinden koştum.

I chased after him/her a lot.

Evlendim diyorsun bu insanla.

You say you married this person.

Öbürüyle bitiremediğin ne var ki?

What is it that you couldn't finish with the other one?

Aklında kalan ne var ki?

What do you have in mind?

Bunu buraya taşıyorsun.

You are carrying this here.

Yani mutsuzsan bu kızcağız da mutlu etme.

So if you're unhappy, don't make this poor girl happy.

Ve ayrıl defol git yani.

And just leave, get lost.

Ama kimseye bunu yaşatma.

But don't make anyone experience this.

Kendine de.

To yourself too.

Öbür kadına da.

To the other woman too.

O zaman sevgi istermiş.

Then it wanted love.

Parfüme de.

To the perfume as well.

Görüşüyorlarmış.

They are seeing each other.

Hayır.

No.

Eşim hani beraber yemeğe gidecek olan kişiyle neyilermiş?

My spouse was asking what they were going to say to the person we were supposed to go out to eat with together?

Evli mi?

Are you married?

Evlilermiş işte.

They are married, you see.

Kız da şöyle cinnet geçirmiş.

The girl has also gone into a frenzy like that.

Ben daha yeni evlendim.

I just got married.

Kim bilir nelerle karşılaşacağım.

Who knows what I will encounter.

Daha en başında bunları yaşıyorsak.

If we are experiencing these right from the beginning.

Şimdi bir konuda gerçekten itiraz etmem gereken bir husus var.

Now there is a matter that I really need to object to.

Kimseye kusura bakmasın ama.

No one should take it the wrong way, but.

O cinnet geçirmek değil.

It's not about going into a frenzy.

Cinnet getirmek.

To go insane.

Oradaki.

Over there.

Bu arada şunu gerçekten söylemek istiyorum.

By the way, I really want to say this.

Böyle haltlar yiyorsanız telefonunuzu.

If you are eating such nonsense, your phone.

Öyle delikanlı bir şekilde vermeyin yani.

Don't give it in such a manly way, I mean.

Teslim etmeyin.

Don't deliver it.

Arkadaş bir de uçak mobil veriyi kapat.

Friend, also turn off the mobile data on the plane.

Zaten böyle bir haltlar yemeyin yani.

Don't get into such nonsense, you know.

Bazen mobil veriyi kapatıyorsun.

Sometimes you turn off mobile data.

Otomatik wifi'ye bağlan.

Connect to the automatic wifi.

Çok dikkat arkadaşlar.

Very careful, friends.

Çok dikkat.

Very careful.

En kötüsünü biliyor musun?

Do you know the worst part?

Bir insan gidiyorsun sevgilini alıp en yakın arkadaşının evine gidiyorsun.

You are going to pick up your girlfriend and go to your best friend's house.

Bir bakıyorsun şak.

You turn around and it's boom.

Sevgilinin telefonu en yakın arkadaşının wifi'ne bağlanıyor.

Your lover's phone is connecting to their best friend's wifi.

Ev wifi'ne.

Home wifi.

Bir de şey daha kötü.

One more thing is worse.

Hadi diyelim.

Let's say.

Ben daha önce buraya diyorsun.

You say I've been here before.

Boru döşemeye gelmişim.

I have come to lay pipes.

Açın benim telefonumu.

Unlock my phone.

Ondan aldım ben.

I got it from him/her.

İkinciye aldım.

I bought the second one.

O çok kötü bir istirahat.

That is a very bad rest.

Ama şey daha kötü.

But things are worse.

Hadi kendi kendine bağlandı.

Come on, it got connected by itself.

Her şey ortaya çıktı.

Everything has come to light.

Kendi kendine bağlandığını düşünüp bağlanmayınca.

Thinking that you are connected to yourself but not being connected.

Arkadaşın eski sevgilisine sen şifreyi mi değiştirdin demesi daha kötü anladın mı?

Did your friend say to their ex that you changed the password? Do you understand how worse that is?

O kadar rahat bir herif yani.

He's such an easygoing guy.

Sevgilinle beraber.

With your girlfriend.

Sevgilinle beraber senin eski sevgilin olduğunu bilmediği bir eve gidiyorsun.

You are going to a house with your partner that they don't know is your ex's.

Orada wifi'ye bağlanacak.

They will connect to the wifi there.

Allah Allah nasıl şifre değişmiş.

Oh my God, how has the password changed?

Şifre benim adım ne?

What is my name?

Kalp değil miydi falan diye.

Wasn't it the heart or something?

Nasıl ya nasıl değişmiş?

How, how has it changed?

Düşsene bir gidiyorsun.

Imagine you're going.

Barış'ın bir arkadaşının evine.

To a friend's house of Barış.

Barış'ın şak diye bağlanıyor.

Barış is getting tied up all of a sudden.

Ben önce hiç gelmedim onun evine diyebileceğim.

I can say that I have never been to his house before.

Sen diyorsun ki ya işte Sibel Hanım diyorsun wifi şifrenize.

You say, "Well, Ms. Sibel, you say your Wi-Fi password."

Tabii diyor ben size söyleyeyim.

Sure, he says, let me tell you.

Barış kalp.

Peace, heart.

Kalp diye bir şey yapamıyorsun ama wifi'de.

You can't do something called heart, but you can on Wi-Fi.

Şey var ya.

There is something.

Gerçek kalp değil.

It's not a real heart.

İmojlanan kalp değil.

It's not a heart that's being emoji'd.

Parantez kapanma parantez aç.

Close the parentheses, open the parentheses.

Anladın mı?

Did you understand?

Bir tane.

One.

Bir tane parantez var ya parantez.

There is a parenthesis, you know, a parenthesis.

Kalp gibi.

Like a heart.

Ondan bir o ondan bir.

One of him, one of that.

Sonra Barış böyle diyor.

Then Barış says this.

Aa benim diyor nefesim kesildi diyor.

Ah, she's saying my breath is taken away.

Kalbim atmamaya başlıyor.

My heart is starting to not beat.

Ben diyorum ki inşallah kalp parazit geçiririz.

I'm saying that hopefully we can go through a heart parasite.

Hayır değil mi ya?

No, right?

Biliyorum hiçbir şey yok.

I know there's nothing.

Biliyorum işte aramızda bir şey olmadı diyor.

I know he's saying that there was nothing between us.

Sadece ben onu seviyorum.

I am the only one who loves him.

Ben artık şunu biliyorum.

I now know this.

Bir şey herhangi bir insani ilişkide neyi çok sorgularsan oradan imtihan oluyorsun.

In any human relationship, whatever you question a lot, you are being tested from there.

Evet.

Yes.

Ve kendini o enerjiye çekiyorsun.

And you are attracting yourself to that energy.

Evet evet.

Yes yes.

Yani dolayısıyla şüphe insan ilişkilerinin en büyük dinamiti.

Therefore, doubt is the greatest dynamite of human relationships.

Evet.

Yes.

Onun altına koyduğun zaman hiçbir şey yıkılmadan bitmiyor.

It doesn't end without everything collapsing when you put it underneath.

Karşı taraf senin şüphelendiğin şeyleri sürekli yapıyor olduğu zaman zaten haklısın.

When the other party is constantly doing the things you suspect, you are already in the right.

Haksız da değilsin.

You are not entirely wrong.

Hayır zaten o zaman bence yapman gereken şey bırakıp gitmek.

No, I think what you should do then is to leave and go away.

Kokun üzerinde kaldığı gibi çok aşikar bir mesaj yakalamak.

To capture a very obvious message, just like the scent you left behind.

Evet.

Yes.

Sonra yemekler ne oldu acaba?

I wonder what happened to the dishes afterwards?

Yemekler buz bulmuştu.

The food had frozen.

Sonra ayrılmışlar.

Then they separated.

Sonra çok peşinde koşmuş çocuk.

Then the child chased very much after him.

Kızın anlattığı o.

It's what the girl described.

Ondan sonra da.

After that.

Özür dilemiş.

He has apologized.

Özürler dilemiş falan.

He has offered his apologies and so on.

Sonra işte o şovlar yapmış.

Later, he/she has done those shows.

Eski sevgilimi getireyim seninle konuşturayım falan.

Shall I bring my ex and let them talk to you or something?

Belki her şeyi.

Maybe everything.

Bir insan telefon rehberinde eski sevgilisini ismini niye değiştirerek kaydedersin ki?

Why would someone save their ex's name in their phone book with a different name?

Aklıma bile gelmez dedim yani.

I said it wouldn't even cross my mind.

Evet.

Yes.

Bir de doğru değiştiriyormuş.

And it was also changing correctly.

Ya Orhan yaz be kardeşim.

Come on, Orhan, just write it, brother.

Eski sevgilimi Sibel yazsan daha yani net o en az.

If you wrote my ex-girlfriend's name as Sibel, it would be clearer, at least.

Aşkım şaka be bizim Hüseyin abi o desen daha gerçekçiler anladın mı?

My love, it's just a joke, our brother Hüseyin is even more realistic, do you understand?

Hüseyin abinin yazdığı zaman kokun üzerinde kaldı.

The scent of the time you wrote about remained with you, brother Hüseyin.

Ama mesela eski sevgilimi Sibel yazsan karın da eski sevgilimi Sibel yazsana görsen şaka sanar anladın mı?

But for example, if you write my ex-girlfriend as Sibel, and your wife also writes my ex-girlfriend as Sibel, you would think it's a joke, understand?

Çünkü bu kadar öksüzlük olmaz yani.

Because there can't be this much abandonment.

Doğru.

Correct.

En büyük aşkım işte Aylin.

My greatest love is Aylin.

Hani derdi herhalde.

He would probably say that.

Arkadaşlarınız şaka falan sanıyor.

Your friends think it's a joke or something.

Halbuki gerçekten öyle.

However, it is really so.

Arkadaşlar bugünkü bölümünde sonuna gelirken şunu hepinize söylüyorum.

Friends, as we come to the end of today's episode, I want to tell you all this.

Eski sevgilinizi bambaşka isimlerle kaydedecekseniz zekice kurgular yapın.

If you are going to save your ex under completely different names, come up with clever schemes.

Evet.

Yes.

Aslında bunları hiç yapmayın ki sonra rezolüsü almayın.

Actually, don't do any of these so that you won't get a resolution later.

Bak ben size burada anlatmayayım.

Look, let me not explain it to you here.

Gerçek sadakat gerçekten mutluluk verici bir şey.

True loyalty is truly a rewarding thing.

Hayatta isteklerin hiçbir zaman önü kesilmiyor.

In life, your desires are never obstructed.

Hiçbir şey sizi tam anlamıyla motive etmiyor.

Nothing truly motivates you.

Gerçekten en büyük motivasyon sevdiğinizle bir arada olmak, onunla uyumak, onunla katmak,

The biggest motivation is truly being together with the one you love, sleeping with them, sharing life with them.

onunla yaşamak, onunla hayat mücadelesi vermek.

Living with him, struggling for life with him.

O yüzden kokularınız, o gün parfüm sıkmayın.

That's why you shouldn't wear perfume that day.

Sizleri çok seviyoruz.

We love you very much.

Anlatamadım.

I couldn't explain.

Tekrar görüşünceye kadar hoşçakal diyor.

He says goodbye until we meet again.

Öyle diyormuş.

He says so.

Ayşem gene ana haber bitirdi gibi bitirdi.

Ayşe ended it like she does the main news again.

Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.