Meksika Açmazı 106
Mesut Süre, Anlatanadam, Fazlı Polat via Karnaval.com
Meksika Açmazı
Meksika Açmazı 106
Altyazı M.K.
Subtitle M.K.
gidiyorum. Diyor.
I am leaving. He/She says.
Sonra diyor ki ne zaman
Then he/she says when
döneceğim ya da dönüp dönmeyeceğim belli olmaz.
I will return, or whether I will return is uncertain.
Tek gidiyor. Çocuk bırakıyor.
He is going alone. He is leaving the child.
Düşünmek istiyorum diyor.
He says, "I want to think."
Ben fark ettim ki kendime dönmemişim
I realized that I haven't turned back to myself.
diyor. Yıllardır. Biraz kendimi
he says. For years. A little bit of myself
dinlemek istiyorum. Hoşçakal yazılı bir kağıt
I want to listen. A paper with "goodbye" written on it.
buldum. Tamam mı? Çok sert
I found it. Is that okay? Very hard.
bir şey bu. Buraya kadar sorun yok. Nereye gittiğine
It's something. There's no problem up to this point. Where it is going to.
söylemiyorum. Asıl buraya kadar
I'm not saying. The main thing is up to here.
ful sorun. Esas sorun tamamen
The main issue. The real problem is completely.
hayvan gibi sorun var. Çok uzaklara
There is a problem like an animal. Far away.
çok uzaklara diyor. Tamam mı?
He says very far away. Okay?
Söyleyemem. Sevgilisi mi var?
I can't say. Does he have a girlfriend?
Hayır. Hakikaten de
No. Really.
kendine deme gidiyor. Çok uzaklara gidiyor.
Don't tell yourself it's going. It's going to very far places.
Diyelim. Sen net ölü mü düşünürsün?
Let's say. Do you think you're definitely dead?
Sevgilisi var kesin bunun. Net kaçmış ya.
She definitely has a boyfriend. It's obvious she's been caught.
Başka biri de kaçmış diyor.
They say someone else has escaped too.
Çocuğu da götürmediyse kesin kaçmış.
If they didn't take the child with them, they definitely ran away.
Kendine dönme ne? Adamın adı
What is the return to oneself? The man’s name.
kendinedir.
It is for yourself.
Kendine yıldırım.
Strike yourself like lightning.
Kenny diyoruz.
We call him Kenny.
Kendine dönüyorum. Peri'ye gitmiş
I'm turning to myself. She's gone to Peri.
hanımlarınız. Bir mektupla
your ladies. With a letter
haftasına telefon geliyor. Tam bir hafta sonra
The phone is coming for a week. Exactly one week later.
haber alamıyorsunuz bir hafta. Öncelikle o bir hafta
You can't get any news for a week. Firstly, that week...
nasıl geçiyor?
How is it going?
Böyle bir şey de kaçırıldığını falan önce
Such a thing was missed first, or something like that.
düşünürsün yani. Zorla yazdırdıklarını
So you think. What you made me write against my will.
düşünürsün. Kaçırılmamış ama. Telefondan falan gerçekten
You think. But it hasn't been missed. Really from the phone or something like that.
sesini duymuyor. Ya da bir görüntülü bir şey paylaşsa
He can't hear you. Or if he shared some kind of video.
diyeceğim ki aynen ama böyle bir kağıda
I will say exactly that, but on such a piece of paper.
adam mesela kaçırıyor. Yazdır bir de Peri'ye
For example, the man is abducting. Write it down for Peri as well.
kesin kaçırmış. İnsan Peri'ye gider mi
She definitely missed it. Who goes to Peri?
normal sağlıklı bir insan? Kendi Peri'ye.
a normal healthy person? To his own Fairy.
Gidebilir yani yoga kampı bilmem ne bilmem
She can go to the yoga camp or something like that.
nesi işte kendimi
What is it, just feeling myself?
dinlemeye maça püçüğe gidiyorum falan hani
I'm going to listen to the match or something like that.
böyle olabilir. Sonra bir hafta sonra da telefon
It could be like this. Then a week later, the phone.
geliyor Peri'den. Gerçekten kaçırılmış.
It's coming from Peri. She has really been kidnapped.
Yani giderken kendi gitmiş.
So while leaving, he/she has already left.
Orada kaçırılmış. Seni terk eden
There, it has been kidnapped. The one who left you.
karın için fidye istiyorlar.
They are demanding a ransom for your belly.
Hee. Diyorlar ki. Eh be kızım
Oh. They say. Well, girl.
diyor. Kendi keyfiyle gidiyor. Kendi keyfiyle
He says. He is going at his own pleasure. At his own pleasure.
orada kaçırılıyor. O zaman işler değişiyor.
She is getting kidnapped there. Then things change.
Beş yüz bin dolar da fidye isteniyor.
A ransom of five hundred thousand dollars is also being demanded.
Ooo. Beş yüz bin dolarım
Ooo. I have five hundred thousand dollars.
yok ki benim. Tamam. Ay tamam işte.
I don’t have any. Alright. Okay then.
Şunu söylemeye çalışıyorum aslında. Normal
What I'm trying to say is actually this: Normal.
kaçırılmasıyla terk etmişken
having left after being abducted
kaçırılması arasında bir fark var mı?
Is there a difference between their abduction?
500 bin dolara
for 500 thousand dollars
gitsem futbolcu falan getiririm.
If I go, I could bring a football player or something.
O servis parası lan 500 bin lira.
That service fee is 500 thousand lira, man.
Hayvan gibi para kazanıyor o futbolcudan.
He's earning money like an animal compared to that football player.
Ama dilaman o parayı getiremez.
But Dilaman can't bring that money.
Seni zaten terk etmiş karın için
For your wife who has already left you.
o parayı yine canhıraç bir şekilde
he desperately wants that money again
bulur musun? Borca harca girer misin?
Will you find it? Will you get into debt?
Bak terk edilmek başka bir şey. Kaçırılmak
Look, being abandoned is one thing. Being kidnapped is another.
başka bir şey. Tamam. Ama terk etmişken
Another thing. Okay. But since you have left...
kaçırılıyor. Evet işte.
It's being kidnapped. Yes, that's it.
Verebileceğim bir para olmuş olsa bu.
If there were money I could give, it would be this.
Tamam mı? Ya da insanlardan isteyebileceğim
Is that okay? Or what I could ask from people.
bir para olsa. İstedim.
If there were money. I wanted it.
Verdim. Onu oradan kurtardım. Ayrılırım.
I gave it. I rescued it from there. I will leave.
Bak benden isterken bile
Look, even while asking me.
benim için de fark eder biliyor musun?
Does it make a difference for me too, you know?
Şu an senin hanım kaçırılsa, normal
If your wife were to be kidnapped right now, it would be normal.
kaçırılsa ben her şeyi yapabilirim
If I were kidnapped, I could do anything.
senin için. Ama seni terk etmiş bir nur
For you. But a light that has abandoned you.
güle aynı oranda sana borç verir mi bilmiyorum.
I don't know if the rose lends you at the same rate.
Onu biliyorum. Onun için sana söylemem ki ben bunu.
I know him. That's why I won't tell you this.
Öyle mi? Tabii. Mektubu söylemem.
Is that so? Of course. I won't mention the letter.
Borç verenin için önemli bir şey mi bu? Sen mesela
Is this an important thing for your lender? For example, you?
anlatana yardımcı olur musun bu konuda? Geldi dedi ki
Can you help the person telling about this? They came and said.
500 bin dolar toparlamam lazım. Bana para ver dedi.
I need to gather 500 thousand dollars. He said give me money.
Kankam ben kendi karımı da vermem ki.
Bro, I wouldn't even give my own wife away.
Hayır.
No.
Bir dakika gerçekten soruyorum. Ya ama
I'm really asking for a minute. But...
Çoluk'un çocuğu var ya abi. Tamam da o
Çoluk has a child, you know, bro. That's fine, but he...
bırakmış gitmiş ama en başta. Ama belki gelecek de
She has left, but at the very beginning. But maybe she will come back too.
oğlum. Bir hafta kendimi kafamı
My son. For a week, I have been clearing my head.
toparlayacağım geleceğim diye gidiyor yani.
So, he's saying he's going to gather himself and come back.
Gidiş tarzı kötü. Çok kötü.
The way of leaving is bad. Very bad.
Döver miyim dönmez miyim belli değil ya.
Whether I will hit or not is uncertain, you know.
Ama dönecekmiş yani belki de.
But it seems he will return, maybe.
Sen anlatana hiç yardım etmiyor musun
Don't you help the one who tells you?
bu hususta? Nurgül kaçırılsa.
What about this? What if Nurgül gets abducted?
Yani terk etti ve kaçırıldı.
So she was abandoned and kidnapped.
Anlatanın karısı için
For the wife of the storyteller.
en ufak bir para vermez misin? Cidden soruyorum.
Could you lend me a little money? I'm really asking.
Dürüst ol lan.
Be honest, man.
Devam edeyim mi? Hadi soruyor musun?
Shall I continue? Are you asking?
Merhaba kankam.
Hello my friend.
Oğlum hiç mi hukukumuz yok dostluğumuz yok?
Don't we have any rights or friendship at all, my son?
Kardeşim buna söyle yani.
Tell my brother this.
Hukukumuz yok demek ki. Sen buraya üzülmüyor musun şu an?
It seems we have no rights. Don't you feel sad here right now?
Üzülüyorum tabii abi. Üzüldür abi buna.
Of course I'm sad, bro. Make this sad, bro.
Evet üzülüyorum tabii yani. Ama dedim kankam
Yes, I'm sad of course. But I said, bro.
seni zaten terk etmiş. Hah.
She has already left you. Ha.
Yani şimdi
So now
o parayı vereceğiz. Kadın belki de
We will give that money. The woman maybe
gidecek. Belki de Kolombiya'ya gidecek belki de bir taksene.
He will go. Maybe he will go to Colombia, maybe to a taxi.
E bir sonra para mı yetiştiremezsen karına?
Well, can't you get the money for your wife next time?
Aksin mi kanka?
Are you serious, buddy?
Ben 500'ün dolarla
I have 500 dollars.
bonservisi elinde bir kadın bulurum.
I will find a woman whose transfer rights are owned.
Kişisel olarak
Personally
bana sorsanız benim karıma böyle bir şey olsa ben
If you asked me, if something like this happened to my wife, I would...
ona da Allah belamı vermez mi? Öyle mi?
Doesn't God curse him too? Is that so?
Hiçbir para. Kanka kaçır
No money at all. Dude, it's a scam.
normal kaçırılsa
normal would be kidnapped
buluşturursun. İlk önce tabii
You bring them together. Of course, first.
kollu kuvvetlerine haber veririm. Yani o riski alırım
I will inform the armed forces. In other words, I will take that risk.
her türlü. Yani hani
any kind. I mean, you know.
Peru kollu kuvvetleri.
Peru Armed Forces.
Polis haber verirsen öldürürüz falan. O riski
"We'll kill you if you report to the police or something. That risk..."
alırım. Veririm haber.
I will take it. I will give you news.
Hatta Twitter'dan EGM falan.
Even from EGM on Twitter, etc.
Açıklam haber veririm.
I will inform you about the explanation.
Et Peru EGM yazıyor.
It says "Et Peru EGM."
Ama beni terk etmiş
But he/she has left me.
kendimi dinleyeceğim. Iğır zıvır.
I will listen to myself. Nonsense.
Git kendini bul o zaman derim orada. Ben hadi kafanı
"Then I say go find yourself there. I'm off, clear your mind."
bitiririm orada ya. O gittiği anda bitmişim. Bak peki
I can finish it there. The moment he leaves, I'm done. Well, look.
şimdi sen dedin ki ben bunu kafanda bitirdin
Now you said that you finished this in your head.
abi. Vermeyeceğim dedin. Biz de Mesut'la
Bro. You said you wouldn't give it. Mesut and I also...
konuştuk abi. 30-40 kişi bir araya
We talked, bro. 30-40 people are coming together.
geldik. Tamam mı? O parayı topladık
We have arrived. Is that okay? We collected that money.
buluşturduk getirdik seninle. 500 bin doları
We brought together 500 thousand dollars with you.
getirdik verdik abi.
We brought it and gave it, bro.
Dedik al bu kızı. Hemen al.
I said take this girl. Take her right away.
Dilan'ı kutamadık. Evet.
We couldn't congratulate Dilan. Yes.
Yüce yapabiliriz de gerçekten. Evet yapabiliriz.
We can really do great things. Yes, we can.
Artık o kadar para getirdiniz.
You have brought that much money now.
Şöyle. Mesela o parayı hemen
Like this. For example, that money immediately...
dolar yapıyorum. Abi zaten dolar
I'm making dollars. Bro, it's already dollars.
olarak getirdin. Zaten dolar mı?
You brought it as it is. Is it already in dollars?
O zaman
Then
altı alırım.
I will take six.
İki gün bekletiyor orada kadın.
The woman is keeping him there for two days.
Kendine 40 bin dolar koyar.
He puts 40 thousand dollars for himself.
Bu arada kadının dört parmağını
Meanwhile, the woman’s four fingers
kesmiş. Dilan kaç tane kaldı?
It has been cut. How many are left for Dilan?
İki parmağı kaldı.
He has two fingers left.
Ne hissedersin? Biz bulduk
What do you feel? We found it.
buluşturduk.
We brought together.
Dilan'ı kurtarmak için bütün parayı getirdik.
We brought all the money to save Dilan.
Ki yapabiliriz.
We can do it.
Şimdi siz öyle bir şey yaptıysanız artık o saatten sonra
If you have done such a thing now, then from that hour on...
yani yapacak bir şey yok. Peki şey yapar mısın?
So there's nothing to be done. Well, will you do something?
Opa 500 bin doları aldın cebine koydun.
Dude, you put 500 thousand dollars in your pocket.
Gittin Peru'ya. Bir otel kere aldın.
You went to Peru. You booked a hotel once.
Bir iki gün kaldın. Hiç kimseye bulaşmadan
You stayed for a day or two. Without getting involved with anyone.
döndün geldin. Dedin verdin parayı.
You came back. You said you gave the money.
Verdim. Gönderecekler Dilan'ı
I gave it. They will send Dilan.
diyor mesela. Vermedi pezevi. Kargo.
For example, he says. He didn't give it, you bastard. Cargo.
Ama evde yokmuşuz. Bir daha geri git.
But we weren't home. Go back again.
Gemiyle geliyor.
He is coming by ship.
AliExpress'le geliyor.
It's coming with AliExpress.
56 gün sonra burada değil.
Not here in 56 days.
Bir şey söyleyeceğim.
I will say something.
Uyukta takılmış.
It got stuck while dozing off.
Çekemiyoruz. O zaman bizi dolandırmış olur.
We can't take it. Then he would have cheated us.
Yapmaz ya. Saçmalama. Onu kim yapar lan?
No way. Don't be ridiculous. Who would do that?
Ay onun bile vicdani yükümlülüğü var.
Even he has a moral obligation.
E tabi abi. O sonuçta o da karım yani.
Of course, man. After all, she is my wife.
Tabii ki. Benim bu arada
Of course. By the way, I...
onu direkt kaçırsalar
they should just kidnap him/her directly
ben her şeyi veririm. Herhalde.
I would give everything. Probably.
Terk ettiğinde kaçırsalar.
When they abduct her when she leaves.
Terk etmesi kanka çok can sıkıcı.
It's really frustrating that he's leaving, dude.
Kendimi dinlemem lazım. Seni seviyorum.
I need to listen to myself. I love you.
Hoşçakal. Hoşçakal. Seni seviyorum.
Goodbye. Goodbye. I love you.
Çok güzel. Döndüğümde her şey daha güzel olacak.
Very nice. Everything will be better when I return.
Mesela. Aynen. Dönersem
For example. Exactly. If I return.
var ama bir de. Yine yetersiz.
There is, but one more. Again insufficient.
Şu yüzden yetersiz. Bana
It is insufficient for this reason. To me.
o bir hafta içinde ulaşıp bunu
It will reach this within a week.
açıklaması lazım. Bir hafta bana hiç ulaşmıyor.
It needs to be explained. They haven't reached me at all for a week.
Evet. Sen de ulaşabiliyorsun.
Yes. You can reach it too.
Belki de perilerde kim yapacak.
Maybe fairies will do it.
Kendine dönüyor.
It's turning back to itself.
Ya kendine dönmek ne demek. Ya o da saçma bir şey ya.
What does it mean to turn back to yourself? That's pretty silly too.
İçime dönüyorum da göt gezdirecek perilerde
I'm turning inside, but fairies that will take me for a ride.
aynı anlam olamaz. O bir haftada
It cannot have the same meaning. In that week.
beni çocuğunu düşünmemiş. Beni düşünmüyor.
He/she hasn't thought of your child. He/she doesn't think of me.
Kafayı yemişim ben. Beni ruh sağlamış.
I've lost my mind. My spirit has strengthened me.
Düşünmemiş. Bravo. Beşinci bence
He hasn't thought about it. Bravo. I think it's the fifth.
ben hak ediyorum yani. O ruh sağlamı
I deserve it, you know. That spirit is strong.
düzeltmek için. Sen bir TL
To correct it. You are one TL.
çalışmaz mı sen? Yemin ediyorum.
Aren't you going to work? I swear.
Bir kuruş verirsem
If I give a kuruş.
şerefsin önüne gireyim. Bir kuruş verirsem.
I'll step in front of you, you scoundrel. If I give you a dime.
Demeyecek miyim ama başına bir şey gelecek mi?
Aren't I going to say it, but will something happen to him/her?
Karanlık adamlar. Karanlık adamlar kaçırmış.
Dark men. Dark men have kidnapped.
Sen dayanamazsın. Herhalde ya.
You can't stand it. Surely.
Beyaz yakalı insanı kaçıracak değil yani.
It's not like they will kidnap a white-collar worker.
Karanlık adamlar kaçıracak.
The dark men will kidnap.
Abi üç mühendis biterdi.
Bro, three engineers would finish it.
Abi karımı Peru Ziray Donut'un
Bro, my wife is from Peru Ziray Donut's.
kurumundan kaçırmışlar.
They have abducted from the institution.
Sen dayanamaz verirsin ama değil mi?
You can’t resist, you will give in, right?
Ben abi bütün hayattaki her şeyimi veririm.
I would give everything I have in life, brother.
Terk edilse bile. Terk edilse bile.
Even if abandoned. Even if abandoned.
Çünkü çocuklarım ağır. Terk edilsem bile. Tamam. Terk edilsem bile
Because my children are heavy. Even if I am abandoned. Okay. Even if I am abandoned.
hayattaki her şeyimi veririm.
I would give everything I have in life.
Yetiyorsa veririm abi.
If there's enough, I'll give it to you, bro.
Ne şov ya. Ne olacak?
What a show. What will happen?
Şerefsizim ki bak. Sonra bir bakacaksın ki
I'm shameless, look. Then you'll see that...
o verdiğin
that you gave
paradaki Peru'daki adamla
the man in Peru in the park
kaçmış.
It has escaped.
Meğerse bu bir oyunmuş. Nereden bileceğim ben
It turns out this was a game. How was I supposed to know?
o adamın gerçekten şey olsaydı. Kanka sen de
If that guy really were something. Dude, you too.
senin cebinden bir lira çıkmıyor. Sen de ne hala?
You don't have a single lira in your pocket. What's wrong with you?
Anlatacağım ya. Yazık diyorum. Çocuk da kendi
I'll tell you. I say it's a pity. The child is also on their own.
kadar yapıyor. Kendi bir lira vermiyor hala.
It's worth as much as. Still doesn't give a single lira of his own.
Yirmi binler istedim senden.
I asked for twenty thousand from you.
Vermem ya. Her şeyimizi
I won't give it. Our everything.
sattık, savdık, savdık, savdık.
We sold, we sold, we sold, we sold.
Gene eksik, gene eksik.
Again missing, again missing.
Yine eksik. Çok büyük bir para çünkü.
It's still short. That's a very large amount of money.
Az buçuk vermiş. Kendimi
It has given me somewhat. I feel myself.
inkar etmiş olurum. Bir duruşum var.
I would be denying it. I have a stance.
Duruşuma ters bir hareket.
A movement contrary to my stance.
Senin duruşun cebinden çıkıp çıkan paraya
Your stance is based on the money that comes out of your pocket.
doğru anlatılacak. İnanın para değil mesele.
It will be told correctly. Believe me, it's not about the money.
Mesele bir duruş. Bir tavır.
The issue is a stance. An attitude.
Ben bunu kendime de yapıyorum.
I do this to myself as well.
Ona da yapıyorum. Eğer ben ona
I do it to her too. If I do it to her...
kendi karıma yapmayıp ona para verirsem
If I give her money instead of doing it to my own wife.
bu nasıl bir duruş olur?
What kind of stance is this?
Tamam. Normal kaçırıldın Nurgül.
Okay. You were normally kidnapped, Nurgül.
Anlatalım yine paraya ihtiyacı var.
Let’s say he needs money again.
O zaman veriyor musun? O zaman
Are you giving it then? Then.
HİBE mi geri alıyor musun?
Are you taking back the grant?
Bu arada kolluk kuvvetleri
In the meantime, law enforcement forces.
grevde mi alıyor?
Is it on strike?
Kanka korkuyoruz ya işte.
Bro, we're scared, you know.
Hayalde bir para vereceksin bari. Buna evet de ya.
At least you will give some money in the dream. Just say yes to that.
Dur bir dakika. Ben şeyi merak ediyorum.
Wait a minute. I'm curious about something.
Bence verir de fazla. Onu sonra
I think he will give it, even too much. Later on that.
peki mesela verdin.
Okay, for example, you gave.
100 bin lira verdin.
You gave 100 thousand lira.
Dolar üzerinden
Through the dollar
kurla mı verirsin yoksa?
Do you give it with a bang or not?
O da dedi ki kanka birkaç sene verineceğim dedi.
He also said, "Dude, I'll give you a few years."
Yani bekler misin?
So, will you wait?
E tabi dolar üzerinden verir.
Well, of course, it's given in dollars.
Dolar üzerinden. Peki kur koruma
Through the dollar. Well, what about exchange rate protection?
mevduat hesabı mı? Yani aynı anda
Is it a deposit account? I mean at the same time.
dolarına faiz de veriyor mu?
Does it give interest on dollars as well?
Ayıp yok mu? Karısının hayatını kurtarıyoruz. Gerçekten
Isn't it shameful? We are saving his wife's life. Really.
kaçırılmış. Dolar üzerinden mi
Was it abducted? Through dollars?
borç vereceğiz? Ama yurt dışında. Borç mu?
Are we going to lend? But abroad. A loan?
Peru'da oğlum adam. Borç mu? Onun için söylüyorum.
My son is a man in Peru. Debt? I'm saying this for him.
Dolar üzerinden mi borç veriyorsun? HİBE değil mi yani?
Are you lending money in dollars? So it's not a grant?
Abi adam
Brother, the man.
kuru derdedir şu an. Sen HİBE'desin.
Right now, it is in a dry state. You are in a GRANT.
O zaten birkaç sene
He has already been for a few years.
ödeyeceğim demişsin ya. Ona tamam demiş.
You said you would pay. She agreed to that.
Dolar endekslemek istiyor şu an. Onu da çok
It wants to index the dollar right now. That's very much.
kibar bir dille anlatırım. Derim ki kardeşim
I would explain it in a polite manner. I would say, "My brother,"
Türk parası vardı ama ben dolar verdim. Daha kolay oldu.
I had Turkish money, but I gave dollars. It was easier.
Türk parası.
Turkish money.
Peru'da şimdi diyecekler bu ne? Borç verenler böyle yapıyor
What will they say now in Peru? This is what lenders do.
zaten gerçekten. Hani ben bunu dolar
Already really. You know, I would do this in dollars.
e kalkayım. Onu mu düşünecek o arada?
"Should I get up? Is she going to think about that in the meantime?"
Ama sen düşünüyorsun işte bunları. Benim bu halimden
But you are thinking about these things. From my current state.
faydalanıyorum. Düşünebilirim. Benim karım evde. Sen misin?
I am benefiting. I can think. My wife is at home. Are you?
Senin tavır olarak şu an sen ayıp ettiğini
Your behavior right now is inappropriate.
düşünmüyor musun? Ben iki buçuk yıldır
Aren't you thinking? I've been for two and a half years.
beraber iş yapıyoruz. Senin üç dört en iyi arkadaşından
We are working together. From your three or four best friends.
bir tanesiydim. Eee? Ne alakası var şimdi?
I was one of them. Well? What does that have to do with anything now?
Ne alakası var?
What does it have to do with it?
Kardeşim. Ne alakası var? Karısı gerçekten
My brother. What does it have to do with anything? His wife really
kaçırılmış. Tamam veriyorum işte para veriyorum.
It has been kidnapped. Alright, I'm giving it now, I'm giving the money.
Ama dolar üzerinden borç veriyorsun. O anda bana getirirken
But you are lending in dollars. While you are bringing it to me at that moment.
yolda döviz bürosuna uğruyorsun oğlum sen şu an ya.
You're stopping by the exchange office on your way, son.
Ne alakası var?
What does it have to do with it?
Evet dakika.
Yes, minute.
Oğlum arkadaş arkadaşa dolar borç
My son owes money to a friend.
ver.
give.
Bunu çok net söyleyeyim sana yani.
Let me be very clear with you.
Birbirimizin karıları kaçırıldığında dahi
Even when our wives are kidnapped from each other.
şu an dolar bir türk lirası bile koşuyoruz. Bence o
Right now, the dollar is running for a single Turkish lira. I think that's it.
kadar da akar değiliz. Şu an çok ayıp bir şey bu ya.
We are not that naive. This is very rude right now.
Çok tabii tabii. Yani hayati
Of course, of course. I mean, life.
tehlikesi var. Kankam. Bak.
There's a danger. My dude. Look.
Siz öyle bir iş diyorsunuz ki sanki
You are talking about a job as if...
benim öyle milyon dolarlarım var da. Tamam.
I have millions of dollars like that. Alright.
Aaa üç bin dolara veremiyorum. Tamam oğlum.
Ah, I can't give three thousand dollars. Alright, my son.
Diyoruz ki üç bin dolar bizim için çok büyük
We say that three thousand dollars is very big for us.
bir para. Aynen önemli bir para hepimiz için.
a money. Exactly an important money for all of us.
Tamam abi. E tamam. Ben onu verirsem mesela
Okay bro. Well, if I give that for example.
karımın ihtiyaçlarını, çocuğumun ihtiyaçlarını
my wife's needs, my child's needs
gideremiyorum belki. Anladın mı? Buralardan kısıyorum.
I might not be able to go. Do you understand? I'm cutting back from here.
Kankam belki belki yok yani.
My buddy, maybe maybe not.
Kaç. Amma şükür.
How many. But thank goodness.
Burağı bırak şimdi. Sen. Aksın diye
Leave this now. You. So that you can flow.
bir program yapıyorsun böyle. Yoksa gerçekten dolar
You're making a program like this. Otherwise, it really will go up.
üzerinden mi? Çok samim söylüyorsun. Aaa.
Are you serious? You're being very sincere. Oh.
Çok samim söylüyorsun. Aaa. Neler duyuyorum ya.
You are speaking very sincerely. Oh my. What am I hearing?
Ha kanki? Oğlum bir şey diyeceğim. Ya ben
Hey buddy? Dude, I’m going to say something. You know, I...
var ya inanamıyorum. Siz manyak mısınız?
I can't believe it. Are you crazy?
Sen manyak mısın? Siz deli misiniz? Abi adamın karısı
Are you crazy? Are you all insane? Dude, the man's wife.
kaçırıyor. Ya bak benim başım. I'm crazy.
He's kidnapping. Hey, look at my head. I'm crazy.
Bak bir şey söyleyeceğim. Bak İngilizce de konuşuyorum. Yani normal
Look, I will say something. Look, I’m speaking English too. So, it's normal.
artık ben bıraktım. Türk paraları, Türkçe'yi kurarsın.
I have given up now. You can establish Turkish money, Turkish language.
Ya cidden söylüyorum ya. Çok ayıp bir şey
I'm really saying this. It's very rude.
konuşuyorsunuz şu an. Adamın karısı kaçırıyor. Aynı
You are talking right now. The man's wife is being kidnapped. Same.
şey benim başıma gelse. Para istiyor olsam
If something were to happen to me. If I were asking for money.
sizden ben derim ki anlatan bana
I would say to you, tell me.
üç bin dolar verir misin derim. Bak. Dolar ver ama
I say, will you give three thousand dollars? Look. Just give dollars, though.
derim. Bu adam hep böyle biliyor musun? Çünkü üç sene sonra
I say. This man always knows like this, you know? Because in three years.
vereceğim ben sana. Abi sen de zarar etme derim.
I'll give it to you. Bro, I would say don't get hurt either.
Bunu biraz da sen. Ben de derim ki. Karını
Do that a bit too, you. I would say too. Your wife.
düşündüğün kadar arkadaşını da düşüneceksin. Ben de derim ki.
You will think about your friend as much as you think. I would say.
Onda da bende bir ilişkin olabilir kanka.
There might be a connection between you and me too, buddy.
Bak bu adam hep böyle. Hep
Look, this man is always like this. Always.
haksızken kendi başına geldiğinde de aynı
It is the same when it happens to you on your own, even if you are unjust.
şeyi yapıyor. Tamam evet de bunun hala
It's doing it. Okay, yes, but this is still...
yanlış olduğunu düşünüyorum. Değişemez. Değişemez. Neye göre? Kime göre?
I think it's wrong. It cannot change. It cannot change. According to what? According to whom?
Babacım şimdi bir
Daddy, now a
erkeklikte, arkadaşlıkta, dostlukta
in masculinity, in friendship, in fellowship
kadın erkek ilişkilerinde bazı kodlar
codes in male-female relationships
vardır abi. Ama bu da silsilikli
Sure, brother. But this is also sequential.
bir kanka. Üç sene sonra bana gelecek mesela
A friend. For example, he will come to me in three years.
paranın değerinin onda birini verecek yani. Ama
It means he will give one-tenth of the value of the money. But
silsilik yani. Sen abi. Ben sana zor
It's a hierarchy, you know. You're the big brother. It's hard for me to you.
zamanda vermişim. Arkadaş olarak
"I have given time. As a friend."
bekleyeceksin. Çocuğum bir daha o yemeği
You will wait. My child, that meal again
yesene. Gelecek on yaşına mesela o zaman.
Eat it. For example, it will turn ten years old then.
Çocuğum yedi yaşında yemesi gereken yemeği
My child is seven years old, the food they need to eat.
on yaşında yiyemez ki. Yedi yaşında
He can't eat at that age. He is seven years old.
sütünden hep eksik.
Always lacking in its milk.
Niye? Ya anne biz niye makarna
Why? Mom, why are we having pasta?
yiyoruz iki ayda? Anlatan abinin
Are we eating in two months? The brother who explains.
karısı kaçınır mı? Türk lirası üzerinden
Does his wife avoid it? Based on Turkish lira.
de verdiğimiz için. Gelmeyecek o.
Because we gave it. It won't come.
Şimdi utanmadan bana
Now, without shame, tell me...
mesela üç yıl sonra düşün
for example, think three years later
on
on
ne?
What?
Bir lira vermişim. Üç liraya verecek aslında
I have given one lira. It will actually cost three lira.
baktığınız zaman. Üç iyi dedin ya.
When you look, you said three good ones.
Belki bir.
Maybe one.
Ben de borçlu çıkacağım yine.
I will also end up in debt again.
Bu hikayede anlatanın karısı kaçırıldığında
In this story, when the narrator's wife is kidnapped.
fazla diyor ki ben tabii ki
She says too much, of course I do.
yardımcı olurum ama dolar üzerinde yardımcı olurum diyor.
"I can help, but he says he can help with the dollar."
Yüzde kaç kim haklı diye soruyorum izleyicilerimize.
I'm asking our viewers what percentage think who's right.
Yüzde yetmiş anlatan
Seventy percent descriptive
yüzde otuz fazla gidiyor. Ben tam olarak
It's going thirty percent more. I'm exactly
arkadaş arkadaşa dolar borç
A friend owes another friend money.
vermez hangi sebeple olursa olsun
"Does not give for any reason."
böyle bir sebeple asla dolar
It never gets dull for such a reason.
borç vermez. Borç da vermez. Böyle bir sebeple
doesn't lend money. Nor does it lend money. For such a reason.
borç da vermez. Evet.
He doesn't lend money either. Yes.
Arkadaş da arkadaşa
A friend to a friend.
üç yıl sonra vereceğini söyleyip de
saying that you will give it in three years
Türk parası beklemez yani. Üç yıl demiyorum ben.
Turkish money doesn’t wait, you see. I’m not talking about three years.
Birkaç yıl diyorsun. Ben diyorum ki
You say a few years. I say that...
abicim bak şu an verebilecek durumda değilim.
Brother, look, I'm not in a position to give right now.
Elli kişiden borç topluyorum ben şu an. Tamam.
I am currently collecting debts from fifty people. Alright.
Ya kim bilir ne zaman vereceğim. Sen de biz anladık.
Well, who knows when I will give it. You understood us too.
Dolar topla kankam. TL toplamamdır.
Gather dollars, my friend. I collect TL.
Bu ne şımarıklık ya. Hem karısı kaçırmış
What kind of spoiling is this? And his wife has been kidnapped.
hem şımarık.
both spoiled.
Ben birazcık fazlının
I am a little bit excessive.
penceresinden bakmaya başladım. Neden biliyor musun?
I started looking through the window. Do you know why?
Benim pencerem genç kalıyor. Senin hayatta bir duruşun
My window stays young. You have a stance in life.
olsun birader ya. Hayır.
It's okay, brother. No.
Bak ben yaparken
Look, while I'm doing it.
HİBE
GRANT
derim. Ben de yüzlüyüz HİBE derim.
I say. I also say it's a grant.
Ama borç isteyen taraf
But the party asking for the loan
olarak da illaki TL
as well as definitely TL
olsun demektir. İllaki TL demiyorum ki ben.
It means "let it be." I'm not necessarily saying it must be in TL.
Şımarıklık. Ben illaki TL demiyorum
Spoiling. I'm not necessarily referring to Turkish Lira.
abi. Sen ne verirsen o ama
Bro. Whatever you give, that's what it is.
verdiğin anda da nasıl da. Senin
How you are at the moment you give. Yours.
dolar ver demen lazım. Senin demen lazım. Hayır.
You need to say give me dollars. You need to say it. No.
Verdiğin anda kendi notunla beraber
At the moment you give it, along with your own note.
verirsin. Şöyle bir ay yaşasanız Kadıköy'de
You would give it. If you lived a month like this in Kadıköy.
Bahariye'nin orada yayınlasınız. Sen istemişsin
You publish it there in Bahariye. You wanted it.
tamam demişsin. Yirmi bin lirası var. Bir saniye
You said okay. He has twenty thousand liras. One second.
diyor döviz bürosuna gidiyor. Bak
He says he is going to the currency exchange office. Look.
senin de döviz bürosuna gidiyor. Dolar var.
You are also going to the currency exchange office. There is dollars.
Beklediğim hareket.
The move I was waiting for.
Bu ne hissettiğin sana? Bu net beklediğim hareketler. Yüzünün önünde
What does this make you feel? These are the clear movements I expected. In front of your face.
çevirttiriyordu orayı. Yanlış anlama diyorum. Mesela yirmi
He was having it translated there. I'm saying don't misunderstand. For example, twenty.
dediğinde yüz demiştik ya. Mesela giriyor abi.
When you said it, we said face. For example, it's coming in, bro.
Yüz. Diyor ki abi diyor bununla diyor
Face. He says bro, he says with this he's saying.
iki bin sekiz yüz otuz beş dolar veriyorlar.
They are offering two thousand eight hundred thirty-five dollars.
Öyle mi vereyim yoksa üç bin lirayı tamamlayıp
Should I give it that way or should I complete it to three thousand lira?
vereyim diyor yani. Ne diyor ki? Kankam şu anda
He says let me give it. What does he say? My dude right now.
borsa kapalı. Altıyı geçmiş ya. Yarın
The stock market is closed. It has passed six. Tomorrow.
gelir.
income.
Dolar şu an çok yüksek.
The dollar is very high right now.
On saat daha kaçırılır.
What time is it?
Küçük Kuret sahibi
Owner of the Little Kuret
burayı büküyorlar. Saçını
They are bending this place. Your hair.
çekiyorlar.
They are pulling.
Dilen kaçırılsa.
The tongue would be kidnapped.
Düz kaçırıldı. Terk etme falan yok.
It was simply kidnapped. There is no leaving or anything.
Düz kaçırıldı. Ya net. Ben elimde ne varsa
It was straight abducted. Whatever is clear. I have whatever I have.
onu veririm. Sizden de hiçbir kuruş da var. Neden abi?
I give it to him. You don't have a single penny either. Why, man?
Oğlum elimdekiyle yetmiyor. Benim abi bu
My son, what I have in my hands is not enough. This is my brother.
kadara kaç para dilen olur?
How much money does it take to beg?
Bu kadara ne kadar dilen verirsiniz? Kolunu
How much will you give for this? Your arm.
göndermişler.
they have sent.
Valla kankim kendisini veremiyoruz kardeşim.
Honestly, my friend, we can't give him up, brother.
Ne verirlerse o kanka.
They give whatever they want, buddy.
Güzel bir tablosunu yapıp göndermişler.
They have made and sent a beautiful painting.
Karın döndü.
My stomach is upset.
Sonra dolar olarak geri mi ödüyorsun bize
Are you paying us back in dollars then?
o parayı? İlerleyen zamanlarda oldukça.
That money? Quite a lot in the future.
E tabii ki. Döndü yaşadığı
Of course. It turned back to what it lived.
travma yüzünden. Öyle travmatik şeyler yaşadı ki
Because of the trauma. They experienced such traumatic things that...
tabii ki.
Of course.
Aklı olarak. Travma yüzünden
Mentally. Due to trauma.
anlaşamadınız. Sen bir de bu parayı geç toparladın
You didn't agree. You took longer to gather this money too.
falan. Çünkü dolar mı vereyim euro mu vereyim?
etc. Because should I give dollars or euros?
Bir sürü insanla tartışıyor. Biraz da kızdı sana yani.
He is arguing with a lot of people. He is a bit angry with you too.
Döviz durusunu bekledik falan.
We were waiting for the currency pause, and so on.
Kızdı. Dört gün fazla
She got angry. Four days too much.
kaçırıldı bazı yüzde.
It was abducted in some percentage.
Döndü abi. Kavga ettiniz
He returned, brother. Did you fight?
ve ayrıldınız. Ve sen hala bu parayı ödemek
and you broke up. And you still have to pay this money.
zorundasın. O işte var ya. Değil mi abi?
You have to. That job, you know. Right, bro?
Ben Dilan'ı bu sefer ben kaçırırım.
This time, I will abduct Dilan.
Gerçekten. Bu sefer babasını isterim.
Really. This time I want my father.
Bence şey yapabilir fazla.
I think it can do too much.
Hepimiz de yapabiliriz bunu. Ya da sizi kardeşinizi kaçırırım.
We can all do this. Or I'll kidnap your brother.
Ayrılıyorsak eğer.
If we are parting.
Nurgül'ü kaçırsam. Borcu ona
If I kidnapped Nurgül, I owe her.
yükleyebilirsin. Zaten öyle. Olması gereken o da
You can upload it. It is already so. That’s how it should be.
onu yasa olarak şey yapamıyorsun ki.
You can't make it a law, you know.
Yasa olarak yapamazsın. Ben bu
You can't do it by law. I this
hala bu arada. Bu bölümümüz yayınlanacak
Still in the meantime. This episode of ours will be aired.
ve anlatımın
and your narration
karısı Nurgül normal kaçırıldığında ona
When his wife Nurgül was normally kidnapped, to him.
dolar üzerine borç vermenin aşamadığı.
the limit that lending against the dollar cannot overcome.
Ben bunu yirmi iki yıllık
I have been doing this for twenty-two years.
arkadaşım olarak gerçekten bunu çok
As my friend, I really appreciate this a lot.
aşamadım. Gerçekten çok kırıcı ya.
I couldn't get over it. It's really very hurtful.
Kırıcı. Ben de kırıldım.
Hurtful. I was hurt too.
Hikayede ben yokum. Ben kırıldım. Bana mesela
I am not in the story. I am hurt. For example, to me...
senin TL borç vermen için benim başımda ne geçecek?
What will happen to me for you to lend me TL?
Ya
Yes
bir de borç bile tartışılması
even the debt is open for discussion
gereken borç budur. Yirmi öyledir.
This is the necessary debt. Twenty is like that.
Kur konuşuyoruz ama. Bu bambaşka bir tartışma.
We are talking about the currency, but this is a completely different discussion.
Çok duygusal bakıyorsunuz kalkam işlere.
You are looking very emotionally at the work that needs to be done.
Sen de fazla reaksiyon bakıyorsun.
You're overreacting too.
Hatta duygusallarıyla çok tek taraflı bakıyorsunuz.
In fact, you are looking at it very one-sidedly with your emotions.
Yani şu anda Nurgül
So right now Nurgül
dünya onun çevresine dönüyor.
The world revolves around him.
Değil abi. Nurgül kaçırmış. Belki de daha iyi şartlarda
No, man. Nurgül has been kidnapped. Perhaps in better circumstances.
yaşıyor. Ya. Ya saçmalama.
He's alive. Yeah. Come on, don't be ridiculous.
Vermeyiz oğlum. Kaçırıldı kadın abicim.
We won't give her, son. The woman has been kidnapped, my brother.
Kaçırıldı artık. Hayat tehlikesi var. Düşündün mü bunlar?
She's been kidnapped now. There's a danger to her life. Have you thought about this?
Biliyoruz işte daha.
We know it already.
Sen küstersin değil mi? Fazla.
You get offended, don't you? Too much.
Çok. Doları gördüğünde küstersin.
A lot. You'll spit when you see the dollar.
Bana mı küseceksin?
Are you going to hold a grudge against me?
Baktım trip atıyor. Ağzı gözü oynuyor.
I saw he's throwing a fit. His eyes are rolling.
İçin sen. Dur yaşayamam.
It's for you. I can't stop living.
Döviz bürosuna gitti.
He went to the currency exchange office.
Gözünün önünde yüz bin lirayı dolar yaptı
He turned one hundred thousand liras into dollars right before your eyes.
getirdi. Alıyorsun mu?
He/She brought it. Are you taking it?
İhtiyacım var alıyorum yani.
I need it, so I'm taking it.
Ama böyle an verecek kekrem simit adına alıyorum.
But I'm getting this bagel for the sake of giving such moments.
Kev çıkmayayım. Yapacağım mı ağzınıza?
I won't come out. Should I do it in your mouth?
Üç bin dolar mı? Az önce dediğin gibi
Three thousand dollars? Just as you said a moment ago.
iki bin dokuz yüz dolar olmuş mesela.
For example, it has become two thousand nine hundred dollars.
Üzerine ekliyorum.
I am adding on top of it.
Türk parası ekliyorum.
I am adding Turkish money.
Bak bu üzerine ekliyorum ama bunu da dolarca da alırım.
Look, I'm adding this on top, but I can get this as a supplement as well.
Sen peki
What about you?
Bora?
Bora?
Böyle bir bozuk mu alırsın bu parayı?
Would you buy something broken for this money?
Kankim ben ilk sana ödeyeceğim. Tamam mı?
Bro, I'll pay you first. Okay?
İlk. İlk sana ödeyeceğim.
First. I will pay you first.
Ama şu an belli değil kanka.
But it's not clear right now, buddy.
Biliyorum. Belli değil ama ilk sana ödeyeceğim.
I know. It's not certain, but I will pay you first.
Emin ol. Neden biliyor musun? Sen çünkü
Be sure. Do you know why? Because you are
bu parayı ilk almayı hak etmiyorsun yani.
You don't deserve to get this money first, you see.
Ama onun için ilk ödeyeceğim.
But I will pay for it first.
Kanka maşallah Cemil'e paran yok.
Dude, look at Cemil, you don't have any money.
Gururdan geçiniyorsun.
You're living off pride.
Karın yok. Paran yok.
You don't have a belly. You don't have money.
Vücudun dörtücü gurur amına koyuyorsun.
You are putting your fourth pride into your body.
Fakire gurur yakışmıyor ya.
Poverty doesn't suit the proud.
Ne ya?
What’s up?
Cemil'in de para yok.
Cemil doesn't have any money either.
Karın da yanında değil.
The stomach is not with you either.
Azıcık sen de kafanı bir eğ ya.
Just tilt your head a little too.
Sen ne kadar onurgasız, kıkırrak bir insansın ya.
You are such a spineless, pathetic person.
Şu parayı eline alsan minibüze gidecek ama.
If you take that money in your hand, you'll go to the minibus.
Ya paran yok.
You don't have any money.
Hala böyle
Still like this.
susam var.
There is sesame.
Seni ben arkadaşım olarak uyarıyorum.
I am warning you as my friend.
Kardeşim.
My brother.
İnsan parası kadar eğilir.
A person bends as much as their money.
İnsan var ya hayatınızın odak noktasına
There is a person who is the focal point of your life.
parayı koymuş.
He has put the money.
Yanlış hayatları yaşayan insanlarsınız.
You are people living the wrong lives.
Siktir git. Sen ne yapıyorsun?
Fuck off. What are you doing?
Sen ne yapıyorsun?
What are you doing?
Kesinlikle öyle.
Absolutely.
Şarkılar çalıyor.
The songs are playing.
Ya Nurgül mü?
What about Nurgül?
Kaçırmışlar mı?
Have they kidnapped him/her?
Valla Nurgül.
I swear, Nurgül.
Para gelir gider.
Money comes and goes.
Arkadaşlıklar, dostluklar, sevgi, aşk.
Friendships, camaraderie, love, affection.
Aile, çoluk çocuk bunlar kalın.
Family, wife and children, these are thick.
Bir dakika parayı odak noktaya koymuyoruz biz.
We are not putting the money in focus for a minute.
Sen paran yokken de varmış gibi bir tavırları çeşitlesti.
When you had no money, they diversified their attitude as if you did.
Aynen öyle.
Exactly.
Bak şimdi.
Look now.
Aynen öyle.
Exactly.
Kardeşim.
My brother.
Ben öyle bir durumda öyle bir şey yapsam bana parayı getirse ya.
In such a situation, if I did something like that, it would at least bring me the money.
Dolar, euro, dinar ne getirse getirsin.
Let the dollar, euro, or dinar bring whatever it brings.
Alnına öpüyorum.
I kiss your forehead.
Allah razı olsun derim.
May Allah be pleased with you.
Çünkü parayı alabildiğine seviniyorsun.
Because you are so happy to have money.
Tamam işte.
Alright then.
Evet.
Yes.
Maşallah para beğenmiyor la.
God bless, money doesn't seem to be appreciated.
Para beğenmiyor'nun bir ön cümlesini söyleyelim Fazıl'ın.
Let's say a preliminary sentence for "Money doesn't like" from Fazıl.
Karısı kaçırılmış para beğenmiyor diyorum.
I say his wife doesn’t like the kidnapped money.
Cümleye bak oğlum.
Look at the sentence, my son.
Esas cümle bu.
This is the main sentence.
Tamam.
Okay.
Karısı düşünmüyorlar.
They don't think about their wife.
Sen hala doları düşünüyorsan.
If you are still thinking about the dollar.
Sen karını düşünmüyorsun o arada.
You are not thinking about your wife in the meantime.
Sen hala parayı düşünmüyorsun.
You still aren't thinking about the money.
Düşünüyorum ben.
I am thinking.
Düşünüyorum.
I am thinking.
Alıyorum.
I am taking.
Sen bak şimdi parayı TL getirdin.
Look, now you brought the money in TL.
Tam bana verecekken döviz bürosuna girdin ya.
You walked into the currency exchange just as they were about to give it to me.
Şu an o hayvan gibi ayıp etmiyor mu oğlum böyle şu an ya?
Isn't he behaving like an animal right now, son?
Yok para.
No money.
Oğlum Peru'ya gidene kadar Deirne'yi kaybetmesin diye yani.
I just want my son not to lose Deirne until he goes to Peru, that's all.
Öyle niye düşünmüyoruz?
Why don't we think like that?
Peru'ya gidecek zaten para.
He's already going to Peru with the money.
Yurt dışına gidecek.
He/She will go abroad.
Oğlum bırak bana ben de doları çevireyim kardeşim.
Son, let me handle this, brother, I'll convert the dollars too.
Sen niye yorucam?
Why should I tire you out?
Kafanın bir dünya işim var.
I have a whole world of things on my mind.
Sanki para Peru'ya atlarla mı gidecek ama?
As if money will go to Peru by horse, right?
Bir hesaba aktarılacak oğlum.
My son will be transferred to an account.
Adamların hesap numarasını biliyorsak biz bunu polise vermiyoruz mu kanki?
If we know the guy's account number, aren't we supposed to give it to the police, buddy?
Hayır.
No.
Doğru hesaba atılmasın.
Don't be misled by the wrong account.
İnsan kaçırdığında paraya hesaba atamazsın bence.
I don't think you can put a price on someone when it comes to kidnapping.
Evet.
Yes.
O parayı kim verecek?
Who will give that money?
Ha şöyle olabilir.
It could be like this.
Nurgül'ün hesabına atabiliriz.
We can transfer it to Nurgül's account.
Parayı.
The money.
Kart onu da ya.
Do that to him too.
Nurgül çekecek kendine çekecek.
Nurgül will pull herself together.
Kart yanında mecbur çekecek.
The card will have to be drawn next to it.
Yanındakine çekecek.
It will pull the one next to it.
Onu dolara çevirdin ya onu ben bir de TL'ye geri çevireceğim.
You converted it to dollars, and I will convert it back to TL.
Ayman gibi para kaybediyor.
He's losing money like Ayman.
Nurgül'ün dolar hesabı yok çünkü.
Nurgül doesn't have a dollar account because.
Sen çeviriyorsun ben çeviriyorum iyice para düşüyor.
You translate, I translate, money is really dropping.
Kadıköy'e bir saniye 100 bin lira 92 bin lira olmuş.
In Kadıköy, a second has become 100 thousand lira, 92 thousand lira.
Herhalde en gerçek açmazlarımızda birisi.
Probably one of our most genuine dilemmas.
Çok ilginç bir insansın.
You are a very interesting person.
Ben ilginç olmadığımı düşünüyorum.
I think I am not interesting.
İlginçsin.
You are interesting.
Hayır.
No.
Ben sadece sizin gerçekten de bu konularda çok şımarıkca davranmanızı, gerçeklerle
I just want you to realize that you are behaving very spoiled in these matters, with the realities.
yüzleşmediğinizi düşünüyorum.
I think you haven't faced it.
Tamam ama dostum.
Alright, but my friend.
Zor durumda olan sizsiniz.
You are the one in a difficult situation.
Hala dolar euro şeyi yapıyorsunuz.
You're still doing that dollar euro thing.
Siz bana gelmişsiniz.
You have come to me.
Trip atıyorsunuz.
You're going on a trip.
Hayır abi zor durumda.
No, man, it's in a difficult situation.
Bir kısmını da euro mu vereceksin?
Are you going to give some of it in euros?
Dolar euro diyorsun.
You say dollar euro.
Belki hangisinin daha çok yükseleceğini bilir misin?
Maybe you know which one will rise more?
Bir tane tam altın getirmişim.
I brought a full gold coin.
Bir tane tam altın.
One full gold coin.
1500 dolar 200 pound.
1500 dollars 200 pounds.
6 tane de taş buldum evde değerli.
I found 6 valuable stones at home.
Bir de farklı sepetler getirdim.
I also brought different baskets.
Bunları ayrı ayrı sepetlere koydum.
I put these in separate baskets.
Bir de Türk traktöründen borsamı var.
I also have shares in Turkish tractors.
Bak bu değerlenecek diyorlar.
Look, they say this will increase in value.
Devlet tahmini getirmiş.
The state has brought a forecast.
Aynen bu şekilde istiyorum.
I want it exactly like this.
Sen şimdi karını kurtar, bununla fotoğrafını çekelim, ikimiz de ne olsun?
You save your wife now, let's take a picture with this, what should we be for both of us?
Tutmuş iddia kuponu versam sana biçim olarak şey versem tutmuş ama.
If I gave you a winning betting slip, it would be something held as a form, but it would be a winning one.
Ya dedim ki kankim şu an bununla mı uğraşacağım yani?
I said, "Dude, am I really going to deal with this right now?"
Evet.
Yes.
Dedim ki kanka bak Frankfurt'la Aykuzhan beraber ömrüm bir, iki bitmiş tuttu.
I said, dude, look, my life with Frankfurt and Aykuzhan has finished after one or two tries.
72 bin liralık sana tutmuş iddia kuponu veriyorum.
I'm giving you a bet ticket worth 72 thousand lira.
Baysa daha 90'lıydı arkadaşlar.
It was still the '90s, friends.
Dönüşte.
On the way back.
Nasıl alınıyor bunun parası?
How is the payment for this made?
Kankam normal belli bir meblağa kadar iddia payında oluyor.
My friend, usually there is a certain amount that is at stake in the bets.
Ankara'dan sonra.
After Ankara.
Bu.
This.
Ama.
But.
50 binlisin ne olduğu için.
Because you are a 50 thousand.
Bir banka şubesi de gitmen lazım almak için.
You need to go to a bank branch to pick it up.
Sana ben bir yarım saatlik zahmetle veriyorum borcumu.
I am paying you my debt with a half-hour's trouble.
Tamam olsun.
Alright, fine.
Hibe yapma.
Do not make a donation.
Yine de.
Still.
Hibe, hibe tamam.
Grant, grant completed.
Hibe benimki.
The grant is mine.
Tabii.
Of course.
Tutmuş iddia kuponu.
He has won a bet ticket.
Peki.
Okay.
İki tane de kış lastiği.
Two winter tires as well.
Hiç kullanılmadı vallahi satarsın bunu.
I swear it was never used, you can sell this.
Bir de bu mount bana büyük geliyor diye.
Also, this mount seems too big for me.
Şu tekerlekleri böyle yuvarlaya yuvarlaya geliyor.
The wheels are coming this way, rolling like this.
Anladın mı?
Did you understand?
Bu bir makine.
This is a machine.
Evde parayı çek ne var ya.
Withdraw the money at home, what's the problem?
Sana sadece zahmet ismi.
I only trouble you by name.
Kimse gerçekten net para vermiyor.
No one is really giving cash.
Her yer böyle kamyonun eşya yoluyordu.
Everywhere, the truck was transporting goods like this.
Analar para istemiş.
Mothers have asked for money.
Üçlü koltuk dersler.
Triple sofa lessons.
Multilatör falan var içinde.
There's a multilatéral in it.
Dönüyor.
It's turning.
5 kilo bulgur vermiş birisi falan.
Someone has given 5 kilos of bulgur.
Elektrikli soğuma saçma sapan şeylerle kamyon yollamış.
Electric cooling has sent a truck with ridiculous things.
Son özetliyorum.
I'm summarizing now.
Diyorum ki.
I'm saying.
Nurgül eğer kendisi gezmeye gittiğinde kaçırıldıysa vermiyorum.
I won't give it if Nurgül was kidnapped while she went out to travel.
Onda bir zahmet o da istemesin bence.
I don't think it would be a bother if he doesn't want it either.
İstedi ben veririm.
He wants, I give.
Direkt kaçırırım.
I would directly miss it.
Ben veririm kanka.
I'll give it, bro.
Tamam eğer öyle bir şey oldu Dilan'ı kaçırırsa vermeyeyim.
Alright, if that happens, I shouldn’t give Dilan away if he kidnaps her.
Ay şey hani gezmeye gittiği yerde kaçırılırsa var.
Oh, you know, there's a possibility of being kidnapped at the place he went to visit.
Biz mutluyuz ya.
We are happy, right?
Herifin bize söylediği şey var.
The guy has something he told us.
Kameralarından diyor ki Dilan gezmeye gittiğinde kaçırılırsa bana para vermeyin diyor.
She says on her cameras that if Dilan gets kidnapped while she's out, don't give me any money.
Alırım alırım kendi o anda psikolojimi bozuk olur.
I take it, I take it, my psychology would be disturbed at that moment.
Ama terk etmiş kanka beni.
But you have left me, buddy.
Etsin abi arkadaşım benim oğlum.
Let him be, my friend, he's my son.
Çocuğu bana bırakmış terk etmiş gitmiş.
She left the child with me and went away.
Ya bana para vermeyin nedir yani.
Well, don't give me money, what does it matter?
Belki o anda psikolojiyle falan düşüneyim doğru düşünemeyim falan.
Maybe in that moment, I should think about psychology or something, so I can't think clearly.
Sen bozulur musun bana?
Will you get upset with me?
Ben senden gizli 500 milyon dolar bulup Dilan'ı kurtarırım.
I will find 500 million dollars secretly from you and save Dilan.
Çok bozulurum biliyor musun?
I get very upset, you know?
Gerçekten soruyorum.
I'm really asking.
Yemin ediyorum bozulurum.
I swear I'll break down.
Terk etmiş gitmiş.
He/She has left and gone.
Ben dedi ki fazla kaçırttırdı belki beni.
He said that maybe he let me get carried away too much.
Hayır benim.
No, mine.
Benim arkadaşım değilim abi.
I'm not your friend, bro.
Dur niye aldınız geldiniz yani.
Stop, why did you come?
Mesut ablacığım benim cebimde para var.
My dear sister Mesut, I have money in my pocket.
Kanka sen bu kadar kilo aldın mı yani?
Dude, did you really gain this much weight?
O saatten sonra bir arkadaşımı kurtaramaz mıyım ben?
Can't I save a friend of mine after that hour?
Senin terk etti diye bana niye bozuluyor?
Why is she upset with me just because you left her?
He şöyle bana he benden bir beklentin yok.
He said to me, "You don't have any expectations from me."
Yok.
No.
Sen kurtar tamam.
You save it, okay.
Yok yok.
No no.
Para isteyeceğim diye ödüyorum.
I'm paying because I will ask for money.
Hayır yok.
No, there isn't.
Ben de diyorum niye çıkıştı bana bu çünkü.
I'm also wondering why this happened to me.
Hayır sevdiğimi de bilir yani.
No, she knows that I love her too.
Dilan'ı kurtarım diyorum.
I'm saying that I will save Dilan.
Sen öyle kendi kendi işler yapıyorsun diyorum.
I’m saying that you do your own thing.
Nasıl hissettiniz?
How did you feel?
Hakikaten seninki biraz abartılı geldi bana sanki.
Honestly, yours seemed a bit exaggerated to me.
Bana da.
Me too.
Söyleyince yani 15 milyon.
When I say it, I mean 15 million.
Para çok büyük bir para.
The money is a very large amount of money.
Çok büyük para.
A very large amount of money.
Sana gelirim ben ama beraber bulalım diyorum.
I'll come to you, but I'm saying let's find it together.
Fazlayı terk eden Dilan'ı kurtarmak için 1 milyon kredi çekersin.
You would take out a loan of 1 million credits to save Dilan, who is leaving the excess.
Beni terk etmiş hiç haber vermemiş.
They left me without any notice.
Ben çok sinirliyim ben kendimi kurtarmıyorum.
I am very angry, I am not saving myself.
Evet.
Yes.
Ben çünkü kendimi kurtarmamışım bu hayatta.
I haven't saved myself in this life.
Evet.
Yes.
Ben dedim ki bunu onur için çekiyorum kardeşim.
I said I'm doing this for honor, brother.
Çekelim abi.
Let's roll, bro.
Biraderim için.
For my brother.
Ama benimki de biraz şov gibi.
But mine is a bit like a show too.
15 milyon borcaydı.
It was a debt of 15 million.
Sen gitsin saçmalık kankam.
You go ahead, nonsense my friend.
Kanka sen de berbestsin.
Dude, you are terrible too.
Sen şu anda boş boş konuşuyorsun.
You are just talking nonsense right now.
15 milyon kimse ki şey vermez para kanka.
15 million is nothing, my friend, that won't give you money.
Evet evet.
Yes yes.
Biraz değişik.
A little different.
Yani.
So.
15 milyonu ben zaten kendime vermem de organize etmek için uğraşırım muhtemelen.
I probably wouldn't give 15 million to myself, but I would try to organize it.
Ondan borç bundan borç.
Debt from him, debt from this one.
Ama sonra kim ödeyecek?
But then who will pay?
Fazla vermiyor.
He doesn't give much.
Ben kendim sana kredi çektirmişim.
I have taken out a loan for you myself.
Oradan almışım.
I got it from there.
Bunları toplamışım.
I have collected these.
Döndü Dilan ve barıştılar.
Dilan turned back and they made up.
Barıştırırlarsa bence parayı isteme hakkımız da olabilir.
If they reconcile, I think we might have the right to ask for money.
Çok başka bir şey ödedim bak şu anda.
I paid for something very different, look right now.
Anladın mı?
Did you understand?
Ben hiç karışmadım.
I didn't get involved at all.
Karışmadın.
You didn't interfere.
Siz getiriniz Dilan.
You bring it, Dilan.
Ülkeye geldi.
He/She came to the country.
Hoş geldiniz.
Welcome.
Sıyal vardı yakardı barıştınız.
There was a fire that burned; you made peace.
Sırf bu yüzden barışmama olasılıkları var diyorsun.
You say there is a possibility of not reconciling just for this reason.
Hayır.
No.
Dilan'la barış bak bana 3 bin de kaç para kaybediyor?
Look at me, how much money is Dilan losing on 3 thousand?
500 bin dolar mı kaybediyor?
Is he losing 500 thousand dollars?
Evet.
Yes.
Ve bir şey söyleyeyim mi?
And let me tell you something?
Bu nasıl barışlar?
What kind of peace is this?
Gizli gizli barışabilir.
They can reconcile secretly.
Yani barışabilir bize söylemeyebilir.
So they might reconcile without telling us.
Barışırsa biz telefonlaşır mıyız?
If they make peace, will we call each other?
Sen yarar mısın?
Do you serve?
Bizi böyle bir yerlerde görüyorsunuz.
You see us in such places.
Gördüm şimdi.
I see now.
Artı senin tatile gitmen bilmem ne yapman falan filan.
Plus, your going on vacation, I don't know, doing whatever, and so on.
Bize ayıp yani çünkü.
It's a shame for us, you know.
Hiç dediğin.
Never said.
Umurunda olmaz.
You won't care.
Ben size vermeyeyim dedim.
I said I wouldn't give it to you.
Dedi abi.
He said, bro.
Ben size dedim.
I told you.
Ben şimdi seni arıyorum diyorum ki.
I am calling you now, I'm saying that.
Kankim ben bu parayı öderken acayip zorlanıyorum dedim.
I said, "I'm having a really hard time paying this money, buddy."
Bana ne a*****.
What's it to me?
Ben iyice.
I am fine.
Bu hayvan gibi borçtan büyürmüş.
It grows like this animal from debt.
Lan benim 13 bin.
Dude, I have 13 thousand.
Seni 1 milyonla sokarım.
I will hit you with a million.
Ben 14 milyon borçlarım.
I have 14 million in debts.
Borçum var öyle şey.
I have a debt, such things.
Cebimden para gitmedi kankam.
I didn't lose any money from my pocket, bro.
Dilan'da yanında tatildeyiz.
We are on vacation with Dilan.
Biz de Peru'ya tatile gitmişiz.
We also went on vacation to Peru.
Belki ikimizi kaçırırlarsa 30 bin alırız.
Maybe if they kidnap both of us, we'll get 30 thousand.
Böyle kerizlere bulmuşuz.
We've found such fools.
Sen bu adamdan seni tam olarak nerede kaçırdın?
Where exactly did you kidnap this man?
Orada kesiyorum.
I cut it there.
Yok bu beni kaçıramaz.
No, this can't kidnap me.
Tek başına kesiyorum.
I'm cutting it alone.
Beyler YouTube'daki son bölümümüzdeyiz.
Gentlemen, we are in the latest episode on YouTube.
Evet.
Yes.
Sezon finali bitti ha?
The season finale is over, huh?
Bitti.
It's over.
Uzun bir tatil yapacağız.
We will have a long holiday.
Sezon başından bu yana.
Since the beginning of the season.
Yorucu yoğun günler geçirdik.
We have gone through exhausting busy days.
Çok az ara vererek her salı yayında olarak bu günlere geldik.
We have reached these days by going live every Tuesday with very few breaks.
Çok güzeldi.
It was very beautiful.
Meksikacılarla birlikte olmak.
Being with the Mexicans.
Bölümleri.
Chapters.
Bu sene aslında bir farklılık oldu.
This year there was actually a difference.
YouTube'a koyduk.
We put it on YouTube.
YouTube'da da insanlara yani izleyicilerimize Meksikacılar açık bir platform bildiğiniz
On YouTube, there's also an open platform for people, that is, for our viewers, the Mexicans, as you know.
üzere yorumlarla birebir iletişim kurduk.
We communicated one-on-one with comments.
Mesela podcast'ı bu yoktu.
For example, there was no podcast for this.
Ama Instagram'dan yazıyorlardı sonuç olarak yani.
But they were writing from Instagram as a result.
O açıdan güzel oldu yani şey etkileşim.
So it was nice in that sense, I mean the interaction.
O zaman sürprizleri söyleyelim.
Then let's reveal the surprises.
Meksik Açmaz'ı podcast'ını bitirdi.
He finished the Meksik Açmaz podcast.
YouTube'a geldi.
He/She has come to YouTube.
Finaldeyiz.
We are at the final.
Seneye telgraf.
Next year, telegram.
Ne kaldı düşündük.
What remains to be thought?
Güvercin.
Dove.
3 güvercin oturacak burada.
Three pigeons will sit here.
Onlar da böyle yem yiyor.
They eat like this too.
Tık tık tık tık.
Tick tick tick tick.
O da telgraf olarak size gelecek.
It will also come to you as a telegram.
Arkadaşlar buğdayları anlatana yollayın.
Friends, send this to the one who describes the wheat.
Ben buğday, buğday.
I am wheat, wheat.
Ben gluten yiyemiyorum buğday.
I can't eat gluten wheat.
Bana yollamayın.
Don't send it to me.
30-35 dakika sonra 3'ü de uçuyor.
All three will take off in 30-35 minutes.
YouTube'daki 29.
29th on YouTube.
bölümümüz.
our department.
Buradan şunu söyleyelim.
Let me say this from here.
YouTube'da yayınladığımız bölümleri podcast'a yolladığımız bölümleri
The episodes we published on YouTube, the episodes we sent to the podcast.
podcast'a yolladığımız bölümleri.
the episodes we sent to the podcast.
Buğday.
Wheat.
Podcast olarak yaz boyunca tüm müzik platformlarına koyacağız.
We will publish it on all music platforms as a podcast throughout the summer.
Bunu zaten çok ciddi bir talep geliyor bununla ilgili.
There is already a very serious demand coming regarding this.
Yani sürekli yazıyorlar.
So they keep writing.
Bunları lütfen podcast olarak dinlemek istiyoruz diye.
"We would like to listen to these as a podcast, please."
Dolayısıyla gereken görüşmeler yaptık.
Therefore, we had the necessary discussions.
Bunları podcast olarak yayınlayacağız tüm yaz boyunca.
We will publish these as a podcast throughout the summer.
Yeni sezonda da büyük sürpriz podcast'e geri dönüyoruz arkadaşlar.
We're back with a big surprise for the podcast in the new season, friends.
Peki kendi günü ve saatinde mi?
So is it on its own day and time?
Evet kendi günü ve saatinde.
Yes, on its own day and time.
Perşembe sabahları yani.
Thursday mornings, that is.
Perşembe sabah 7'de yeni sezonda podcast ile karşınızda olacağız.
We will be with you in the new season with a podcast on Thursday morning at 7.
Bu arada sahnelerimiz devam ediyor.
In the meantime, our performances continue.
Yaz boyunca sahnelerimiz devam ediyor.
Our stages are continuing throughout the summer.
Sahnelerimiz devam edecek.
Our scenes will continue.
Sezonda da devam edecek.
It will continue in the season as well.
Orada zaten birebir canlı olarak iletişimde olacağız.
We will already be communicating live one-on-one there.
Hepinizi bekliyoruz sahnelerimize.
We are expecting all of you on our stages.
77 bölüm podcast yapmıştık.
We had made 77 episodes of the podcast.
29 bölümde YouTube yapmış olduk.
We made 29 episodes on YouTube.
Yani aslında toplamda 106 bölümlük bir macera.
So, it's actually a total of 106 episodes of an adventure.
Biz pek sayılara ve kavramlara takılmıyoruz anladığım kadarıyla mesela.
We don't really get caught up in numbers and concepts, as far as I understand.
77 neden 75 değil?
Why 77 and not 75?
Neden 80 değil?
Why not 80?
Neden bu 30 değil mesela?
Why is it not 30, for example?
Onu da size bıraktık.
We left that to you as well.
Şaka bir yana hadi bir başlayalım dediğimiz bir projede
"Joking aside, it’s a project where we said let's start."
106 bölümü devirmiş olmak da nefis.
It's great to have completed 106 episodes.
Ağzımıza sağlık diyorum ben.
I say health to our mouths.
Bence sadece bizim başarımız değil Meksikacıların başarısı.
I think it's not just our success but the success of the Mexicans as well.
Çünkü onlardan gelen açmazları genellikle konuşuyoruz.
Because we generally talk about the dilemmas that come from them.
Sen de bizim başarımız değil.
You are not our success either.
Bir anda şey gibi.
Like a thing all of a sudden.
Sadece ağzımıza sağlık.
Just health to our mouths.
Kankim yanlış düşünüyorsun.
My friend, you are thinking wrong.
Biz kardeşimle şöyle düşünüyoruz.
My brother and I think like this.
Bence Meksikacıların başarısı.
I think it's the success of the Mexicans.
Sadece 3 kişiyiz ve ben ağzımıza sağlık diyorum.
There are only 3 of us, and I say health to our mouths.
O da diyor ki bizim başarımız olduğunu düşünmüyor.
He says that he doesn’t think we have succeeded.
Onların da zekasını parmaklarına sağlık.
Their intelligence is also thanks to their fingers.
Evet.
Yes.
Ortak akılanda ağzımıza sağlık canım.
Health to our mouths in common sense, my dear.
Senin üzerine bir şey söyleyeyim.
Let me say something about you.
O zaman herkes kendi fikirleri söylesin.
Then everyone should express their own opinions.
Kimse kimseye de karışmasın.
Nobody should interfere with anyone else.
Tamam abi söyle fikirleri.
Okay bro, go ahead and share your ideas.
Bir de çok çok çok büyük bir sürprizimiz daha var.
We also have one more very, very, very big surprise.
Hakikaten benim için çok güzel.
It is indeed very beautiful for me.
Güzel bir haber var.
There is good news.
Filmimiz çok yakın zaman içerisinde Netflix'te yayınlı olacak.
Our film will be released on Netflix very soon.
Bununla ilgili de çok soru geliyordu.
Many questions were coming in about this as well.
Netflix olmasına neden bu kadar sevindim söylemek istiyorum.
I want to say why I am so happy that it is on Netflix.
Çok fazla Netflix aboneliği var Türkiye'de.
There are too many Netflix subscriptions in Turkey.
Ve ben filmin biraz izlenmesini istiyorum yani.
And I want the film to be watched a bit, I mean.
Sevsinler sevmesinler.
Let them love or not love.
Hakikaten burada da değilim ben.
I'm really not here either.
Neden Netflix'e sevindin?
Why are you happy about Netflix?
Çünkü çok abonesi var.
Because it has a lot of subscribers.
Ben de bu kadar dümdüz bir açıklamayı hiç görmedim.
I have never seen such a straightforward explanation.
İnsan bunu biraz böyle allar pullar.
People tend to embellish things a bit.
Hayır baba daha çok kişiye ulaşacağız ya.
No, Dad, we will reach more people.
Ben istiyorum ki eleştirilsek de, yerilsek de, sevilsek de ama ulaşalım birilerine yani.
I want us to reach someone, even if we are criticized, belittled, or loved.
Biz ulaşamadık.
We could not reach.
Vizyonda ulaşamadık açıkçası.
Honestly, we couldn't reach it in theaters.
Yani filmimizin arkasında olduğumuzu söyleyebiliriz.
So we can say that we are behind our film.
Ben kendi adıma söyleyebilirim.
I can say for my part.
Bir de şeye eleştirileri geliyordu.
There were also criticisms about that thing.
Film vizyona girene kadar çok tanıtım yaptınız.
You did a lot of promotion until the film was released.
Her yerde konuşuyorsunuz.
You are talking everywhere.
Vizyondan sonra hiç konuşmuyorsunuz.
You don't talk at all after the premiere.
İşte az izlendi içimi.
Here, it watched my inside a little.
Konuşacak bir şey yoktu.
There was nothing to talk about.
Çünkü yani portaldaki yayınlanma tarihi belli değildi.
Because the publication date on the portal was unclear.
Şimdi yayın belli olacak.
The broadcast will be clear now.
Bakın konuşuyoruz yani.
Look, we are talking.
Ne konuşacağız lan?
What are we going to talk about, man?
Vizyonda gelip bizzat bizimle veya...
Coming to the cinema and personally with us or...
Ne konuşacağız lan?
What are we going to talk about, man?
Sabah şak film konuşacağız ya.
We'll talk about the morning prank movie, right?
Filmi bizzat gelip vizyonda izleyen izleyicilerimizden geçer not almıştık.
We received positive feedback from our audience who personally came to watch the film in theaters.
Onların ayaklarına sağlık gelip de izleyenlerin.
"Health to their feet who came and watched."
Çok mutlu olmuştuk o dönemde.
We were very happy at that time.
Şimdi daha çok insanın izleyecek olması nefis.
It's great that more people will be watching now.
Çok insan soruyor çünkü vizyonda yakalayamadık.
A lot of people are asking because we couldn't catch it in theaters.
Ne zaman izleriz, nerede izleriz diye.
When do we watch it, where do we watch it?
Çok yakında Netflix'te olacağız.
We will be on Netflix very soon.
Hayırlı olsun.
Congratulations.
Gelenlerin ayaklarına sağlık.
Thank you for coming.
Gelmeyenlerin de götüne sağlık.
"Health to the buttocks of those who didn't come."
Otururuz.
We sit down.
Otururlar gelmeyecek.
They will sit; they won't come.
İzleyecek olanların baş parmağına sağlık.
Health to the thumbs of those who will be watching.
Allah Allah.
Oh my God.
Ben kendi adıma 29 bölümdür YouTube'da izleyicilerimizle buluşmaktan çok memnunum.
I am very happy to have been meeting with our viewers on YouTube for 29 episodes.
Yeni sezonda podcast ile buluşacağız.
We will meet with the podcast in the new season.
Meksika Açmazı devam edebildiği kadar da edecek.
The Mexico Dilemma will continue for as long as it can.
Ben de kendi adıma şöyle bir küçük bir heyecan yaşıyorum.
I am also experiencing a little excitement in my own way.
Podcast iken size görüntülerle ulaşamadığımız için böyle her bölümle ilgili bir kapak
Since we couldn't reach you with visuals during the podcast, here is a cover for each episode.
hazırlıyordum ve bayağı vaktim alıyordu o kapağı hazırlamak.
I was preparing it and it was taking quite a bit of my time to prepare that lid.
Şimdi o kapakları tekrar hazırlayacağım.
I will prepare those covers again now.
Bunun altına bir sürü yorum gelecek yine bölümle ilgili.
A lot of comments will again come under this about the episode.
Ben de onunla ilgili enteresan bir heyecan yaşıyorum.
I also feel an interesting excitement about it.
Meksika Açmazı aslında bizim bazı yönlerimizi sizinle tanıştırdığımız için çok güzel
The Mexico Conundrum is actually very nice because it introduces some aspects of ourselves to you.
bir program oldu.
There was a program.
Evet.
Yes.
Yani ben aslında kendi kimliğimi anlattığım nasıl bir tip olduğumu Meksika Açmazı'na
So, I'm actually describing my identity and what kind of person I am to the Mexico Paradox.
dahi gösterdim.
I also showed.
Sevdiler sevmediler o ayrı bir şey ama en azından benim burada tanınırlığım farklı
Whether they loved or not is a different matter, but at least my recognition here is different.
yönde arttı.
It increased in that direction.
Çünkü kişisel olaylarını diğer yaptığım programlarda anlatamıyorsun yani o program
Because you can't talk about your personal events in the other programs I do, that program...
formatı ile ilgili sen başka şeyler konuşuyorsun.
You are talking about other things related to the format.
Ama benim ne olduğum ortaya çıktı.
But what I am has come to light.
Ben bana tahammül edinmenizi sağlayan kişiler de bu iki insandı.
The people who made it possible for you to tolerate me were these two individuals.
Onlar Allah çok duygusal bir yere girdi.
They entered a very emotional place with Allah.
Çok güzel böyle bir şey girmek istemiyorum.
I don't want to get involved in something so beautiful.
İlk defa ilk defa duygusal bir şey söylüyorsun söyleme adam be.
For the first time, you're saying something emotional, don't say it, man.
Evet.
Yes.
Onlar sayesinde tolere edilebildim.
I was able to tolerate thanks to them.
Normalde tahammül edilemeyeceğini ben de farkındayım.
I am also aware that it is normally unbearable.
Her zaman bana öyle şeyler yazıyorlar.
They always write such things to me.
Abi sen uzaktaki bir arkadaş olarak çok iyisin ama yakın arkadaşım olma.
Bro, you are really good as a friend from afar, but don't be my close friend.
Biliyorum.
I know.
Götlerim.
My buttocks.
Şunu demek istiyorum.
I want to say this.
Meksika açmazı az önce Mesut'un dediği gibi devam eder etmez belli değil.
It's unclear whether the Mexico deadlock will continue as Mesut just mentioned.
Yani yeni sezondan bahsetmiyorum.
So I'm not talking about the new season.
Uzun vadeden bahsediyorum.
I'm talking about the long term.
Ama bu devam edecekse sadece Meksikalılar sayesinde olacak.
But if this is going to continue, it will only be thanks to the Mexicans.
Sadece sahneye gelen Meksikalılar sayesinde bizim YouTube'muzu Spotify'mızı şeyimizi
Thanks to the Mexicans who only come to the stage, our YouTube and Spotify and everything.
podcastlerimizi dinleyen Meksikalılar sayesinde olacak.
It will be thanks to the Mexicans who listen to our podcasts.
Siz ne kadar destek olursanız ne kadar güzel dileklerinizi bize yollarsanız biz de o kadar
The more support you provide and the more beautiful wishes you send us, the more we will...
şevkli bu işi yapmaya devam ederiz.
We will continue to do this job enthusiastically.
Öteki türlü zaten çok yapası gelmez insanın bir yerden sonra motivasyonunu kaybeder.
Otherwise, a person doesn't really feel like doing it after a while and loses motivation.
Evladı konuşan baba gibi.
Like a father who talks about his child.
Ayrıca Atam.
Also my Father.
Baya gururluyum.
I am quite proud.
Kendi düşünceleri Meksika açmazıyla ilgili buydu.
His own thoughts were about the Mexico dilemma.
Çok teşekkür ediyorum.
Thank you very much.
Bizi izlediğiniz zaman ayırdığınız için.
Thank you for taking the time to watch us.
Siz varsanız biz de varız.
If you are here, we are here too.
İyi ki izlediniz.
Thank you for watching.
İyi ki siz izlediniz.
I'm glad you watched it.
Yallah çimene ya.
Come on, let’s go to the grass.
Oğlum her aynı sloganı alıp her programda kullanamazsın.
Son, you can't take the same slogan and use it in every program.
O çimeli sloganı ya.
That's a catchy slogan.
Burada bir şey bulamadım.
I couldn't find anything here.
Ben diyor muyum ilişki testine hoş geldiniz diye.
Am I saying welcome to the relationship test?
Kalkın sen de istiyorsan.
Get up if you want to.
Stand up'larıma hoş geldiniz.
Welcome to my stand-ups.
Beyler ben mis gibi duygusal bir şeyler söyledim.
Gentlemen, I said something really emotional.
Ökgüz gibi dümdüz hikaye anlattınız.
You told a straightforward story like a cow.
Biz geleceğiz, gideceğiz, güleceğiz.
We will come, we will go, we will laugh.
Nerede hikaye?
Where is the story?
Ne hikayesi?
What’s the story?
Girdi adam şimdi.
The man just entered.
Ben de gireceğim.
I will enter as well.
Gir.
Come in.
Kıskandı hemen girdi.
He got jealous and immediately intervened.
Kıskandı o da duygusal yapmak istiyor.
He got jealous; he wants to be emotional too.
Yap bakalım duygusallığı.
Go ahead and be emotional.
Mesut ağlıyor ağlıyor.
Mesut is crying and crying.
Aa telepati yaptı.
Oh, she used telepathy.
Beni anladılar biliyor musunuz?
Do you know they understood me?
Ya yürü git.
Just go ahead and walk away.
İzleyicilerimiz gözlerimle ne demek istediğimi anladılar.
Our viewers understood what I meant with my eyes.
Mesut ne anlatmaya çalışıyor?
What is Mesut trying to explain?
Alta yazar mısınız?
Can you write it down?
Biz anlamadık da.
We didn't understand either.
Ben söyleyeyim.
I'll say.
Beni kurtarın diye.
Save me.
Allah'ın seversin beni kurtarsın.
God loves you, let Him save me.
Ben de böyle yapacağım.
I will do the same.
Lan öyle sanki.
Man, it's like that.
Hiç görmedin mi bu beni kurtar demeyi?
Have you never seen this saying, "save me"?
Evet alakasız bir yerde.
Yes, in an unrelated place.
Bir yerde kalsam hiç bilmiyorum yani.
I have no idea if I stay somewhere.
Alakasız bir yerde.
In an unrelated place.
Ben niye lan yapayım?
Why should I do it, man?
Burada şeymiş.
It was here.
Ben iyiyim burada iyi falan.
I'm good here, everything's fine.
Tamam.
Okay.
Şimdiye kadar dinleyen izleyen herkese teşekkür ediyoruz.
We thank everyone who has listened and watched so far.
Yeni sezonda görüşmek üzere.
See you in the new season.
İyi tatiller.
Happy holidays.
Görüşürüz.
See you.
İyi tatiller.
Have a nice holiday.
Arada podcastleri dinlemeyi unutmayın.
Don't forget to listen to the podcasts in between.
Yazınız süper geçsin.
May your writing go super well.
Filmimizi de izleyin.
Watch our film too.
Yeni sezonda görüşmek üzere.
See you in the new season.
Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.