Küçük Resim 54: Koçum benim!
Podfresh: Ali & Onur
Küçük Resim - Kellerin Savaşı
Küçük Resim 54: Koçum benim!
Merhaba futbol severler. Bizce futbol sadece bir oyun değil, bir yaşam tarzı, bir tutku.
Hello football lovers. We believe football is not just a game, but a lifestyle, a passion.
Efsanevi maçlar, unutulmaz anlar, gelişen futbol teknolojileri ve hızla değişen futbol dünyasını
Legendary matches, unforgettable moments, advancing football technologies, and the rapidly changing world of football.
EVA ile birlikte AI Cast'te konuşuyoruz.
We are talking on AI Cast with EVA.
Futbol sizin için de bir tutkuysa, AI Cast'i podcast dinlediğiniz platformlarda takip edip abone olun.
If football is a passion for you as well, follow and subscribe to AI Cast on the platforms where you listen to podcasts.
Anadolu'nun bağrından bir kısrak başı gibi uzanıp gelen podcast programı Kellerin Savaşı Küçük Resim başlaya yazdı.
A podcast program called Kellerin Savaşı Küçük Resim has emerged from the heart of Anatolia like the head of a mare reaching out.
Evet, başlaya yazdı. Güzel de başladı ama.
Yes, it has started to write. And it started off nicely.
Evet. Geçen biri bana şey dedi.
Yes. Someone told me something the other day.
Ne?
What?
Bizim podcast'imizi dinliyormuş.
He/She was listening to our podcast.
Hocam dedi, neden şiveli konuşuyorsunuz?
He said, teacher, why are you speaking in a dialect?
Ben dedim, şiveli konuşmuyorum. Nasıl konuşuyorsa böyle konuşuyorum.
I said, I'm not speaking in a dialect. I'm speaking just like I normally do.
Kötü Türk dizisi şive taklidi gibi düşündü galiba.
It seems they thought the bad Turkish series was like a dialect mimicry.
Allah Allah.
Oh my God.
Arkadaşlar ben böyle konuşuyorum.
Friends, this is how I speak.
Yani şey mi dedi acaba, böyle şiveli konuşuyor ama şey konuşuyor.
So did he say something like that, he talks in a dialect but he speaks like that.
Yani bunun taklit olarak mı?
So is it a imitation?
Evet evet, onu taklit sanmış.
Yes, yes, they thought it was imitation.
Çok kötü ya. Bir kere bu ben böyle biriyle çıkmam ki.
That's really bad. There's no way I'm dating someone like this.
Yani podcast çekmem.
So, I won't be recording a podcast.
Ben taklit etmiyorum. Bakın benim konuşmam bu.
I'm not imitating. Look, this is how I speak.
Erzurum'a gitmiştim.
I had gone to Erzurum.
Yıllar önce bir turla, daha doğrusu başka bir çalışma için gitmiştik ama bize bir tur düzenlemişlerdi.
Years ago, we went on a tour, or rather, we had gone for another job, but they had arranged a tour for us.
Erzurum'un.
Of Erzurum.
Müthiş.
Awesome.
Tarihi yerlerini gezme amacıyla.
With the purpose of visiting historical places.
Orada bize tahsis ettikleri otobüste bir arkadaş vardı.
There was a friend on the bus they assigned to us.
Aynı zamanda şoför, otobüsün şoförü.
At the same time, he is the driver, the driver of the bus.
Dedi ki, hocalarım ben size Erzurum'u ben gezdireceğim dedi.
He said, my teachers, I will show you Erzurum.
Yalnız şöyle bir sorum var.
I only have one question like this.
Ben Erzurum ağzıyla konuşurum.
I speak with the Erzurum dialect.
Zaten ben başka türlü konuşamıyorum.
I can't talk in any other way anyway.
O hesap yani.
That makes sense, then.
Öyle bir kafasında soru işareti olan varsa.
If there is anyone who has a question mark in their mind.
Bu adam şive taklidi mi yapıyor?
Is this man doing a dialect impression?
Hayır.
No.
Arkadaşlar ben böyle konuşuyorum.
Friends, this is how I talk.
Yapacak bir şey yok.
There's nothing to be done.
O zaman itiraf edelim.
Then let's confess.
Ben aslında böyle şive taklidi yapıyorum.
I'm actually imitating this accent.
Şive taklidi yapıyorum değil mi?
I'm imitating an accent, right?
İstanbul ağzıyla.
In the Istanbul accent.
Normalde aslında bende.
Actually, I normally do too.
Keşke yapabilsem de burada böyle çok yoğun bir aksan çıkarıp öyle konuşup aslında bu benim normalim deseydim.
I wish I could speak with such a strong accent here and say that actually this is my normal.
Mükemmel bir şakaydı ama o da yok bende.
It was a perfect joke, but I don't have it either.
O da yok.
That's not there either.
Biz neysek oyuz ya.
We are what we are.
Bazı sesler yok.
Some sounds are missing.
Bende S'lerim pertek.
I also speak in S's, Pertek.
Evet.
Yes.
Kalın K'lerim çok kalın değil.
My thick K's are not very thick.
İnce yakın.
Thin close.
Yapacak bir şey yok.
There's nothing to be done.
Ne olacak?
What will happen?
Bunun için yalnız bir yardım.
Just one help for this.
Yalnız bir yardım almayı düşünüyorum.
I'm only thinking of getting some help.
Koç.
Aries.
Evet.
Yes.
Konuşma koçu.
Speech coach.
Neyi karıştı ortalık ya?
What is the chaos about?
Koçlar moçlar falan filan.
Aries, mush, blah blah.
Biliyor musun olayın böyle?
Do you know that the situation is like this?
Ya ben olayı çok takip edemedim de galiba Feyza Altun'un sallaları.
I haven't really followed the event closely, but I guess it's Feyza Altun's allegations.
Feyza Altun bir Türkiye'deki esnaf ve sanatkarlar odasını nasıl diyeyim temizleme görevi.
Feyza Altun has the task of "cleaning" a chamber of tradesmen and craftsmen in Turkey.
İşte bu güzellik salonlarına bir şey yapmıştı.
Here, it had done something to the beauty salons.
Bu Dilan Polatlar.
This is Dilan Polatlar.
Evet.
Yes.
Onlara bir saldırdı.
He/she/they attacked them.
Tabii.
Of course.
Onlara saldırdı.
He/She attacked them.
Saldırdıktan sonra bayağı orayı bir temizledi.
After attacking, he cleaned that place up quite well.
Sonra da Doğu Demirkol'un Yaşam Koçu diye bir filmi var.
Then there is a movie by Doğu Demirkol called Life Coach.
Evet.
Yes.
Yaşam Koçu çıkacak.
A life coach will emerge.
12'sinde falan çıkacak herhalde.
It will probably come out around the 12th.
12'si Cuma günü.
The 12th is on Friday.
İşte bu yayınla aynı gün çıkacak.
It will be released on the same day as this publication.
Bunu dinleyin ondan sonra.
Listen to this first.
Bunu dinleyin ondan sonra da gidin filminizi izleyin.
Listen to this, and then go watch your movie.
Boğuluyordum.
I was drowning.
Canlı yayında boğulamadım.
I couldn't drown in the live broadcast.
Yaşam Koçu filminde bu koçların, bu mentorların ya da bu işte şeytikler var ya piyasanın
In the Life Coach movie, these coaches, these mentors, or these so-called experts in the market.
işte.
here.
Ali Cengiz oyunlarına atıflı, güzel, komik bir film.
A beautiful, funny movie with references to Ali Cengiz games.
Evet.
Yes.
Feyza Altun da ondan sonra bakıyor.
Feyza Altun looks at her afterwards.
Bunları diyor ki ben bir araştırayım bakayım.
He says let me investigate these and see.
Bir araştırıyor zaten orası Le Biderya.
Someone is already investigating there, Le Biderya.
Tabii tabii.
Of course, of course.
Muazzam bir alan.
A tremendous area.
Orada işte bulduğu Yaşam Koçu.
There is the Life Coach he found there.
İşte bilmem terapist ama böyle terapist gibi değil tabii tabii işte onları buluyor.
I don't know, but it's like they find them, not exactly like a therapist of course.
İfşa ediyor.
It is being disclosed.
Sorular soruyor onlara Twitter'da.
They are asking them questions on Twitter.
Ortalıkta karıştı.
Things got mixed up.
Bir kısım koçlar alındı bundan.
Some coaches were taken from this.
Biz dedi onaylı koçuz, biz dedi şöyleyiz böyleyiz.
"We are certified coaches, we are like this and like that."
Bir kısım dedi ki biz seans yapmıyoruz, terapi vermiyoruz.
Some said that we do not hold sessions, we do not provide therapy.
Niye böyle falan filan dedi.
He said something like, "Why is it like this and that?"
Bir tanesi dedi ki göz bozukluğu mesela kötü bir şey görmek ya da istediğini görememekle
One of them said that vision impairment is, for example, not being able to see something clearly or not being able to see what you want.
alakalıdır.
it is relevant.
Hımm.
Hmm.
Dedi.
He/She said.
Demiş onun videosunu anlatıyor.
He said he is talking about his video.
Bir dakika dur.
Wait a minute.
Göz bozukluğu.
Vision impairment.
Hastalıkların diyor.
He says diseases.
Evet.
Yes.
Mutlaka ve mutlaka geçmiş travmalarla.
Definitely and absolutely with past traumas.
Bir alakası var.
It has a relation.
Belki sen değil ama belki ailen.
Maybe not you, but maybe your family.
Hımm.
Hmm.
Dedenin bir travmasıyla.
With a trauma from your grandfather.
İstediğini görememek ya da korkunç bir şey görmek.
Not being able to see what you want or seeing something dreadful.
Görmek.
To see.
O göz şeyi ve ben bunu duyduğum andan beri.
That eye thing, and ever since I heard this.
Oğlum mantıklı lan.
My son, that's logical.
Göz bozukluğu bu.
This is a vision impairment.
Demek ki ben ondan dolayı ya dedem ya da ben bir şey istediğimi göremedim ya da
So, I either didn't see that I wanted something because of him, or my grandfather, or I...
korkunç bir şey dedem gördü.
My grandfather saw a terrible thing.
Gördü.
He/She saw.
Aynen.
Exactly.
Dedem ya da dedemin babası, anası işte artık her neyse.
My grandfather or my grandfather's father, mother, whatever it is.
Enteresan.
Interesting.
Eee.
Well.
Buradan patladı mı elbette?
Did it blow up from here, of course?
Patladı.
It exploded.
İstediğini yiyememek ya da korkunç bir şey yemekten kaynaklı olabilir.
It may be due to not being able to eat what you desire or from eating something terrible.
Her şeyle uyarlanabilir.
It can be adapted to everything.
Yani ne bileyim işte şeyim vardır mesela, nefes tarlığım vardır.
So, I mean, I have something, for example, I have a breath field.
İstediğini içine çekememek ya da korkunç bir şey içine çekememek.
Not being able to draw what you want in or being unable to draw something terrible in.
Çekememek.
Unable to bear.
Çekememek ya da korkunç bi şey için.
For not being able to take it or for something terrible.
Oğlum bu müthiş bir kaynak ya.
Son, this is an awesome resource.
Her yere gidersin burada.
You can go anywhere here.
Ve Feyza Altın da bunlara savaşıyor.
And Feyza Altın is fighting against these too.
Bence meyhude bir çaba yani.
I think it's a futile effort.
Yani valla şu ara
I mean, honestly, right now.
ben şimdi bir kitap okuyorum. Epey önce almıştım da
I am reading a book now. I got it a long time ago.
geçenlerde Mirgün Cabas'la
Recently with Mirgün Cabas
Can Kozanoğlu'nun Canımız Ciğerimiz
Can Kozanoğlu is our dear one.
Can Kozanoğlu'nun bir podcast
Can Kozanoğlu's podcast
programı var onlarınla.
They have a program with them.
Orada o konuyu
That topic over there
ele almışlardı. Ben de epeydir almıştım.
They had taken it. I had also taken it a long time ago.
Türkiye'de ne arayışlar?
What searches are there in Turkey?
Spritüel arayışlar.
Spiritual quests.
Spritüel arayışlar
Spiritual quests
diye bir kitap. Ya bu iş
It's a book. So what about this job?
bangır bangır
bang bang
gelirken iş şeye döndü.
It turned into a job while coming.
Yani spriterlikten
So, from being a spriter.
biraz daha böyle
a little more like this
piyasaya. Spriterlik
to the market. Spriterhood
işi de piyasaydı da
the job was also in the market
daha farklı bir yere döndü.
It turned to a more different place.
Çok enteresan terapiler görüyorum. Geçen
I'm seeing very interesting therapies. Last week
bir tanesini galiba odaya
I think one of them is in the room.
kitlemişler. Bir hafta karanlık
They have blocked it. A week of darkness.
bir odada. Çıkınca ağlar. Ama ben de
in a room. When she comes out, she cries. But I do too.
çıkınca ağlarım. Yani
I'll cry when I get out. I mean.
onu şöyle paylaştılar çünkü.
They shared it like this because.
Mapusluk zor. Karanlıktan
Imprisonment is hard. From the darkness.
daha zor.
more difficult.
Yani onu şöyle
So, like this.
paylaştılar.
They shared.
Çıkınca gözyaşlarını
When you come out, your tears.
tutamadın. Normal. Yani en azından
You couldn't hold it. It's normal. At least.
ışığı görünce bir göz tepki. Göz zaten
When it sees the light, an eye reacts. The eye already...
yaşarız. Göz tepki vermişleri gibi geldi
We will live. It seemed like the eyes had reacted.
bana. Bu işler nereye gidecek
To me. Where will these things go?
bilmiyorum yani. Ama
I don't know, I mean. But
bir yerinden tutturabiliyor insanlar. Biz de
People can hold on to something. We also...
böyle bir şey yapabilir miyiz gibi bir.
Can we do something like this?
Şöyle bir şey var abi.
There is something like this, bro.
Şimdi herkes buna çok masum bir
Now everyone is very innocent about this.
şeyle geliyor. Genelde de işte
It's coming with something. Usually at work.
kendi travmaları üzerinden.
through their own traumas.
Travma zaten en çok kullanan. Travma
Trauma is already the most used. Trauma.
farkındalık. Bunlar sürekli
awareness. These are constant
kullanılan kelimeler. Evet.
used words. Yes.
Onlar üzerinden bir yola çıkıyor.
They are setting off on a road through them.
O yolda bir şey öğreniyor. O yolda
He is learning something on that road. On that road.
öğrendiği kendisinde işe yarıyor.
What he/she has learned is useful to him/her.
Kendisinde işe yaradığı için bunu satmaya çalışıyor.
He is trying to sell this because it works for him.
Hasbelkader satıyor da.
He is selling it by chance.
Çünkü Türkiye'de her şey satılır.
Because everything is for sale in Turkey.
Satıyor ve
Selling and
bundan sonra bu
from now on this
daha olvi bir şeye dönüşüyor.
It's turning into something more alive.
Yani o bence
So, I think that.
hiçbir bilgim yok da. Psikologların
I have no information at all about psychologists.
da belli bir
but a certain
zamanlar onlar da supervisor'lı
Once, they also had a supervisor.
kalıyor ya. Çünkü gerçekten kendine şey
It's staying, you know. Because it's really something for yourself.
yapabiliyorsun. Kendini bir anda
You can do it. Suddenly, yourself.
şeye döndürebiliyorsun ya.
You can turn it into something.
His olarak böyle
It's like this.
insanüstü bir varlığa
to a superhuman being
ya da insanlara huzur,
or peace to people,
mutluluk
happiness
böyle bahşedecek bir şeye
to something that will grant like this
dönüşebiliyorsun.
You can transform.
Dönüşebiliyorsun.
You can transform.
Son dönemlerde
In recent times
icat edilen, daha doğrusu
invented, more precisely
icat mı edilen diyeyim,
Should I say that it was invented,
ortaya mı çıkan diyeyim, onu da çok bilemiyorum.
Should I say it emerged? I'm not sure about that either.
Bir sürü kavram var ya. Evet.
There are a lot of concepts, right? Yes.
Onların içinden böyle bir şeyleri
Such things among them.
bulup paraya çevirebildiğin zaman
when you find it and can turn it into money
çok güzel bir yol açmış olur.
It would open up a very beautiful path.
Ekmek. Ekmeğin hem de
Bread. The bread too.
böyle çift tarafını kızarmış,
such that both sides are browned,
üzerinde tereyağı sürülmüş.
buttered.
Yani öyle güzelmiş. İşte travma.
So it was that beautiful. That's trauma.
Her şey, ulan
Everything, man.
travma, mesela ben
trauma, for example, me
kızımla yaşıyorum. Diyor ki ben diyor çocukluğumda
I live with my daughter. She says that when she was a child.
şöyle bir travma yaşadım. Yaşadığı travma
I experienced such a trauma. The trauma he/she experienced.
da şuymuş. Ben sinirlenmişim
So that's what it is. I got angry.
ve kendisine
and to him/her
ya değil asla, kendisine dönük bir şeyim
No, not at all, I have something directed towards him.
olmamış. Ne bileyim elimdeki kitabı böyle
It hasn't happened. How should I know, like this with the book in my hand?
sertçe yere atmışım ya da masaya atmışım.
I must have thrown it harshly on the ground or on the table.
Bu diyor bende travma
This says I also have trauma.
tetikledi. Bu kadar pamuk suluk.
It triggered. So much cotton watering can.
Eee
Well...
senin travmanı yerim diyorum.
I'm saying I'll eat your trauma.
Aynen öyle.
Exactly like that.
İnanır mısın? Beni de
Do you believe it? Me too.
karanfere bağlayıp dövdüler.
They tied it with a carnation and beat it.
Böyle bir şey olabilir mi?
Could such a thing happen?
Bahçe hortumu. Her gün dayak yerdim.
Garden hose. I would get beaten every day.
Ama bu bende
But this is with me.
travma yaratmadı. Bilinen
It did not cause trauma. Known.
kelime, yani bir kelimeyi zaten
word, I mean already one word
çok kullanmak, bir kelimeyi her yerde
to use a word a lot, everywhere
kullanmak, gerekli gereksiz kullanmak
to use, to use what is necessary and unnecessary
kelimenin de içini muazzam boşaltıyor.
It is also completely emptying the inside of the word.
Travma şu an bomboş.
Trauma is currently empty.
Evet. Her şey travma.
Yes. Everything is trauma.
Öyle değil. Öyle değil. Öyle bir şey değil.
It's not like that. It's not like that. It's not something like that.
Depresyon. Depresyon. Canın sıkılan
Depression. Depression. Feeling down.
depresyonda mı? Canın sıkkın.
Are you depressed? Feeling down?
Depresyonda değilsin sen.
You are not in depression.
Depresyona girmekten vazgeçtiğim için
Because I gave up on falling into depression.
örgüye başladım diye tweet gördüm ya.
I saw a tweet saying that I started knitting.
Depresyon vazgeçilebilir bir şey değil o.
Depression is not something that can be given up.
Öyle değil oğlum. Öyle hastalık o.
It's not like that, son. That's a disease.
Bizim asıl hatamız ne biliyor musun? Biz bir
Do you know what our main mistake is? We are a
hayvanın
of the animal
nasıl hasta olduğunu
how you got sick
mekaniğini tam anlamadığımız için
because we do not fully understand its mechanics
bizim de aynı mekanikle hasta olacağımızı
that we will get sick with the same mechanism.
kabul etmediğimizden bunlar.
These are the things we do not accept.
Yani bir hayvan ve köpek.
So, an animal and a dog.
Mesela köpek hastalandı
For example, the dog got sick.
diyelim. Evet. Niye hastalanır?
Let's say. Yes. Why do they get sick?
Mikrobiyotik, bağışıklığı şeydir.
Microbiotics is what strengthens the immune system.
Bilmem nedir. Çeşitli sebep. Ulan bizde aynı sebep.
I don't know what it is. Various reasons. Damn, we have the same reason.
Benim travmamdan dolayı benim gözüm
Because of my trauma, my eye.
bozulamaz yani. Bir de her şeyi
It can't be broken, that is. And everything else.
psikolojiye
to psychology
yontamazsın. Yontamazsın.
You can't shape it. You can't shape it.
Yani her şey. Bir de o çok
So everything. And that too very much.
geniş bir alan ya. Tabii canım. Nereden
It's a wide area. Of course, darling. From where?
atarsan tut. Tabii tabii. Yani öyle
If you throw, catch it. Of course, of course. I mean, like that.
ölçülebilir, gözlenebilir bir durum olmadığı için
because there is no measurable, observable condition
rasyonel bir yerden
from a rational place
yaklaşmamakla mümkün.
It is possible by not approaching.
Tabii rasyonel bir yerden yaklaşanlar da var.
Of course, there are also those who approach from a rational perspective.
Fakat örneğin
However, for example
vücuttaki ne bileyim bazı
I don’t know, some things in the body.
salgıları, hormonları vesaireyi
the secretions, hormones, etc.
dengeleyen ve bununla bir
balancing and thereby a
iyileşme süreci ya da en azından
the healing process or at least
palyatif bir çözüm sunan tıp dediğimiz
what we call medicine that offers a palliative solution
bir alan var. Mesela.
There is an area. For example.
Bu rasyonel bir yerden yaklaşıyor ama
This is approaching from a rational place but
ne bileyim sende bir travma
I don't know, you have some trauma.
vardı. Sen o yüzden
There was. That's why you.
millet içinde osuruyorsun diye bunun
You're farting in front of the nation because of this.
üzerine gittiğin zaman oradan bir şey
When you go over it, something comes from there.
illa çıkarırsın. Bulmak istersen
You will definitely find it if you want to.
bulursun. Bulursun. Bulursun.
You will find it. You will find it. You will find it.
Yani bulunabilir şey.
So, something that can be found.
Sonsuz çünkü.
Because it's infinite.
Her yerden çıkarabilirsin.
You can take it out from everywhere.
Bunu işte ekmek kapısı haline getirmek
To turn this into a source of livelihood.
bir de ya bu şeyi okurken
also while reading this thing
o aklıma geldi bu Türkiye'de
That came to my mind in Turkey.
Spirtüel Arayışlar kitabını
The book of Spiritual Searches
okurken. Galiba
I think while reading.
bizim orta üst sınıf beyaz yakalı
our upper middle class white-collar
diye tabir ettiğimiz kesimde. Gerçi
in the section we refer to as. However
beyaz yakalıların çoğu üst sınıf
Most of the white-collar workers are upper class.
falan değil hatta çoğu orta sınıf bile
Not even that, in fact, most of them are even middle class.
değil. Değil mi? Aynen öyle.
No. Right? Exactly.
Proleter olduğunu kabul etmek istemeyen proleterler
Proletarians who do not want to accept that they are proletarians.
diyebiliriz. Kesinlikle tam olarak
we can say. Absolutely exactly
tarif o. Beyaz yakalının tarifi o yani.
The description of a white-collar worker, that's what it is.
Yani işçi olduğunu kabul etmek istemeyen
So, someone who does not want to accept that they are a worker.
işçiler. İşçiler.
Workers. Workers.
Bir yandan hani çok
On one hand, you know very well.
medeni çağdaş
civil contemporary
batılı
Western
vesaire görünüp bir taraftan da
appearing to be etc. on one hand and also
galiba
I guess.
hani öyle görmediği
you know, the way he/she didn't see it.
insanların bu
this of people
tarz pratiklerden, dini pratiklerden
style practices, religious practices
vesaire güç
and so on power
almasını da kıskanarak
jealously wishing for it to be taken.
ne bileyim işte yogadır.
I don't know, it's just yoga.
Reykidir. Hiç olmadı bir
It is a curse. It has never been one.
efendime söyleyeyim koçtur.
Let me tell you, it's a ram.
Karanlık terapisidir.
It is dark therapy.
Islak battaniye terapisidir.
It is wet blanket therapy.
Ne bileyim kafaya poşet geçirme
I don't know, putting a bag over your head.
terapisidir. Gerçi o uygulanabilen bir şey.
It is a therapy. Although it is something that can be applied.
O başka bir noktada uygulanıyor.
It is applied at another point.
En azından konuşturuyor.
At least it gets you talking.
Konuşturmasa da
Even if it doesn't make them speak.
rahatlatıyor.
it comforts.
En azından o poşeti geçiren
At least the one who handed over that bag.
poşeti geçiren de poşet
The one who passes the bag is also a bag.
geçirilen de rahatlatıyor.
What has been experienced also relaxes.
Kırbaç. Neyse ona geçelim.
Whip. Anyway, let's move on to that.
Bunlar üzerinden bir
These are through one.
rahatlama sağlamaya çalışıyor
trying to provide relief
gibi. Aman
like. Oh dear
kadar etkili oluyor bilmiyorum.
I don't know how effective it is.
Bir de böyle bir şey yapacaksın abi.
You're going to do something like this, man.
Önce zengine satacaksın.
You will sell it to the rich first.
Ya da satmış gibi
Or like having sold it.
görüneceksin. Zengin
You will be seen. Rich.
bir şeyi alırsa
if it takes something
gariban ona kesin
Poor thing, definitely.
heves eder. Heves eder. Gariban
He gets excited. He gets excited. Poor thing.
ona muhtaçtır.
He is in need of it.
O ana kadar ihtiyacı olduğunu bilmiyordur.
She might not know that she needs it until that moment.
Şu dakikadan sonra
From this moment on.
almak zorundadır. En büyük ihtiyacı. Airfry gibi
They must take it. Their greatest need. Like an air fryer.
düşün. Aynen öyle.
Think. Just like that.
Ya bak şöyle bir şey var abi.
Well, here's the thing, man.
Ben de bu arada şey yapmayayım.
I shouldn't do anything in the meantime.
Ama ben de mesela koçum. ICF onaylı
But I am also a coach, for example. ICF certified.
koçum.
my ram.
En büyük tepkiyi de koçlar verdi.
The biggest reaction came from the coaches.
Zaten hep öyle oluyor ya mesela.
It always happens that way, for example.
Adam bir şeyi karikatürize etti.
The man caricatured something.
İşte Doğu
Here is the East.
Demirkol. Doğu Demirkol.
Demirkol. Doğu Demirkol.
Doğu Demirkol. Karikatürize
Doğu Demirkol. Caricatured.
etti ama karikatürize
he did it but it was caricatured
ettiği için karikatürize olmayan
that is not caricatured because it has been made
kitle bir ayağa kalktı. Biz öyle
The crowd stood up. We are like that.
değiliz falan. O koçlukta
We're not like that. That coaching.
cartlıkta, curtlukta hiç şey yok
There is nothing in the cart or the sack.
aslında. Böyle bir terapisel hikaye yok.
Actually. There is no such therapeutic story.
Hatta
Even
karışma yok.
No interference.
Yani senin bir koçluk
So you have a coaching.
o şeyin sırasında, koçluk
during that thing, coaching
seansı sırasında
during the session
sorularla farklı
different with questions
bir bakış perspektifi kazanıyor mu
Does it gain a perspective?
karşındaki? Sen soru sorarsın.
Who is in front of you? You can ask a question.
Metotları var. Bilmem ne yaparsın.
They have methods. I don't know what you would do.
Bu kadar ha. Aslında hangi soruları
That's it. Actually, which questions?
sorarsın. Konu üzerinde hangi soruları
You ask. What questions do you have on the subject?
soracağını bilmek ve metot
knowing how to ask and method
bilmek yani. Metot bilmek. Fikrini de bilmezsin.
To know, I mean. To know the method. You don't even know his opinion.
Konuyu da birazcık bilmen lazım.
You need to know a little bit about the subject too.
Yani mesela yönetici koçuysan.
So, for example, if you are an executive coach.
Yönetsel işlerden biraz anlaman lazım.
You need to understand a bit about administrative tasks.
Yani bu işteki soru, burada
So the question in this job is here.
bunu mu kastettin ya da işte
Did you mean this or something like that?
açık uçlu kapalı uçlu falan filan. Bir sürü hikaye.
open-ended, closed-ended, and so on. A bunch of stories.
Fakat şöyle bir şey var abi.
But there is something like this, brother.
Ne zamanki o soruları soruyor insanlar
Whenever people ask those questions.
o soruları sormaya başladığı
the moment he/she started asking those questions
andan itibaren bir bakıyorsun
From then on, you suddenly realize.
abi bir anda
bro suddenly
bir analizler, birden
an analysis, suddenly
terapiler dışarıdan okuduğu
therapies read from outside
3-4 tane kitapta okuduğu
He/she read in 3-4 books.
yanlış şey, uygulamalar
wrong thing, applications
işte yok aile dizi mi
Is there no family series?
yok sen dur bakalım bir bahset.
No, you wait a moment, let's talk about it.
Ya sen eğer bir koçluk seansında
Well, if you are in a coaching session
senin bir babanla
with your father
ilişkin, ananla ilişkin konuşuluyorsa
If the relationship is being discussed with your mother.
çok doğru bir yerde değilsin.
You are not in a very correct place.
Psikoloğa gitsen iyi olur ya da bir terapiste
It would be good if you go to a psychologist or a therapist.
gitsen iyi olur.
It would be best if you went.
Oradan bir ailenle bir ilişkine baka. Hayır bakma ailenle
Look at your relationship with your family from there. No, don't look at your family.
ilişkine. O ilişki o değil konu yani.
Your relationship. It's not that relationship, that's not the point.
Anlatabildim mi ailen?
Did I manage to explain to your family?
Bu şeye benziyor. Koç tabiri şey içinde kullanılıyor ya
It resembles this thing. The term "koç" is used within that thing.
teknik direktör ya da işte spordaki
technical director or in sports
hoca aslında. Neyi nasıl
Actually, it's a teacher. What and how?
yapacağına ilişkin.
related to what he/she will do.
Metot veriyor sana. Aynen öyle.
It's giving you the method. Exactly that.
İş eğer şeye
The work is if for something.
dönerse evet yani
If it comes back, yes.
aileyle ilişkiler ne bileyim
I don't know about family relationships.
vesaire. Bana şuraya bir uzan da
etc. Could you reach over here for me?
çocukluğunu anlata geliyorsa.
If he/she is coming to talk about his/her childhood.
Fatih Terim geliyor böyle sanatıyor.
Fatih Terim is coming, that's how he paints (or 'depicts').
Anlatır o. Anlatır o.
It tells. It tells.
İşte şey diyor bazı diyor
"Here it says something, it says some."
yatırım diyor.
He/She says it's an investment.
Dinlemesen sen diyor
He says you won't listen.
koçluğa git diyorum ben. Yani şey git
I'm saying go to coaching. I mean, you know, just go.
hani işte 3-2-1 mi
you know, 3-2-1 right?
4-4-8 mi ne oynuyorsun.
What are you playing, 4-4-8?
Ne yapıyorsun?
What are you doing?
Valla işte
Well, there you go.
insanların böyle bir şeye ihtiyacı var.
People need something like this.
Parayı
The money
kendime harcıyorum.
I am spending it on myself.
Bu dönem
This period
insanların hani kendilerini çok
People, how they think very highly of themselves.
değerli hissetmeleri için her şeyi yapıyor ya
They're doing everything to make them feel valuable.
çok değerli
very valuable
hissetmen gerekiyor. Çok değerli
You need to feel it. It's very valuable.
hissetmen için bir
to make you feel one
yöntem de daha doğrusu bir gidiş yolu da
the method is more precisely a way of going
şu. Kendine para harcamak. Doğru.
That. Spending money on yourself. Right.
Yani kendine para
So, money for yourself.
harcamazsan değerli değilsin.
If you don’t spend, you’re not valuable.
Kendine para harcamaktan da kasıt şey değil.
It's not that spending money on yourself is the issue.
İşte kılık kıyafet vesaire. Onları bak
Here are the clothes and so on. Look at them.
anlıyorum. Onları ben diyorum.
I understand. I'm the one saying them.
Giyinmeyi seven insan anlıyorum. Ben şık giyinirim abi.
I understand a person who loves to dress up. I dress stylishly, bro.
Şık giyinmek isteyen insan.
A person who wants to dress stylishly.
Onu seviyordur.
He/she must love him/her.
Ama kendime yani benliğime
But to myself, in other words, to my being.
para harcayacağım ben.
I'm going to spend money.
Kitap al.
Buy the book.
Gibi. O da bir yöntem olabilir.
Like that. That could also be a method.
Değil mi? Tiyatroya git.
Right? Go to the theater.
Gayet. Sinemaya git.
Quite. Go to the movies.
Bunlar da benliğine yapılmış
These are also done to your identity.
yatırımlar olarak düşünülebilir.
They can be considered as investments.
Çok konuşamıyor onlar.
They can't talk much.
Nasıl yani? Haa onu anlatamıyor
What do you mean? Oh, he can't explain that.
değil mi? Onu anlatamıyor. Ama
isn't it? He/she can't explain that. But
şey gibi bu biraz bazı
This is a bit like a thing.
tavırların ya da ne bileyim
your attitude or I don't know
alışkanlıkların sürekli veganlıkta
habits in permanent veganism
olduğu gibi yani sürekli
as it is, that is, constantly
dile getirilen. Getirmek zorundasın.
Expressed. You have to bring it up.
Sürekli dile getirmek zorundasın. Yani öyle
You have to express it constantly. I mean, that's how it is.
olduğunu göstermek zorundasın. İşte
You have to show that it is. Here it is.
zaten şöyle abi.
It's already like this, bro.
Mesela
For example
ben bu kitabı okudum.
I read this book.
Kitaba
To the book
ilgisi olan
related to
artı senin
plus yours
fikirlerine ve senin kitap okuma
your ideas and your reading of books
lezzetine güvenen bir adamda
a man who trusts in his taste
bir şey uyandırıyor senin bir kitap okuma.
Reading a book awakens something in you.
Aks takırdı. Şu an mesela
The heel was clicking. Right now, for example.
Mirgün Cabas'ın kitabını söyledin ya.
You mentioned Mirgün Cabas's book.
Yok Mirgün Cabas'ın değil. Ondan konu ettim. Başka
It's not Mirgün Cabas's. I mentioned it because of that. Anything else?
üç araştırmacının. Ha üç araştırmacının
three researchers. Ah, three researchers.
kitabı. Bu onların konu ettiği işte.
the book. This is what they are discussing.
O kitabı
That book.
mesela
for example
anlattın. Senin kitap zevkine
You explained. Your taste in books.
çok güvenirim. Sana güvenirim. Ben okurum.
I trust very much. I trust you. I read.
Ama bu üçünün sağlanmadığı
But this is not provided for all three.
bir ortamda boş.
empty in an environment.
Ama deseydin ki fal'a gittim.
But you should have said that I went to a fortune teller.
Değil mi? O dinlenir. Dinlenir.
Isn't it? It rests. It rests.
Ne dedi? Bak
What did he/she say? Look.
dedi. Bana bunu dedi. Bu
he said. He told me this. This
çıktı. Ben aynı
It came out. I'm the same.
şeyi bildim. Aynı şeyi bildim. Aynısı.
I knew it. I knew the same thing. The same thing.
Ayaklarım aran kakikidi ya.
My feet were too dirty.
Yalan söyleyemezmişim.
I supposedly cannot lie.
Mükemmeliyetçi. Mükemmeliyetçiymişim.
Perfectionist. I guess I am a perfectionist.
Ve herkesi kendim gibi biliyormuşum.
And I thought I knew everyone like myself.
Bunların hepsini bildim. Bunların hepsi
I knew all of these. All of these.
bende de uyandığı için beni aldın.
You took me because it awakened in me too.
Abi şey
Bro, well...
insanlarda çok büyük bir ihtiyaç ya.
It's a very great need in humans.
Boş yapmak. Tabii. Dediğiniz.
Sure. As you said.
Gerçekten hiçbir
Really nothing.
sonuca ulaşmayacak. Hiçbir yere
It will not reach a conclusion. Nowhere.
gitmeyen. Hiçbir anlam ifade etmiyor.
not going. It doesn't make any sense at all.
Ama konuşması çok
But he/she talks a lot.
zevkli olan hadiseler.
Pleasurable events.
Yani. Aynen öyle. Hiçbir yere gitmiyor ya.
So. Exactly that. It's not going anywhere, you know.
Falcı da hiçbir yere gitmiyor. İşte ne bileyim.
The fortune-teller isn't going anywhere either. I don't know.
Eee karanlıkta seni bir hafta tuttular. Eee
Well, they kept you in the dark for a week. Well.
çıkınca ağlar.
He/she cries when he/she comes out.
Tamam. Eee yani
Okay. So, I mean...
inanılmaz bir deneyim.
an incredible experience.
Abi bir de bunun için
Bro, for this too.
inanılmaz bir deneyim ya.
It's an incredible experience.
Bu mesela beş gün karanlıkta.
This is, for example, five days in the dark.
Bunun için birine para vermene
You'll need to pay someone for this.
gerek yok. Evindeki herhangi bir odaya
No need. To any room in your house.
girip kapıyı kilitleyip
going in, locking the door
beş gün kalabilirsin. Bu kadar.
You can stay for five days. That's it.
Bedava. Bedava.
Free. Free.
Ben şey gördüm. Gecenin bir
I saw something. In the middle of the night.
şey terapisi.
thing therapy.
Böyle insanların kafasında
In the minds of such people
gezdiği bir tane şeyle
with a thing he/she traveled
gibi bir şeyle
like something
vurarak
by hitting
giriyor. Bunun nasıl bir
It's entering. What kind of a...
terapi özelliği olduğunu anlamadım.
I didn't understand that it has therapeutic properties.
İşin açığı.
To be honest.
Terapi özelliği olabilir. Evet.
It may have therapeutic properties. Yes.
Ama o gongu çalanın terapi
But that person who rings the gong is therapy.
özelliklerine hain olması.
Being treacherous to its characteristics.
Bir de şu var abi.
There's also this, bro.
Gong çalınmasıyla sen terapi
With the ringing of the gong, you are therapy.
görüyorsan o sesi bence YouTube'dan
If you can see that sound, I think you should check it out on YouTube.
bulursun. Bulursun. Bak şöyle söyleyeyim.
You will find it. You will find it. Let me put it this way.
Mesela YouTube'a yazsınlar abi.
For example, let them write to YouTube, man.
EMDR sesi
EMDR sound
yazsınlar mesela. Görüntüsü.
For example, let them write. The image.
İşte nokta gider bir ses yayına
Here the dot goes to a sound broadcast.
onu kulaklıkla. Uygulamaları var.
He has it with headphones. There are applications for it.
EMDR tamam. Okey.
EMDR completed. Okay.
Var bunların hepsi.
They all exist.
Kim yapıyor bunu? Psikologlar.
Who is doing this? Psychologists.
Psikiyatrlar yapıyor. Ben sana
Psychiatrists do it. I'm telling you.
EMDR yapabilir miyim? Yapamam.
Can I do EMDR? I cannot.
Asıl kralını yaparım da.
I'll make the real king.
Yaparsam işte dolandıracağım.
If I do it, I will scam.
Fein ameliyatı da yaparsın.
You can also perform a fine surgery.
Hayır. Yaparım. Başarılı olurum.
No. I can do it. I will succeed.
İşlik ayrı.
The workshop is separate.
Kralını yaparım ama sen de bir şey olur mu?
I can make you a king, but would anything happen to you?
Tedavi olur musun? Çünkü mesela şey vardır.
Will you get treated? Because, for example, there is something.
Normal
Normal
bizim bildiğimiz işte
the job we know
tıp, psikoloji gibi birimlerin
units such as medicine, psychology
mezunları
graduates
senin hissiyatınla şeyle
with your feeling and thing
mesela doktor der ki nasıl hissediyorsun?
For example, the doctor says, how do you feel?
Valla hala ciğerlerim ağrıyor
I swear, my lungs still hurt.
dediğinde yok yok ağrımaz
When you say it won't hurt, it won't hurt.
demiyordur. Lan başka bir sebebi
He must not be saying that. Dude, there must be another reason.
kaçırdık mı diye bir kitap geliştirmeye
Did we miss developing a book?
tahvil yaptığı bir şeye başlar.
He starts something he has made a commitment to.
Bunlarda öyle bir şey yok mesela.
For example, there is nothing like that here.
Ben hala kendimi göt gibi hissediyorum.
I still feel like a jerk.
Hayır değilsin. Çok değiştin.
No, you are not. You have changed a lot.
İyisin sen. Sen şu anda kendini iyi hissediyorsun.
You are fine. You feel good right now.
Etrafın göt.
Your surroundings are your ass.
Böyle olamaz.
This can't be.
Abi benim bütün bu hikaye içinde kafamın
Bro, throughout this whole story, my head is...
basmadığı nokta az önce söyledim.
The point he didn't press is what I just said.
Yani aklımın almadığı. Tamam insanlar
So, it's something I can't understand. Alright, people.
hadi diyelim ki bundan da mutlu oluyor.
Let's say that he/she is happy about that too.
Tamam insanların mutlu olacağı her şey okey.
Okay, everything that will make people happy is fine.
Ama
But
abi bunu niye kendi evinde kendi imkanlarınla
Why do this in your own house with your own means?
yapabilecekken. Yıllar önce
when you could have done it. Years ago
bu modern sanat hikayesinde buna benzer bir şey olmuştu.
Something similar had happened in this modern art story.
Bu Coca Cola ayısı var ya.
This Coca-Cola bear, you know.
Evet. Bir tane çok
Yes. A lot.
pahalı yani çok büyük
expensive, that is very big
fiyatlara satılan bir modern sanat eseri
a modern art piece sold at prices
vardı. Coca Cola ayısının koluna
There was. On the arm of the Coca Cola bear
serum lastiğini bağlamış
she has tied the serum rubber band
bir de şırınga saplamış vatandaş.
A citizen has also stabbed with a syringe.
Atıyorum yani şu anda şeyi hatırlamıyorum ayrıntıyı ama
I'm just saying, I don't remember the detail right now, but...
250 bin
250 thousand
dolara satmış bunu. Abi
He sold this for dollars. Dude.
Coca Cola ayısı serum lastiği ve
Coca Cola bear serum rubber and
şırınga toplamda 100-150 liraya
The syringe costs a total of 100-150 lira.
alınabilecek malzemeler. Bunu
materials that can be obtained. This
kendi evinde kendi imkanlarınla da yapabilir.
You can also do it with your own means in your own home.
Mona Lisa değil sonuçta. Ki zaten
It's not the Mona Lisa, after all. And anyway.
modern sanatın dışarıda ne konulduğu
what is placed outside modern art
belli de değil. Belli değil evde kendi yapsana. Evde kendi yapsana.
It's not clear. Why don't you make it yourself at home? Why don't you make it yourself at home?
Bu hesap
This account
su terapimi su sesi dinlemek çok iyi mi
Is listening to the sound of water in water therapy very good?
geliyor? Gidip seans başına
Is it coming? Going for the session.
1000 dolar verip su sesi
"Pay 1000 dollars and hear the sound of water."
dinleme. Mustu aç.
Listen. Open the must.
Ama bak şöyle de bir şey söyleyeyim.
But let me tell you something like this.
Hep böyle eleştiriyoruz ve bu doğru
We always criticize like this, and this is true.
bir bakış açısı değil.
It's not just a point of view.
Eleştirirken çözümü de vermelisin. Evet.
When criticizing, you should also provide a solution. Yes.
Mesela ben o Çağla Şikel'in
For example, I am that Çağla Şikel's
görüntüsünde şunu gördüm.
I saw this in the image.
Aşırı
Excessive
kumaşlı bir adam vardı. Aşırı kumaş.
There was a man with fabric. Too much fabric.
Yani böyle turuncu ve aşırı
So, like this orange and excessive.
kumaşlı. Abi tamam. Bildin mi böyle
Fabric. Okay, bro. Did you get it like this?
evet. Pantolon bol.
Yes. The pants are loose.
Tamam. Üstünde bir
Okay. There is one on it.
kaftan herhalde o.
That must be a kaftan.
Tarzı bir şey. Tarzı bir şey. Bir şey
It's a style of something. It's a style of something. Something.
içinde bir şey. Tup turuncu bir adam ve Çağla
There is something inside. A pure orange man and Çağla.
Şikel sarılıyor. Evet.
Şikel is hugging. Yes.
Bir insan aşırı kumaşlıysa
If a person is overly fabric-covered
ya da yeteri kadar
or enough
kumaşlı değilse.
if it's not fabric.
Uzak durun. Uzak durun.
Stay away. Stay away.
Bu kadarmış. Ya da
This is it. Or
ya da şöyle de bir çözüm getirilebilir.
Or, such a solution could also be proposed.
Aşırı kumaş istiyorsan. Aşırı kumaşlı
If you want excessive fabric. Excessively fabric.
birinin senin sırtını pış pışlamasını istiyorsan
If you want someone to pat your back.
vardır bir arkadaşın dostun.
You have a friend.
Beş gün kal karanlık odada.
Stay in the dark room for five days.
Aynen öyle. Evde de muhakkak
Exactly that. Definitely at home too.
bir yedekte ya da kullanılmayan perde merde
a spare or unused curtain
vardır. Vardır. Sarın. Onu sardır
There is. There is. Wrap it. Wrap it up.
arkadaşına. Sarın sırala. Sarılsın. Seni
to your friend. Wrap it up. Let it be hugged. You.
pış pışlasın. Sen özelsin. Sen
let it soothe you. You are special. You
biriciksindesin. Orada çünkü farklı
You are in your one and only. Because it is different there.
bir şey olduğunu ben sanmıyorum. Hiçbir şey. Hiçbir şey değil.
I don't think there is anything. Nothing at all. It's nothing.
Yani burada şunu söylemek
So, what I'm saying here is
istiyorum dinleyicilerim de. Böyle şeylere özenebilirsiniz.
I want my listeners to as well. You can take care of such things.
Ben de bazen özemiyorum.
I sometimes miss it too.
Yapmak istiyorum bazen böyle. Zengin ve
I want to do this sometimes. Rich and
ya da şey hissetmek istiyorum kendimi. Elit
Or I want to feel something. Elite.
tırnak içinde.
in quotation marks.
Bunun için ne bileyim böyle
I don't know about this, like this.
arayışlara girebilirsiniz. Mümkün
You can embark on searches. Possible.
mertebe. Bunu paranızı kaptırmadan yapın.
rank. Do this without losing your money.
Ya da ne bileyim modern sanat emiratlısınızdır.
Or I don't know, you might be a modern art Emirati.
Eve kendiniz de duvarınıza bir muz
You also put a banana on your wall at home.
bantlayabilirsiniz. Çok rahat.
You can tape it. Very easy.
Değil mi yani? Net. Coca Cola için
Isn't it? Clearly. For Coca Cola.
muz var, bant var. Tabi. Bitti.
There is a banana, there is tape. Of course. It's over.
Koluna şırıngayı kendiniz de
You can also inject it into your arm.
saplayabilirsiniz. Sirkeye mi ne koymaları
You can slap it. What should they put in the vinegar?
lazım muzu yoksa çok çabuk
Do you need it or very quickly?
kararıyor. Öyle mi? Öyle de bir şey vardı da
It's getting dark. Is that so? There was something like that too.
bilmiyorum. Abi olmadı şu an. Bilgi dağar
I don't know. Dude, it didn't work right now. Information repository.
çeyiz ya. Plastik süs
It's a trousseau. A plastic decoration.
meyveler var ya. Evet. Onlardan
There are fruits, right? Yes. From those.
onu koyuyor. Evladiyelik. Aynen öyle. Çocuğuna
He's putting it down. For eternity. Exactly. To your child.
kalır. Duvarı da alıp götürür
It stays. It takes the wall away too.
çocuk belki başka bir yere. Yani ne bileyim.
The child might be somewhere else. I mean, I don't know.
Alsana modern sanat. Alsana modern sanat, alsana
Take modern art. Take modern art, take it.
terapinin hası ya. Abi
It's the essence of therapy, man.
bizim terapiye
our therapy
gidebilirler. Çünkü şöyle söyleyeyim
They can go. Because let me put it this way.
şeylerin yaptığı. Esahterapiye. Esahterapiye.
the things that are done. to Esah therapy. to Esah therapy.
Yani psikologların, psikiyatrların
So, the psychologists, the psychiatrists
yaptıkları çok güzel organizasyonlar
They organize very beautiful events.
da var. Onlara gidebilirler.
There is. They can go to them.
Onlara gidip
Going to them
orada da var mesela oturuyorlar. Mesela
They are also sitting there, for example. For example.
işte bir şey yapıyorlar.
They are doing something.
Tamam işte onun terapisel şeyi var.
Okay, so it has its therapeutic thing.
Biliyor yani o kişinin. Evet.
So that person knows. Yes.
Ne yapacağını biliyor. Ona gitsinler.
He knows what to do. Let them go to him.
Ona para versinler. Evet.
Let them give him money. Yes.
Ya da. Ya da
Or. Or.
gitsinler yesinler içsinler. O paraya bir şey
Let them go, let them eat and drink. That money is nothing.
ama ben de kendimi var
but I also exist
etmeyeyim canım desinler. Ya da en
Let them say I shouldn't do it, my dear. Or at least...
kolayı benim kitabı alabilirler.
They can easily take my book.
Bazı şeyler hakkında bazı şeyler
Some things about some things.
satışta. Orhan
On sale. Orhan
senin kitap içinde şöyle bir şey yapalım mı?
Shall we do something like this in your book?
Hani bir zamanlar bir kitap çıkmıştı ya böyle
Remember when a book was published once like this?
bu tarz işlerde. Hani alıyordun okuyordun
in these kinds of jobs. You know, you used to take them and read.
istediğin gerçek oluyordu ama kadın şey
What you wanted was coming true, but the woman, you know...
diyordu. Sakın bir arkadaşınıza
He was saying. Don't tell a friend of yours.
filan vermeyin. Kitabın sizin
Don't give such things. The book is yours.
olması gerekiyor. Sizin olması lazım.
It needs to be. It should be yours.
Kitabını da aldınız. Sizin olması gerekiyor. Ama eşinize
You also got your book. It should be yours. But to your spouse.
dostunuza değil kimseye ikinci ay kitap
Don't give the second month book to anyone, not even to your friend.
kullandırmayın. Eşinize ayrı buna ayrı
Don't let them use it. Separate for your spouse and separate for this.
alın. O zaman
Here you go. Then.
burada noktalayalım.
Let's conclude here.
Bir sonraki programda görüşürüz. Öptük.
See you in the next program. Kisses.
Bay bay.
Goodbye.
Bu videoyu izlediğiniz için teşekkürler.
Thank you for watching this video.
Bir sonraki videoda görüşmek üzere.
See you in the next video.
Hoşça kalın.
Goodbye.
Continue listening and achieve fluency faster with podcasts and the latest language learning research.